Gündem

Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda 'Kürtler millet mi?' tartışması

Komisyonun MHP’li üyeleri Kürtlerin millet olup olmadığını tartışmaya açtı

23 Ağustos 2013 13:38

12 Eylül darbesinin ürünü olan anayasanın ilk üç maddesiyle bunların değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğine ilişkin dördüncü madde üzerindeki görüşmeler TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarını kilitledi. CHP ile MHP, vatandaşlığın Türk etnik kökenine göre tanımlandığı, anadilde eğitimi imkansız kılan maddelerin korunmasında ısrar etti. İki partinin, kırmızı çizgileri konusundaki bu uzlaşmaz tutumuna AKP ve BDP, şöyle cevap verdi: “Darbe anayasasının bu maddeleri değiştirilmeyecekse bu yeniözgürlükçü bir anayasa olmaz. Kürt halkı-dili yok sayılıp hâlâ Türklük dayatılıyor. Bunu hakaret kabul ederiz.”

Adnan Keskin'in Taraf gazetesinde yayımlanan haberine göre, CHP ile MHP’nin, 12 Eylül darbe Anayasası’nın ilk dört maddesinin aynen korunmasında ısrarcı olması, eşitlikçi, özgürlükçü yeni bir anayasa yapılması konusundaki umutların azalmasına neden oldu. Komisyon, çalışmalarına bugün devam edecek.

 

Türklük krizi

 

Anayasa’nın, “Türkiye Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğunu ve dilinin Türkçe olduğunu” belirleyen ilk üç maddesiyle bunların değiştirilmesinin teklif edilmesini dahi yasaklayan 4. maddesi, anadilde eğitim hakkını engelleyen 42. ve herkesi Türk kabul eden 66. maddesindeki vatandaşlık tanımı komisyonun önceki günkü toplantısının kritik gündemiydi.

Tartışma, ilk üç maddenin değiştirilemeyeceğini düzenleyen 4. maddesinde yoğunlaştı. AKP ve BDP, anayasada değiştirilemez hükümler olamayacağını bu nedenle 4. maddenin yeni anayasaya taşınmaması gerektiğini savundu. Hem AKP hem de BDP sözcüleri, darbeci generallerin yaptığı anayasayla getirilen değiştirilemezlik yasağının korunması halinde yeni ve çağdaş bir anayasadan söz edilemeyeceği yönündeki savunmalarını yineledi.

Ancak, “Bunlar kırmızı çizgilerimiz” diyen CHP ve MHP, tek adım geri gitmedi; değiştirilemezlik kuralında ısrarcı oldu. CHP’li komisyon üyesi Atilla Kart, anayasanın ilk üç maddesiyle korunan değerler konusunda hassas olduklarını, bunların üzerinden tartışmaya girmeyi reddettiklerini söylerken, MHP’li Faruk Bal da, “Bu devletin ilk üç maddede temel sütunları inşa edilmiştir. Yeni anayasada da bu üç maddenin değiştirilmemesi gerekir” dedi.

 

MHP: Kürtler millet mi?

 

Devletin üniter yapısını şart koşan ve dilinin Türkçe olduğunu belirleyen ilk üç maddeye BDP’den gelen itirazlar sonucunda komisyonun MHP’li üyeleri Kürtlerin millet olup olmadığını tartışmaya açacak kadar ileri gitti. BDP, anadilini kullanmak hakkının yeni anayasada bağımsız madde olarak yer almasını isterken vatandaşlık tanımında Türklük vurgusu yapılmasına ve devletin nitelikleri arasında bölünmez bütünlüğe yer verilmesine karşı çıktı. BDP, Türkçenin devletin tek dili olarak kabul edilemeyeceğini, ancak resmî dili olabileceğini, bu nedenle Kürtçe vd. anadillere de anayasal güvence sağlanması gerektiğini savundu. Bunun üzerine MHP’li Faruk Bal’ın Kürtlerin aslında millet değil, bir etnisite olduğunu savunup bunu TÜİK rakamlarıyla da desteklemek girişimine “Bunu hakaret kabul ederiz” diye çıkışan BDP’nin tepkisi sert oldu.

