Dünya

Almanya seçimlerinden notlar: Kararsızların oranı, koalisyonu nasıl şekillendirecek?

Her 10 seçmenden 4'ü hangi partiye oy vereceği konusunda kararsız! Seçmenler adaylardan ve söylemlerinden memnun olmasa da, bu seçimin değişim getirme ihtimaline inanıyor

24 Eylül 2021 00:00
Metin Kaan Kurtuluş

Leipzig-Berlin

Almanya'da 26 Eylül Pazar günü yapılacak seçime neredeyse saatler kaldı, ancak kamuoyu anketlerine bakılırsa, kararsızların sayısı pek azalıyor gibi görünmüyor. Leipzig'de ve Berlin'de rastladığım çok sayıda seçmen hangi partiye oy vereceğinden emin olmadığını belirtti. Oyunu kime atacağını söyleyen bazı kişilerin de tercih edeceği parti pek içine sinmemiş gibi.

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un anketine göre geçen hafta itibarıyla her 10 seçmenden 4'ü hangi partiye oy vereceği konusunda kararsız! Bu çok ciddi bir oran. Mannheim Üniversitesi'nden Thomas Gschwend, Alman devlet yayın kuruluşu DW'ye yaptığı açıklamada bu yüksek kararsız seçmen oranının Angela Merkel'in görevi bırakacak olmasıyla bağlantılı olabileceğini ifade ediyor:

"Mevcut olarak görevde olan bir aday yarışmayacak. Bu sefer iki yerine üç parti şansölyelik için yarışıyor. Durum çok açık değil, hatta hangi koalisyonun oluşturulacağı belli olmaktan çok uzakta."

Koalisyonlar da seçmenin gözünde gerçekten önemli bir etken. Konuştuğum birçok genç seçmen, Merkel'in partisi muhafazakâr CDU'nun (Hristiyan Demokrat Birlik) olmayacağı bir koalisyon beklediklerini söyledi, ama çok sayıda seçmen de sadece soldan, yani Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller (Grüne) ve Sol Parti'den (Die Linke) oluşan bir koalisyon fikrine uzak gibi. Seçmenler, bu yaklaşıma gerekçe olarak Die Linke'nin fikirlerini 'radikal' bulmalarını gösteriyor. Yani merkez sola ve onun daha solunda bulunan Yeşiller'e oy verenlerin büyük bir bölümü de daha radikal sol düşüncelere kapalı.

"Geçmişin yaraları"

Konuştuğum İspanyol asıllı bir çevre aktivistine bunun nedenini sorduğumda basit ve net bir şekilde Doğu Almanya günlerine işaret ederek, "Geçmişin yaraları" diyor. Bu ifadelerde gerçeklik payı olsa da, Doğu Almanya'da Die Linke'nin oy oranı Batı'ya oranla hâlâ çok daha yüksek. Bu durumun, hükümetin Hür Demokratik Parti'ye (Freie Demokratische Partei, FDP) kapılarını açabileceği yorumları yapılıyor. SPD'nin, ılımlı seçmenin gönlünü ferah tutmak için, alacağı oy oranına göre FDP'nin yer alacağı bir koalisyon kurmaya çalışabileceği düşünülüyor.

Koalisyonlar Almanya'da gerçekten çok önemli; seçimleri ve seçmenin kararlarını, aynı şekilde partinin duruşunu da ciddi şekilde daha kompleks bir hale getiriyor. Koalisyonların nasıl işlediğini, hükümetin nasıl kurulduğunu daha önce detaylı bir şekilde incelemiştik, linki buraya bırakıyorum. Sokakta konuştuğum mağaza çalışanı da, broşür dağıtan aktivist de koalisyonda olacak partilerin önemini vurguluyor. Özellikle gençler, Yeşiller'in mutlaka koalisyonda olmasını istiyor.

SPD ve Yeşiller de bu koalisyon fikrini oturtmuş gibi. Daha önce de iki partinin liderlerinin koalisyon konusunda anlaşmaya vardığı ifade ediliyordu. 19 Eylül'de yapılan son canlı yayın tartışması bu duruşu daha da netleştirdi. Tartışmada SPD'nin Başbakan adayı Olaf Scholz ve Yeşiller'in adayı Anna Baerbock, CDU'nun adayı Armin Laschet'e karşı ortak bir duruş sergiledi. İki aday da tartışma sırasında CDU'nun muhalefette yer almasının iyi olabileceğini düşündüklerini dile getirdi. Aslında Almanya seçimleri için uzun süredir bu okumayı yapmak mümkündü, ancak artık açık ve net şekilde Yeşiller ve SPD'nin CDU'yu iktidar bloku dışında bırakmak istediklerini söyleyebiliriz.

