T24 - Kahire Üniversitesi ve Kahire Amerikan Üniversitesi’nde hukuk ve siyaset bilimi dersleri veren Amr Şalakani, "Türkiye neden sessiz? Vicdanla dış siyaset yapmak isteyenler neredesiniz? Neden Davutoğlu susuyor?" diye sordu.
Radikal gazetesi için Mısır'da yaşananları yazan Amr Şalakani'nin "Mısırlılar soruyor: Türkiye neden sessiz hani vicdan siyaseti" başlığıyla yayımlanan (31 Ocak 2011) yazısı şöyle:
Mısırlılar soruyor: Türkiye neden sessiz hani vicdan siyaseti
Size bir telefonla yazımı yolluyorum. Koray sizin için elinde kâğıt-kalem yazıyor, ben telefonda okuyorum. Çünkü geçen cumadan beri telefonla veri yollayamıyoruz. İnternet bağlantımız yok. Cepten mesaj atamıyoruz. Cep telefonları bir açık bir kapalı. Ev telefonları çok cızırtılı. Ama keyfimiz pek yerinde. Çünkü isyan günlerinde yaşıyoruz. Bir devrimin ortasındayız.
Hızlı çekimde Tunus
Yaşadıklarımız Tunus’ta yaşananların neredeyse hızlı çekimi. Ben çok dindar biri değilim. Cumaya bile gitmem. Ama geçen Cuma farklıydı. Eylem camiden başlayacaktı. Bir güzel abdest aldık. Namaza durduk. Kahire’nin kıldığı en hızlı cumaydı. Daha esselamun aleykum demeden bazıları sloganlarla kendini dışarı zor attı. Tahrir Meydanı’na doğru kitleler aktı. O günden beri dünyanın gözü üzerimizde. Sokaklarda uyuyoruz. Mahalle komiteleri kurduk, güvenliği öyle sağlıyoruz. Mübarek’ten herkes nefret eder, ama öfkenin boyutu artık akıl almaz durumda. Halkına yapacağı en büyük kötülüğü yaptı gider ayak. İçişleri Bakanı hâlâ yok ülkede. Polislere resmen ücretli izin verdi. Cumartesiden beri Kahire’de tam bir anomi var. Hillary Clinton, “Çok dövmeyin insanları” dedi ya, bunlar da polisi tamamen çektiler. Bize şunu söylemek istiyor Mübarek: “Bakın bana karşı ayaklanırsanız, böyle darmadağın olursunuz.”
Barışçıl devrim
Kimse bizle konuşmuyor. Mübarek’in çocukları Londra’da bekliyor. Zenginler özel uçaklarıyla Dubai’ye kaçıyor. Mübarek sessiz. Ordunun ağzına bir parmak bal çalıyor, generalleri başkan yardımcısı, başbakan yapıyor. Ama hâlâ içişleri bakanı yok. Neden? Birbirimizi yiyelim sokaklarda diye. Halk bu numarayı yemiyor. Mübarek gitmeden bu isyan bitecek gibi değil. Dış basındaki fotograflarımızı gören bütün gün polisle orduyla çatışıyoruz zanneder. Aslında çok barışçıl bir devrim yapıyoruz burada. Sakiniz. En çok “Barış!” diye bağırıyoruz. Kahire sokaklarında şakalar gırla. Espri varsa o halktan kork. Biraz da şaşkınız. Bunu biz mi başarıyoruz? Biz deyince açıklayayım. Kahire’deki eylemler daha çok orta sınıf, üst orta sınıf mahaleleri ve çevrelerinde. Elbette işçi sınıfı da sokakta. Ancak en yoksullar burada kent merkezinde değil. Yani rejimden bir parça nemalanan sınıflar da ayaklanmış durumda. Çevrede siyasi İslamcılar da var. Ama örgütlü olarak burada yoklar. Yani Müslüman Kardeşler koordinasyonu yok. Ama bir şey söyleyeyim; Müslüman Kardeşler, örgütüyle sokağa çıksa Mübarek kaçmaya bile fırsat bulamaz. Herkes biliyor. Uyuyan Müslüman Kardeşler’i uyandırmak istemiyorlar.
Tek dert Süveyş Batı’nın dış politikası yüzünden sokaktaki Batı nefretine hissen katılmamak mümkün değil. Sarkozy, Clinton, Merkel, Obama hepsi Mübarek’i nasıl destekleyeceklerini şaşırmış. Akıllarında bir tek Süveyş kapanmasın, İsrail’e zarar gelmesin. Bize demokrasi dersi vermeye bayılırlar. Hani nerede şimdi o prensipler? Peki Davutoğlu nerede? ‘Vicdan siyaseti’ lafını çok seviyordum. Hatta öğrencilerle konuştuk. Bizim için ABD, Fransa, İngiltere başka, Türkiye başkadır. Ama Türkiye sessiz? Neden sessizsiniz? Vicdanla dış siyaset yapmak isteyenler neredesiniz? Neden Davutoğlu susuyor? Dostlar bize destek olun. Gemileri yaktık. Davutoğlu son bir kere daha konuşsa Mübarek’le, “İstifa et, buraya kadarmış” dese... “Mısır halkının yanındayız” dese... “Demokrasi için biz de yardımcı olacağız ama önce rejim değişmeli” dese. Vicdanının sesini dinlese. Yarın tekrar yazacağım. Şimdilik sağlıcakla kalın.
*Kimdir Amr Şalakani?
Amr Şalakani, Kahire Üniversitesi ve Kahire Amerikan Üniversitesi’nde hukuk ve siyaset bilimi dersleri veriyor. Mısır’a yerleşmeden önce ise ABD’de Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapmıştı. Oslo süreci boyunca Yaser Arafat’ın Ramallah’taki hukuk danışmanlarından olan, Ortadoğu siyaseti ve İslam hukuku konusunda birçok yayını bulunan Şalakani, Radikal’e Mısır’dan, başkent Kahire sokaklarından bir mektup ‘yazdırdı’.
Evet, yazdırdı zira Hüsnü Mübarek yönetiminin sıkı önlemleri nedeniyle internet ve telefon iletişimi kesildi ve bu nedenle posta, faks ve SMS yollayamıyor. Radikal yazarı Koray Çalışkan’la sıkça kesilen bir telefon aracılığıyla Arapça ve İngilizce yaptıkları görüşme adeta Mısır İsyanı’nın Sokak Güncesi gibi.