Azerbaycan ile Ermenistan arasında 2020 sonunda yaşanan Karabağ savaşının ardından taraflar arasında barış anlaşmasının sağlanması ve Kafkasya’da istikrarın tesis edilmesi amacıyla oluşturulan 3+3 formatındaki ilk toplantı Aralık 2021’de Rusya’da yapılmıştı.
İkinci toplantı ise 23 Ekim’de Tahran’da gerçekleşti. Savaşın iki tarafının yanı sıra Rusya, Türkiye ve İran’dan oluşan yapıya topraklarının bir bölümü halen Rusya işgalinde olan Gürcistan her iki toplantıya da katılmadı.
Tahran’daki toplantının ardından yapılan ortak açıklamada, bölge ülkelerinin anlaşmazlıkların barışçıl çözümü, siyasi egemenlik ve toprak bütünlüğü ile uluslararası kabul görmüş sınırların dokunulmazlığı gibi ilkelerde uzlaştıkları kaydedildi.
Toplantının somut sonuçlarına ilişkin ilk açıklama Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan geldi. Lavrov, Rus basınına yaptığı açıklamalarda, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunun genel olarak çözüldüğünü, her iki tarafın da Karabağ bölgesinin Azerbaycan’a ait olduğu konusunda hemfikir olduklarını kaydetti.
Lavrov, bundan sonra tarafların ilişkilerin normalleşmesi için kalıcı barış anlaşmasının hazırlanması, sınırların çizilmesi ve ulaştırma hatlarının sorunsuz işletilmesi gibi pratik konularda adım atmalarını beklendiğini kaydetti.
Paşinyan’dan bugün önemli açıklama
Rus Dışişleri Bakanı’nın sözlerini bir adım öteye getiren açıklama Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’dan geldi. 26 Ekim’de Tiflis’te düzenlenen bir forumda konuşan Paşinyan, “Azerbaycan ile barış ve diplomatik ilişkilerin tesis edilmesini içeren bir anlaşmayı gelecek aylarda imzalamayı umuyoruz” ifadelerini kullandı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan, savaşın ardından Moskova, Washington ve Brüksel’de Rusya, ABD ve Avrupa Birliği’nin arabuluculuğunda birden fazla kez bir araya gelmiş ve Kasım 2020’de imzaladıkları ateşkes beyanını kalıcı barış antlaşmasına dönüştürmeye çalışmışlardı.
Türkiye anlaşmanın gecikmesinden kaygılı
Karabağ savaşı boyunca ve sonrasında Azerbaycan’a siyasi ve askeri destek veren Türkiye, bir yandan da Ermenistan ile tarihsel sorunlarının çözümü ve diplomatik ilişkilerin tesis edilmesini içeren normalleşme süreci yürüterek Kafkasya’da önemli bir aktör olarak etkisini hissettirdi.
Türkiye’nin, kalıcı barış antlaşmasının sağlanması ile ilgili olarak en önemli beklentilerinden biri bu sürecin daha fazla gecikmemesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Eylül’de telefonla görüştüğü Ermenistan Başbakanı Paşinyan’a Ankara’nın bu yöndeki beklentisini dile getirdi.
Erdoğan, konuşmayla ilgili bilgi verdiği Türk basınına, “Ermenistan'ın süreci uzatmak yerine artık güçlü bir irade sergilemesini bekliyoruz. Bu beklentimizi 11 Eylül'de telefonla görüştüğüm Ermenistan Başbakanı Sayın Nikol Paşinyan’a da ifade ettim” açıklamasını yapmıştı.
Sürecin uzamasının Ermenistan-Azerbaycan sınır hattında yeni askeri hareketliliğe neden olabileceğini kaydeden Ankara, barış antlaşmasının bir an önce imzalanmasının Ermenistan’ı ABD ve Avrupa Birliği’nden gelen müdahalelere karşı güçlendireceğini de öngörüyor.
Türkiye-Ermenistan anlaşmasının yolu açılır mı?
