Dünya

Almanya'da sağ popülist AfD yükselişte

Almanya'da sağ popülist AfD partisi mülteciler konusundaki açıklamalarıyla şimşekleri üzerine çekiyor. Anketlere göre oy oranları yükselen parti Almanya'da yeni bir tartışma başlattı.

05 Şubat 2016 18:53


Almanya için Alternatif Partisi (AfD) Alman hükümetinin Euro Kurtarma Planı’na ilişkin izlediği politakalara tepki olarak 2013 yılında kuruldu. İlk kez 2014 yılında Avrupa Parlamentosu’na milletvekili göndermeyi başardı. Daha sonra da önce Saksonya, Brandenburg, Thüringen, 2015'te ise Hamburg ve Bremen eyalet meclislerine girdi. 2015 yılına kadar partinin sözcülüğünü üç politikacı Bernd Lucke, Frauke Petry ve Konrad Adam partinin yaptı. Aylarca süren parti içi tartışmalardan sonra Bernd Lucke partiden ayrıldı ve ayrı bir siyasi oluşum kurdu. Siyasal bilimciler AfD’yi Hristiyan Birlik partilerinin sağında, sağ popülist bir parti olarak nitelendiriyorlar. 2015’te parti içindeki ayrışma sonucunda partinin aşırı sağa kaydığı, milliyetçi muhafazakar kesimlerin partide hakim konuma geldiği değerlendirmesi de yapılıyor.

'AfD Almanya'nın utancıdır'

AfD’nin son dönemde göçmenler, mülteciler ve sığınmacılara ilişkin söylemleri ve görüşlerinden dolayı da çoğu kez Alman anayasası ile ters düştüğü, demagoji yaptığı, aşırı sağcı popülist bir parti olduğu suçlamaları gittikçe artıyor.

Almanya için Alternatif Partisi’nin iki eş başkanından biri olan Frauke Petry, mültecilerin Almanya’ya yasadışı yoldan girmelerini engellemek için polisin gerektiğinde silah kullanmasının bir zorunluluk olduğunu söylemişti. Bu sözler Almanya'da oldukça tepki topladı. Federal Maliye Bakanı ve hükümetin ağır toplarından Wolfgang Schäuble, “Afd Almanya'nın utancıdır. İnsanların en basit içgüdüsel duygularına seslenen bu sağ popülist parti içinde kötü niyetli demagoglar vardır” diye konuştu. Alman Maliye Bakanı, “Bu yüzden, insanları kendi amaçları için kullanmak isteyen bu kişilerin maskesini indirmemiz, halkı uyarmamız gerekmektedir” dedi. Schäuble, “Bu politikacılar bize sadece felaket getirir. Gayriciddiyetleri yüzlerinden okunan bu laf cambazlarına demagoglara seçimlerde onay vermek, Almanya’nın hep zararına olagelmiştir” ifadelerini kullandı.

Oy oranları yüzde 12'ye yükseldi

AfD yapılan son anketlerde şu an halktan yüzde 12’ye varan oranlarda onay alıyor. Ancan halkın yarısına yakın bir bölümü AfD’yi anayasa karşıtı bir siyasi oluşum olarak görüyor. Kamuoyu araştırma kuruluşu Emnid’in anketinde halkın yüzde 45’i Afd'yi anayasa karşıtı bir parti olarak niteliyor. Hristiyan Birlik partilerinin seçmeninde ise bu oran yüzde 68’lere kadar çıkıyor. Afd’nin kendi seçmeninin yüzde 13’ü bile partiyi anayasa karşıtı görüyor. Almanların yüzde 52’si bu partinin Alman iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından gözlem altında tutulmasından yana görüş belirtiyor. Yüzde 37’si ise buna karşı.

Koalisyon hükümetinin küçük ortağı konumundaki Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel, AfD Eşbaşkanı Petry’nin “mültecilerin Almanya’ya yasadışı girişinin engellenmesi için -gerekiğinde- polis silah kullanmalı” şeklindeki sözleri üzerine bu partinin iç istihbarat teşkilatı tarafından gözetim altına alınmasını talep etmişti.

"Gözlem altında tutulmayacak"

Alman Anayayasayı Koruma Teşkilatı şu sıralarda Afd’nin aşırı bir parti olup olmadığının incelendiğini, partinin kamuya açık broşürlerinin değerlendirildiğini duyurdu. İç istihbarat teşkilatının Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başkanı Burkhard Freier, seçim anketlerinde bu partinin yüzde 10'un üzerinde oy potansiyeli bulunduğunun ortaya çıktığına işaret ederek, bu partinin ideolojisi üzerine tartışılması gerektiği uyarısında bulundu. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi Genel Sekreteri Peter Tauber de bu parti ile ideolojik düzeyde mücadele edilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maaßen ise sağ popülist AfD'yi gözlem altında tutmama kararı aldığını açıkladı. Maaßen bu kararına gerekçe olarak, partinin genç bir oluşum olduğunu, hükümetin izlediği siyasetten hayal kırıklığına uğramış olan bazı çevrelerin başka partilerden bu partiye geçmiş olabileceklerini hatırlattı. Maaßen, partinin gözlem altına alınmasının önşartının Almanya'nın özgürlükçü demokratik sistemini tehlikeye düşürmek olduğunu, AfD'de henüz böyle bir gelişme görülmediği görüşünü de savundu.