Dünya

Almanya-İsrail: Can Dostlar

İsrail ile Almanya diplomatik ilişkilerini bundan 50 yıl önce başlattılar. O dönemlerde bu iki devletin nasıl bir gelişme göstereceğini kimse kestiremiyordu.

12 Mayıs 2015 10:57


Almanya'nın ilk İsrail Büyükelçisi Rolf Pauls 1965 yılında İsrail'e geldiğinde göstericilerin domatesli protestoları ile karşılanmıştı. Bugünse İsrail’in eski Almanya büyükelçileri Avi Primor ve Şimon Stein ilgiyle karşılanıyor, sık sık televizyon kanallarındaki sohbet programlarına davet ediliyorlar.

İyi ilişkilerin temeli insanî ilişkilerde yatıyor

İsrail'in her iki eski büyükelçisinin ve Alman politikacıların çoğunun görüşüne göre Almanya-İsrail ilişkileri günümüzde çok iyi bir konumda. Primor, bunun her şeyden önce iyi insanî ilişkilerde yattığı kanısında. Almanya İsrail ile daha resmen diplomatik ilişkilere geçmeden önce de kişisel temelde temaslar vardı ve bunlar gelecekteki siyasi ilişkilerin de temelini oluşturdu.

Bilimsel araştırmalarda işbirliği, kültürel alanda yoğun işbirliği

Özellikle bilimsel araştırmalar alanında Rehovot’taki Weizmann Enstitüsü ile Alman Max-Planck Enstitüleri arasındaki yoğun ilişkiler 1950’li yıllara dayanıyor. 2012 yılında ortak kurulan Max Planck Weizmann Merkezi’nde ise arkeoloji ve antropoloji alanlarına ilişkin faaliyetler var.

Kültürel alışveriş alanında da ilişkiler çok sıkı. Her iki ülkede diğer ülkedeki sanat, edebiyat, film, müzik alanlarına son derece büyük bir ilgi var. İki ülkenin yazarları arasında düzenli toplantılar yapılıyor; ortak film günleri, sergiler düzenleniyor. Tahminlere göre Berlin’de 20 binden fazla İsrailli yaşıyor. Her yıl binlerce Alman genci ve genç yetişkinler İsrail’e ya gönüllü ya turist veya değişim öğrencisi olarak gidiyor. İsrail ile Almanya arasında 1969 yılından bu yana da gittikçe daha yoğun bir biçimde genç değişimi gerçekleştiriliyor. İsrail’deki Alman Büyükelçiliği’nin verilerine göre bu buluşmalara her yıl her iki ülkeden 9 binin üzerinde genç katılıyor.

Siyasi işbirliği de çok sıkı

Siyasi alanda da İsrail ile Almanya arasındaki işbirliği çok sıkı. Her iki ülkenin hükümetleri de her yıl hükümetlerarası istişare toplantılarında biraraya geliyor. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier bu konuda şunları söylüyor: “Almanya-İsrail ziyaretleri artık yerleşik, günlük siyasi programımızın bir parçası. Hatta öyle ki yılda bir kere her iki tarafın hükümetleri tam kadro bir masa etrafında toplanıyor, projeler geliştiriyor. Dostlar arasında olağan olduğu üzere gülüp eğleniliyor ama tartışılan noktalar da oluyor. Ben Gurion ile sonradan Konrad Adenauer’in ektikleri siyasi tohumlar şimdilerde boy vermiş durumda ve onların meyveleri, örneğin ortaklaşa olarak Yahudi karşıtlığına ve ırkçılığa karşı uluslararası arenalarda verdiğimiz mücadelede sınırlarımızı da aşıyor.”

Mihal Biran: 'Almanya ile dostluğun temelini eşitlik ve barış gibi ortak değerler oluşturuyor'

Steinmeier’in mensubu olduğu Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), onyıllardan bu yana Sosyalist Enternasyonal’deki İsrail sosyal demokratları ile sıkı temas içinde. İsrail İşçi Partisi’nden genç Knesset milletvekili Mihal Biran, Almanya’nın İsrail’in gerçek dostu olduğunu vurguluyor ve Almanya ile dostluğun temelini eşitlik ve barış gibi ortak değerlerin oluşturnduğunu belirtiyor.

Olumsuz gelişmeler de var

Ancak her iki ülke arasında iyi ilişkilere gölge düşüren gelişmeler de var. Berlin’deki bir futbol maçı sırasında bir İsrail bayrağının gösterilmesinin polis tarafından yasaklanması buna iyi bir örnek. Bertelsmann Vakfı’nın bir araştırması da Almanların İsrail’e karşı gittikçe daha mesafeli bakma eğilimi içinde olduğunu ortaya koyuyor. Öte yandan araştırma, İsraillilerin üçte ikisinin Almanya’ya karşı olumlu baktığını saptıyor. Almanların yüzde 62’sinin ise İsrail imajı olumsuz. Ve Almanların yüzde 65’i artık tarihî geçmişin üzerine çizgi çekilmesini talep ediyor.

Yeşiller Partisi'nin Federal Meclis Grubu Başkanı Katrin Göring-Eckardt bu talebe şu sözlerle karşı çıkıyor: “Böyle düşününlere karşı koymalıyız. Tarihi tanımak, anlamak, yaşınız ne olursa olsun ve kişisel sorumluluğunuz bulunsun ya da bulunmasın, sorumluluğu yaşamak anlamına geliyor. Bazı şeyleri hiçbir zaman unutmamak, ipotek altında kalmak değil, diğer kuşaklara aktaracağımız en önemli mirastır.”