Dünya

Almanya'dan notlar...

06 Mart 2009 02:00
Gürsel Köksal bildiriyor...

>> Padişah Başbakan! Almanya'nın en büyük gazetelerinden Süddeutsche Zeitung'un kültür sayfasında yayınlanan “Sultan olarak başbakan” başlıklı yazıda Türkiye'deki seçim kampanyalarında Başbakan Tayyip Erdoğan'la ilgili tartışmalar ele alınıyor.

Türkiye'nin sadece belediye başkanlarıyla, yerel meclislerin üyelerinin seçileceğini bir yerel seçim süreci yaşadığını hatırlatan yazar, “Ama televizyon ve gazetelerdeki manzaraya bakılırsa, aslında seçilecek bir tek kişi var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan” diyor.

Erdoğan'ın Kadıköy'de “Sultan Recep Tayyip Erdoğan” yazılı pankartla, Cumhuriyet'in son Osmanlı Halifesi'nin görevden aldığı günün 85'nci yıldönümünde karşılandığına dikkat çekilen yazı, Davos olayına göndermede bulunulduktan sonra şöyle devam ediyor: “Kıtaları onu İstanbul'da havaalanında 'Davos Fatihi' olarak selamlamıştı ve Arap gazetesi Dar al Hayat'da da Osmanlı İmparatorluğu'nun yeniden kurulması istenmiş, 'Erdoğan da yeni padişah ve halife olsun' denilmişti. Bunun ardından da hükümete yakın internet organı 'Analitik Bakış'ın Başbakan'la Dördüncü Murat arasında 'şaşırtıcı paralellikler'i tespit etmesi için fazla zaman geçmedi.” Başbakan'la Padişah Murat arasındaki “benzerlikleri” sıralayan 'Analitik Bakış'ın, İstanbul'da İstanbul'da içki ve tütün yasağını bizzat uygulayan Dördüncü Murat'ın sirozdan öldüğünü ise es geçtiğini vurguluyor.

“Erdoğan'ın kendisini eski güçlerin takibatı altındaki bir kurban olarak göstermeyi çok seviyor, ama kendisi hiç de eleştiri kaldırmıyor” diyen yazar, Başbakan'ı “kedi” olarak çizen karikatüristin, onu “armut” diyen öğrencilerin yargılandığını, ona yumurta atan gençlerin, yumurtalardan hiçbirin ona isabet etmemesine rağmen 'silahlı isyana kalkışma'dan suçlandığına dikkat çekiyor.

Öte yandan Erdoğan'ı eleştirenler de Süddeutsche Zeitung'un yazarının iğnelemesine hedef oluyor. Örneğin Başbakan'ı “diktatörlüğe gitmekle” suçlayan Cumhuriyet gazetesi için “ona karşı askeri darbeyi açıkça isteyen bir gazetede” deniyor. Muhalefetin Erdoğan'ın eline su dökemeyecek üzücü tiplerin egemenliğinde olduğu, bunlar yüzünden “haklı eleştirilerin” de etkisiz kaldığı vurgulanıyor. Erdoğan'ı padişahlık özentiliğiyle suçlayanlarla onu aşağılamak için “maganda” yakıştırmasında bulunanların çoğunlukla aynı kişiler olduğu belirtiliyor, son sözü magandaların söylediği kaydediliyor.

>> Alman turizmi de krizde. Son yıllarda savaşlar, terör eylemleri ve kuş gribi salgını gibi krizler nedeniyle ciddi darbeler alan turizm sektörü, bu yıl da yaşanan küresel mali kriz nedeniyle büyük tahribat yaşayabilir. Berlin'de gelecek hafta (11-15 Mart) gerçekleştirilecek Uluslararası Turizm Fuarı (ITB) öncesinde Alman turizm sektöründe karamsarlık büyüyor.

Sektörün en önemli platformuna Tui ve Thomas Cook gibi büyük turizm şirketlerinin yanısıra, Lufthansa'nın da katılmaması, yaşanan karamsarlığın göstergesi olarak değerlendiriliyor. Medyada yer alan turizmle ilgili yayınlarda, tatil rezarvasyonlarında artış görülmesine rağmen, seyahat acentalarının ve havayolu şirketlerinin gerçekten tatile gidecek müşteri konusunda büyük bir belirsizlikle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiliyor.

