Gündem

Anayasa Mahkemesi’nden ‘polis sendikası’na engel

Anayasa Mahkemesi, 'polis sendikası' kararı için 'bu hizmetlerde disiplin zafiyeti nedeniyle meydana gelebilecek aksamalar, telafisi güç ve imkansız zararların oluşmasına yol açmamaktadır' dedi

13 Mayıs 2014 14:52

Anayasa Mahkemesi, emniyet hizmetleri sınıfındakilerin sendikaya üye olamayacakları ve sendika kuramayacaklarına ilişkin kanun hükmünün iptal istemini reddetti.

Anayasa Mahkemesi, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun, "emniyet hizmetleri sınıfındakilerin" sendikaya üye olamayacakları ve sendika kuramayacaklarına ilişkin kanun hükmünün iptal istemini reddetti.

Yüksek Mahkeme, "emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personelin" sendika kurma yasağını ise Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.

Resmi Gazete'de yayımlanan kararda, Emniyet-Sen'in kapatılmasıyla ilgili davaya bakan Ankara 9. İş Mahkemesi, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 15. maddesinin, emniyet hizmetleri sınıfındakilerin sendikaya üye olamayacakları ve sendika kuramayacaklarına ilişkin hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğu hatırlatıldı.

Sendika hakkının, demokratik toplumun temeli olan örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olduğu ifade edilen kararda, örgütlenme özgürlüğünün, bireylerin menfaatlerini korumak için kolektif oluşumlar meydana getirerek bir araya gelebilme özgürlüğü olduğu belirtildi.

Bu özgürlüğün bireylere topluluk halinde siyasal, kültürel, sosyal ve ekonomik amaçlarını gerçekleştirme imkanı sağladığı kaydedilen kararda, sendika hakkının, çalışanların, bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla bir araya gelerek örgütlenebilme serbestliği getirdiği, bu niteliğiyle örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olarak görüldüğü aktarıldı.

Sendika kurma hakkının mutlak olmadığı, Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, "milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması" sebeplerine dayanılarak kanunla sınırlandırılabileceği anımsatılan kararda, aynı maddenin beşinci fıkrasında da "işçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir" hükmüne yer verilerek, ikinci fıkradaki genel sınırlama sebebi dışında da bazı kamu görevlileri yönünden bu hakkın kapsamının daraltılması, sınırlandırılması ya da yasaklanmasını mümkün kıldığı ifade edildi.

Sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkına yönelik sınırlamaların, Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağının altı çizilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Emniyet hizmetleri sınıfına mensup olanların sendika kurmasını ve sendikalara üye olmasını yasaklayan itiraz konusu kuralın, sendika kurma hakkına sınırlama getirdiği açıktır. İtiraz konusu kuralda, emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının sendika kurmasının yasaklanmasının, iç güvenlik hizmetlerine hakim olması gereken disiplin ve hiyerarşik düzenin korunması amacına dayandığı anlaşılmaktadır. Disiplin ve hiyerarşinin korunması ve dolayısıyla kamu düzeninin sağlanması amacıyla, emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının sendika kurma hakkının sınırlandırılmasında, Anayasa'nın 51. maddesinde belirtilen özel sınırlama sebeplerine bağlı kalındığı ve sınırlandırmanın meşru bir amaca dayandığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır."

 

‘ILO takdir yetkisi tanıyor’


Sendikalaşmanın, sosyal adaletin tesisine hizmet eden önemli bir demokratik araç olduğu belirtilen kararda, şunlar ifade edildi:

"Sosyal adaletin tesisi bakımından gerekli görülen sendikalaşma olgusunun, kamu kesiminde var olması gereken disiplin ve hiyerarşik düzeni etkileme potansiyeline sahip olduğu da aşikardır. Sendikalaşmanın disiplini etkileme potansiyelinin bulunması, işin doğasından kaynaklanmakta olup kural olarak sırf bu gerekçeyle örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olan sendika kurma hakkının ortadan kaldırılması, demokratik toplum gerekleriyle örtüşmez. Bunun yanında, sıkı bir disiplin ve hiyerarşik düzen gerektiren kimi mesleklerde, disiplinin bozulması, kamu düzenini tehdit edici boyutlara ulaşabileceğinden bu gibi durumlarda, kamusal yarara üstünlük tanınarak ilgili meslekle sınırlı olarak sendikalaşmanın yasaklanması gerekli hale gelebilir. Diğer bir ifadeyle, demokratik toplum düzeninin sürdürülmesindeki üstün kamusal yarar, sendikacılığın disiplini etkileme potansiyelini, disiplin esasına dayanan meslekler yönünden ihmal edilebilir olmaktan çıkarmakta ve mesleklerde sendikacılığın yasaklanmasına haklı bir temel oluşturabilmektedir."

