Gündem

'Almanya iç uzlaşmazlıklara daha fazla bulaştırılmamalı'

Hafta sonu Alman basınında, Türk siyasetinde yaşanan darbe girişimi, gazetecilerin tutuklanması gibi gelişmelerin Alman yargısı ve gündelik yaşama olası etkilerine dair kaygılar yer aldı.

31 Temmuz 2016 21:12


Süddeutsche Zeitung, Türkiye’deki iç uzlaşmazlıkların Almanya’ya olan olası etkilerinin Köln’deki darbe karşıtı ve Erdoğan karşıtı gösterilerde görüldüğünü ileri sürüyor ve ekliyor:

“Almanya, Türkiye’deki Erdoğan ve Gülen yandaşları arasında başından beri yaşanan iç uzlaşmazlıklara daha fazla bulaştırılmamaya dikkat etmelidir. Buradaki Türk topluluğunda görülen şekliyle zaten bulaşmış vaziyette: Nefret, korku ve şüphe internet ortamında, sokakta, hatta aile içinde atmosfere hakim olmaya başladı. Toplumun geniş kesimi bile henüz bunu kabullenmiş değil. Oysa bu tüm Almanya’yı ilgilendiren bir sorun. Çünkü Türk toplumu artık toplumun ayrılmaz bir parçası. Bu güvensizlik ortamında Angela Merkel de düşüncelerini açıkça söylemelidir.”

Westfälische Nachrichten gazetesi de Köln’de gösteri düzenlenmesini eleştiriyor:

“Köln’deki durum Ankara tarafından yönetilen bir güç gösterisi. Türkiye Hükümeti’nin kendi ülkesinde hızlı bir tempoda yaptığını binlerce Erdoğan yandaşı burada yapmaya çalışıyor: muhalif ve makam sahibi insanları avlamak. Almanya da nefret ve şiddetin tırmandığı bir atmosferin oluşması tehlikesiyle karşı karşıya. Huzursuzluğu yaratanlar Ankara’da. Bugünlerde Türk resmi makamlarının Almanya’ya nasıl baskı uygulamaya çalıştıklarını görmek gerçekten garipsenecek bir durum. Hatta bunu utanmazlık diye adlandırmak mümkün.”

Berliner Zeitung yorumunda Türkiye’de gazetecilerin tutuklanmasına eleştiri getiriyor:
“Türkiye’deki gözaltı dalgası ordu mensubu, hakim ve memurların ardından gazetecilere de ulaştı. Ankara’daki hükümet 89 gazeteciyi aranlar listesine ekledi. Bunların aralarında başyazar ile köşe yazarları ve araştırmacı gazeteciler de bulunuyor. Pek çok şüpheli 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tutulan İslamcı Gülen Hareketi’ne ait medyada çalıştı. Ancak Hürriyet internet sitesinin eski başyazarı Bülent Mumay gibi Gülen taraftarları ile hiç ilgisi olmayan liberal gazeteciler de gözaltına alındı. Haklı olarak BM, AB ve pek çok Batılı hükümet Türkiye’de basın özgürlüğünün durumundan kaygı duydukları açıklamasında bulunuyorlar.
Eğer gerçekten gazeteciler darbe girişimine bulaşmışsa dava açılması gerekir. Aranlar listesindeki bazı kişilerin geçmişte gerçeklere ışık tutan isimler olmadığı da doğru. Pek çoğu İslamcı-muhafazakar hükümetin propagandacılarıydı. Bu yüzden hapse mi girmeliler? Hayır ve tekrar hayır. Fikir özgürlüğü yanlış görüşler için de geçerli olmalı.”

Hessische Niedersächsische Allgemeine ise Türkiye’nin Almanya’daki Gülen cemaatine yakın olduğu ileri sürülen kuruluşların kapatılması talebini eleştiriyor:
“Türkiye ile adli işbirliği derhal ve tamamen sonlandırılmalıdır. Erdoğan’ın kolu Alman duruşma salonlarına kadar uzanmamalı. Nitekim Türk yargı organlarının temizlenmeye çalışılmasından bu yana adalet sistemi yönetimin dediğini yapan, itaatkar organ oldu. Dolayısıyla buradaki AKP’yi eleştirenler ve Kürtlerin peşine düşmek için oradan gelen her iade talebi, her Almanya’ya gönderilen delil de öyle olacak. Hukuk devleti yoksa, iade de olamaz; Almanya’daki denklem bu olmalı ve öyle kalmalı. Hukuk devleti ilkesine uygun soruşturma sonucu elde edilen deliller olmadan Gülen yandaşlarına dava açılmamalı. Hatta soruşturma bile başlatılmamalı.”