T24 - Euro ve dolarda yaşanan sıkıntını altına yönelişi arttırdığını ifade eden Mahfi Eğilmez, her iki para biriminde de sıkıntı yaşandığında Merkez Bankaları'nın altın talebini arttırması nedeniyle altındaki yükselişin devam ettiğini belirtiyor. Eğilmez Türkiye'nin ekonomik sürecine de değindiği yazısında, IMF'nin Türkiye için yapılan yüzde 5.2’lik büyüme tahmininin ve yüzde 9.7’lik
enflasyon tahmininin de Avrupa’nın en yüksek büyüme ve enflasyon
oranları olduğunu hatırlatıyor. Türkiye'nin İlk çeyrek büyümesinin çift haneli bir büyüme olduğu konusunda neredeyse bir düşünce birliği oluştuğunu belirten eğilmez, bu durumun fiyatlar üzerinde bir baskı yaratabileceğine dikkat çekiyor. Eğilmez, "kriz ortamında yapılamayan fiyat ayarlamaları yavaş yavaş başladığına" dikkat çekiyor.
Radikal gazetesi yazarlarından Mahfi Eğilmez'in "Altın parlıyor, fiyatlar artıyor" (16 Mayıs 2010) başlığıyla kaleme aldığı yazı şöyle:
Altın parlıyor, fiyatlar artıyor
Altın yeniden en gözde yatırım araçlarının başına geçti. Piyasadaki kuyumculara sorarsanız altın alan yok, yalnızca satan var. Yani fiyatlar yükselince insanlar ellerindeki altınları satıyorlar, ama bu kadar yüksek fiyatlardan altın alan pek yok.
Altın fiyatları Perşembe günü 1243 dolar/ons düzeyine kadar geldikten sonra biraz geriledi. Geçen yıl 1200 dolar/ons düzeyini biraz geçmiş sonra orada tutunamayarak düşmüş ve 1100 dolar ile 1200 dolar arasında dalgalanmaya başlamıştı. Altın fiyatlarının ilk çıkışı Amerikan ekonomisinin sıkıntıya girmesiyle başladı ve dolar değer kaybettikçe altın yavaş yavaş değer kazandı. Sonra bir durgunluk dönemine girildi. Amerikan ekonomisi toparlanmaya ve dolar değerlenmeye başlayınca altın fiyatları duraksamaya yöneldi. Son iki aydır yaşanan Yunanistan krizi ve onun neden olduğu sıkıntıların avro üzerinde yarattığı sorunlarla bu kez avro değer kaybetmeye başladı. Bu gelişme yine altına yönelime yol açtı.
Demek ki iki rezerv paradan birisinde ortaya çıkan sıkıntılar öteki rezerv parayla birlikte altına yönelişi artırıyor. Bu durumda en kritik soru şu: İki rezerv parada birden sorun ortaya çıkarsa ne olur? Bu sorunun görünen ilk yanıtı altın fiyatları daha da hızlı yükselir biçiminde olacak. Ama yine de öteki koşulların nasıl geliştiğine bakmak gerekir diyerek iktisatçı ihtiyatlılığını elden bırakmayalım.
Şimdi başlangıçtaki cümleye geri dönmek istiyorum. Eğer kuyumcuların söylediği gibi altın satanlar alanlardan çoksa gördüğümüzün tersinin olması ve dolayısıyla altın fiyatlarının düşmesi gerekmez mi? Ekonomi biliminin en çok bilinen kuralı olan arz ve talep kanunu talebin düşük arzın fazla olduğu yerde fiyatların artması değil düşmesi gerektiğini söylüyor. Peki o halde altın fiyatları niçin artıyor? Altın fiyatları artıyor çünkü kurumlar, fonlar ve Merkez Bankaları avroda sıkıntı büyüdükçe altına talebini artırıyor. Bu da fiyatların artmasına kişilerin talebinin düşmesine yol açıyor. Benzer bir gelişme doların değer kaybettiği dönemde de karşımıza çıkmıştı. Yani biz bildiğimiz piyasada altın talebi değil tam tersine altın arzı artışı görüyoruz ve fiyatların düşmesi gerektiğini düşünüyoruz ama görmediğimiz asıl büyük piyasada altın talebi arttığı için fiyatlar da artıyor.
IMF, Dünyanın Ekonomik Görünümü raporunun ardından Bölgesel Ekonomik Görünüm raporlarını yayımlıyor. Avrupa raporundaki ayrıntılı tahminlere bakınca Türkiye için yapılan yüzde 5,2’lik büyüme tahmininin de yüzde 9,7’lik enflasyon tahmininin de Avrupa’nın en yüksek büyüme ve enflasyon oranları olduğu görülüyor. Zaten ilk üç aya ilişkin sanayi üretimi büyümesi, cari açıktaki hızlı artış, KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerdeki artışlar, beklentilerdeki olumlu sıçramalar gibi birçok gösterge ekonominin ciddi bir geri dönüş yaşadığını gösteriyor. İlk çeyrek büyümesinin çift haneli bir büyüme olduğu konusunda neredeyse bir düşünce birliği oluştu. Benim tahminim sanırım en yüksek olanı. Ben ilk çeyrek büyümesinin yüzde 15 dolayında olacağını bekliyorum.
Bir önceki yıl küçülmüş olan bir ekonominin hızlı bir geri dönüşle yeniden büyüme trendine girmesi hiç kuşkusuz iyi bir şey. Buna karşılık bu kadar hızlı bir toparlanmanın fiyatlar üzerinde bir baskı yaratacağını da söylemek mümkün. Kriz ortamında yapılamayan fiyat ayarlamaları yavaş yavaş başlıyor. Öte yandan üretici fiyatları endeksinin (ÜFE) uzun bir süreden sonra ilk kez tüketici fiyatları endeksinin (TÜFE) önüne geçmiş olması da fiyat artışlarının artık kapının eşiğinde olduğunu söylüyor bize.
Sarıyer pazarında plastik, cam ve tahtadan yapılmış ürünler satan bir satıcı var. İki yıldan beri “Ne Alırsan 1 TL” tabelası tezgâhında duruyordu. Bu hafta tabela “Ne Alırsan 1.5 TL” olarak değişmişti. Fiyatı niçin artırdığını sordum, “Kriz bitti hocam” dedi. Yani talepte artış var ve dolayısıyla fiyatlar artmaya başlamış. Demek ki biraz sonra faizler de artacak.