Dünya

Alman yargısı ne kadar bağımsız?

Polonya'daki yargı reformu ya da Türkiye'deki gözaltı ve tutuklamalar… Alman yetkililer hukukun üstünlüğü konusundaki uyarılarını sürdürüyor. Peki, Almanya'da yargı bağımsızlığı nasıl işliyor, sınırları neler?

07 Ağustos 2017 16:11

Hukuk devletinde yargıçların bağımsızlığı bir ayrıcalık değil, yükümlülük olarak kabul edilir. Yargıç, bağımsız olmakla yükümlüdür. Almanya'da da yargı bağımsızlığı anayasal güvence altında. Alman anayasasının 97'nci maddesinin birinci fıkrasında "Yargıçlar bağımsızdır ve sadece yasalara bağlıdır" ifadesi yer alıyor.

Alman hukuk sistemi, yargı bağımsızlığını nesnel ve öznel bağımsızlık olmak üzere ikiye ayırıyor. Nesnel bağımsızlık mesleğin en iyi şekilde icrasını güvenceye alan, yargıçların hükümleriyle ilgili baskı altına alınmaması ilkesini içeriyor. Öznel bağımsızlık ise yaşam boyu görev için atanmış yargıcın görev yerinin kendi rızası olmadan değiştirilememesi ya da yargıcın görevden alınamaması ile sağlanıyor. Bu yolla yargıçların, bağımsız karar vermelerini tehlikeye atacak keyfi uygulamalara maruz kalmasının engellenmesi amaçlanıyor.

Siyasi nüfuz iyi mi kötü mü?

Ancak hiçbir sistem mükemmel değil. Yargıçların tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanıyor ve tartışılıyor. Yargıçların atama ve terfilerine kim karar veriyor? Alman kamu yayıncılık kuruluşu ARD'nin hukuk uzmanı Gigi Deppe, eyaletlerde yargıçların atanmasının çok sıkı tutulan sınavlar ve sadece çok yüksek notlarla mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Atama ve terfilere ise Hakim Seçim Komisyonları karar veriyor. Deppe, bu komisyonlarda büyük ölçüde eyalet parlamentolarından politikacıların da yer aldığını belirterek, atamalarda siyasilerin kısmen önemli etkisinin bulunduğunu kaydediyor.

Ancak hukuk uzmanı Deppe'ye göre siyasi nüfuzun olumlu etki ettiği durumlar da var. Halkın seçtiği vekillerin yargıç atamalarında söz hakkı bulunmasının olumlu yönlerinin de bulunduğuna dikkat çeken Deppe, aksi takdirde mahkemelerin yapısında halkın düşüncelerinin çok az yer alacağını savunuyor ve bir örnek veriyor: "Anayasa Mahkemesi'nin ilk lezbiyen yargıcı, Yeşiller ve Sol Parti'den federal milletvekillerinin etkisi olmasa göreve muhtemelen hiç seçilmemiş olacağını söylüyor. Geleneksel muhafazakar yargıç çevresi böyle bir şeyi muhtemelen tahayyül bile edemezdi."

İç değerler ve dünya görüşü…

ARD hukuk uzmanı Deppe, yargıç adayları için iyi bir hukukçu olmanın yanında iç değerlerin ve dünya görüşünün de çok büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Alman Anayasasına göre yargıçlar yasalar temelinde kendi değerlerine uymayan konularda da karar vermekle yükümlüler. Kişinin dünya görüşü ve değerlerinin verilen hükümde rol oynamaması gerekiyor.

Deppe, Almanya'da yargı kararlarında siyasilerin açıktan nüfuzunun olmadığını savunarak, "Bu konuda Almanya'daki yargıçların özgüveni çok güçlü. Bu tür şeylere boyun eğmezler" diyor. Hukuk uzmanı, diğer yandan yargıçlar üzerinde nüfuz kurmaya çalışan siyasilerin alay konusu olduğunu belirtiyor ve "Yetkili politikacıların geçmişte istisnai de olsa mahkeme süreçleriyle ilgili yorumda bulundukları durumlarda bunun ters teptiğini ve bu politikacılar hakkında olumsuz bir tablo oluştuğunu hatırlatıyor.

Bağımsızlığın sınırı

"Nemo iudex in sua causa." Bu Latince cümle hukukun temel ilkelerinden birini; hiçbir kişinin, bizzat taraf olduğu ya da dahlinin bulunduğu bir konuda hüküm veremeyeceği ilkesini anlatıyor. Ancak hukuk sisteminin içindeki yargıçlar, yasaların yorumlanması ya da diğer yargıçların faaliyetlerinin değerlendirilmesi gibi konularda tam da dahil oldukları sistemle ilgili karar vermiyor mu? Bu konuya eleştirel bakanlar olsa da yargıçlar da tamamen dokunulmaz değiller.

Yargıçların yaptığı işi denetlemek ve kendileriyle ilgili şikayetleri değerlendirmek üzere meslek içi denetim mekanizmaları bulunuyor. Yasaları yanlış yorumlayarak ya da kasten yanlış değerlendirerek başkalarının zarar görmesine neden olan yargıçların disipline sevk edilmesi ve mahkeme süreci sonucu görevinden alınması ya da görev yerinin değiştirilmesi mümkün. Ayrıca bir yargıç dengeli ya da tarafsız bir karar veremeyeceğini düşündüğü durumlarda davadan çekilebilir, ya da davalı veya sanığın reddi hakim talebiyle davadan alınabilir.

Avrupa hukuku

Tüm iç kontrol mekanizmalarına rağmen Alman hukuku dışa kapalı bir sistem. Peki bu suistimallere yol açabilir mi? Deppe, "Ne mutlu ki böyle bir durum söz konusu değil" diyor ve Almanya'daki yargı kararlarının ek olarak Lüksemburg'daki AB Adalet Divanı ve Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürülebildiğine dikkat çekiyor. Bu mahkemelerde Alman yargısından çok daha farklı kararlar çıkabildiğini belirten Deppe, kısa süre önce Alman mahkemelerinin verdiği bir sınırdışı hükmünün AİHM tarafından geçersiz ilan edildiğini hatırlatıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Maximiliane Koschyk