Dünya

Almanya aşıda fikri mülkiyet istisnasına karşı

Almanya, ABD’nin desteklemeye başladığı koronavirüs aşılarında fikri mülkiyet haklarının askıya alınması fikrine karşı çıktı. Avrupa Birliği ise bu teklifi görüşmeye hazır olduklarını açıkladı. Konu, Donald Trump döneminde bu öneriye itiraz eden ABD yönetiminin tutum değiştirmesiyle tekrar dünyanın gündemine girdi.

07 Mayıs 2021 08:30

Almanya, ABD'nin desteklemeye başladığı koronavirüs aşılarında fikri mülkiyet haklarının askıya alınması fikrine karşı çıktı.

Alman hükümeti bunun aşı üretim sürecine zarar verebileceğini söyledi ve "Fikri mülkiyet hakkının korunması inovasyonun bir parçasıdır ve öyle de kalmalıdır" dedi.

Avrupa Birliği ise bu teklifi görüşmeye hazır olduklarını açıkladı.

Planın destekçileri bu sayede dünyada daha fazla aşı üretilebileceğini, yoksul ülkelerin daha fazla aşıya kavuşabileceğini savunuyor.

Aralarında büyük ilaç şirketlerinin de bulunduğu bu plana karşı çıkan grup ise böylesi bir adımın istenilen etkiyi yaratamayacağını söylüyor.

Hindistan ve Güney Afrika'nın başını çektiği 60 ülke, Dünya Ticaret Örgütü'nde (WTO) bu yönde karar alınması için faaliyet yürütüyor.

Donald Trump döneminden beri bu öneriye karşı çıkan ABD ise önceki gün bu konudaki tutumunu değiştirerek söz konusu aşılarda fikri mülkiyet haklarının askıya alınması gerektiğini söyledi.

BBC'ye konuşan WTO lideri Ngozi Okonjo-Iweala ABD'nin bu adımını memnuniyetle karşıladığını açıkladı, mevcut durumun adil olmadığını ve WTO üyelerinin bu konuda müzakere yapması gerektiğini belirtti.

Fikri mülkiyet hakları askıya alınsa bile hammadde kıtlığı ve ekspertiz eksikliği olacağını kabul eden Okonjo-Iweala, küresel arzı artırmak için bir yerden başlamaları gerektiğini söyledi.

Avrupa ülkeleri ne düşünüyor?

Avrupa Birliği'nin en büyük ülkesi olan Almanya bu plana karşı çıksa da Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB'nin bu öneriyi tartışmaya hazır olduğunu açıkladı.

Von der Leyen geçen hafta New York Times'a verdiği mülakatta ise bu fikre "sıcak bakmadığını" söylemişti.

AB'nin diğer büyük ülkelerinden Fransa ve İtalya ise bu öneriye tam destek veriyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de bu öneriye arka çıkıyor.

İngiltere hükümeti ise küresel aşı arzının artırılması için ABD ve WHO üyeleriyle görüşmeler yaptıklarını duyurdu.

Türkiye'de ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen yıl yaptığı bir açıklamada "Aşılar, mevcut adaletsizlikleri daha da derinleştirmek yerine insanlığın ortak malı olacak şekilde kullanıma sunulmalıdır" demişti.

Fikri mülkiyet hakları nedir?

Yeni icatları da kapsayan fikri mülkiyet hakları patentler ve telif haklarıyla korunuyor.

Bu haklar, icadın mucidini ödüllendirme amacıyla kullanılıyor.

Büyük ilaç şirketleri, bir ilaç veya aşıyı yaratmalarının maliyetini karşılamak için bu hakları kullanarak, buluşlarını başka şirketlerin üretmesini engelliyor.

Biyoteknoloji şirketleri koronavirüs aşısının bu kadar hızlı bir sürede üretilmesinin patentler sayesinde mümkün olduğunu savunuyor.

Pek çok gelişmekte olan ülke koronavirüs aşılarında bu hakların askıya alınmasını ve böylece kendilerinin de aşıyı üretmesine imkan tanınmasını talep ediyor.

Bu fikre karşı çıkanlar ise bu tip aşıların yalnızca çok gelişmiş laboratuvalarda detaylı denetimlerle üretilebildiğini, bu imkanların gelişmekte olan ülkelerde bulunmadığını savunuyor.


Analiz: Dharshini David, BBC Küresel Ticaret Muhabiri

Herkes korunmadan kimse korunmuş sayılmaz. Hükümet ve şirket liderleri bu fikir üzerinde uzlaşmış durumda.

Fakat ilaç şirketleri ABD'nin son adımının "basiretsizlik" olduğunu söylüyor. Şirketler esas zorluğun üretim sürecinden kaynaklandığını belirtiyor ve sadece aşının formülünü alarak aşının üretilemeyeceğini, bunun için buna uygun tesislerin oluşturulması gerektiğini savunuyor.

İngiltere ve Avrupa Birliği bu yüzden yalnızca aşının formülünün değil aynı zamanda üretim tekniklerinin de paylaşılacağı lisanslama yöntemini destekliyor.

Bu yöntem halihazırda gönüllü olarak bazı kurumlar arasında uygulanıyor. Oxford-AstraZeneca ile Hindistan'daki Serum Enstitüsü arasındaki anlaşma bunun bir örneği.

Bazı ticaret uzmanları ABD'nin bu son adımıyla en azından daha fazla şirketin gönüllü olarak bu yolu izlemesini sağlamak istediğini söylüyor.