Bu atmosfer içinde CDU için Merkel ile birlikte iktidara veda etme olasılığı giderek netleşiyor. Mevcut tabloya bakıldığında CDU'nun hükümette bulunmasının koşulu, anketlerin gösterdiğinin aksine, seçimden birinci parti olarak çıkması. Zira, mevcut koalisyonun ortağı SPD'nin koalisyonda "küçük ortak" olarak CDU'ya şans tanıma niyeti yok.

Yeni Başbakan'ın 'Merkel'in boşluğu'nu doldurma mesaisi

Merkel yaklaşık 16 yıldır iktidarda. Berlin Duvarı yıkılalı 31 yıl oldu. Bu iktidar süresi, özellikle batı demokrasilerinde bir liderin iktidarda kalması için çok uzun bir süre. Şu anda üniversitedeki neslin aklı erdiğinden beri hatırladığı tek başbakan Merkel. Dolayısıyla bu seçimi kazanacak parti ve başbakan adayı, hem Alman hem de Avrupa siyasetinde Merkel gibi bir siyaset devinin boşluğunu doldurmaya çalışacak. Bu gerçek, CDU'nun kazanması ve Laschet'in başbakan olması durumunda da geçerli tabii. Kazanan sürekli Merkel'le kıyaslanacak. Seçimi kazananlar bunu bir avantaja çevirip çevirmeyeceklerini önümüzdeki 4 sene gösterecek.

Canlı yayın tartışmasından sonraki oy sıralaması

Son canlı yayın tartışmasını izleyenlerin yüzde 42'sine göre, SPD'li Scholz seçimi kazanıyor. Scholz'u yüzde 27 ile CDU'lu Laschet ve 25 ile Yeşiller'den Baerbock takip ediyor

Tartışmayı SPD'li aday açık ara farkla kazanmış görünse de, seçim anketlerinde fark çok daha az. Politico'nun Almanya'daki tüm büyük anketlerinden aldığı ortalamaya göre SPD yüzde 25, CDU yüzde 21, Yeşiller yüzde 15, aşırı sağcı AfD ve FDP yüzde 11, Die Linke de yüzde 7 oy alıyor. Yani SPD'nin hâlâ ciddi bir avantajı görünse de, "Alman siyasetinde de 24 saat uzun bir süre" ise, Pazar akşamı sandıklar açılmadan yeni iktidarın kompozisyonundan emin olmak kolay değil. Her durumda, koalisyon görüşmeleri heyecanlı bir süreçte cereyan edecek.

Leipzig'de de Berlin'de de en çok dikkatimi çeken şeylerden biri iklim krizine verilen önemin yaygınlığı oldu. Gerçekten gençlerin büyük bir çoğunluğunun mutlak önceliği iklim değişikliği, iklim değişikliği, iklim değişikliği. Birçok mağaza ve binanın camlarında iklim eylemleri ve grevlerine yapılan çağrıları görmek mümkün.

Çarşamba günü Leipzig şehir merkezinde bir grup, değişimli olarak ellerinde pankartlarla şehir merkezinde oturdu. Hem Berlin'de hem de Leipzig'de adım başı iklim değişikliğine dikkat çeken eylem ve görüntüler görmek mümkün.

Bahar aylarında Yeşiller'in anketlerde oy patlaması yaptığını gördüğümüzde şaşırmıştık, ancak Baerbock'un skandalları olmasa Yeşiller'in birinci parti olmalarının hiç de yabana atılacak bir ihtimal olmadığı anlaşılıyor.

Diğer yandan mutlak önceliğini iklim değişikliği olarak belirleyen birçok kişi, Merkel'in gidişi konusunda heyecanlı. Yukarda sözünü ettiğim iklim aktivisti, seçimleri sormamla birlikte, "Sonunda Merkel gidiyor" dedi. Dört yıl önce Yeşiller'in kalesi, genç bir üniversite şehri olan Freiburg'da da insanlar Merkel döneminin kapanmasını heyecanla bekliyor. Birçok kişi adaylardan ve söylemlerinden memnun olmasa da, bu seçimin değişim getirme ihtimaline inanıyor.

Bu değişimin boyutu ne olacak, sosyal demokratlar döngüyü kırabilecek mi, CDU nasıl konumlanacak, nasıl bir koalisyon kompozisyonu şekillenecek; yanıtları pazar ve izleyen günlerde göreceğiz.