Gündem

Anadilde anaokul talebi

Yazar Eyyüp Demir, MEB'e başvurarak, dört yaşındaki kızına Kürtçe eğitim verilmesi talebinde bulundu.

13 Ocak 2009 02:00
TRT ve YÖK’ün Kürtçe açılımından sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na da Kürtçe açılım için başvuru yapıldı. Yazar Eyyüp Demir, bakanlığa başvurarak, dört yaşındaki kızına Kürtçe eğitim verilmesi talebinde bulundu.

Ulusal ve uluslararası mevzuatı dayanak gösteren Demir ailesi, Uluslararası Çocuk Hakları Komitesi’nin Tibet için verdiği ‘azınlık dillerinde eğitim hakkı’nı örnek gösterdi. Demir, başvurusuna olumlu yanıt alamadığı taktirde iç hukuk yolları ve AİHM’ye başvurabileceğini belirtti.

‘Yasal Kürtler’ kitabının yazarı Eyyüp Demir ve eşi Ebru Demir dört yaşındaki Arya isimli kızlarının okul öncesi ve okul çağında Kürtçe eğitim hakkından yararlanması için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurdu.

Evrensel hakkımız

Demir ailesi başvuruda, Türkiye’nin de imzaladığı BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesini, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) Ek 1 Nolu Protokolü’nü dayanak gösterdi. Uluslararası sözleşmelerden gelen haklarını kullanmak istediklerini belirten Demir ailesi, Anayasa’nın 90. maddesinin de uluslararası sözleşmelerin uygulanmasına öncelik tanıyarak bu hakları teminat altına aldığını hatırlattı.

Tibet kararı

Demir başvurusunda, BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 13. maddesinde düzenlenen ‘eğitim hakkı’na imza atan ülkelerin “bütün uluslar ile bütün ırksal, etnik ve dinsel gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu geliştireceklerine” dair teminat verdiğini, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 28. maddesinde çocuğun ‘iki dilde eğitim hakkı’nın yer aldığını belirtti.

Demir, Çocuk Hakları Komitesi’nin Çin’le ilgili verdiği kararda Tibet Özerk Bölgesi’nde ve azınlıkların bulunduğu diğer bölgelerde yaşayan çocukların kendi dilleri ve kültürlerine ilişkin bilgilerini geliştirmesini istediğini hatırlattı. Demir, şöyle devam etti:

AİHM’ye başvurabiliriz

“AİHS’nin Ek 1 nolu protokolünün 2. maddesinde hiç kimsenin eğitim hakkından yoksun bırakılamayacağı, devletin eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı göstereceği açıkça ifade edilmiştir. Nitekim bu kapsamda AİHM zorunlu din derslerinin mevcudiyetini sözleşme ihlali olarak değerlendirmiştir. Bizim gibi çocuğunun belli bir dilde okul öncesi olmak üzere eğitim öğretim hakkından yararlanmasını isteyen ailelerin başvurusu önüne geldiğinde benzer bir ihlal kararı verme ihtimali oldukça yüksektir. Nitekim bu hakkın kullanımı aynı zamanda sözleşmenin 10. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkı ile de doğrudan doğruya bağlantılıdır.”