20 senedir sarı lacivertli takımın başında olan Aziz Yıldırım’a rakip olan Ali Koç, Fenerbahçe Kulübü'nün Olağan Seçimli Genel Kurulu'nda konuştu. Gergin geçen kongrede söz alan Ali Koç, hem Aziz Yıldırım'a hem de çevresindeki ekibe tepki gösterdi.
Aziz Yıldırım'ın Galatasaraylıları ve Beşiktaşlıları kulübe üye yaptığını ve onların paralarını cebinden ödediğini dile getiren Koç, Yıldırım'ın kendisinin de cebinden ödediği üyelerin bilgisi olduğu iddiasına, "Ne varsa getirin, topunuz gelin" dedi.
Ali Koç'un açıklamalarının öne çıkan bölümleri şöyle:
-(Aziz Yıldırım'a) Sayın Başkanım, yaptıklarınızın için size ve yönetiminize her Fenerbahçeli gibi minnettarım. 3 Temmuz'da ödediğiniz ve camia olarak ödediğimiz bedel, dimdik duruşunuz, 'Kaçtı' diyenlerin şu an kaçmış olması, bizlere vermiş olduğunuz cesaret tüm Türkiye'ye örnek olmuştur Sizin 'Ne şikesi memleket elden gidiyor' sözlerinizi ülke geç anladı. Allah korusun bundan sonra arzu etmediğimiz bir sonuç çıkması halinde bu camia aynı refleksi bir saniye düşünmeden sergileyecektir.
-Aklı olan her Fenerbahçeli, size bu süreçte başta Türk sporuna katkılarınız ve özellikle de 3 Temmuz'daki cesaretiniz için müteşekkir olacaktır. Bizler de o dönemde var gücümüzle mücadele ettik, elimizden geleni yaptık.
-Seçim sürecinde arzulamadığımız şeyler oldu. İki taraf da birçok söylem kullandı. Benimle ilgili itham ve iddialarda bulunuldu. Yaşanan bazı olayları gerçek dışı, siyahla beyaz kadar farklı şekilde ifade edildi.
-Televizyonda karşılıklı konuşalım, araya fitne girmesin diye çağrıda bulundum ama siz yanaşmadınız. Kimin doğru söylediğini kongre üyelerimizin takdir ve vicdanına bırakıyorum. Birimiz doğruları söylemeyerek sizleri yanıltıyor.
"20 senedir neden hiç pişman olmadığınızı bugün çok daha iyi anlıyorum"
-Sayın Başkanım pek çok kez, hiç kimse Fenerbahçe'den büyük değildir dediniz. Sanırım şunu vurgulamayı unuttunuz, siz de Fenerbahçe'den büyük değilsiniz. Siz bunu unuttunuz! 20 senedir neden hiç pişman olmadığınızı bugün çok daha iyi anlıyorum. Eski maçlarımızı yayıncı kuruluşta gözlerimiz yaşlı izliyoruz. Revivo'yu Alex'i, Rüştü'yü kendi televizyonumuzda izleyemiyoruz, sanki tarihimizden yok olmuşlar gibi.
-İnsan faktöründe yaptığınız sayısız hatayı gördükçe, belki o zaman harcanan yüz milyonlarca euroya rağmen istenen başarının gelmediğini, neden rakibimizin gerisinde kaldığımızı daha iyi anlayacağınızı sanıyorum. Siz, kendi doğrularınıza, yorumlarınıza, ilişki ve kararlarına göre Fenerbahçe tarihinin işinize gelmeyen bölümlerini görmezden geldiniz. Her başarıyı ben diye sahiplendiniz ama başarısızlıkları başkalarına faturalandırdınız. Bu sene kaçan şampiyonlukta da kendiniz hariç, ben dahil herkesi sorumlu tuttunuz. Hem bugün hem de genelde içinde bulunduğumuz durumlar hakkında neden özeleştiri yapmadığınızı, niye hiçbir zaman pişman olmadığınızı daha iyi anlıyorum.
"Alex'e veda ediş şeklimizi hiçbir zaman içime sindiremedim"
-(Alex) Başkanıma katılıyorum. Hiçbir zaman seçim malzemesi yapılmamalıdır. Ve gitme zamanı gelmişti, ona da katılıyorum. Son döneminde ya hocamız ya Alex olacaktı. O kapıyı bir kez aralarsanız kapatamazsınız. Kendisiyle veda ediş şeklimizi hiçbir zaman içime sindiremedim. Kim ne yaparsa yapsın Alex'i bu taraftarın ruhundan silemez. Lefter gibi, Can abi gibi...
