Özgür Mumcu
(27 Nisan 2012)
Bir silahlı çatışmada uygulanacak kurallar Lahey ve özellikle Cenevre Anlaşmalarıyla belirlenmiştir. Angajman kuralları ise bu uluslararası düzenlemelerden farklıdır. Devletler ya da NATO gibi örgütler barış ve silahlı çatışma zamanı, silahlı kuvvetlerinin operasyonlarda ne şekilde davranacağını, hangi durumlara nasıl tepki vereceğini, kendileri talimatnameler yoluyla belirler. Modern anlamda angajman kurallarının doğuşu, Kore Savaşı zamanında ABD Genelkurmayı’nın general MacArthur’a ilettiği talimatlara dayanır. Bu talimatlar çatışma sırasında Çin hava sahasının ihlal edilmemesi ve Kuzey Kore’de bulunan Suiho Barajı’nın yıkılmamasını içeriyordu.
Yani angajman kuralları her devletin her operasyona göre belirlediği talimatlardır. Barış zamanı için ve silahlı çatışma zamanı için ayrıca belirlenirler. Hangi hedeflere ne şekilde operasyon düzenleneceği, hangi hedeflere saldırılmayacağı, ateş açılırsa ne şekilde buna cevap verileceği gibi konular düzenlenir. Yani bir, operasyonun özelliklerine göre ne şekilde davranılacağının talimatlarıdır.
Askeri ve siyasi niteliktedir. Bir angajman kuralına uyulması uluslararası hukuka aykırı olabileceği gibi uyulmaması da uluslararası hukuka uygun olabilir. Elbette angajman kurallarının tamamen uluslararası hukuka uygun olması da mümkündür.
Erdoğan’ın “TSK’nın angajman kuralları değişmiştir. Suriye sınırında yapılacak tüm ihlallere karşılık verilecektir. Bundan böyle Türkiye’ye yaklaşan her askeri unsur hedef olacaktır” ifadesinden ne anlaşılmalı? Bu en hafifinden bile olsa her ihlale silahla karşılık verileceği anlamına geliyor. Yalnız bununla da kalınmıyor, ihlal olmasa dahi, sınırda Türkiye’ye yönelik askeri hareketlerin de karşılık göreceği söylenebilir. Yani bir silahlı saldırı olmasa dahi silahlı kuvvetlere ‘Türkiye’ye yaklaşan her askeri unsura’ saldırma talimatı verildiğini söylemek mümkün. Böyle bir ihtimal gerçekleşirse uluslararası hukuk ihlali olup olmadığı, somut olaya göre değerlendirilmeli. Ancak Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir saldırı gücü ve emaresi taşımayan ve Suriye içerisinde bulunan askeri unsurlara sadece Türkiye’ye yaklaşıyorlar diye kuvvet kullanmak uluslararası hukuk ihlali olacaktır. Bu güç ve emareyi gösteren askeri unsurlara saldırmak ise uluslararası hukuka uygun kabul edilebilir.
Angajman kararları siyasi kararlardır, bu sebeple bunu ilan edenin başbakan olması olağandır.
“Türkiye’ye yaklaşan her askeri unsur” ifadesinin muhaliflere karşı Esad kuvvetlerinin sınıra yakın bölgelerde yapacağı operasyonları da kapsayıp kapsamayacağı ise henüz belirsiz. Neticede değişen angajman kurallarının detaylı içeriğinin kamuoyuyla paylaşılması beklenemez.
Bakıp, göreceğiz.