Nesin Köyleri'nin kurucusu, eğitimci Prof. Dr. Ali Nesin, Gezi davası hükümlüsü Osman Kavala’nın çocukluk arkadaşı olduğunu söyledi. Kavala hakkında “Ona Kızıl patron mu ne diyorlardı. Zengindi parası vardı yardım ederdi diyen Nesin, tutuklu bulunması hakkında da, “Korkunç yani müthiş bir haksızlık, acımasızlık, kin ve öfke duyularak bunlar ona yapıldı” diye konuştu.
Ali Nesin, Ot Dergi’nin YouTube kanalında verdiği röportajda, samimi açıklamalarda bulundu. Nesin, Türkiye'deki eğitim sistemi ve müfredat sorunlarından Osman Kavala'ya, kurduğu okuldan Türkiye'deki politikacılara dair görüşlerine kadar pek çok konuda açıklama yaptı.
Ali Nesin’in açıklamalarından bölümler şöyle:
“Osman Kavala benim çocukluk arkadaşımdı”
“Benim bildiğim Osman Yani çok iyi bir insandır. Osman niye kötü bir şey yapsın ki? Yani hiç kendisi benim gibi sadece gençliğinde çok solcuydu. Osman Kavala da böyle birisiydi, ona Kızıl patron mu ne diyorlardı. Zengindi parası vardı yardım ederdi. Osman Kavalı da benim eski çocukluk arkadaşımdır. Korkunç yani müthiş bir haksızlık, acımasızlık, kin ve öfke duyularak bunlar ona yapıldı. Osman kavalı kötü bir şey yapmaz ki, kötü bir şey yapamaz.”
“Ankara'da çapsız insanlar eğitimin ne olması gerektiğine karar veriyorlar!”
“Herkese burada verdiğimiz eğitimi veremezsin herkes böyle bir eğitime hazır değildir. Ama bazıları bunlara hazırdır. Onlara bu tür bir eğitim veremezsin. Çünkü eğitimin ne olacağına Ankara'da karar veriliyor. Ankara'da çapsız insanlar eğitimin ne olması gerektiğine karar veriyorlar mesela lisede integral öğretilecek mi, öğretilmeyecek mi buna karar veriyor. Sen kimsin ya sen kimsin ya!
“Müfredat olmamalı, olacaksa da çok large olmalı, bizdeki müfredatın felsefesi yanlış!”
Politikacılara oy verdiğimiz zaman niçin veriyoruz oyu güvenliğimizi sağlayın yol yapın emeklilik bilmem ne, sen eğitim sistemini belirle, küçük harfle el yazısıyla yazmama karar ver demiyoruz. Asıl problem müfredatın iyi ya da kötü olması değil. Müfredatı eleştirebilirsin, orasını beğenirsin burasını beğenmezsin falan. Sorun, müfredatın varlığı. Müfredat olmamalı, olacaksa da çok large olmalı. Bizdeki müfredatın felsefesi yanlış. Bizim müfredat sadece nelerin okunacağını söylemiyor, nelerin okutulamayacağını söylüyor. Hatta bazen yazıyor ‘şu öğretilmez’ diyor. Bu kadar kendini bilmezlik. Sen kimsin ya!”
“Erdal İnönü’ye oy verirdim”
“Erdal İnönü’yü siyasetçi olarak severdim. Ben oyumu hep Kürt partilerine verdim ama bu arada Erdal, Kürt açılımı yapmak istedi. Bundan sonra oyumu ona verdim.”
“Matematikte yaratıcılık yoktur”
“Matematikte yaratıcılık diye bir şeyin olmaması lazım ama maalesef var. Normalde yaratıcılık sanatta olur değil mi? Herkes farklı bir şey görür ve ona göre ifade eder bu sanattır. Bir problem çözdüğün zaman kendini böyle haşa ama Allah gibi güçlü zannediyorsun. Aylar boyu düşündüğüm problemler oldu, ele alıp çözemediğim. Bunları bazı başka isimler çözdü. Matematikte işte böyle bir yaratıcılık vardır, bunun üzerine çok mutlu olmuştum.”
“Biz bir orduyuz”
"Biz bir orduyuz ve ben de bu ordunun neferlerinden biriyim. Kardeşlik, insanlık, birliktelik hep beraber bilinmeze karşı çok hoş duygular. Bunlar tabii araştırma yaptığın zaman daha da güzel tarafı şu, dünyada kimse bilmiyor. Sen de bilmiyorsun. Ama sen araştırıyorsun bu egoyu nasıl okşayan bir şey, kimsenin bilmediği bir şeyi sen bulacaksın. Biz insanlık için bir orduyuz."