Gülsen Solaker
TBMM'nin açıldığı gün Ankara'da İçişleri Bakanlığı'na yönelik düzenlenen terör saldırısının ardından Türkiye Irak'taki PKK unsurlarına yönelik hava operasyonları düzenlerken dikkatler Suriye'nin yanı sıra Irak'ın kuzeyindeki gelişmelere ve Türkiye-Irak ilişkilerine de yönelmiş durumda. Türkiye'ye gelen Irak Savunma Bakanı Thabit Mohammed Al Abbasi'nin bugün Ankara'da temaslarda bulunması bekleniyor.
Ankara'da Pazar günü Emniyet Genel Müdürlüğü Atatürk Bulvarı girişine çalıntı bir araçla gelen iki saldırganın saldırı girişimini PKK üstlenirken, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Irak'ın kuzeyindeki Metina, Hakurk, Kandil ve Gara bölgelerinde hava operasyonları düzenlemişti. Mili Savunma Bakanlığı dün de Irak'ın kuzeyindeki Metina, Hakurk, Gara, Kandil ve Asos bölgelerine hava operasyonu düzenlendiğini ve operasyon kapsamında 22 hedefin imha edildiğini duyurdu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan saldırıyı düzenleyenlerin Suriye’den geldiğinin tespit edildiğini açıklarken, aynı zamanda Irak'a da işaret ederek, "Irak ve Suriye'de PKK ve YPG'ye ait olan bütün alt yapı üst yapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekûn meşru hedefidir" diye konuştu.
Bu kapsamda Ankara'daki son saldırıya kadar gelinen sürecin dikkat çeken bazı konu başlıkları; Irak'ın kuzeyinde son dönemde yaşanan gelişmeler, PKK'nın Irak’ta üs olarak kullanmaya devam ettiği belirtilen Süleymaniye bölgesinin hâkim gücü olan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile PKK arasındaki bağlar, ABD'nin bölgede oynadığı rol ile Irak merkezi yönetimiyle Türkiye arasındaki ilişkiler olarak öne çıkıyor.
Irak'a operasyonların amacı ne?
TSK, PKK unsurlarına yönelik Suriye'de gerçekleştirdiği operasyonların yanı sıra Irak'ın kuzeyinde de 2019 Mayıs ayından bu yana "Pençe" serisi operasyonları gerçekleştiriyor.
Türkiye'nin son aylarda Kuzey Irak'taki PKK unsurlarına karşı nokta atışlar ve operasyonlar ile hedefleri yok etmeye odaklandığı da zaman zaman basına yansıyordu. Son olarak 27 Eylül’de Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) PKK üyesi Mazlum Öztürk'ü, Irak'ın Süleymaniye kırsalında nokta operasyonla etkisiz hale getirmişti.
Bölgedeki son gelişmeleri DW Türkçe'ye değerlendiren Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman Türkiye'nin Suriye'dekine benzer bir şekilde Irak için de PKK'ya karşı “terörü yerinde yok etme konsepti” geliştirdiğini hatırlatarak, Pençe serisi operasyonların bu çerçevede gerçekleştirildiğini belirtiyor.
Duman, PKK’nın Irak'ta Kandil ve benzeri yaklaşık 9 bölgede varlık gösterdiğini ve TSK ile MİT'in operasyonlarıyla bu bölgeler arasındaki bağlantının kesilmeye ve bu yolla etkinliklerini daraltarak kendi içlerinde bitirilmelerinin sağlanmaya çalışıldığını aktarıyor.
Türkiye'nin dağlık ve kırsal alanlardaki bu operasyonları nedeniyle PKK'nın sıkıştığını ve Irak'ta şehirlere inmek durumunda kaldığını belirten Duman, “Şu anda dağlık alanda devam eden mücadelenin yanı sıra şehirlere doğru inen ve kendisine şehirlerde alan bulmaya çalışan bir PKK ile karşı karşıyayız” diyor.
Son terör saldırısının faillerinin Suriye'den geldiğinin tespit edilmesine karşın operasyonun neden Irak'a düzenlendiği konusunda ise Suriye ile Irak arasında koridora işaret ediliyor.
Bu konuya Hakan Fidan son Bağdat ziyareti sırasındaki basın toplantısında dikkat çekmiş ve PKK'nın Sincar, Mahmur, Kandil ve Süleymaniye'nin yanı sıra birçok Irak köyünü işgal ettiğini söyleyerek, “örgütün Suriye ve Irak arasında sınırları yok sayarak kurduğu terör koridoruyla bu iki bölgeyi birleştirme arayışı içinde olduğunu" belirtmişti.
Bu arada Ankara'nın ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde büyük bölümünü Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDF) sağladığı silah ve teçhizat desteğinden duyduğu rahatsızlık da sürüyor. Türkiye, YPG'yi PKK'nın Suriye kolu olarak değerlendiriyor ve bu silahların PKK'nın eline geçtiğini belirtiyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller son saldırının ardından düzenlenen operasyonlarla ilgili soruya karşılık, “PKK'nın Türkiye'ye yönelik güvenlik tehdidinin farkındayız ve Türkiye'yi, Irak'ın egemenliğini destekleyecek ve saygı gösterecek şekilde Irak ile ortak terörle mücadele iş birliğini sürdürmeye çağırıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
KYB-PKK yakınlığından duyulan rahatsızlık
Son saldırının ardından Irak'ın kuzeyinde Süleymaniye bölgesinde etkinliğini sürdüren Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) PKK ile ilişkilerinden Ankara’nın duyduğu rahatsızlık da sürecin bir başka önemli noktası.