Türkiye açısından Azerbaycan’ın Ermenistan ile barış antlaşması imzalamasının iki açıdan önemi bulunuyor.
Türkiye, Ermenistan ile başlattığı normalleşme sürecinin Bakü-Erivan arasında kalıcı barış anlaşması olmadan tamamlanmayacağını kayda geçirdi. Türkiye ve Ermenistan, 2009 senesinde diplomatik ilişkilerin tesis edilmesi, sınırların açılması ve siyasi ve ekonomik ilişkileri canlandırılması amacıyla iki protokol imzalamışlardı.
Ancak Bakü’nün Ankara’ya sert tepkisi ve Ermenistan’daki iç politika muhalefeti nedeniyle protokoller onaylanıp yaşama geçememişti. Türkiye bu nedenle Ermenistan ile ikili adım için bu anlaşmayı bekliyor.
Zengezur en önemli başlık
Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasının içeriğinde Türkiye’yi en çok ilgilendiren başlık Zengezur Koridoru’nun açılması. Azerbaycan ile Özerk Nahçıvan Cumhuriyeti’ni Ermenistan toprakları üzerinden buluşturması öngörülen Zengezur Koridoru, Türkiye’nin Orta Koridor adını verdiği Orta Asya’dan Azerbaycan’a ve oradan Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılacak bağlantı oluşturması nedeniyle önem taşıyor.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan ateşkes anlaşmasında Nahçıvan ile Azerbaycan arasında ulaştırma hatlarının sağlanması unsuru yer almıştı. Dolayısıyla hem Türkiye hem de Azerbaycan, bu konuda Ermenistan’a çağrıda bulunuyorlar ve adım atmasını istiyorlar.
Ermenistan açısından Zengezur Koridoru ile ilgili en önemli konu egemenlik ile ilgili. Erivan, kendi topraklarından geçecek olan bu koridorun kontrolünün kendisinde olmasını, güvenliğinin de kendisi tarafından sağlanmasında ısrarlı.
Paşinyan 26 Ekim’de Tiflis’te yaptığı konuşmada, ülkesinin hazırladığı “Barış Kavşağı” projesiyle ilgili bilgi verirken, amaçlarının Ermenistan, Türkiye, Azerbaycan, İran ve Gürcistan arasında tüm ulaşım ve iletim hatlarının faaliyete geçirilmesi olduğunu kaydetti.
Bu projenin ilkeleri arasında her ülkenin kendi topraklarında sınır ve gümrük kontrolünü yapması ve güvenli geçiş sağlamak için altyapı oluşturması olduğunu kaydeden Paşinyan, Erivan’ın bu ilke doğrultusunda yeni bir kolluk gücü oluşturacağını ve uluslararası geçiş noktalarında görevlendirileceğini söyledi. Ermenistan Başbakanı, Zengezur Koridoru'nun açılmasını içeren bu projeyi yakında bölge ülkelerinin bilgisine sunacaklarını da kaydetti.
Bu unsurun Azerbaycan’ın beklentilerine yanıt vermesi Ankara açısından da yeterli bir gelişme olarak görülecek.
Rus barış gücü kalacak mı?
Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşı sona erdiren ve ateşkesin imzalanmasında devrede olan kişi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olmuştu.
Rusya, ateşkesin denetlenmesi için bölgeye 2 bine yakın asker konuşlandırmıştı. Türkiye de ateşkesin denetlenmesi sürecine katılmış ve Rusya ile birlikte kurulan Türk-Rus Ortak Merkezi’ne askeri gözlemci atamıştı.
Ateşkes anlaşmasına göre Rus askeri varlığı 2025 yılına kadar bölgede kalacak ve tarafların istemesi durumunda 5’er yıl uzatılacak. Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasında Rusya’nın askeri varlığının geleceğinin nasıl formüle edileceği bilinmiyor.
Paşinyan, bu hafta yaptığı açıklamalarda, Ermenistan topraklarında bulunan Rus askeri varlığının bir yararı olmadığını kaydetmiş ve son dönemde Erivan-Moskova arasındaki gerilime bir unsur daha katmıştı.