* Türkiye, Avrupa'ya uzaklaşıyor. Welt gazetesindeki “Kitap yok, ülke dışına seyahat yok, ama buna karşılık başörtüsü var” başlıklı yazıda Hürriyet'in kamuoyu araştırma enstitüsü Konda'ya yaptırdığı “Biz kimiz?” araştırmasının sonuçları ele alınıyor. Türkiye'de sekiz yıldır “İslamcı eğilimli hükümet”in geniş çaplı bir reform politikası uyguladığına değinilen yazıda, bir yandan yüzlerce yasanın AB standardına getirildiği, diğer yandan da toplumun İslami kimliğinin güçlendirilmeye çalışıldığı belirtildikten sonra “Bu çifte stratejinin anlamı üzerine çok tartışılır, ancak ülkenin derin bir değişim sürecinde olduğu konusunda herkes birleşiyor” denildi.
Ankete katılan 6 bin 500 kişinin yüzde 88'inin Türkiye'nin her koşulda demokrasiyle yönetilmesi gerektiği görüşünü savunduğuna, ancak yüzde 48'inin de gerektiğinde ordunun müdahalesine evet dediğine dikkat çekilen yazıda, “Sonuçlara bakılırsa Avrupalılaşmış bir Türkiye için yol bir hayli uzun” deniyor.
Sonuçları resmen gelecek hafta açıklanacak olan anketin “Yüzde 73 yabancılara arazi satışına karşı, yaklaşık yüzde 70 kadınların ancak eşleri izin verirse çalışabileceğini düşünüyor, yine yaklaşık yüzde 70 hiç kitap okumuyor, yüzde 57 kadınların sıcak yaz aylarında kolsuz giysi giymesini uygun bulmuyor, yüzde 53 devlet görevlisi kadınların başlarını örtebileceğini savunuyor” gibi sonuçlarının sıralandığı yazıda, “Bu rakamlar sekiz yıllık reform politikasından sonra bile ortaya çıkan resim, koyu İslamcı konservatif, yabancılara tamamen güvensiz bir Türkiye. Avrupai yasalarla İslamcı düşüncenin özgürlüğü arasındaki uyumsuzluk etkisini gösteriyor: Ortada olan Türkiye'nin Avrupa'ya yaklaşmasının tam tersi.”
Bir diğer araştırma kuruluşu Liljeberg'in güncel anketine katılanların yüzde 63'nün de AKP'ye sempati duyduğuna işaret edilen yazıda, “Hükümet partisi AKP için bundan daha iyisi olamazdı. Geçen sonbaharda AKP sorunlarla, hatta Başbakan Erdoğan'a parti içinden eleştirilerle mücadele etmek zorundaydı. Ancak Gazze saldırısından bu yana İsrail'e yönelik sözlü çıkışlardan sonra, o ve AKP artık ulusun kahramanı..
* Doktor hatası az kalsın öldürüyordu. Türkiye'deki doktorlar, Almanya'daki doktorların kabakulak teşhisi koyduğu iki yaşındaki Serranur'un kanser olduğunu ortaya çıkardı. Bild gazetesinin çocuklara yönelik yardım girişimi “Çocuklar İçin Bir Kalp”in (Ein Herz für Kinder) gönderdiği özel uçakla Almanya'ya getirilen minik Serranur'un Tübingen Üniversitesi Hastanesi'nde sürüyor. Hatalı teşhis kurbanı olmaktan son anda kurtarılan Serranur'la ilgili habere geniş yer veren Bild gazetesinde, hastalanan çocuğunu önce muayenehaneye, sonra da hastaneye götüren annenin doktorların kabakulak teşhisi koyması, ısrarla kan testi istemesine rağmen “gerek yok” deyip, ağrı kesici vererek, eve göndermeleri üzerine rahatlayarak, kızıyla birlikte Türkiye'deki eşini ziyarete karar verdiği belirtildi. Ancak çocuğun Türkiye'de daha da hastalanması üzerine onu yeniden doktora götüren anne teşhisin açıklanmasıyla şok olduğunu belirten gazete, durumu normal uçakla seyahat edemeyecek kadar ağırlaşan kızın bir ADAC jetiyle Almanya'ya getirildiği kaydedildi. Haberin yer aldığı sayfada doktorların yanlış teşhislerini konu alan üç haber ve böyle bir durumda karşılaşılanlar için tavsiyeler yer alıyor.