 

Kürt dilini tartıştılar

 

Görüşmeler hakkında konuşan komisyonun BDP’li üyelerinden Meral Danış Beştaş, toplantıda çok talihsiz ifadeler sarf edildiğini belirtti. Beştaş, “Kürt dilinin üç bin kelimesi Farsçadır’ gibi fikirler ileri sürüldü. Bunları asla kabul edemeyiz, çok netiz” dedi.

 

BDP, CHP ve MHP’ye tepkili

 

Beştaş, şunları söyledi: “Darbe anayasasının getirdiği bir hükme ilişkin ‘değiştirilemezlik maddesi kalsın’ tezi kabul edilemez. Yeni anayasa darbe anayasasından kopuş Anayasası olmalıdır. AKP gibi bizim de 4. maddenin olmaması gerektiği yönündeki düşüncemiz net. Tartışmalar Kürt dili-Kürt sorunu etrafında kilitlendi. En büyük sorun olan eşitsizlikayrımcılık konusunu, Kürt dilini konuştuk. Çok talihsiz bir toplantı idi. Dile-kimliğe yönelik kabul edilemeyecek garip garip tezler - Kürt dilinin üç bin kelimesi Farsçadır gibi- ileri sürüldü. Bunları asla kabul edemeyiz, çok netiz...

Sanatta kültürde eğitimde, her alanda anadilin kullanılmasının engellenmesini hakaret sayacağımızı söyledik. Aynı noktadayız. AKP, Türkçeyi devletin resmî dili olarak öneriyor, biz de Türkçe’nin resmî dil olmasını ancak anadilin kullanılması önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. CHP ve MHP ise mevcut darbe anayasasında olduğu gibi ‘devletin dili Türkçedir’ düzenlemesinde ısrarcı.

CHP ve MHP eski Anayasa’nın aynen tekrarını istiyor. Madem öyle biz neden çalışıyoruz. Resmî dile, değiştirilemez maddelere dokunamayacaksak, bu anayasa ne anayasası olacak. Bu gerilim ile maddelerin yazımına geçmek zor. Ama, pes etmeden tartışacağız.”

 

CHP'li Batum ve başkanlık krizi

 

Komisyonun AKP’li üyesi Mustafa Şentop’un Anayasa’nın ilk dört maddesinde değişiklik yönünde uzlaşma sağlanması halinde, partilerinin de Başkanlık önerisini yeniden değerlendirebileceklerini söylediği öğrenildi. Buna özellikle CHP’li üyeler tepki gösterdi. CHP’liler, AKP’yi Başkanlık önerisiyle çalışmaları kilitlemekle ve şimdi de bunu koz olarak kullanmakla suçladı. Bu arada komisyondaki diğer partili üye arkadaşlarıyla bile zaman zaman sorun yaşayan CHP’li üye Süheyl Batum’un bu komisyonun yeni anayasa yazma yetkisi olmadığı yönündeki görüşlerini yinelemesi de ortamı gerdi. Buna, AKP’li üyelerden sert tepki geldi.

 

AKP: Çıkmazın sorumlusu bunlar

 

AKP’li üye Mustafa Şentop da önceki günkü kritik toplantıdaki uzlaşmazlık nedeniyle CHP-MHP ittifakını suçladı. Şentop, muhalefetin kırmızı çizgileri gerekçe gösterdiği tutumu nedeniyle komisyon müzakerelerinin çıkmaza girdiğini savundu. Komisyonun CHP’li üyesi Süheyl Batum’un toplantıda, komisyonun anayasa yapmaya yetkisi olmadığını söylediğini belirten Şentop’un tepkisi şöyle oldu: “Böylesi tutumla yeni anayasa yapmak mümkün değil. Bu komisyonun yeni Anayasa yapamayacağına inananlar toplantılara hiç katılmamalı” Komisyonda sadece partilerinden fedakarlık beklemenin doğru olmadığını da belirten AKP’li Şentop, CHP ve MHP’nin kırmızı çizgilerinden taviz vermemelerini “Bu iki partinin direttiği kırmızı çizgiler 80 ihtilalinden sonra beş generalin Anayasaya eklediği maddelerdir” sözleriyle eleştirdi.