Federal hükümet için Berlin'deki ABD Büyükelçiliği'nin üst düzey çalışanını sınırdışı etmek hiç de kolay değildi. Sonuç olarak Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) faaliyetleriyle ilgili olarak eski ajan Edward Snowden'in açıklamalarının üzerinden bir yıl geçti. Amerikan yönetimi bu süre içinde ısrarlı bir biçimde Avrupa'daki en yakın müttefikine bir adım atmayı reddetti. ABD'ye gönderilen mektuplar ve soru katalogları yanıtsız kaldı. ABD ve Almanya arasındaki casusluk faaliyetlerini sonlandıracak anlaşma (no-spy) suya düştü.
Federal hükümet çok uzun süre bu konuda baştan savılmasına izin verdi. Başbakanlık'ta gizli servislerden sorumlu koordinatör, Hrıstiyan Demokrat Ronald Pofalla Federal Meclis'in gizli servislerden sorumlu ilgili komisyonunu bigilendirdi. Ardından NSA skandalının bittiğini açıkladı. Nasıl bir yanılgı! İkna olduğu için mi yaptı bunu? Yoksa Almanya'da genel seçimlerden birkaç hafta önce olduğu için yapılan soğukkanlı bir hesap mıydı? Skandal elbette sona ermiş değildi; Snowden'ın bitmek tükenmek bilmeyen bilgileri sayesinde ortaya çıkan yeni ayrıntılarla daha yeni başlıyordu. Alman hükümeti, medyada art arda çıkan yeni haberlere ve siyaset ve dünyası ve toplumdan kaygılı vatandaşların Federal hükümet incitici sorularına tavizsiz ve durum sanki tehlikeli değilmiş gibi laubali bir biçimde tepki gösterdi. Neyse ki bu konuda eleştiride bulunanlar gevşemedi. Angela Merkel ekim ayında cep telefonunun dinlendiğini öğrendiğinde, Başbakanlık'ta bu konuya bakış açısı değişmeye başladı. 'Dostlar arasında birbirini dinlemek kesinlikle olamaz' feryadının Washington'da duyulması sağlandı. Ancak birşey getirmedi.
İşte bu nedenle Almanya'daki CIA üst düzey yöneticisi ülkeyi terketmek zorunda kaldı. Federal Meclis'te istihbarat servislerini kontrol etmekle sorumlu Parlamento Kontrol Komitesi'nin Başkanı Clemens Binninger, Amerikalılar'ın kendilerini kötünün de ötesinde bilgilendirdiği duygusuna kapıldığını dile getirdi.
Parlamento Kontrol Komitesi siyasi sorumluların dinleme ve casusluk skandalıyla ilgili sergilediği yeni kararlılığı kendi hanelerine 'başarı' olarak kaydediyor. Çünkü komite, üyeleri arasındaki partilerin bu konudaki farklı görüşlerine rağmen konunun açıklığa kavuşturulması istekliliğini dile getirdi. Aynı durum Federal Meclis'teki NSA Araştırma Komisyonu için de geçerli. Sonunda parlamento ve sokaktaki öfkenin toplamı, hükümetin bu konuda politika değişikliği yapmasına neden oldu.
Federal Haber Alma Servisi (BND) ve Savunma Bakanlığı'nda ortaya çıkarılan yeni casusluk skandalları bardağı taşıran son damlalar oldu. Gerçi bu Amerikalı diplomatın sınır dışı edilmesine gerekçe olarak işe yaramıyor. Parlamento Kontrol Komitesi Başkanı Binninger'e göre ABD'ye bilgi aktarmakla suçlanan Amerikalı diplomatın aktardığı bilgiler pek de önemli alanlara dair değil. İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere ise bir adım daha ileriye giderek ABD'ye aktarılan casusluk bilgilerini 'gülünç' diye nitelendiriyor.
Bunlar ışığında Amerikalı diplomata yönelik sınır dışı talebi, 'abartılı' ya da 'orantısız' olarak kabul edilebilir. Ancak Alman hükümetinin aldığı bu önlem, memnuniyetle karşılanmalı. Bu, Atlantik ötesi sıkı müttefikini küstah biçimde oyalayan ABD'ye casusluk skandalı nedeniyle verilen en etkileyici tepkiydi. İşte şimdi skandal tamamen geride kaldı. Çünkü şimdiye dek ürkek bir tavır sergileyen Başbakan Angela Merkel nihayet diş gösterdi. Boş sözlerin sarfedildiği zamanlar -umulsun ki- geçmişe ait olsun.