* Almanya'da muhafazakar-liberal cephe önde... Son anketlere bakılırsa bu pazar bir genel seçim olsa Hıristiyan demokratlar, liberallerle birlikte iktidarı alabilecek durumdalar. Demoskopie Allensbach Enstitüsü'nün Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yayınlanan anketine göre yüzde 5'lik barajı aşabilen partilerin oy durumları şöyle:
Hıristiyan Demokrat Birlik / Hıristiyan Sosyal Birlik (CDU / CSU): Yüzde 35.6
Hür Demokrat Parti (FDP): Yüzde 14.8
Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD): Yüzde 24.7
Yeşiller: Yüzde 11
Sol Parti: Yüzde 10.8
* Başbakan Angela Merkel (CDU) kişiliği ve çalışmaları nedeniyle internet bloglarında en çok tartışılan kişi oldu. Bild gazetesinde yer alan araştırma sonuçlarına göre sanal dünyadaki gördükleri ilgiye göre lidterler sıralaması şöyle: Angela Merkel (CDU), Wolfgang Schaeuble (CDU), Guido Westerwelle (FDP), Oskar Lafontaine (Sol Parti), Michael Glos (CSU), Frank-Walter Steinmeier (SPD), Claudia Roth (Yeşiller), Jürgen Rüttgers (CDU) ve Franz Müntefering (SPD).
* 1.30 euro yüzünden 31 yıldır çalıştığı işten kıdemsiz, tazminatsız atıldı. Bir müşterinin bıraktığı 48 ve 72 cent tutarındaki iki iade fişinin karşılığını “zimmetine geçirdiği” gerekçesiyle çalıştığı süpermarketten atılan kasiyerin mücadelesi Almanya gündeminde. Bild gazetesinin birinci sayfa manşetten “Batık bankerler hiç ceza almadan milyarları yakabiliyorlar, ama bir kasiyer sadece 1.30 euro için işten atılıyor” başlığıyla duyurduğu haber, diğer gazetelerde de geniş yer buldu.
Kasiyerin işten çıkarma kararına karşı açılan davayı karara bağlayan mahkemenin “miktar önemli değil, hırsızlık hırsızlıktır. İşverenin bir kasiyere kayıtsız şartsız güvenebilmesi gerekir” diyerek, işverene hak vermesi, ortalığı karıştırdı. Çalıştığı dönemde ayda 1793 euro brüt kazancı olan ve şimdi sosyal yardımla yaşayabilen kadının ve avukatı temyiz ettikleri bu karara karşı, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahmemesi'ne kadar gitmeye kararlı. Politikacı ve sendikacılar devreye girip, 50 yaşındaki kadına karşılaştığı gaddardarlığı kınadılar. Sol Parti konuyu meclise getirdi. “Böyle bir şey yüksek aylıklı bir menecerin başına asla gelmezdi” Ama sıradan bir işçi olunca, yasalar en acımasızca uygulanıyor” diyen DGB, işyerine karşı protesto eylemlerine destek çıkıyor..