Irak'ın kuzeyinde Barzani'ye bağlı KDP Yönetimi’nin PKK/KCK ile mücadele ettiği ama Talabani'ye bağlı KYB Yönetiminin PKK ile iş birliği yaptığı, babası Celal Talabani'nin ölümünün ardından liderliği üstlenen Bafel Talabani'nin kontrolündeki Süleymaniye havaalanının PKK tarafından lojistik merkez gibi kullanıldığı son dönemde hükümete yakın medyada sıkça yer verilen unsurlar.
İçinde PKK/YPG’lilerin bulunduğu bir helikopterin ABD tarafından hava sahası kontrol edilen Irak'ın Gare bölgesinde 15 Mart'ta düşmesi ve 9 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Eylül ayı ortasında da Süleymaniye’deki Arbat Havalimanı’nda meydana gelen patlamada KYB'ye bağlı “Terörle Mücadele Grubu” üyelerinin PKK/YPG’lilerle birlikte talim yaptıkları ortaya çıkmıştı.
Duman, PKK’nın merkezinin Süleymaniye bölgesindeki Kandil’de olması ve coğrafi yakınlığın yanı sıra ideolojik olarak da KYB ile PKK’nın bir duruş birlikteliği içinde olduğunu belirterek, Barzani yönetimindeki KDP’ye yönelik eskiden beri gelen karşıtlığın da KYB ile PKK’yı yaklaştıran bir başka unsur olduğunu söylüyor.
KYB’nin PKK ile ilişki kurmayı sadece jeopolitik ya da stratejik durumun bir zorunluluğu olarak görmediğini ve aksine tercih ettiğini belirten Duman, Ankara’nın ise KYB ile diyalog kapılarını şimdiye kadar tamamen kapatmadığını ama tansiyonun giderek yükseldiğini aktarıyor.
Dışişleri Bakanlığı da son patlamanın ardından “Irak’ta, PKK terör örgütü ve uzantılarının özellikle ülkenin kuzeyinde yoğunlaşan terör faaliyetleri ve bilhassa Suriye ile Irak arasında oluşturulan terör koridorundaki hareketliliği yakından izlenmektedir” açıklaması yapmıştı.
Irak merkezi yönetimiyle ilişkiler
Fidan, Irak’a Ağustos’taki ziyaretinde hem Bağdat hem de Erbil’de temaslarda bulunurken, görüşmelerde PKK’dan duyulan rahatsızlığı da aktarmıştı. Fidan, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile ortak basın toplantısında “Ortak düşmanımız olan PKK terör örgütünün, ikili ilişkilerimizi zehirlemesine izin vermemeliyiz. Irak'tan dostluk ve kardeşlik gereği PKK’yı resmen terör örgütü olarak tanımalarını bekliyoruz" demişti.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Gürsel Tokmakoğlu, Irak’ın köklü sorunları bulunduğunu hatırlatarak, şunları söylüyor:
“Anayasal, sosyo-ekonomik, güvenlik, akla ne geliyorsa pek çok açıdan sorunlu bir ülke yanı başımızda duruyor. İçerisinde ABD, İngiltere, terör örgütleri, İran unsurları gibi başka güç odakları da mevcut. Bu istikrarsızlık üreten yapılar kısa sürede çözülecek bir görüntüyü de vermiyor.”
Tokmakoğlu, Irak’la ilgili yaşanan sorunlara ilişkin çözüm önerisini ise şöyle aktarıyor:
“Irak topraklarından kaynaklı terör çıkıp geliyor, Türkiye içinde çözüm bekleyen bir soruna dönüşüyor. O halde terörle mücadele edeceksiniz ve ayrı ayrı Irak Kuzeyi Bölgesel Yönetimi ve Merkezi Yönetim ile refah/güvenlik bağlamında Irak’ın sorunlarını mümkün mertebe çözmek için ortak çabaya girerek, onların düşünemediklerini siz onlara önereceksiniz.”
'Kalkınma Yolu Projesi' pozitif gündem
Bu arada Irak’ta Basra’dan başlayarak Türkiye’ye uzanması ve demiryolları ile karayollarından oluşması planlanan yaklaşık 1.200 kilometrelik Kalkınma Yolu Projesi iki ülke arasındaki pozitif gündemin önemli bir maddesi.
Tokmakoğlu, bu tür projelerin hem Irak hem de diğer ülkeler için bir çıkış yolu niteliği taşıdığını belirterek, “Herkesin terörü ve istikrarsızlığı konuştuğu noktada Türkiye samimi ve gerçekçi bir şekilde Irak’a yine dostluk eli uzattı, somut öneride bulundu. Bunun değeri oldukça yüksektir” diyor.
Duman ise bu kalkınma yolunun bir kısmının PKK’nın Suriye ile Irak arasında bir nevi lojistik üs olarak kullandığı Sincar çevresinden geçtiğine işaret ederek, bu bölgenin güvenliği sağlanmadan ve kontrol ele alınmadan bu hattı güvenli kılmanın çok mümkün olmayacağını belirtiyor.