Gündem

Amasra maden ocağı faciası duruşmasında, işçi Ferhat Dönmez: Krokiyi işletme müdürleri hazırlamış, arkadaşımızın yeri kasıtlı olarak yanlış yere işaretlendi

16 Ekim 2023 23:00

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022'de 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin yaralandığı patlamaya ilişkin 7'si tutuklu 23 sanığın yargılandığı dördüncü duruşma sona erdi.

Bartın Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 195 sayfalık iddianamenin, Bartın Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesinin ardından 25-28 Nisan, 3-5 Mayıs ve 24-25 Temmuz'da görülen davanın dördüncü duruşması başladı. Duruşmaya, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu da katıldı.

TIKLAYIN | CHP Genel Başkan Yardımcısı Bankoğlu, Amasra maden faciası duruşmasında: Bize kader, fıtrat diyenlere karşı da bu mücadeleyi sürdüreceğiz

Bartın Ağır Ceza Mahkemesince Bartın Adliyesi'nde özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları katıldı.

Adliye içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı.

"Acil eylem planı bize gösterilmedi"

Yaklaşık 130 tanığın dinleneceği duruşmada tanıklardan Kaan Kerman, maden ocağında barutçu olarak çalıştığını ve patlama günü yıllık izinde olduğunu söyledi.

Mühendis, nezaretçi ve şef nezaretinde indikleri ocakta 32 santimetre çapındaki deliklere dinamitleri yerleştirdiklerini ve 300 metre uzaklaşarak patlatma yaptıklarını anlatan Kerman, "Genelde bu mesafeye uyuluyordu. Havanın temizlenmesi için yarım saat beklenir ve cihazlarla metan olup olmadığı kontrol edilir" dedi.

Müşteki avukatlarının çalışma şartlarına ilişkin sorusu üzerine Kerman, "Az işçiyle çok kömür üretimi isteniyordu. Bunu kollukta bütün arkadaşlarımız söylemiştir. Acil durumlarda nasıl hareket edeceğimizle ilgili acil eylem planı bize gösterilmedi" iddialarında bulundu.

"Keşke baskıları dikkate almayıp çalışmasaydık"

Pano ayak üretim işçisi Murat Aşkın da yaklaşık 4,5 yıldır çalıştığı kurumda, patlama günü gündüz vardiyasında görev yaptığını aktardı.

Üretim alanında haddinden fazla metan gazı birikebildiğini ve bunu da fantüplerle çözmeye çalıştıklarını anlatan Aşkın, "-320 kotunda daha önce 1 olan fantüp sayısı gaz değerleri nedeniyle üçe çıkarıldı. Çalıştığımız yerde 3 fantüp vardı. İkisi üretimin yapıldığı yerde, biri de geride bulunurdu. Ben gündüz vardiyasındayken fantüplerde herhangi bir sorun yoktu, hepsi çalışıyordu. Üretim baskısı vardı. Biz bunu defalarca amirlerimize söylerdik ama söylediğimizle kalırdık. Keşke o baskıları dikkate almayıp çalışmasaydık" şeklinde konuştu.

Üretim işçisi Yusuf Yalçın ise "-320'de gaz sıkıntısı vardı ve cihazlar sürekli ötüyordu. Olması gerekenden fazla sıcak oluyordu. O yüzden fazladan fantüp yerleştirildi. Burada gaz sıkıntısı olduğunu amirlerimiz de biliyordu. Normalde 1 fantüp yeterli olacakken 4 tane vardı" ifadesini kullandı.

Nezaretçi olarak çalışan Arif Ergin, ocakta havalandırma sorunu yaşandığını ancak böylesi bir büyük olay meydana geleceğinin düşünülmediğini, patlamanın sebebinin "yönetimsel tedbirsizlik" olduğunu öne sürdü.

"Arıza için gittiğim yer çok ama çok sıcaktı"

Elektromekanik konver bakım servisinde çalışan işçi Ferhat Dönmez, son zamanlarda kendilerinden kömür üretimini arttırmalarını istediklerini savunarak, şunları kaydetti:

"Kazanın, iş güvenliği tedbirlerinin tam olarak alınmamasından kaynaklandığını söyleyebilirim. Kazadan önce ocakta havalandırmayla ilgili sorun vardı, ben de ocağa girdim. 15 yıllık madencilik hayatımda ilk kez gördüğüm durum oldu. Arıza için gittiğim yer çok ama çok sıcaktı. Ters vantüp yapılmıştı, ben böyle bir şeyi hiç görmemiştim. Çok şaşırdım. Üretim baskısı da üst seviyedeydi."