* “Haçlı seferleri ve Moğol istilaları, İslam uygarlığının çöküşünü açıklayamaz. İslam'daki bilim geleneği içeriden, kendi insanları tarafından tahrip edildi.” Uluslararası ilişkiler ve İslam uzmanı Prof. Bassam Tibi, Handelsblatt gazetesinin Darvin'in 200'ncü doğum yılı vesilesiyle, İslam'ın evrim teorisi ve modern kültürle ilişkisi üzerine sorularını yanıtladı. Göttingen (Almanya) ve Cornell (ABD) üniversitelerinden öğretim üyeliği yapan, aralarında Türkiye'nin de (Bilkent Üniversitesi) bulunduğu çeşitli ülkelerde de misafir öğretim üyesi olarak bulunan Suriye kökenli bilim adamı, 9'ncu yüzyıldan 12'nci yüzyılın sonuna kadar İslam'de bir bilim geleneği olduğunu, ancak bunun daha sonra yıkıldığını, sözkonusu yıkımın da dışarıdan gelen saldırılar nedeniyle değil, kendi içinden kaynakladığını savundu. “Genç bir insan günümüzde herhangibir Arap ülkesinde batı standartlarında yüksek öğrenim görebilir mi?” sorusuna olumsuz yanıt veren Prof. Tibi, “En özgür İslam ülkeleri Türkiye ve Endonezya'dır” dedi.
* Almanya'da medyaya siyasi müdahale girişiminde yeni aşama. Muhafazakar gazete, muhafazakar politikacılara karşı, solcu televizyon yöneticisini savunuyor. Almanya'nın önde gelen muhafazakar gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ), Hıristiyan demokrat politikacı Roland Koch'un ülkenin ikinci büyük kamu televizyon kanalı ZDF'in Genel Yayın Yönetmeni Nikolaus Brender'in görev süresinin uzatılmasına karşı girişimlerini eleştiriyor. Konuya geniş yer ayıran gazete Hessen eyalet Başbakanı olarak, diğer politikacılarla birlikte 2010'da görev süresi sona erecek olan Bender'in durumunu karara bağlayacak olan Koch'la yapılan uzun bir söyleşi yayınladı. Burada Koch'a başta “özerk kamu yayıncılığını siyasetin egemenliği altında almak” olmak üzere kendisine yönelik eleştiri ve suçlamalara yanıt verme şansı tanınıyor. Ancak yine aynı sayfada yer alan yorum yazısında ise Koch'un tezleri eleştirilerek, Brender'in Koch ve partisi CDU tarafından rakibi SPD'ye karşı “bir güç gösterisi” ve “kültür savaşı”nda hedef alındığını belirtiliyor. “Esas olan ilkeler” başlıklı yazıda, SPD'li olsa bile siyasi partilere ve iktidar merkezlerine karşı bağımsız tavrıyla tanınan Brender'e sahip çıkılıyor. Bir süre önce çok sayıda televizyon çalışanı kamuya açık bir mektup yayınlayarak, Brender'den yana tavır almışlardı. ZDF'in en üst düzey yönetcisi Marcus Schaechter'in de 2000 yılından beri bu görevi yürüten Brender'in anlaşmasının 5 yıl daha uzatılması için teklifte bulunacağı kesinleşmişti.
* Frankfurt'tan bir başarı öyküsü. Engelli Türk genci Tolga Tekin, Frankfurt'un en önemli tiyatrosu “Schauspiel”in her oyunun seyircisi, bazı oyunlarının da oyuncusu oluyor. Frankfurter Rundschau, gösterime yeni girecek olan “Leyla ve Medschnun” oyununda sahneye çıkacak olan Tekin'i tanıtıyor. Tekin, birgün tiyatronun kantininde karşılaştığı yönetmene “tiyatroyu çok sevdiğini ve oynamayı çok istediği”ni söyleyip, “acaba benim için bir rolünüz var mı?” diye sormuş ve bundan çok etkilenen yönetmen, onun için senaryayo aslında olmayan bir rol ekleyerek, ekibine dahil etmiş. Doğumdan kaynaklanan engelli nedeniyle ailesi Almanya'ya göç eden Tekin, herşeye rağmen büro alanında mesleki eğitimini tamamlayıp, kimseye bağımlı olmadan bir yaşam sürdürebilmeyi öğrenmiş. Bir bilgi işlem kuruluşunda çalışan 38 yaşındaki Tekin, “Yaşam çok güzel” diyor.
gürsel.koksal@dogan-media.com
Dogan Media International / Frankfurt
17 Şubat 2009
18 Şubat 2009
19 Şubat 2009
20 Şubat 2009
24 Şubat 2009
25 Şubat 2009