"Frankfurter Allgemeine Zeitung", ABD başkanlık seçimlerini değerlendiriyor.
"Ekonomik krizin etkilerinin yanı sıra hızla değişen bir dünyanın yol açtığı endişeler Trump'ın yükselişinde etkili oluyor. Seçmen, Washington ve kurumlarının uzun yıllardır izlediği tavırdan intikam alıyor. Cumhuriyetçi Parti'nin seçmen tabanı tercihini netlikle ortaya koyuyor. Tüm dünya, pek de iyi niyetli olmayan siyasi-sosyal güçlerin pek yakında kendi ülkelerinde de belirebileceği kaygısıyla Iowa'ya endişeli bir şekilde bakıyor."
Erfurt'ta çıkan "Thüringer Allgemeine" de ABD'yi ele alıyor:
"Amerika çok uzakta olmasına rağmen Trump'ın yükselişi Avrupa'daki sağ popülistlerin zafer serisini çağrıştırıyor. Bunu küresel bir olgu olarak tanımlamak abartı olur. ABD'li sağ seçmen uzun süredir bir radikalleşme sürecindeydi. Trump, kışkırtıcı çıkışlarla medyanın gündeminde ilk sırada yer almayı tüm diğer adaylardan daha iyi beceriyor. Yine de birçok Amerikalı Trump'ın başkan seçilmesinden kaygı duyuyor."
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin başkanı Frauke Petry'nin "Polis yasadışı yollarla ülkeye giren sığınmacıları gerekirse vurmalı" açıklaması yorum sütunlarında geniş yankı bulan bir başka konu. Düsseldorf'ta çıkan "Rheinische Post" Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel'in AfD'nin Anayasayı Koruma Dairesi'nin takibi altına alınabileceği açıklamasını eleştiriyor. Yorumda, bu tür çağrıların ve AfD'li yöneticilerle aynı talkşovlara çıkmama tavrının AfD'nin ekmeğine yağ sürdüğü görüşü savunuluyor. Yorum özetle şu satırlarla devam ediyor:
"Uygulama en iyi aracın AfD'li siyasileri talkşovlara çıkarmak olduğunu ortaya koydu. AfD lideri Petry, 'yasalara göre gerektiğinde mültecilere sınırda ateş açılmalı' ifadesiyla aslında kendi kendini vurmuştur. Bu tür çıkışlar yalnızca gayrıinsani değil aynı zamanda hatalıdır. Bu sözü dinleyen sınır muhafızları suç işlemiş olur. Bavyeralıların dediği gibi, bazen görmemezden gelmek en iyisi."
"Hannoversche Allgemeine Zeitung", AfD tartışmasına katılan bir başka gazete:
"AfD en iyi bildiği şeyi yapıyor. Korku, endişe ve öfkeyi körüklüyor, kışkırtıyor. Ancak demokrasilerde siyaset yapmak isteyenlerin ölçülü olmayı ve geniş görüşlü olması gerekir. AfD benzeri partiler daha önce bu deneyimi yaşadı. Sonunda akıbetleri dağılmak oldu."