Türkiye'nin ABD'nin Afganistan'dan çekilme sürecinde planlamaya başladığı Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nın güvenliğini sağlama görevi, Taliban'ın kentin kontrolünü ele geçirmesiyle askıya alındı.
Ankara bu süreçte ABD ve Afgan hükümetinin yanı sıra sahada etkili olan Taliban'la da görüşmelerini sürdürerek görevi devralmaya hazırlanıyordu.
ABD'nin 31 Ağustos itibarıyla ülkeden tamamen çekilmesi beklendiği için Türkiye de, bu tarihten önce tüm uluslararası yasal zorunlulukları yerine getirmeyi, TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırarak Afganistan tezkeresi çıkarmayı ve askerleri göndererek devir teslimi sağlamayı planlıyordu.
Kabil Havalimanı'nın askeri kısmının işletmesi ve iç güvenliğinden sorumlu olan Türk askeri, havalimanının korumasını devralırken, burada halihazırda görev yapan ABD askerinin "yerinde değiştirme" denilen devir teslim için bir süre daha görev yapması planlanıyordu.
Yerinde değiştirme tamamlandıktan sonra da 150 ile 200 arasında Amerikan askerinin Türk askeriyle birlikte kalıcı olması talebi ABD'ye iletilmişti.
Ancak tüm bu planlar, Taliban henüz ABD'nin çekilmesi tamamlanmadan Kabil'e girdiğinde askıya alındı.
Türk askerinin havalimanı görevine uluslararası yasal zemini oluşturan Afgan hükümetinin gönderdiği nota da, geçiş dönemiyle birlikte geçersiz olacak.
Taliban'la iletişim hattı nasıl kuruldu?
ABD, aslında aylar öncesinde Türkiye'nin Afganistan'da uzun vadede kalıcı olma isteğinden yola çıkarak muharip güç olarak görev yapması fikrini masaya yatırmıştı. Türkiye buna karşı çıktı. Ardından Washington Ankara'ya, zaten bir süredir iç güvenlik ve işletmesinden sorumlu olduğu havalimanı görevini genişletmesini teklif etti.
Ankara da, güvenliği ABD'nin yıllardır sağladığını, ABD Büyükelçiliği'ni korumak için ülkede kalacak olan Amerikan istihbarat ve güvenlik yapılanmasının havalimanıyla entegre edilmesini, ancak bu şartlar altında ve bu destekle Türk askerinin bu görevi üstlenebileceğini Washington'a bildirdi.
Prensipte anlaşma sağlanınca ABD, Türkiye'den, Afgan hükümetiyle Taliban arasındaki görüşmeleri de organize etmesini ve görüşmelerin İstanbul'da yürütülmesini talep etti. Bu süreçte Türk yetkililerle Taliban arasında bir iletişim hattı da kurulmuş oldu.
Taliban'la belli bir zemine oturtulan görüşmeler, ABD'nin ne şartla olursa olsun Afganistan'dan çıkacağının belli olmasıyla birlikte kesintiye uğradı. Önce İstanbul'da masaya oturmayı reddeden Taliban, ardından Türkiye'nin olası havalimanı göreviyle ilgili sert açıklamalar yaptı.
Hem Dışişleri Bakanlığı hem de güvenlik birimleri, Taliban'ın olumsuz açıklamalarında; Katar, Pakistan, Rusya, İran ve Çin gibi ülkelerin de etkisi olduğu görüşünde.
BBC Türkçe'nin edindiği bilgilere göre, bu süreçte Dışişleri Bakanlığı'ndan Cumhurbaşkanlığı'na, Kabil Havalimanı görevini üstlenmeme yönünde görüş bildirildi. Stratejik çıkarlar ve diplomatik alandaki getirileri göz önünde bulundurulduğunda bu riskin alınmaması gerektiği Cumhurbaşkanlığı'na iletildi.