-Her yıl kendinize göre haklı nedenlerle futbolcuları, hocaları silerken; bizler yıkım yaşıyoruz. En büyük zararı da çocuklarımıza veriyoruz. Lefter'i, Can'ı, Cemil'i, Ogün'ü, Rüştü'yü... Bizler o futbolcuları içimizden attıkça küçük kalpleri kırdık. Bunun zirvesini de en son Alex'le yaşadık. Veda etme ya da edememe şeklimizle çocuklarımızı kaybettik. İdollerine kötü muamele yaptıktan sonra onları geri kazanmak çok zor oluyor.
-Lefter, yönetimle hiç tartışmadı mı? Abdullah Kiğılı gibi herkesin gönlünde taht kuran biri veya birçok yönetici, hep onlar mı suçluydu? Aramızdaki sevgi bağlarını ne zaman bu kadar kaybettik, soruyorum size. Sizce normal mi bu yaşadıklarımız?
-Soruyorum size. Sizce normal mi bu yaşadıklarımız? Şampiyonluğa ulaştığımız her sezonda teknik direktörlerimizin başarılarını hep küçümsediniz. Başarıyı yakalayan denklemleri hep bozdunuz. 'Biz parayı vermeseydik şampiyon olabilir miydi?' dediniz.
"İyi bir başkan, teknik direktörünün hayatıyla ilgili konuşmaz, ses kaydı yayınlamaz"
-Başarıya ulaştığımız her sezonda, özellikle teknik direktörlerimizin bu başarıdaki paylarını, hep küçümsediniz. İyi bir başkan emeği geçen herkesle gurur duyar. İyi bir başkan, teknik direktörle yarışmaz, gelecek yıl neye ihtiyaç olduğunu sorar. İyi bir başkan, teknik direktörünün özel hayatıyla ilgili konuşmaz, ses kaydını yayınlamaz. O hoca tarihimizde en erken şampiyonluğu getiren isim... Her kim olursa olsun bunlar yapılmaz.
-Küfüre karşıyız demek yetmez, uygulamalı, arkasında durmalıyız. Hiçbir rakibimize ikinci sınıf muamele yapmamalıyız. Bir yerden sonra kan davası güder gibi kin tutmayacağız.
"Taraftarlar her zaman hancı, geri kalan herkes yolcudur"
-Hiçbir yöneticinin, taraftarımıza küfür etmek hakkı yoktur. Bu kulübün sahibi taraftarıdır. Taraftarlar her zaman hancı, geri kalan herkes yolcudur. Taraftarımızı farklılaştırmanın, kontrol etme çabasının tahribatı hep birlikte yaşıyoruz.
-Sistematik olarak hep geciktirilen yanlış transferler, 2-3 yılda iskeleti değiştirilen takım, bu şekilde başarı yakalanamaz. Hiçbir kulüpte yakalanamaz. Sporcu fabrikası olmak zorundayız.
-Giuliano Terraneo'ya tüm yetkileri verdik, bize oyuncu satmaya geldi, sportif direktör oldu. Siz böyle olmadığını söylediniz, böyle diyorsanız kabul etmek zorundayız, yanlış biliyorsam özür dilerim. Terreneo için 'Bizi kandırdı' dediniz, peki biz neden hala ona 78 bin euro maaş ödüyoruz? Futbolda iki yıldır ilgilenmediğinizi söylediniz, keşke ilgilenseydiniz, siz bu kulübün başkanı değil misiniz? Amiral geminiz futbol değil mi?
-Başkan olursam, şeffaf, öz eleştiri yapan bir anlayış benimseyeceğiz. O yüzden en büyük transferimiz, felsefe değişikliği diyoruz.
-Ben 2 senedir futbolla ilgilenmedim dediniz. Bunun altından şöyle bir mesaj çıkıyor: 'İlgilenseydim daha başarılı olurduk.' Keşke ilgilenseydiniz sayın başkan. Siz bu kulübün başkanı değil misiniz?
-Size hesap veren bir yönetim vadediyorum. Yargıtay kararının çıkmamasının benim adaylığıma bağlanmanız, en azından yüce Türk adaletine saygısızlıktır. Ne alakası var? Bu kalleşçe saldırıyı Allah rakiplerimize bile göstermesin.