Öte yandan Türkiye'ye yönelik turizmle ilgili olumlu değerlendirmeler dikkat çekiyor. Alman turizm sektöründeki en etkin çatı örgütlerinden Alman Turizm Ekonomisi Birliği (BTW) ve Alman Seyahat Birliği'nin (DRV) Başkanı Klaus Laepple, Handelsblatt gazetesine yaptığı açıklamada “Klasik Akdeniz turizminde Türkiye'nin payı büyüyecek” dedi. Bu arada aktüel anketlere göre “Almanların en önemli tatil yerleri” sıralamasında Türkiye dördüncü sırayı Avusturya'yla paylaşıyor. Handelsblatt'ta yayınlanan anket sonuçlarına göre “Almanların en önemli tatil yerleri” şöyle: Almanya içi (% 31), İspanya (% 13), İtalya (% 7), Türkiye (% 6), uzak ülkeler (% 6), Yunanistan (% 4), Fransa (%3), Hırvatistan (% 2), Polonya (% 2), Hollanda (% 2), Macaristan (% 1).

Türkiye'nin Berlin'deki Uluslararası Turizm Fuarı (ITB) programı oldukça yüklü. Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, 12 Mart'taki basın toplantısında Türk turizminin durumu, atılımları ve perspektiflerini anlatacak. Türkiye, ITB'ye 2010 yılında “Ortak Ülke” olarak katılıyor. Bununla ilgili anlaşma da 12 Mart'ta imzalanacak. Düzenlenen etkinliklerle Türkiye sadece tatil sektörü açısından değil, tarihi, sanatsal, kültürel boyutlarıyla tanıtılacak. 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti İstanbul da özel bir toplantının konusu olacak. Ayrıntılı bilgi için: www.itb-kongress.de

>> NATO'nun başına Alman genel sekreter? NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer'in görev süresi 31 Temmuz'da sona eriyor. Ancak, şimdiden Hollandalı politikacının halefinin arayışları başladı. Alman basınına yansıyan haberlere göre Alman hükümeti ABD'nin bu konuyla ilgili sorusunu yanıtlarken, yeni genel sekreterin bir büyük üye ülkeden seçilmesinin zamanı geldiğine vurgu yapmış. Yeni görev için ismi geçen devlet adamlarının başında iki Alman politikacı geliyor: Yeşiller partisinin tarihi liderlerden, Almanya eski Dışişleri Bakanı ve Federal Başbakan Yardımcısı Joschka Fischer ya da Kohl hükümetlerinde uzun süre Savunma Bakanlığı yapan Hıristiyan demokrat politikacı Volker Rühe, NATO'nun başına geçecek ikinci Alman (Hıristiyan demokrat Manfred Wörner 1988'den 1994'te ölene kadar bu görevi yürütmüştü) olabilir. Ancak Berlin'deki Hıristiyan demokrat – sosyal demokrat koalisyonda tarafların bu konuda pek de gayretli olmadığı, çünkü özellikle Hıristiyan demokratların kendi saflarından bir Alman politikacıya uluslararası görev konusunda “ilk hamle” için boşalacak Avrupa Birliği komiserliklerine öncelik vermeyi planladıkları belirtiliyor. Sosyal demokratların Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz'u, görev süresi sona eren Günther Verheugen'in yerine aday göstermesinin ardından, Federal Başbakan Angela Merkel'in de Hessen Başbakanı Roland Koch'u etkin bir komiserlik görevi üstlenmek üzere Brüksel'e göndermeye kararlı olduğu ileri sürülüyor.