Ancak ABD Başkanı Joe Biden'la Haziran ayındaki NATO Zirvesi'nde görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, danışmanlarıyla, istihbarat ve güvenlik kurumlarıyla görüşerek görevi üstlenme kararı aldı.
Bu kararın arkasında, uluslararası alanda kazanılacak saygınlığın ve diplomatik alanda daha fazla kazanım elde etme olasılığının olduğu belirtiliyor. Zira birçok ülkenin Kabil'deki diplomatik misyonu, Türkiye'nin Kabil Havalimanı'nın güvenliğini sağlaması sayesinde çalışmalarına devam edebilecekti. Beklenti, böylece bölgeyle ilgili gelişmelerde Türkiye'nin de masada bir yeri olması.
ABD ile Ukrayna ve Suriye'nin İdlib bölgesi gibi birçok alanda pozitif gündem olsa da hiçbirinde ortak bir somut adım atılmamıştı. Ankara, Kabil Havalimanı konusunda yapılacak işbirliğinin somut bir çalışma doğuran, sonuç odaklı bir pozitif gündem yaratmış olacağı; zaman içinde bu ortak çalışma alanlarının kapsamının genişleyeceği görüşünde.
Ancak bugüne kadar Türkiye'nin görevi üstlenmesi durumunda doğrudan somut bir karşılık sözü verilmedi. Ankara'nın beklentisi, S-400'lerle ilgili soruna ABD'nin daha yapıcı bir şekilde yaklaşması, kısıtlı da olsa gelen yaptırımların hafifletilmesi yönünde.
Bunun için de bazı formüller üzerine çalışılmaya başladı. Örneğin F-35'lerin Türkiye'ye konuşlanması, herhangi bir tehdit durumunda ilk aşamada NATO müttefiki de olan ABD ile irtibat kurularak F-35'lerin devreye girmesi ve böylece S-400'lerin devreye sokulmaması...
Taliban'la iletişim sürecek
Dışişleri Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı arasındaki görüş alışverişinin ardından Kabil Havalimanı görevini üstlenme yönünde irade kullanılmış olsa da, henüz bu plan gerçekleşmeden Taliban Kabil'i ele geçirdi.
Böylece Afganistan hükümetiyle sürdürülen nota diplomasisi de bir nevi geçersiz kalmış oldu.
Yine BBC Türkçe'nin görüşmelere yakın kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Dışişleri Bakanlığı bu aşamada da, birçok ülke gibi Taliban'la iletişim sürse de, Kabil Havalimanı görevi için doğrudan Taliban'la uzlaşma yoluna gidilmemesi yönünde görüş bildirdi.
Uluslararası alanda Taliban'a karşı alınacak pozisyon ve ne kadar meşruiyet sağlayabileceği henüz belirsizliğini korurken Taliban'la böyle bir görev için doğrudan uzlaşma sağlamak, bazı diplomatlara göre uluslararası hukuk açısından soru işaretleriyle dolu.
Bir yandan da Kabil'deki büyükelçiliğinin kapasitesini küçültse de tamamen kapatmayan ABD ve İngiltere'nin Türkiye'den beklentisi devam ediyor.
Ancak henüz Kabil'deki yönetimin nasıl şekilleneceği belirsiz. Taliban'ın havalimanı çevresinde konuşlandığı bir durumda -geçiş döneminde yönetimde kim olursa olsun- Kabil Havalimanı'nı korumak demek, Taliban'a karşı muharip görevde bulunmak demek. Bu da hem Taliban'ın "İşgalci güç sayarız" diyerek açıkça karşı çıktığı, hem Ankara'nın olumlu yaklaşmadığı bir görev.
Bu durumda görevi devralarak sürdürmek için tek seçenek, uluslararası toplumun yaklaşımını da gözeterek Taliban'la masaya oturmak. Cumhurbaşkanlığı ve güvenlik birimleri de bu seçenekten yana ve Taliban'la görüşmeler sürdürülüyor.
https://www.youtube.com/watch?v=6sczTKWW2UM
Taliban'a hangi mesajlar veriliyor?
