Dünya

Alman hükümeti "soykırım" demekten kaçındı

17 Mayıs 2019 17:37

Alman hükümeti, Federal Meclis’te 2016’da kabul edilen "Ermeni soykırımı" kararındaki “soykırım” tanımının, hukuki değil, siyasi bir kavram olarak kullanıldığını bildirdi. 

Hükümet, muhalefetteki Sol Parti’nin soru önergesine verdiği yanıtta, 2 Haziran 2016’da Federal Meclis’te kabul edilen, Osmanlı döneminde Ermeni ve diğer Hristiyan azınlıklara yönelik işlenen katliamları "soykırım" olarak tanımlayan karar hakkında değerlendirmelerini aktardı. 

Sol Parti soru önergesinde, Federal Meclis kararındaki “soykırım” tanımına atıfta bulunarak, “Hükümet bu değerlendirmeyi paylaşıyor mu?” sorusunu yöneltti.

Hükümet ise yanıtında, “Buradaki ifadeler, 1915-1916 yıllarında yaşananlara ilişkin hukuki bir tanım değil siyasi bir tanım olarak anlaşılmaktadır” dedi, bu dönem yaşananların araştırılması ve değerlendirilmesinin “bağımsız bilim insanlarının görevi” olduğunu savundu. 

Alman meclisi "Ermeni soykırımını" tanıyan kararı 2 Haziran 2016'da kabul etmişti.

Tanım kullanılıyor mu?

Sol Parti’nin ayrıca hükümete, 2016’dan bu yana hükümetin, bakanların, resmi makamların, konuşmalarında, resmi belgelerde, açıklamalarda 1915’de yaşananlar için “soykırım” ve “jenosit” tanımlarını kullanıp kullanmadıklarını da sordu.

Hükümet yanıtında, kararın kabul edildiği dönem dışişleri bakanı olan Frank-Walter Steinmeier’in Erivan’a 23 Haziran 2016 tarihinde yaptığı ziyareti hatırlattı ve bir Alman gazetecinin sorusu üzerine Steinmeier'in “Meclis kararını destekledim, bu nedenle soykırım kavramını kullanmaktan imtina etmedim” dediğini belirtti.

Yanıtta, yine aynı dönem Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’ın da soykırım tanımını kullandığına yer verilmemesi dikkat çekti. 

Von der Leyen, 1915 Ermeni soykırım kararının kabul edildiği gün, uluslararası havacılık teknolojisi fuarını ziyareti sırasında, kararı şu sözlerle değerlendirmişti: “Doğru olan, 100 yıl sonra Ermenilere yönelik korkunç katliamın konu edilmesi ve Federal Meclis’te bunun soykırım olduğunu konuşmamızdır.”

Hükümetin altı sayfalık soru önergesine verdiği yanıtta, 1915-1916 yıllarında yaşananlar için doğrudan “soykırım” tanımını kullanmaktan kaçınması da dikkat çekti.

Kararlar uygulandı mı? 

Sol Parti soru önergesinde, Federal Meclis'te 2016'da kabul edilen kararda hükümete yöneltilen tavsiyeler doğrultusunda ne gibi adımlar atıldığını da sordu. 

Hükümet adına Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yanıtta, bu karar doğrultusunda 1915-1916 yıllarında yaşanan tarihi gerçeklerin aydınlatılmasına destek verildiği, Türkiye ile Ermenistan arasında normalleşmenin sağlanması, tarafların bu yönde cesaretlendirmesi için de çabaların sürdüğü vurgulandı. 

Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke

Sol Parti'den hükümete sitem

Soru önergesini veren Sol Parti milletvekillerinden Ulla Jelpke, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede Federal Meclis kararında yer verilen tavsiyelerin uygulanmadığını belirterek, hükümeti eleştirdi. 

“Hükümet, Federal Meclis’in 2016 yılındaki kararıyla verdiği görevleri bugüne kadar yerine getirmedi. Kararın uygulanmasına dönük adımlar atılmadı” diyen Jelpke, “Görünen o ki hükümet temsilcileri, Türkiye’den gelecek tepkilerden duydukları endişe nedeniyle ısrarla o dönem yaşananları soykırım olarak nitelendirmekten kaçınıyor. Bu acınacak bir durum” görüşünü kaydetti. 

Ulla Jelpke, Federal Meclis’te kabul edilen bir kararla konunun kapanmadığını belirterek, “işlenen insanlık suçu ve Almanya’nın buna verdiği desteğin aydınlatılması yönündeki çalışmaların sürdürülmesi gerektiğini” söyledi. 

Alman meclisinde alınan karar

Türkiye’nin sert tepkilerine rağmen, 2 Haziran 2016 tarihinde Federal Meclis’te kabul edilen kararda, “Jön Türk rejiminin”, 1915-1916 yıllarında, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermenilere yönelik tehcir ve katliamlarının “soykırım” olarak tanınması kabul edilmişti. 

Meclis kararında hükümete de tavsiyelerde bulunulmuş, o dönem yaşananların ve Alman İmparatorluğu’nun rolünün aydınlatılmasına katkı sağlaması, Türkiye’nin tehcir ve katliamlarla yüzleşmesi, Ermeni halkı ile barışması, Türkler ile Ermeniler arasında yakınlaşma için zemin hazırlanması ve Türkiye ile Ermenistan hükümetleri arasında normalleşme sürecinin teşvik edilmesi istenmişti.