Avrupa Merkez Bankası (AMB), küresel piyasaların beklediği faiz kararını açıkladı. Banka, politika faizini yüzde 0,0 olarak belirlerken mevduat oranını yüzde -0,4'e indirdi. AMB, varlık alımını da aylık olarak 80 milyar euroya çıkardı. Kararın ardından dolar kuru 2,88'in altına indi.
AMB'nin faiz kararının ardından bankanın başkanı Mario Draghi'nin açıklamalarında dikkat edilmesi gereken sorular şunlar olacak.
Politikada alt sınır neresi olacak ?
Yatırımcılar, gecelik euro swap endeksi ortalamasına göre halihazırda yüzde -0.30 seviyesinde bulunan mevduat faizinde 10 baz puan indirim bekliyor. Eğer yatırımcılar haklıysa, dikkatler Draghi'nin faiz oranlarını mevcut ya da daha düşük seviyelerde uzun süre boyunca tutacağı yönündeki sözlü yönlendirmesini tekrar edip etmeyeceğine odaklanacak.
Bu yönde bir açıklama geleneksel politika araçlarının tükenmediği konusunda piyasalara güven verecek. Aynı zamanda, Draghi'nin politikada alt sınırın neresi olabileceği yönünde bir söylemde bulunmak gibi bi baskı altında olması muhtemel. Ankete katılan ekonomistlerin hiçbiri halihazırda yüzde 0.05 seviyesinde bulunan refinansman oranında faiz indirimi beklemiyor. Dolayısıyla bu faiz oranındaki herhangi bir indirim sürpriz olacaktır.
AMB politikaların bankalar
üzerindeki etkisini nasıl azaltabilir?
Negatif mevduat oranı bankaların fazla likiditesini vergilendirme işlevi görüyor. Ancak, AMB aynı zamanda finansal sisteme tahvil alım programıyla para enjekte ediyor. AMB banka karlarında yaşanacak bir daralmanın kredi büyümesinde düşüşe neden olması ihtimalinden rahatsız olacaktır. AMB Başkan Yardımcısı Vitor Constancio ve AMB üyesi Benoit Coeure diğer merkez bankalarının bu riski nasıl hafiflettiği üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Dolayısıyla, mevcut sisteme yapılacak düzeltmelere dikkat edilebilir. Bloomberg'in derlediği ankete katılanların üçte ikisi kademeli mevduat faizi veya benzeri bir uygulama olacağını tahmin ediyor. Belli bir seviyenin altındaki fonları muaf tutmak daha açık bir seçenek olabilir. Ancak, bu seçenek euro bölgesi için yeterli olmayabilir çünkü bankaların bilançoları ve işletme modelleri bölge çapında büyük değişiklikler gösterebiliyor.
Parasal genişleme nereye kadar büyüyebilir?
Ankete katılan ekonomistlerin yaklaşık dörtte üçü AMB'nin parasal genişlemeyi artıracağını söylüyor. Ekonomistlerin medyan beklentisi halihazırda aylık 60 milyar euro seviyesinde olan tahvil alımlarının 75 milyar euroya yükseltileceği yönünde bulunuyor. Katılımcıların üçte birinden fazlası Draghi'nin tahvil alım programının sona ereceği Mart 2017 tarihini daha ileriye çekebileceğini düşünüyor. Bir çok katılımcı bu sürenin 2017'nin son çeyreğine kadar uzatılacağını tahmin ediyor.
Ancak, esas konu alınacak geri alıma konu olacak yeterince tahvil olup olmadığı. UniCredit SpA analisti Luca Cazzulani mevcut kurallar çerçevesinde tahvil alım programının genişletilmesi için çok az bir alan olduğunu söylüyor.
AMB bu kuralların bir kısmını gevşetebilir, örneğin, mevduat faizinin altındaki tahvillerin alınmasına da izin verilebilir, ya da AMB'nin herhangi bir tahvile ayırabileceği pay oranı artırılabilir, veya ekonomik bir orandan ziyade ülkelerin ödenmemiş borçları üzerinden belirlenecek ülke kotaları belirlenebilir, son olarak alım programı çerçevesinde yeni varlık sınıfları, mesela şirket tahvilleri veya hisse senetleri de eklenebilir. Bütün bu seçenekler AMB yöneticileri arasında ayrımları derinleştirme riski taşıyor.
AMB hedeflerine ne zaman ulaşacak ?
Draghi, ilk kez 2018'e kadar uzanacak olan dönem için yeni beklentilerini açıklayacak. Petroldeki düşüş nedeniyle daha önce Aralık'ta enflasyonun bu yıl yüzde 1 önümüzdeki yıl yüzde 1.6 olacağına ilişkin görünümün aşağı yönlü revize edilmesi muhtemel gözüküyor.
Tüketici fiyatları Şubat'ta yıllık olarak yüzde 0.2 düştü. Dolayısıyla, yüzde 2'nin hemen altındaki enflasyon hedefine ulaşmak için henüz mesafe var. Bu durum AMB Başkanı ve çalışma arkadaşları için önemli bir endişe. AMB bu hedefi ne kadar ötelerse, kredibilitesi de o kadar zayıflayacaktır.
Kısacası, sürprizlere hazırlıklı olmak gerekiyor. Draghi Ocak'ta "Amacımıza ulaşmak için görevimiz süresince enstrümanlarımızı kullanmak konusunda limitimiz yok" demişti.