Hürriyet yazarı Taha Akyol, Anayasa Mahkemesi'nin yeni seçilen iki üyesi Doç. Dr. Recai Akyel ve Anayasa Profesörü Yusuf Şevki Hakyemez'i yazdı. "Prof. Hakyemez başkanlık sisteminden yanadır. Çözüm sürecinde 'akil insanlar' içinde yer aldı. Kitaplarında özgürlükçü demokrasiyi savunur" diyen Akyol, Akyel için de, Sayıştay Başkanı olduğu dönemde bir konferansa davet edildiğini, konuşmasında "kapsamlı Sayıştay denetimi olmazsa, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de işlevsiz kalacağına" vurgu yaptığını belirtti. Akyol, "Akyel’i vakur ve işinin ehli bir Sayıştay Başkanı olarak görmüştüm" ifadesini kullandı.
Taha Akyol'un "Yeni üyeler kim?" başlığıyla yayımlanan (8 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Anayasa Mahkemesi'ne Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın atadığı iki üye törenle göreve başladı. Sayıştay Başkanlığı'ndan gelen Doç. Dr. Recai Akyel ve Anayasa Profesörü Yusuf Şevki Hakyemez.
AYM tarafından FETÖ suçlamasıyla üyelikten uzaklaştırılan Alparslan Altan ve Erdal Tezcan’ın yerine atandılar.
Bu iki üyenin ihracına aşağıda değineceğim. Önce yeni üyeleri görelim.
Hakyemez'in kitapları
Prof. Hakyemez başkanlık sisteminden yanadır. Çözüm sürecinde “akil insanlar” içinde yer aldı. Kitaplarında özgürlükçü demokrasiyi savunur. “Militan Demokrasi” adlı kitabında şunları yazıyor:
“Anayasa mahkemelerinin kuruluş nedeni anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler üzerinde siyasal iktidarın çoğunluk oyuyla yapabileceği yıkıcı ve her türlü olumsuz etkiyi önlemektir.” (Sf. 252)
Prof. Hakyemez kitabında “çoğunlukçu” anlayışı eleştirir, “çoğulcu” anlayışı savunur.
AK Parti sözcüleri “egemenlik” yetkilerinin sadece “seçilmişler” tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Yargı yetkisini “egemenlik” saymamak, yasama ve yürütme üzerinde yargı denetimi olmasını neredeyse çok zorlaştırır, fevkalade sakıncalıdır.
Prof. Hakyemez “Egemenlik Kavramı” adlı eserinde, egemenliğin “yasama, yürütme ve yargı” erklerinden oluştuğunu, yargının da egemenlik yetkisini kullandığını açıkça belirtir. (Sf. 105)
Dahası, “hukukla sınırlı egemenlik” kavramını savunur. (Sf. 120)
Sayın Hakyemez’in egemenlik yetkilerini hukukla sınırlandıran, yargının da egemen yetkisi olduğunu vurgulayan görüşleri anayasa biliminin ifadesidir.
Akyel ve Sayıştay
İktidar 2012’de çıkardığı kanunla Sayıştay’ın denetim yetkisini olmayacak derecede kısıtlamıştı. Anayasa Mahkemesi “Sayıştay’ın denetimi kısıtlanırsa, millet adına Meclis’in denetim yapması kısıtlanmış olur” diyerek o kanunu oybirliğiyle iptal etmişti. Ben de kararı öven bir yazı yazmıştım. (31 Aralık 2012)
Sayıştay Başkanı Sayın Recai Akyel’in nazik davetiyle Mart 2013’te Sayıştay’da “Parlamentonun Gözetim İşlevi ve Sayıştay Denetiminin Önemi” konulu bir konferans verdim. Özeti, kapsamlı Sayıştay denetimi olmazsa, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de işlevsiz kalacağıdır.
Akyel bana Sayıştay binasını gezdirmişti. 1862’de kurulmuş bir Tanzimat müessesesi olan Sayıştay’ın tarihini yansıtan belge ve fotoğrafları gördüğümde böyle köklü kurumlarımız olduğu için mutluluk hissetmiştim.
Akyel’i vakur ve işinin ehli bir Sayıştay Başkanı olarak görmüştüm.
Şimdi Akyel ve Hakyemez “anayasa yargıcı” olarak yeni bir görevdeler. Başarıları tarafsız ve AİHM içtihatlarında ifadesini bulan evrensel hukuka uygun davranmalarına bağlı olacaktır.
AİHM yolu açık
AYM iki üyesini FETÖ ile “bağlantı” suçlamasıyla ihraç etmişti. Evet OHAL şartlarında ve “üye ihracı” için ceza hukuku anlamında “kesin delil” gerekmez, “kesin delil” olmadan da ihraç kararı verilebilir...
Fakat AYM’nin ihraç kararında “kanaat yeterlidir” deniliyor. Hayır, tek başına “kanaat” yeterli değildir. “Kanaat”in dayandığı olayların, en azından “emare”lerin kararda belirtilmesi lazımdı.
AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, AYM’nin üye ihracına ilişkin kararının “hiçbir nesnel veriye dayanmadığını”, AİHM’ye gidebileceklerini, KHK’larda da ciddi sorunlar olduğunu yazdı. (Cumhuriyet, 22 Ağustos)
Hükümet ve yargı OHAL şartlarında da hukuka uygunluğa çok dikkat etmelidir. İşlemlerin hepsi AİHM’ye gidebilecektir. Bu uyarıyı Konsey Başkanı Jagland da yaptı.
FETÖ’yü tasfiye işlemleri, yarın AİHM’de Türkiye’nin büyük sorunlarla karşılaşmasına yol açmayacak bir hukuki dikkatle yapılmalı.
En büyük sorumluluk AYM başta olmak üzere yargıya düşüyor tabii.