Dünya

Alman mahkemesi “Türkiye güvenli değil” itirazını kabul etti

Alman mahkemesi Yunanistan'a ve ardından Türkiye-AB mülteci mutabakatına göre Türkiye’ye geri gönderilmek istemeyen Suriyeli sığınmacının itirazını kabul etti. Karar mülteci mutabakatı hakkında soru işaretleri yarattı.

16 Ağustos 2019 19:11
Alman mahkemesi Yunanistan'a ve ardından Türkiye-AB mülteci mutabakatına göre Türkiye’ye geri gönderilmek istemeyen Suriyeli sığınmacının itirazını kabul etti. Karar mülteci mutabakatı hakkında soru işaretleri yarattı.Bavyera Eyaleti İdare Mahkemesi’nin, kaçak yollardan Almanya'da gelen Suriyeli bir sığınmacının sınır dışı edilmeye karşı yaptığı itirazı kabul etmesi, AB-Türkiye mülteci mutabakatının işleyişi hakkında yeni soru işaretlerine yol açtı. 13 Haziran’da Avusturya’dan gelen bir otobüste, Alman polisleri tarafından yapılan sınır kontrolü sırasında, kendine ait olmayan bir Bulgar kimliği ile yakalanan, daha sonra Suriyeli olduğunu itiraf eden sığınmacı, kendisini Yunanista’a sınır dışı etmek isteyen Alman makamlarına karşı itiraz etti. Bavyera İdare Mahkemesi, “Yunanistan’ın ilgili kişiyi Türkiye’ye iade edeceği konusunda çok güçlü dayanak oluşturacak emareler var” gerekçesiyle itirazı kabul etti. Hâkimin Yunanistan ve Türkiye “şüphesi” Hâkim kararında, sığınmacının Almanya’ya gelmeden Yunan makamlarına yaptığı resmi sığınma başvurusunun reddedildiğine, “güvenli üçüncü ülke” olarak Türkiye’ye sınır dışı edilmesi ihtimalinin güçlü olduğuna dikkat çekti. Türkiye için “güvenli üçüncü ülke” konseptinin uygulanabilmesi için, belirli koşulların karşılanması gerektiğine vurgu yapan hâkim, kararında Yunanistan’ın sığınmacı başvurularında öncelikli olarak, Türkiye’de Cenevre Sözleşmesi’nde düzenlenen hakların güvence altına alındığının ve ilgili kişinin kaçtığı ülkeye yeniden sınır dışı edilmeyeceğinin garanti altına alındığını incelemesi gerektiğini kaydetti. Alman hakim, Yunanistan’ın başvurular hakkında karar verirken bunları dikkate almadığı yönünde çok güçlü şüpheler olduğuna vurgu yaptı. Hakim ayrıca Türkiye’nin Avrupalı sığınmacılar dışındaki sığınmacılara, Cenevre Sözleşmesi hükümlerinin öngördüğü kapsamda, gerçek anlamda, koruma sağlamadığı görüşüne de yer verdi. Türkiye-AB mutabakatını nasıl etkileyecek? 2016 yılında imzalanan AB-Türkiye mutabakatı, kaçak yollarla Türkiye üzerinden Avrupa'ya gelen Suriyeli sığınmacıların iadesini, iade edilen her Suriyeli karşılığında bir Suriyeli sığınmacının yasal yollardan Avrupa'ya kabul edilmesini öngörüyor. Bavyera mahkemesinin Türkiye’nin “güvenli üçüncü ülke” statüsünü sorgulayan ve kaçak yollardan Almanya’ya gelen Suriyeli sığınmacının sınır dışı edilmemesini öngören son kararının, Türkiye- AB mülteci mutabakatının işleyişini nasıl etkileyeceği merak konusu. Mahkeme kararının, emsal karar teşkil etmesi halinde mutabakatın uygulanmasının zora girebileceği ifade ediliyor. “Geri gönderme durdurulmalı” İnsan hakları örgütleri son aylarda Türkiye’yi uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmek, Türk Hükümeti’ni Suriyeli sığınmacıları savaşın sürdüğü ülkelerine sınır dışı etmekle suçluyor. Türk makamlarının zorla sığınmacılara “gönüllü olarak geri dönüyorum” şeklinde belge imzalattığı öne çıkan iddialar arasında. Bavyera mahkemesine itiraz etme sürecine destek olarak Suriyeli sığınmacı hakkındaki sınır dışı kararının durdurulmasını sağlayan mülteci örgütlerinden Pro Asyl’ün başkanı Günter Burkhardt, “Almanya’dan Yunanistan’a geri göndermeler durdurulmalı. Çünkü bu kişiler, zincirleme sınır dışı tehlikesi ile karşı karşıya” diye konuştu. “Savaşmak istemiyorum” Hakkındaki sınır dışı kararı Bavyera mahkemesi tarafından durdurulan Suriyeli sığınmacı, polise verdiği ifadesinde 5 yıl önce Şam’dan Lübnan’a, 2018 yılında da Türkiye’ye, buradan da botla Yunan adası Kos’a kaçtığını anlattı. Kos’da 9 ay boyunca hapiste tutulduğunu, Yunan makamlarının sığınma başvurusunu reddetmesi üzerine bir Bulgar kimliği ile yeniden kaçmaya başladığını anlatan sığınmacı, hedefinin Nürnberg’de yaşayan anne ve babası ile iki erkek kardeşinin yanına gitmek olduğunu söyledi. Mahkemeye yaptığı başvuruda da artık Suriye’de hiç bir yakını olmadığını, dönmek zorunda kaldığı takdirde de asker olarak savaşmak durumunda kalacağını, bunu da istemediğini aktardı. DW, dpa / DA, JD © Deutsche Welle Türkçe