Dünya

Almanya’daki dört saldırı sonrasında beş soru

Almanya son bir haftada Würzburg, Münih, Reutlingen ve Ansbach’daki saldırılarla sarsıldı.Farklı nedenleri olan bu saldırılar, Almanya’da beş farklı konuda tartışma yarattı.

25 Temmuz 2016 21:15


Würzburg’da 18 Temmuz Pazartesi günü düzenlenen saldırıda, 17 yaşındaki bir mülteci banliyö treninde elindeki baltayla beş kişinin ağır yaralanmasına neden oldu. Afganistan veya Pakistan kökenli olduğu tahmin edilen saldırgan, kaçmaya çalışırken polis tarafından vurularak öldürüldü. IŞİD saldırıyı üstlendi.

Münih’te 22 Temmuz Cuma günü düzenlenen saldırıda, 18 yaşında İran asıllı bir Alman vatandaşı elindeki silahla ateş ederek, dokuz kişiyi öldürdü ve intihar etti. Psikolojik tedavi gördüğü belirlenen failin cinnet geçirdiği tahmin ediliyor.

Reutlingen’de 24 Temmuz Pazar günü, 21 yaşındaki bir Suriyeli Polonyalı iş arkadaşını bıçaklayarak, ölümüne yol açtı. Olayın faili kaçarken beş kişiyi daha yaraladı. Saldırganın psikolojik sorunları olduğu tahmin ediliyor, ancak cinayetin nedeni henüz bilinmiyor.

Ansbach’ta 24 Temmuz Pazar günü 27 yaşındaki bir Suriyeli’nin müzik festivali sırasında sırt çantasındaki bombayı patlatması sonucunda 12 kişi yaralandı, saldırgan ise öldü. IŞİD, saldırganın kendi "askerlerinden" biri olduğunu duyurdu.

Birbirinden farklı bu dört saldırı halkın terör ve cinnet eylemlerinden nasıl korunabileceği sorusuna dair bir tartışma başlattı.

Yasa dışı silah ticaretine karşı ne yapılabilir?

Münih’teki saldırganın Glock 17 tipindeki tabancayı internetin karanlık yüzü olarak bilinen Darknet üzerinden edindiği tahmin ediliyor. Emniyet ve güvenlik birimleri Darknet üzerinden silah ticaretinin engellenmesi için arama imkânlarının genişletilmesini istiyor. Ancak bu konuda yasada değişiklik yapılması beklenmiyor. 2002 yılında Erfurt’taki ve 2009 yılında Winnenden’daki şiddet eylemlerinin sonrasında Almanya’da silah bulundurma yasası sertleştirildi. Ayrıca AB yönetmelikleri doğrultusunda yeni bir tasarı üzerinde de çalışmalar sürdürülüyor.

Bilgisayar oyunları yasaklanabilir mi?

Almanya’da şiddet içeren bilgisayar oyunlarının yasaklanması Erfurt ve Winnenden’deki saldırılar sonrasında da tartışılmıştı. Münih’teki saldırganın “Counter-Strike” adı verilen ve şiddet içeren bilgisayar oyununu oynadığının tespit edilmesi, bu tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, internette şiddetin “dayanılmaz boyutlarda” yüceltildiğini ifade etti. Ancak yasağın yararlı olmayacağına inanan İçişleri Bakanı, bu konuda toplumda bir tartışmanın başlatılmasını istediğini dile getirdi.

Federal ordu iç güvenlikten sorumlu olabilir mi?

Almanya’da federal ordunun ülke içinde güvenliği sağlaması konusu zaman zaman tartışmaya neden oluyor. Özellikle Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinden muhafazakâr politikacılar, ordunun gerektiğinde ülke içinde de görev yapabilmesi için anayasada değişiklik yapılmasını talep ediyor. Ancak Sosyal Demokrat Parti (SPD) bu talebe karşı çıkıyor. Geçen haftalarda kabul edilen ve güvenlik politikasına dair bilgiler içeren Beyaz Kitap adlı raporda, büyük terör saldırısı halinde yasa değişikliği yapılmadan askerlerin polise destek için görevlendirilmesi konusunda hükümet ortakları anlaştı. Münih’teki saldırı sonrasında 100 askerî inzibat ile sağlık ekibi göreve hazır hale getirildi, eğer saldırının boyutları daha büyük olsaydı Cuma akşamı görev yapacaklardı. Ancak bu konudaki tartışmalar sona ermedi.

Güvenlik kamerası ile izleme olanakları artırılmalı mı?

Würzburg’daki baltalı saldırıdan sonra bu soru yine gündeme geldi. Güvenlik kameralarının artırılmasını isteyenler, bunun olası saldırılarda caydırıcı olacağı ve saldırı halinde de soruşturmanın kameralar sayesinde daha kolay yürütüleceği görüşünde. Ancak güvenlik kameralarının artırılmasına karşı çıkanlar, devletin her şeyi gözetler ve izler hale gelmesinden kaygı duyuyor.

Daha fazla polise ihtiyaç var mı?

Emniyet birimlerinde personel sayısının artırılması siyasetçiler arasında tartışma yaratmayan belki de tek konu. Münih'teki saldırı sırasında Almanya'nın her yerinden 2 bin 300 güvenlik görevlisi iş başındaydı. Operasyon büyük övgü aldı. Hristiyan Birlik partileri polisin güçlendirilmesini istiyor. Sosyal Demokrat Parti ise 3 bin ek polisin göreve alınmasının mümkün olduğu görüşünde. Dolayısıyla bu saldırılar sonrasında polisin güçlendirilmesi mümkün görünüyor.