Bu yıl 60'ncı kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan NATO'nun yeni genel sekreterinin Alman olmasa da gelenekler gereğince (ABD'nin NATO'nun askeri liderliğini sürekli elinde tutması nedeniyle) yine de bir Avrupalı politikacı olması bekleniyor. Adı üzerinde spekülasyon yapılan diğer politikacılar şöyle: Polanya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen, Bulgaristan eski Dışişleri Bakanı Solomon Passy, Noveç Savunma Bakanı Anne-Grete Strom-Erichsen, Norveç Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Störe. Avrupa dışından Kanada Savunma Bakanı Peter Gordon MacKay'ın da adı geçiyor, ancak fazla şans verilmiyor.

>> Vatikan, yeşil sermayeyi örnek alıyor! Financial Times Deutschland gazetesinde yer alan “Petersdom'da şeriat” başlıklı habere göre yaşanan küresel krizi, “şimdiki kapitalizm modeli”nin iflası olarak gören Vatikan'ın mali sorumluları, paralarını İslami usüllere göre yatırıp, çoğaltmayı bir alternatif olarak ciddi ciddi düşünüyorlar. Haberde, Katolik kilisesinin resmi yayın organlarının yayınlarında bankerlerin gelecekte Müslümanları örnek alması yolunda tavsiyelere dikkat çekiliyor ve “İslami maliye batının mali dünyasında yeni kuralların geliştirilmesine katkıda bulunabilir” denildiği belirtiliyor. Özellikle de İslam'daki faiz yasağı vurgulanıyor ve bu yasaktan hareketle geliştirilen “sukuk” (yatırılan paraya faiz değil de “kar payı” dağıtılması sistemi) örnek gösteriliyor.

>> İslam din dersi için muhatap arayışı başladı! Almanya'nın Hessen eyaletinin yeni Kültür Bakanı'nın okullarda Müslüman öğrencilere yönelik İslam din dersi başlatılması önerisi hem hükümet partilerinden, hem de muhalefetten övgü alıyor. Frankfurter Rundschau gelişmeleri “Çoğunluk İslam dersinden yana” başlığıyla duyururken, Bild gazetesi haberini “İslam dersine evet – ama imamlar olmadan” başlığıyla verdi. Ancak herkes derslerin proğramının belirlenmesi için Müslümanları temsil edebilecek “yetkin ve etkin” muhatap sorununa çözümün çok zor olduğunda birleşiyor. Bu zorluğu gidermek ve “kabul edilebilir” bir partner bulmak amacıyla önümüzdeki günlerde bakanlık tüm İslami örgütleri “ucu açık tartışma turları”na davet edecek. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Liberal Bakan'ın bu girişimin başarısız olması halinde ahlak dersi kapsamında, İslam ağırlıklı din bilgisi dersi çözümünü düşündüğü ileri sürdü.

>> Almanya'da Müslüman-Hıristiyan diyaloğu! Frankfurter Allegemeine Zeitung'da yer alan “Zor olmaya devam edecek” başlıklı makalede, ülkede iki din arasındaki diyalogda yaşanan sorunlar ele alınıyor ve bunların diyaloğun “zor bir iş” olmasına neden olduğu savunuluyor. Müslümanların diyalogla hukuki olarak cemaat statüsüne kavuşmak, okullarda kendi sorumluluklarında verilecek İslam din dersinin devlet tarafından finanse edilmesi, cami inşaatlarına devletin olumlu müdahalesi gibi siyasi hedeflerine çözüm bulmayı hedeflerken, Hıristiyan din adamlarının ise diyaloğu esas olarak “manevi” alanda aradığı vurgulanıyor. Diyalog sürecinde Müslüman muhataplarınca istismar edildikleri düşüncesinde olan Hıristiyanların bulunduğuna dikkat çekilen yazıda, DİTİB'in (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) de Müslümanları “tek başına temsil” iddiasında olduğu ileri sürülüp, bunun sornun teşkil ettiği belirtiliyor ve “DİTİB, Türkiye'nin din işleri kuruluşu Diyanet'in Alman kolu. Diyanet de Ankara'da doğrudan Başbakan'a bağlıdır” deniliyor.

gürsel.koksal@dogan-media.com
Dogan Media International / Frankfurt



17 Şubat 2009
18 Şubat 2009
19 Şubat 2009
20 Şubat 2009
24 Şubat 2009
25 Şubat 2009
27 Şubat 2009
5 Mart 2009