İç güvenliğin, sıkı bir hiyerarşik disiplin gerektiren ve gerektiğinde şiddet kullanma yetkisi veren, kamu düzeninin tesisi bakımından hayati öneme sahip bir kamu hizmeti olduğu ifade edilen kararda, "Demokratik toplum varlığını sürdürebilmesinin ön koşulu olan iç güvenlik hizmetlerinin aksamadan ve sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesinin temini bakımından bu hizmetin asli unsuru olan emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının sendika kurmasının yasaklanması, kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında başvurabileceği tedbirler arasındadır" değerlendirmesinde bulunuldu.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmesine göre de silahlı kuvvetler ve kolluk mensuplarının sendika kurma haklarıyla ilgili taraf devletlere takdir yetkisi tanıdığı aktarılan kararda, emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının, sendika kurmalarının yasaklanmasının gerekli olduğunun değerlendirildiği belirtildi.

 

‘Telafisi güç zararlara yol açmıyor’


Emniyet teşkilatında çalışan polis dışındaki personelin sendika kurmasının yasaklanmasının da iç güvenlik hizmetlerine hakim olması gereken disiplin ve hiyerarşik düzenin korunması amacına dayandığı belirtilen kararda, emniyet hizmetleri sınıfı mensupları arasındaki disiplinin aşınmasını engellemek amacıyla, sendika kurmasının yasaklanmasının demokratik toplum düzeni açısından meşru ve gerekli bir tedbir olarak görülebileceği kaydedildi.

Kararda, "emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıflarına dahil personelin" sendikalı olmasına ilişkin şu değerlendirmede bulunuldu:

"Sendikalaşmanın, iç güvenlik hizmetlerinin asli unsuru olmayan, kimi teknik ve lojistik hizmetleri yürütmekle sınırlı görev icra eden sivil personelin çalışma disiplini üzerinde yaratacağı etki, bunların sendika kurma hakkından yoksun bırakılmalarını gerekli kılmamaktadır. Zira bu hizmetlerde disiplin zafiyeti nedeniyle meydana gelebilecek aksamalar, telafisi güç ve imkansız zararların oluşmasına yol açmamaktadır. Öte yandan, iç güvenlik hizmetlerinde doğrudan görev alan emniyet hizmetleri sınıfı mensupları için geçerli olan polis disiplini gerekçesiyle sivil personelin sendika kurma hakkından yoksun bırakılması, demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmadığı gibi bunlara yönelik sendika kurma yasağının kamu düzeninin sağlanması amacına ulaşmada elverişli bir araç olduğu da söylenemez.

Bu durumda, emniyet teşkilatı kadrolarında görev yapan sivil personelin sendika kurmalarının yasaklanması, demokratik toplum düzeni açısından meşru ve ölçülü bir müdahale niteliği taşımamaktadır. 'Emniyet teşkilatında çalışan diğer hizmet sınıfı dahil personel' ibaresi, Anayasa'nın 13. ve 51. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir."

 

5 üyeden karşı oy


Karara Osman Paksüt, Zehra Perktaş, Engin Yıldırım, Zühtü Arslan ve Emin Kuz karşı oy kullandı.

Paksüt, karşı oy gerekçesinde, sendika kurma hakkının sınırlandırılması bakımından Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan "demokratik toplum düzeninin gereklerine" ve "ölçülülük ilkesine" aykırı olmamak zorunluluğunun gözetilmesi gerektiğini belirtti.

Bu yönüyle bakıldığında polis sendikası kurulmasının asayiş hizmetlerinin sağlanmasında, suçun önlenmesinde ve kolluk görevlerinin yerine getirilmesinde kendiliğinden bir zafiyete yol açacağı varsayımının, günlük hayatın gerçeklikleriyle doğrulanmadığını ifade eden Paksüt, şu görüşleri savundu:

"Polis sendikasına izin verilen demokratik ülkelerdeki uygulama sonuçları, polislerce sendika kurulmasının herhangi bir ciddi sakıncasının olmadığını göstermiştir. Öte yandan, sendika kurulmasına izin verilmesi halinde, ağır şartlar altında görev yapan, çoğu kez karşılaştığı sorunlar karşısında yalnız başına bırakıldığı duygusuna kapılan, bir grup yapısı içerisinde yer aldığı takdirde daha güçlü olacağı psikolojisiyle, kimi zaman suç örgütlerinin veya kamu hizmetiyle bağdaşmayan fiili yapılanmaların etkisinde kalabilen emniyet mensuplarını, adil, tarafsız kamu hizmeti esaslarına bağlı görev yapması yolunda doğabilecek sakıncalar da giderilmiş olacaktır."

Yıldırım ise sendika kurma hakkının sırf emniyet teşkilatında çalıştığı ya da silah taşıdığı için kişilerden esirgenemeyeceğini savundu.

Polisleri temsil edecek örgütlü bir yapının, sorunların dile getirilmesine ve çözülmesine katkı sağlayacağını belirten Yıldırım, "Bu şekilde görevini yaparken, kafasında çeşitli sorunlarla boğuşan polis, güvenlik hizmetlerini daha etkin bir şekilde yerine getirebilecek, bu durumdan devlet de toplum da kazançlı çıkacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Arslan da emniyet mensuplarını mesleki sorunlarını ve buna ilişkin taleplerini örgütlü bir şekilde ifade etmelerini sağlamaya yönelik düzenlemeler yapmanın demokratik devletin yükümlülükleri arasında olduğunu, emniyet mensuplarının sendikal faaliyetlerinin sınırlandırılabileceğini ancak tamamen yasaklanmasının "ölçülü" olmayacağını kaydetti.