Patlamada ölen Rıdvan Acet'in cesedinin bulunduğu yerin, krokide kasıtlı olarak yanlış işaretlendiğini iddia eden Dönmez, şunları kaydetti:

"Patlamadan sonra Rıdvan Acet'in cesedini ben çıkardım. Ama patlama sonrası hazırlanan krokide arkadaşımızın yeri kasıtlı olarak yanlış yere işaretlenmiş. Burada amaç, patlamanın işçi hatasından kaynaklandığı yönünde algı yaratmak. Zaten krokiyi de işletme müdürleri hazırlamış."

"Böyle bir tedbiri patlamadan sonra görüyorum"

İşçi Yusuf Atar ise maske eğitimlerinin patlama öncesinde açılmış ve tek maske üzerinden verildiğini, açıp takma deneyimi yaşamadıklarını ileri sürerek, şu ifadeleri kullandı:

"Ama patlamadan sonra şu andaki eğitimlerde önümüze onlarca maske koyuyorlar. Şu anda metan gazı seviyesi 1 olunca ocak alarma geçiyor, herkesi dışarı çıkarıyorlar. Önceden bu değerin çok daha üzerine çıkmasına rağmen hiç böyle bir şey olmadı. Ben 3 yıldır çalışıyorum, böyle bir tedbiri patlamadan sonra görüyorum."

"Çok kez üst amirlerimizin lambasını indirdim"

Kuyu başında sinyalci olarak çalışan Mevlüt Tancan, patlama gününün sabahında mesaiden çıktığını anlattı.

Mesai arkadaşlarının zaman zaman metan gazından dolayı sıcaklık şikayetinde bulunduğunu aktaran Tancan, "İş güvenliği eğitimleri yetersiz ve zayıftı. Eğitimler, açılmış maske üzerinden veriliyordu. Sürekli aşağıya indiğim için kendilerini ocağa girmiş gibi göstermek için lambalarını verenler oluyordu. Ben de çok kez üst amirlerimizin lambasını indirdim. Tutuklu sanıklardan da 2-3 tanesi hariç hepsinin lambasını indirdim" şeklinde konuştu.

Bu sırada araya giren tutuklu sanık İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi'nin "Doğru söyle, benim lambamı hiç indirdin mi?" şeklindeki sorusuna Tancan, "Ben de indirdim, başka arkadaşlarım da indirdi. Mühendisken de verdiniz, işletme müdürlüğü yaparken de verdiniz" yanıtını verdi.

Sinyalci Alaattin Özçelik de maske eğitimlerinin yüzeysel yapıldığını, ihtiyaç halinde kendisinin dahi açamadığını söyledi.

Müşteki avukatlarının, ocağa lamba indirip indirmediği sorusunu Özçelik, "Bana lambalar gelirdi ben de ocağa indirirdim. Ama patlamadan sonra o iş bitti. Artık kimse o suçun altına girmiyor" şeklinde cevapladı.

İlk celsede 27 tanığın dinlenildiği duruşmaya yarın devam edilecek.

Nisan ve mayıs aylarında iki celse ve 7 gün süren duruşmalarda tutuklu ve tutuksuz sanıkların beyanları, 4-25 Temmuz'da ise müşteki ifadeleri alınmıştı.

Ne olmuştu?

Bartın'ın Amasra ilçesindeki TTK Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022'de saat 18.15 sıralarında meydana gelen patlamada 41 işçi hayatını kaybetmiş, 11 işçi yaralanmıştı. Bir işçi sevk edildiği hastanede 4 Kasım 2022'de, bir işçi de 5 Nisan'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.

Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir'in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Şüphelilerden TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış, 4 şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden 3'ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9'u savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde takipsizlik kararı verilmişti.

İddianamede, tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural'ın 42 kez "olası kastla öldürme" suçundan toplam 840 yıldan 1050 yıla kadar, 4 kez "olası kastla yaralama" suçundan da toplam 4 yıl 16 aydan 12 yıla kadar hapsi talep ediliyor.

Bu 4 sanığın iki suçtan toplam 844 yıl 16 aydan 1062'şer yıla kadar hapsi istenen iddianamede, diğer 4'ü tutuklu 19 sanığın ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi isteniyor.

Mahkeme heyeti, 28 Nisan'daki duruşmada açıkladığı ara kararda, müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca'nın adli kontrol şartıyla tahliyesine, diğer 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti.