Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası tutuklanan gazeteci - yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 sanıklı davanın beşinci duruşmasına (14 Şubat 2018) devam edildi.
Duruşmanın üçüncü oturumunda eski Zaman Gazetesi Marka Pazarlama Müdürü Yakup Şimşek, eski Polis Akademisi öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül ve tutuksuz yargılanan Tibet Murat Sanlıman savunmasını yaptı. Böylece davada yargılanan bütün isimlerin, savcılığın mütalaasına karşı son savunmaları tamamlanmış oldu. Sanıkların ardından söz alan avukatlar, soruşturmanın başlatıldığı ilk günden bu yana ortaya "somut bir delil" konulamadığını belirtti. Nazlı Ilıcak'ın avukatı "Yazıyla, Twitter mesajıyla darbe yapıldığı nerede görülmüş? Savcı 30 yıl önceki köşe yazısını bugünkü dava dosyasına koyabiliyor" dedi.
Oturuma, Yakup Şimşek'in esas hakkındaki savunmasıyla başlandı. Zaman'ın "FETÖ" iddianamesine giren "gülen bebek" reklamıyla ilgili olarak konuşan Şimşek, "Reklam filmlerinin senaryosunun hazırlanmasında benim hiçbir dahlimin olmadığı tanık ifadelerinde açıkça ortaya konuyor" dedi.
"1 dakika süre verip savunmamı bitirmemi söylüyorsunuz"
Şimşek, daha sonra Mahkeme Başkanı'nın "süre" uyarısı üzerine savunmasını sonlandırmak durumunda kaldı. Şimşek, tepkisini "Bir reklam filmi nedeniyle müebbetle yargılanıyorum, siz 1 dakika süre verip savunmamı bitirmemi söylüyorsunuz" ifadesiyle dile getirdi.
Yakup Şimşek'in ardından savunmasını yapmak üzere kürsüye Şükrü Tuğrul Özşengül çağrıldı. Özşengül, iddianameye delil olarak giren "Havada darbe kokusu var" tweetiyle ilgili olarak şunları söyledi:
"Samanyolu TV’de birkaç program yaptım. Medya figürü değilim. 'Havada darbe kokusu var' diye tweet atmışım, küçük bir haber sitesi de bunu haber yapmış. Ben Twitter’de aktif bir insanım, bazen tweetlerim haberleştirilebiliyor."
Reklam ajansı sahibi Tibet Murat Sanlıman ise, Yakup Şimşek'in kendisine yönelik olarak kullandığı "Tanık beyanında reklam filminin onun reklam ajansınca yapıldığı ortaya konmaktadır" ifadesine tepki gösterdi. Sanlıman, "Darbeyi çağrıştırdığı söylenen video bana ait değildir. Bu ürünle ilgili benimle bir görüşme yapılmadı. Herhangi bir faturası mevcut değildir" diye konuştu.
"Bütün bunlar gösteriyor ki müvekkillerimizin 15 Temmuz'dan haberi yokmuş"
Sanıkların ardından avukatlar, savcının esas hakkındaki mütalaasına ilişkin savunmalarına başladı. Nazlı Ilıcak'ın avukatı, dava süresince ortaya "somut delil" konamadığını belirterek "Yazıyla, Twitter mesajıyla darbe yapıldığı nerede görülmüş? Savcı 30 yıl önceki köşe yazısını bugünkü dava dosyasına koyabiliyor" dedi. Ilıcak'ın avukatının ardından söz alan Altan kardeşlerin avukatı Figen Çalıkuşu da, üç isim hakkındaki soruşturmanın Can Erzincan TV'de yayınlanan bir programda darbe girişimine dair "subliminal mesaj verildiği" iddiasıyla başlatıldığını hatırlattı. Çalıkuşu, şunları söyledi:
"Müvekkillerimize yönelik soruşturmadan hafızalara ilk kazınan 'subliminal mesaj verme' oldu. O gün itibariyle savcının elindeki tek delil buydu. 13 Ağustos 2016 tarihinde Sabah'ta 'Ilıcak - Ahmet - Mehmet Altan darbeyi konuşmuş' başlıklı bir haber çıktı. Bu haberde Can Erzincan’daki programda konuşulanlar cımbızlanarak aktarıldı. Bu haber aynen iddianameye girdi, hatta yargılamaya da sirayet etti."
Mahkeme heyetinin bir dönem adı Gülen cemaati ile anılan Nurettin Veren'i dinlemekten vazgeçtiğini belirten Çalıkuşu, bu nedenle Veren'in iddialarının savcı mütalaasında yer almaması gerektiğini söyledi.
Mahkeme Başkanı, Altan kardeşlerin savunmalarına müdahale etmişti
İstanbul Çağlayan Adliyesi'nden Silivri'ye taşınmasına karar verilen duruşmanın ikinci oturumunda (13 Şubat 2018) Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak esas hakkındaki savunmalarını yaptı. Mahkeme Başkanı, "sanık"ların Erdoğan ve AKP yönetimine yöneltilen eleştirileri sırasında müdahale etti, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın eleştirileceği yer burası değil", "Ben size fırsat veriyorum, iyi kullanın" ifadesini kullandı.
İşte dakika dakika yaşananlar
17:18 - Duruşmanın bugünkü oturumu sona erdi. Dördüncü oturum yarın saat 09:30'da başlayacak.
17:13 - Avukat Ergin Cinmen: Ben 40 yıllık avukatım. Daha önce hiç mahkeme salonundan atılmadım.
17:10 - Avukat Ergin Cinmen: Son olarak AYM kararı göz ardı edildi. Ben bu kararın dosyaya eklenmesi talebini sunmak isterken dışarı atıldım.
17:08 - Avukat Ergin Cinmen, mahkeme başkanına sanık ve avukat savunmalarını süre olarak kısıtlamasının savunma hakkının ihlali olduğunu söylüyor.
17:05 - Avukat Ergin Cinmen: Müvekkillere yazdıkları yazılarla, TV programlarındaki sözleriyle ne kastettiği sorulmaktadır. Bu, düşünceyi açıklamama özgürlüğünün ihlalidir.
17:02 - Avukat Ergin Cinmen: Anayasa’da yer alan düşünceyi açıklamama özgürlüğü savaş ve olağanüstü hallerde bile kısıtlanamaz.
17:00 Duruşmaya Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın avukatı Ergin Cinmen’in açıklamalarıyla devam ediliyor.
16:35 - Avukat Figen Çalıkuşu - Taraf’ta çalışan 10 kişinin ifadesi alınmış, biri bile Alaattin Kaya’yı gazetede gördüğünü söylememiş. Ama bu iddianamede de mütalaada da yer almıyor.
16:07 - Avukat Figen Çalıkuşu: Bu durumda sık sık görüşme nerede? Dumanla mı oldu? Kuşun ayağına bağlı pusulayla mı?
16:05 - Avukat Figen Çalıkuşu mahkemenin tanık Nurettin Veren’in ifadesini dinlemekten vazgeçtiğini, bu nedenle Veren’in iddialarının mütalaada yer almaması gerektiğini söylüyor.
Veren’e göre, müvekkiller ile Gülen arasındaki ilişkiyi sık sık görüştükleri Alaattin Kaya sağlıyordu. Müvekkillerin Kaya ile toplam 5 iletişim kaydı var.
16:00 - Avukat Figen Çalıkuşu: Mehmet Altan tanınmış bir akademisyen, ekonomi profesörüdür. Fethullah Gülen'ce müvekkilime 1 dolar verilmiş olması iddiası akıl dışıdır.
15:57 - Avukat Figen Çalıkuşu dava dosyasına sonradan eklenen dosyaların yargılama aşamasına dahil olmaması gereken soruşturma savcısı tarafından gönderildiğini söylüyor.
15:55 - Avukat Figen Çalıkuşu: Bu iddianamede “aleyhe ve lehe delil toplama” değil “cımbızlama, tahrifat ve yanıltma” yöntemleri benimsenmiştir.
15:50 - Avukat Figen Çalıkuşu: 13 Ağustos 2016 tarihinde Sabah gazetesinde “Ilıcak- Ahmet-Mehmet Altan darbeyi konuşmuş” başlıklı bir haber çıktı. Bu haberde Can Erzincan’daki programda konuşulanlar cımbızlanarak aktarıldı. Bu haber aynen iddianameye girdi, hatta yargılamaya da sirayet etti.
15:47 - Avukat Figen Çalıkuşu: Müvekkillerimize yönelik soruşturmadan hafızalara ilk kazınan “subliminal mesaj verme” oldu. O gün itibariyle savcının elindeki tek delil buydu.
15:46 - Avukat Figen Çalıkuşu: Bu dava tarihteki pek çok dava gibi hukuki değil, siyasi bir davadır. Ve aynı o davalar gibi düşüncenin yargılandığı bu davada da hukuk askıya alınmıştır.
15:45 - Avukat Figen Çalıkuşu: Mütalaada Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 15 Temmuz'la ilgili kararlarının bazı hükümleri bağlayıcı kabul edilirken diğer bazı hükümleri yok sayılmış.
15:43 - Duruşmaya Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın avukatı Figen Çalıkuşu'nun açıklamalarıyla devam ediliyor.
15:07 - Duruşmaya yarım saat ara verildi.
15:05 - Avukat Ferat Çağıl: Bütün bu yazı ve haberler gösteriyor ki darbe girişiminden müvekkillerimizin haberi yokmuş
14:57 - Avukat Ferat Çağıl: Bu durumda suçlamaların temeli çökmüş oluyor; çünkü ceza talebinin merkezinde müvekkillerimizin darbeyi bildikleri iddiası var.
14:55 - Avukat Ferat Çağıl: Darbe girişiminden önceki aylarda yazılan ve darbe olacağı iddialarını dile getiren haber ve köşe yazılarını sıralıyor.
14:52 - Avukat Ferat Çağıl: Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararı, darbeyi bilmenin bile suç olmayacağını hükme bağladı ama bu husus mahkemece dikkate alınmadı.
14:50 - Avukat Ferat Çağıl: Müvekkillerimiz ısrarla darbeden haberdar olmadıklarını, söz ve yazılarının ikaz ve uyarıdan ibaret olduğunu söylediler.
14:47 - Avukat Ferat Çağıl: İddianamede müvekkillerimizin darbeden haberdar oldukları ve darbeyi destekler nitelikte kamuoyuna mesaj verdikleri iddia ediliyor.
14:55 - Duruşmada Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın avukatı Ferat Çağıl söz aldı: Birtakım delillerin toplanması için defalarca talepte bulunduk. Ancak ya reddedildi ya da cevap verilmedi.
14:51 - Avukat Melike Polat: Savunmamızı görsellerle desteklemek için mahkemeye talebimiz olmuştu ama cevap verilmedi. Reddedildi diye anlıyoruz.
14:50 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı, Ilıcak'ın tahliye ve beraatini isteyerek sözlerini tamamladı. Ahmet Altan ve Mehmet Altan'ın avukatı Melike Polat açıklamalarda bulunuyor.
14:46 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı: Bir TV programında görüşlerini ifade etmiş bir insana “sen bu yüzden darbe suçlususun” diyemeyiz.
14:45 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı: Şimdi olgunlaşmak, bir dönem yaptığımız hataları yapmamak zorundayız. Suçsuzsa bir kişi suçsuzdur demeliyiz. TCK 309 ifade özgürlüğünün kafasına vurmak için çıkarılmış bir yasa değildir. Bilakis ifade özgürlüğünü korumak için çıkarılmıştır.
14:44 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı: Türkçe Olimpiyatları adı altında bu örgüt meşrulaştırılırken hepimiz alkışlıyorduk. Kral çıplak demedik.
14:22 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı: Birini suçluyorsanız hakkındaki delilleri ortaya koymak zorundasınız. Afaki konuşamazsınız.
14:15 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı: İddianamede “hakaretvari” diye bir ifade var. Bu nedir? Hakaret varsa ne olduğu açıkça tanımlanmalıdır
13:56 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı: Maddi vakayı göz ardı ederek sadece kanaatle birini nasıl suçlayabiliriz?
13:44 - Nazlı Ilıcak'ın avukatı: Yazıyla, Twitter mesajıyla darbe yapıldığı nerede görülmüş? Savcı 30 yıl önceki köşe yazısını bugünkü dava dosyasına koyabiliyor.
13:43 - Nazlı Ilıcak’ın avukatı: CMK 206. madde gereğince delillerin ortaya konması, tartışılması gibi bir aşama bu davada nedense yaşanmadı.
13:41 - Duruşmada Nazlı Ilıcak'ın avukatı, savcının esas hakkındaki mütalaasına ilişkin beyanlarını sunuyor.
13:40 - Duruşma öğlen arasından sonra yeniden başladı. Duruşmaya, sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından avukat beyanlarıyla devam ediliyor.
12:00 - Sanıkların savunmaları tamamlandı. Duruşmaya 13:30'e dek ara verildi.
11:55 - Tibet Murat Sanlıman: Yakup Şimşek’in bana yönelik suçlamalarını reddediyorum.
11:51 - Tibet Murat Sanlıman: Darbeyi çağrıştırdığı söylenen video bana ait değildir. Bu ürünle ilgili benimle bir görüşme yapılmadı. Herhangi bir faturası mevcut değildir.
11:49 - Tibet Murat Sanlıman: Zaman gazetesiyle ticari ilişkimiz sırasında bu şirket devlet kurumlarınca da itibar gören bir şirketti.
11:48 - Tibet Murat Sanlıman: Piyasada itibarı ve kredibilitesi olan bir şirketiz. İddianamede bahsi geçen Zaman gazetesi dışında pek çok şirkete hizmet verdik.
11:47 - Tutuksuz yargılanan Tibet Murat Sanlıman savunma yapıyor: Daha önce Emniyet’te ve mahkemede verdiğim ifadelerimi tekrar ediyorum.
11:45 - Şükrü Tuğrul Özşengül: Programda darbeyi savunmuşum, darbeye zemin hazırlama amaçlı beyanatta bulunmuşum deniyor. Yalan bu.
11:44 - Şükrü Tuğrul Özşengül: Programa Fransa’daki terör saldırısını konuşmak üzere bağlandım. Konuşurken darbe haberleri geldi. “Annemin ölüm haberini almış kadar üzüldüm” diye tepki verdim.
11:43 - Şükrü Tuğrul Özşengül: 14 Temmuz gecesi YouTube üzerinden yayınlanan Özgürlük Zamanı adlı programdaki sözleriyle ilgili açıklama yapıyor.
11:42 - Şükrü Tuğrul Özşengül: “Havada darbe kokusu var” diye tweet atmışım, küçük bir haber sitesi de bunu haber yapmış. Ben Twitter’de aktif bir insanım, bazen tweetlerim haberleştirilebiliyor.
11:40 - Şükrü Tuğrul Özşengül: Samanyolu TV’de birkaç program yaptım. Medya figürü değilim.
11:35 - Duruşma, eski Polis Akademisi öğretim görevlisi Şükrü Tuğrul Özşengül'ün savunmasıyla devam ediyor.
11:00 - Yakup Şimşek: Bir reklam filmi nedeniyle müebbetle yargılanıyorum, siz 1 dakika süre verip savunmamı bitirmemi söylüyorsunuz.
10:47 - Yakup Şimşek mahkeme başkanının uyarısı üzerine savunmasını sonlandırmak zorunda kaldı.
10:46 - Yakup Şimşek: Reklamın yayın tarihiyle 15 Temmuz arasındaki süre, yayının 5 Ekim’de başladığı varsayılsa bile, iddia edildiği gibi 9 ay 10 gün değil. 9 ay 14 gün.
10:45 - Yakup Şimşek: O sırada Abdülhamit Bilici Zaman’ın genel yayın yönetmeni olmuştu ve reklamların yayınını 10 günlüğüne durdurdu.
10:40 - Yakup Şimşek: Reklam filminin 5 Ekim 2015’te yayınlanmaya başladığı söylense de aslında reklamın yayınının başlaması bu tarihten 10 gün sonradır.
10:30 Yakup Şimşek: Reklam filmlerinin senaryosunun hazırlanmasında benim hiçbir dahlimin olmadığı tanık ifadelerinde açıkça ortaya konuyor.
10:25 - Yakup Şimşek: Tanık beyanında reklam filminin Tibet Murat Sanlıman’ın reklam ajansınca yapıldığı ortaya konmaktadır.
10:10 - Yakup Şimşek: Bahse konu reklam filminin senaryosunu benim Ekrem Dumanlı’yla birlikte yaptığım iddiası doğru değil.
10:07 - Yakup Şimşek hakkındaki tek suçlamanın kapatılan Zaman gazetesinin darbe çağrışımı yaptığı iddia edilen reklam filmi olduğunu söyledi.
10:05 - Duruşma başladı. İlk savunmayı Yakup Şimşek yapıyor.
Ne olmuştu?
17 sanıklı olarak başlayan davanın ilk duruşması 19-23 Haziran 2017 tarihinde görülmüş, Altan kardeşler ve Ilıcak’ın yanı sıra diğer tutuklu sanıklar Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül ile tutuksuz sanık Tibet Sanlıman duruşmada savunmalarını yapmışlardı.
Beş günlük duruşmanın sonunda mahkeme tüm tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar vermiş, kararda “mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren deliller bulunması ve adlî kontrol hükümlerinin yetersiz kalması” gerekçe gösterilmişti.
Altanlar’ın gözaltı gerekçesi 14 Temmuz 2016 gecesi, sonradan kapatılan Can Erzincan TV’de Nazlı Ilıcak’la beraber katıldıkları bir televizyon programında darbe girişimiyle ilgili “sübliminal mesaj” vermek olarak açıklanmış, ancak yaygın uluslararası tepki sonrasında bu suçlama soruşturmanın ilerleyen aşamalarında şekil değiştirerek, “darbeyi çağrıştırıcı söylemlerde bulunmak” şeklini almıştı.
Davaya bakan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın 19 Eylül 2017 tarihinde görülen ikinci duruşmasında, haklarında yakalama kararı çıkarılan firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Osman Özsoy, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Abdulkerim Balcı, Bülent Keneş, Faruk Kardıç, Mehmet Kamış, Şemsettin Efe ve Ali Çolak'ın henüz yakalanamamış olmaları nedeniyle bu sanıkların dosyasının ayrılmasına karar vermiş, böylelikle davada toplam yedi sanık kalmıştı.
Üç müebbetten tek müebbete
Davanın 11 Aralık 2017’de görülen duruşmasında esas hakkında mütalaasını sunan savcı, tutuklu yargılanmakta olan Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Fevzi Yazıcı'nın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçunu düzenleyen 309/1. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasını, tutuksuz yargılanan Tibet Murat Sanlıman’ın ise “'örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Bundan bir sene öncesinde, Altan kardeşlerin avukatları 8 Kasım 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne Ahmet ve Mehmet Altan için ayrı ayrı başvurmuş, mahkemeden bir cevap gelmeyince 12 Ocak 2017 tarihinde benzer başvurular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılmıştı.
11 Ocak 2018’de Anayasa Mahkemesi, Mehmet Altan ve “Zaman gazetesi” davasında tutuklu olarak yargılanan köşe yazarı Şahin Alpay için yapılmış olan bireysel başvuruları görüşerek, Altan ve Alpay’ın tutukluluk hallerinin hak ihlâli teşkil ettiğini karara bağladı.
Ancak yargılamayı yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, önce AYM’nin gerekçeli kararının Resmî Gazete’de yayımlanmamış olmasını, ardından ise Anayasa Mahkemesi’nin “yetki gaspı” yaptığını öne sürerek, AYM kararı uyarınca yapılan tahliye taleplerini reddetti. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlâli kararlarının emsâl teşkil etmesi nedeniyle Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın avukatlarınca yapılan tahliye talepleri de oy birliğiyle reddedildi.
İstanbul 27. Ağır Ceza mahkemesinin de itirazları reddetmesi üzerine, Mehmet Altan’ın avukatları 30 Ocak günü Anayasa Mahkemesi’ne “âdil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlâl edildiği” ve “tutuklamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesi kapsamında siyasi olduğu” gerekçeleriyle yeni bir bireysel başvuruda bulundular. AYM 2 Şubat günü, bu yeni başvuruya öncelik vermeyi kararlaştırdığını duyurdu.
Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak adına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan bireysel başvurular ise mahkemece henüz karara bağlanmadı. Ancak bu başvurularla ilgili olarak Strasbourg’daki mahkememin yürüttüğü evrak toplama ve yazışma süreci tamamlandı.
“Vahim hukuksal yanılgıya son verilsin”
Anayasa Mahkemesi’nin 11 Ocak tarihli kararında “Mehmet Altan’ın eylemlerinin iki yazı ile bir televizyon programında yaptığı konuşmadan ibaret” olduğunu saptadığını, tüm aşamalarını UYAP üzerinden incelediği dava dosyasında “somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığını,” “yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış olmasının ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceğini” hükme bağladığını hatırlatan Ahmet ve Mehmet Altan’ın avukatları, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “15 Temmuz darbeye teşebbüs suçu”na dair kararlarında darbe suçunun unsurlarının “cebir ve şiddet” olduğunun, ve manevi cebrin Türkiye’deki yasal düzenlemede olmadığının da altını çizdiler. Avukatlar, “Aksinin bizi Yassıada Mahkemelerine götüreceği kabul edilmektedir,” dediler.
Ergin Cinmen, Figen Albuga Çalıkuşu, Ferat Çağıl ve Melike Polat ortak açıklamalarında şunları vurguladılar:
“Siyasi iktidarın bu günlerde Avrupa Birliği’nin vizesiz dolaşım kriterlerinden geriye kalan kısmında düzenlemeye gittiğini, ifade ve düşünceyi korumaya alma gayreti ile Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılması muhtemel değişiklik önerilerini AB’ye ilettiğini görüyoruz.
Bizim davamızda da düşünce yargılanmaktadır – ki Anayasa Mahkemesi verdiği kararı da bu saptamayı yapmıştır. Bu gelişmeyi birlikte değerlendirdiğimizde, bomboş olan dosya kapsamında, ifade, düşünce ve basın özgürlüklerinin ihlâli niteliğindeki ağır, vahim hukuksal yanılgıya son verilmesini bekliyoruz.
Hukuka olan inancımız gereği adalet arama çabamız ile savunmamızı yapacağız.’’