Anayasa Mahkemesi (AYM), Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 29 yıl önce yedi sivilin öldürüldüğü bir olayla ilgili yerel mahkemenin, dönemin alay komutanının da aralarında bulunduğu 37 asker için “meşru müdafaa”dan verdiği takipsizlik kararını “yaşam hakkı ihlal” edildiği gerekçesiyle bozdu ve yeniden etkin bir soruşturma yapılmasını istedi.
Kulp ilçesinde 24 Aralık 1991 tarihinde öldürülen üç PKK’lı için düzenlenen cenazede çıkan olaylarda, iddiaya göre, askerlerin bir grubun üzerine ateş etmesi sonucu yedi sivil hayatını kaybetti. Yedi sivilin öldüğü olayla ilgili 25 Ağustos 1992’de dönemin Kulp cumhuriyet savcısı tarafından Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na fezleke gönderildi. Fezlekede, olay tarihinde il jandarma komutanı olan, tuğgeneral rütbesine yükseldikten sonra emekliye ayrılan ve 1999’da Trabzon’da trafik kazasında ölen Albay İsmet Yediyıldız’ın, dönemin valisinin karşı çıkmasına karşın ateş emri verdiği ifade edilirken, Yediyıldız’ın “görevin ifası sırasında adam öldürmek ve aynı suça teşebbüs” iddiasıyla yargılanması için izin istenmiş ancak, fezleke ile ilgili bir işlem yapılmamıştı. Soruşturmaya bakan başka bir savcı ise, 7 Temmuz 1993 tarihinde görevsizlik kararı vererek dosyayı gereğinin yapılması için il ve ilçe idare kuruluna göndermişti.
26 yıl sonra başsavcılık “Meşru müdafadan” takipsizlik verdi,
Yargı sürecini takip eden köylülerin avukatları Nahit Eren, 2005 yılında dosyanın yeniden açılmasını sağladı. Açılan soruşturma kapsamında, “adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla ilçede görevli 37 subay ve astsubayın ifadesi alındı. Ancak devam eden yargılama sürecinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Kasım 2017’de “Adam öldürme ve silahla yaralama” suçundan 33 asker hakkında takipsizlik kararı verdi.
Medyascope'tan Ferit Aslan'ın haberine göre kararda, olayda meşru müdafaa şartlarının oluştuğuna yer verildi. Karara itiraz eden avukatlar, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, üzerinden 29 yıl geçen olay ile ilgili bireysel başvuru ile ilgili kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. AYM, “meşru müdafa “ kararını bozarak, yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi.Sanıkların yeniden yargılanmasını isteyen AYM, kararında şu gerekçelere yer verdi:
“Olayın nasıl gerçekleştiğine ve faillerinin kimler olduğuna dair farklı ve kısıtlı bilgiler bulunduğu durumlarda olaya ilişkin maddi bulgulara hemen el konulması ve bunların incelenmesi, şüpheli herhangi bir şey görmesi ya da duyması olası kişilerin kısa süre içinde sorgulanması gerekir. Bu durum ölüm olayının nedeninin veya sorumlu kişilerin ortaya çıkarılması açısından büyük önem arz etmektedir. Olayın hemen akabinde yapılması mümkün iken güvenlik güçlerine mensup hangi kişilerin ateşli silah kullandığının tespitine ve güvenlik güçlerinin silahlarının balistik yönden incelenmesine yönelik bir işlem yapılmamıştır”.
“Olay hakkında bilgisi olan kişilerin, yaralıların veya tanıkların beyanlarının alınması için çaba gösterilmemiştir. Somut olay açısından kritik hususun silah kullanımının hangi koşullarda gerçekleştiği ve silahlı güç kullanımın meşru savunmaya dayanıp dayanmadığı olduğu nazara alındığında toplanmayan delillerin soruşturmanın sonucuna doğrudan etki ettiği anlaşılmıştır. Ölüm ve yaralanma olayının nasıl gerçekleştiğine dair somut kanıtlar bulunmamasına rağmen güvenlik güçlerinin meşru savunma içinde hareket ettikleri gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin, soruşturma sürecinde elde edilen kanıtların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analize tabi tutulması gerekliliğini karşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir”.
Öte yandan; AYM kararında, başvurucu üç aileye de 40’ar bin lira manevi tazminat ödenmesi kararlaştırıldı.