Gürsel Köksal bildiriyor...
* Avrupa'dan Türksat uydusu üzerinden yayın yapan 16 televizyon kanalına hizmet veren Türkvizyon Platformu zor durumda. Türksat yönetimininin platformu kapatıp, Avrupa platformu işletmesini ihaleye bile çıkmadan AKP yanlısı bir gruba devretmeye hazırlandığı ileri sürülüyor. Türksat'la toplam 5 yıllık sözleşme imzaladıklarını söyleyen Köln merkezli Türkvizyon Platforum Medya Grup Başkanı Özalp Çoban, "Daha sözleşmenin 2 yıllık opsiyonu bitmeden, keyfi bir kararla ve hiçbir gerekçe göstermeden sözleşmeyi uzatmayıp, platformu dağıtmaya karar veriyorlar. Hadi bizi beğenmediler, o zaman ihaleye çıkmaları gerekir. Ama bunu yapmıyorlar. 'Biz sadece bizim cemaatle çalışırız' diyorlar" dedi. AKPye yakın bir medya grubuyla gizlice bir anlaşma yapıldığını ileri süren Çoban, böylece yandaş olmayan medyanın susturulması ve hizaya sokulmasının hedeflendiğini savundu. Türkvizyon Platformu üzerinden yayın yapan TV kanalları şöyle: Yol TV, Hayat TV; TV 5 INT, Dem TV, Kanal 12, Gerçek TV, Genç TV, Mavi Karadeniz, Tempo TV, Monolya TV, Düğün TV, Türkshow TV; Türkshop, M.ON, AS10.
* “Berlin – Bağdat hattı“nda hareketlenme sürüyor. Irak'a 22 yıllık aradan sonra giden ilk Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, gezisinin ikinci gününü Kuzey Irak'ta geçirdi, Erbil'de Almanya'nın başkonsolosluğunu açtı, Kürt bölgesel yönetimi yetkilileriyle ekonomi ağırlıklı görüşmelerde bulundu. Alman gazeteleri gezinin ikinici gününe geniş yer verdi. Welt gazetesinde çıkan habere göre Bakan, Bağdat'tan Kuzey Irak'a geldiğinde izlenimlerini “Sanki başka bir ülkeye gelmiş gibiyim” sözleriyle dile getirdi. Bu arada Erbil'de 14 okulda verilen Almanca derslerinin, Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edildiği, Goethe Enstitüsü tarafından da desteklendiği, çok sayıda okulun da aynı şekilde Almanca dersi verebilmek için başvuruda bulunduğu belirtiliyor. Ekonomi gazetesi Handelsblatt'ta yer alan “Bir ülke, iki ayrı dünya” başlıklı haberden de Steinmeier'in Bağdat ziyareti sırasında güvenlik sorunu nedeniyle Almanya'nın Bağdat'taki Büyükelçiliği'ni ziyaret edemediğini öğreniyoruz. Yine aynı haberde geçen hafta Bağdat'ı ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin oradan hemen Körfez ülkelerine, Steinmeier'in ise kuzeye gittiğine dikkat çekilen haberde, “Kürt bölgesi, tüm Irak için ekonomik sıçrama tahtası olarak görülüyor” denildi.
* Almanya'da krizin sarstığı şirket ve bankalara hükümet yardımının biçimiyle ilgili tartışmalar, devletleştirme seçeneğinin de devreye girmesi nedeniyle, sistemle ilgili sorgulamalara yol açıyor. Hükümetteki Hıristiyan demokratların bir kısmı devletleştirmeyi en son başvurulacak önlem olarak kabullenirken, bir kısmı devletleştirmeye kesin olarak karşı. Hükümet ortağı sosyal demokratların durumu, devletleştirme kararı almakta zorlanmayacaklarını gösteriyor. Sol Parti ise devlet yardımlarının ve devletleştirme kararlarının, şirketlerin ortaklarını değil, çalışanlarının durumunu dikkate alacak biçimde olmasını istiyor. Bu arada Federal Almanya tarihinde ilk kez bir bankanın kamulaştırılabilmesi için ilk yasal adımlar atıldı. Hükümetin önümüzdeki günlerde Federal Meclis'te oylamaya sunacağı yasa, kriz nedeniyle çok zor durumda olan bankalardan Hypo Real Estate'in (HRE) kamulaştırılmasını öngörüyor. Yasa kabul edilirse, diğer önlemlerden sonuç alınamaması halinde, 30 Haziran'a kadar banka kamulaştırılabilecek.
* Alman politikacıların Amerika'da General Motors (GM) yöneticileriyle Opel'in geleceğiyle ilgili görüşmelerden sonra yapılan Almanya'daki işletmelerin kapatılması gibi bir planın olmadığı yolundaki açıklamalar endişelerin giderilmesine yetmiyor. Bu arada Opel'in GM'den ayrılması seçeneği de gündemde. Avrupa'daki GM Temsilcisi, Opel Başkanı ve İşçi Baştemsilcisi, ortak bir açıklama yaparak, özel ya da devlet yatırımları yoluyla yeni ortaklıkların oluşturulabileceği belirtildi. Alman hükümetinden yapılan açıklamada da şirketin ayakta kalabilmesi için gereken adımların atılacağı belirtildi.
* Alman hükümetinin krizle mücadele hedefli “50 milyar euroluk önlemler paketi” yarın Eyaletler Meclisi'nde (Bundesrat) oylanacak. Hükümet partilerinin çoğunlukta olduğu Federal Meclis'ten (Bundestag) kolaylıkla geçen yasanın Eyaletler Meclisi'den geçebilmesi için muhalefet partilerinin de oyuna ihtiyaç var. Hıristiyan birlik partileri (CDU ve CSU) bunun için kendilerine en yakın parti olan FDP'nin, sosyal demokratlar da Yeşiller'in “evet” oyunu alabilmek için yoğun çaba içinde.
* Alman Demiryolları İşletmesi'ni (Deutsche Bahn-DB) sarsan gizli takibat skandalınında yeni aşama. İşletme çalışanlarının yolsuzluk yapıp, yapmadığını ortaya çıkarmak için yüzbinlerce elemanın gizlice takibat altına alındığı, banka hesaplarının gizlice incelendiği yolundaki iddiaları soruşturmak üzere eski hükümetlerde görev yapan iki bakan görevlendirildi. “Kişisel bilgilerin gizliliği” ilkesinin ağır bir biçimde ihlalinden sorumlu tutulan ve bu nedenle istifası istenen DB Başkanı Hartmut Mehdorn da soruşturmayı yürüten ekibin başından alındı.
* Kriz, yine bir derginin kapanmasına neden oldu. Amerikan yayıncı “Conde Nast International”, magazin ağırlıklı haftalık dergi “Vanity Fair”in Almanya'daki yayınına son verildi. Yayıncının bir yıl önce tüm zorluklara rağmen derginin yayınına devam edileceği yolundaki açıklaması halen hafızalarda olduğu için kapatılma kararı şok etkisi yaptı. Çeşitli promosyon yöntemleriyle tirajı 200.000'e yaklaşan derginin kapatılma haberi hemen hemen her Alman gazetesinde geniş yer aldı. Böylece bir hafta içinde kapatılan yayın organı sayısı 5'i buldu. Burda Grubu'nun çıkardığı bilgisayar dergisi “Tomorrow”la, kadın dergisi “Young”ın yayının durdurulduğu haberinin ardından, “Jahreszeitenverlag”ın çıkardığı “Wein Gourmet”in, daha sonra da “Holtzbirnck Grubu”nun yayınladığı magazin ağırlıklı gazete “20 Cent”in kapatıldığı açıklanmıştı.