Görüşmeler esnasında Taliban'la ilgili, uluslararası alanda göstermek istediği imajı destekleyen mesajlar veriliyor. Masada da Taliban temsilcilerine, havalimanındaki görevin devralınması halinde bu desteğin sahada da olacağı doğrudan iletiliyor.
Reuters haber ajansı da iki Türk güvenlik kaynağına dayandırdığı haberinde, Türkiye'nin Kabil Havalimanı planlarını durdurduğunu ancak "Taliban'dan talep gelirse havalimanında teknik destek ve güvenlik desteği sunmaya hazır olduğunu" duyurdu.
BBC Türkçe'ye konuşan bir Türk güvenlik yetkilisi, bu konuda Rusya, İngiltere, Çin gibi ülkelerin de Taliban'ı muhatap alma konusundaki olumlu mesajlarını hatırlattı:
"Taliban uluslararası sisteme entegre olmaya çalışıyor. Bunun için olumlu adımlar atması halinde biz de hem yabancı misyonların sürdürülebilirliği, hem Afgan halkına insani yardımların sürmesi için havalimanı görevi konusunda uzlaşabiliriz."
Aynı yetkili ayrıca Afganistan'da "Taliban'a rağmen hiçbir adımın atılamayacağını" söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, Salı günü Ürdün'de düzenlediği basın toplantısında konuyla ilgili bir soruya yanıt verirken Taliban'ın "Afganistan'ın de facto olarak kontrolünü ele geçirdiğini" söyledi.
Havalimanı konusunda ABD ile görüşmelerin sürdüğünü belirten Çavuşoğlu, Afganistan'a muharip güç gönderilmediğinin de bir kez daha altını çizdi:
"Biz tüm taraflarla diyaloğumuzu sürdürüyoruz, Taliban dahil. Havalimanının askeri tarafının yönetimini ve güvenliğini üstlenmiş durumdayız. O arada ABD; İngiltere gibi bazı kardeş ülkelerin de askeri güçleri var. Bir iki gün içinde güvenlik tamamen tesis edildikten sonra tahliyeler devam edecek ve biz Türkiye olarak diğer ülkelerin vatandaşlarının da tahliyesine yardımcı oluyoruz. ABD ile de bu konuda görüşüyoruz, dün akşam Antony Blinken'la da görüştük."
Çavuşoğlu, geçiş döneminde Taliban'ın diplomatik misyonlara dokunulmaması, evlere girilmemesi, memurlara genel af ilan etmesi gibi açıklamaları kastederek şunları söyledi:
"Bu konuları şimdi kendi aralarında müzakere edecekler, geçiş döneminde kimler olacak, nasıl bir yönetim olacak… Bunların hepsini görüşeceğiz. Şu ana kadar Taliban'ın verdiği mesajları da olumlu karşıladığımızı söylemek isteriz. Gerek yabancılara gerek diplomatik misyonlara gerekse kendi halkına yönelik, umarım eylemlerde de bunu görürüz."
Taliban uluslararası alanda 2001 öncesine göre daha ılımlı olduğunu iddia ederek bu açıklamaları yayımlasa da, kontrolü ele geçirdiği bölgelerden özellikle kadınlara yönelik baskılar, gözaltılar ve öldürme haberleri geliyor. Sokaklarda kadınların görülmediği ve müzik sesinin duyulmadığı, Taliban savaşçılarının sokaklarda silahlı olarak devriye gezdiği görüntüleri de paylaşılıyor.
- Afganistan'da son durum: Ankara, Taliban'ın Türk askerine karşı 'saldırganca bir tutum' içinde olmasını beklemiyor
- Taliban, Afganistan'ı 20 yıl öncesine mi götürecek?
- Taliban 10 günde Afganistan'da kontrolü nasıl sağladı?
- Afganistan'da 20 yıl sonra yeniden kontrolü sağlayan Taliban nasıl kuruldu, bugüne nasıl geldi?