Ekonomi

Analistlerden kur krizine reçete

Türkiye-ABD arasındaki diplomatik tansiyon düşürülecek, Türkiye sıkı para ve maliye politikaları uygulayacak ve Merkez Bankası faizleri artıracak. Analistlere göre TL'nin tekrar istikrara kavuşmasının başka yolu yok.

15 Ağustos 2018 22:37

Türkiye'de ev hapsindeki ABD'li rahip Andrew Brunson'ın serbest bırakılmaması nedeniyle ABD ile Türkiye arasında diplomatik kriz olarak başlayan ve daha sonra bir ekonomik savaşa dönüşen gerginlik nedeniyle Türk Lirası (TL), dolar ve euroya karşı tarihi düşük seviyelerini gördü. Ancak diplomatik tansiyon düşmüyor. Uzmanlar, gerginlik giderilmediği takdirde ABD'nin Türkiye'ye daha fazla ekonomik baskı uygulayabileceği konusunda uyarıyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Merkez Bankası (TCMB) başta olmak üzere alınan önlemlerle TL'de yılbaşından bu yana görülen yüzde 40'tan fazla değer kayıplarının bir kısmı geri alınsa da analistler bunun geçici olduğu ve TL’nin henüz zorlukları atlatamadığı görüşünde. DW Türkçe’nin konuştuğu uzmanlar yapılması gerekenler konusunda ise hemfikir.

ABD ile ilişkiler krizin anahtarı

Bluebay Varlık Yönetimi'nden Tim Ash, durumun "çok zor” olduğunu söylerken cari açık ve yüksek dış finansman ihtiyacı nedeniyle TL’nin zayıf durumunda olduğunun altını çiziyor.

Yapılan bir dizi politika hatası ve sıkılaştırmada geç kalınmasıyla TL’de değer kaybına izin verildiğini söyleyen Ash şöyle devam ediyor: "Ne yapmaları gerektiğine gelince: Birincisi, mümkün olan en kısa sürede ABD ve Batı ile ilişkileri normale döndürmeleri gerekiyor. ABD ile böyle bir savaşta olduğunuzda işleri dengelemek zor.”

Analistler, piyasalarda ABD ile ilişkilerdeki siyasi söylemlerin takip edildiğini, ancak boykot gibi kararların Ankara ve Washington arasındaki zaten gergin olan ilişkileri daha da gereceği uyarısında bulunuyor.

Rabobank kur stratejisti Piotr Matys, "ABD'den geçen yıl yaklaşık 12 milyar dolarlık ithalatı ile Türkiye, ABD’nin en önemli 15 ticari ortağı arasında bile değil. Bu nedenle, bir boykotun ABD ekonomisine önemli bir olumsuz etkisi olmayacaktır”diyor.

Alınan önlemler neler?

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın Pazar akşamı aksiyon planı hazırladıklarını açıklamasının ardından BDDK ve TCMB'den adımlar gelmişti.

BDDK’nın tarafların faizi ya da döviz cinsini değiştirmek suretiyle yaptıkları takas sözleşmesi anlamına gelen SWAP işlemlerini bankaların yasal öz sermayesinin önce yüzde 50'siyle sınırladığını duyurulmuştu. Kurum bugün yaptığı açıklamada SWAP işlemlerinde özkaynak sınırını yüzde 25'e düşürdü.

Merkez Bankası ise bankacılık sisteminin ihtiyacı olan döviz ve TL likiditesini vereceğini duyurarak bir dizi önlem açıklamıştı. Banka faizi yükseltmedi, ancak repo ihalesi açmayarak bankaları gecelik faize yönlendirme yolunu tercih etti. Böylece faizi fiilen yükseltmiş oldu. Halen bankalar arası piyasa faizi yüzde 19,25.

Ne yapılması gerekiyor?

Ancak piyasada alınan bu dolaylı önlemlerin yeterli olmadığı görüşü hakim. Analistler doğru para ve maliye politikaları uygulanmadan, TCMB faizleri artırmadan ve ABD ile diplomatik gerginlik sona erdirmeden TL'nin kalıcı bir değer kazanma sürecine giremeyeceğine işaret ediyor.

Londra merkezli Capitol Economist'ten ekonomist William Jackson'a göre "Şu ana kadar gördüğümüz önlemler yatırımcıların politika yapıcılara güvenini yeniden sağlamak için yeterli değil. Yaklaşık 1000 baz puan gibi büyük bir faiz artışı da dahil olmak üzere daha sıkı para ve maliye politikasına yönelik 'ortodoks' bir yanıt, Merkez Bankası'nın güvenilirliği ve ABD ile ilişkilerde bir iyileşme için açık bir istek mevcut. Ancak bunun gerçekleşeceğini gösteren çok az kanıt var.”

Rabobank‘tan Matys de "Piyasanın bakış açısına göre en piyasa dostu seçenek, diplomatik çabalar ve mali sıkılaştırma ve yapısal reformlara sıkı sıkıya bağlılığın bir faiz artışı ile tamamlanması olacaktır. Bu rasyonel yaklaşım hüküm sürdüğü takdirde, TL sürdürülebilir bir iyileşme yolunda olacak“ şeklinde konuştu.

Resesyon beklentisi

Analistler ayrıca TL'deki değer kaybının önümüzdeki aylarda enflasyonun daha da yükselmesine neden olacağına ve bunun da enflasyonist beklentilerde daha fazla bozulma yaratacağına dikkat çekiyor.

Capital Economics'ten Jackson, Türkiye ekonomisi ile ilgili tahminlerini güncellediklerini ve TL’deki değer kaybının gelecek aylarda enflasyonu yüzde 20'ye yükselteceğini ve ekonominin gelecek çeyreklerde resesyona girmesini beklediklerini söylüyor.

Nomura'dan gelişmekte olan piyasalar stratejisti Henrik Gullberg de aynı görüşte. Ekonominin yavaşlamasını beklediklerini aktaran Gullberg "Bu yılın ikinci yarısında büyüme beklentileri keskin bir şekilde bozulmakla birlikte TL'deki değer kaybı, yükselen faiz oranları ve Batı ile ilişkilerde yaşanan bozulmanın iş ve tüketici güveni üzerinde baskı yaratması nedeniyle durgunluk riski önemli ölçüde artmıştır" şeklinde konuştu.

Gullberg ayrıca Türk tahvillerinin üçte birinin ABD'li yatırımcıların elinde olduğunu hatırlatarak gerginlik sona ermedikçe TL üzerindeki baskının devam edeceğini söyledi.

Gözler Albayrak'ın telekonferansında

Piyasa, Perşembe günü Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın küresel yatırımcılarla yapacağı telekonferanstan çıkacak mesajları bekleniyor. TCMB'nin bir sonraki Para Politikası Kurulu toplantısı 13 Eylül'de yapılacak. Ancak analistler acil bir ara toplantı yapılıp faizlerin arttırılabileceği ihtimalini de göz ardı etmiyor.

Seda Sezer Bilen

© Deutsche Welle Türkçe