-3 Temmuz sürecinde ağızları sulanarak olanları izleyenler bugün FETÖ düşmanı olarak kendilerini gösteriyorlar ve hala aynı yerde duruyorlar. Ama bazıları da sizin yanınızda bulunuyor.
-Artık yeni bir atılım yapmanın tam zamanı. Sizlere ve büyük Fenerbahçe taraftarına sonuna kadar güveniyorum. Ben size sonuna kadar inanıyorum. Önce beceremez sonra kazanamaz oldum. Ama süre ilerledikçe, sizler de bana inandınız.
-Korkum seçilmek ya da seçilmemek değil. Tek korkum bu sevgiye nasıl karşılık vereceğimiz. Bize güvendiniz, güven kazanmak zor ama kaybetmek çok kolaydır. Güveninize layık olmak için her şeyi yapacağız. Hatalarımız olabilir ama güveniniz her zaman emniyette olacak.
-Sayın Başkan, belki de birazdan yapacağınız konuşmada benimle ilgili iftiralarla beni silmeye, Fenerbahçelilerin gözünde yok etmeye çalışacaksınız ama ne yaparsanız yapın, bunu başaramayacağınızı düşünüyorum. Artık kimse bir şey yutmuyor.
-Seçim sonucu ne olursa olsun, taraftar ile aramdaki gönül bağını hiçbir zaman koparamayacaksınız. Ocak ayında yaptığım konuşmada, "Kazanmak için her şeyin mübah olmadığı bir seçim olması gerektiğini" söylemiştim. Bunu çok arzu ettim, diledim. Titizlikle davrandım, saygıda, sevgide size kusur etmemek için her adımımı ve sözümü itinayla seçtim. En büyük tenkidi de buradan gördüm. İnsanların adaylık konusundaki ciddiyetime inanmamalarındaki sebep de buydu. O kadar dikkat ettik, ta ki 11 Mayıs'a kadar. İnsan sevdiğinden, saydığından, bağlı olduğundan, sadık olduğundan böyle bir şey gördüğünde esas kırılıyor, inciniyor. Siz seçimi kazanmak için her türlü imada bulundunuz. Bazıları aileme laf ettiler. Evet sayın başkan, siz seçim öncesi farklı, sonrası farklı davranıyorsunuz. Açık ortamlarda farklı, kapalı ortamlarda farklı konuşuyorsunuz. O yüzden kırıldığımı, üzüldüğümü, kalbimin bir parçasının koptuğunu söylemek istiyorum, bir gün size bir şey olursa ilk beni göreceksiniz yanınızda.
-(Aziz Yıldırım'ın tepkisi üzerine yanına giden Koç, sonra konuşmasına devam etti) Başkanımız sitem etti, haklı. İşler öyle bir noktaya geldi ki, kimin elini sıkıp kimin sıkamayacağını bilmiyorsun! Sizin yanınızda bana kötülük yapmış insanlar var Başkanım…
-(Ali Koç ile Aziz Yıldırım arasındaki diyalogun ardından tribünlerde gerginlik çıktı. Ali Koç, gerginliğin uzamaması için konuşmasına ara verirken; FB TV de internette kısa süreli olarak yayını kesti) Yeniden kürsüye dönen Koç: İnşallah yarın en hayırlısı olur. Kazanan Fenerbahçe olur.
"Kavga etmek istiyorsanız buyrun edelim..."
Ali Koç, Aziz Yıldırım'ın konuşmasının ardından yeniden söz aldı. Koç'un açıklamalarının satır başları şöyle:
-İstediğimiz noktaya geldik, ben bu noktayı uzun zamandır istiyordum, televizyona çıkalım diyordum, kavga etmek istiyorsanız buyrun edelim...
-Ümit Özat isterse bağlansın, maçı hatırlamıyorum... 2004'tü kalecimiz Rüştü Reçber'di, Ümit de kaptandı ve kırmızı kart görmüştü. Sanırım bir hocayla atışmıştı. Ben de locamda maç izliyordum, Ümit de Murat Özaydınlı bizim locada diye oraya geldi.
-Maçı izlerken 'Allah belanı versin' diye bir şey yaptım, bir baktım arkamda Ümit Özat. Bana 'Ne diyorsun?' falan dedi, Murat Özaydınlı, onu odamdan çıkardı. Bu kadar basit, yakışıyor mu tahtınızda devam etmek için bunlara tenezzül etmeye? Vallahi bravo, büyük başkan.
-Fenerbahçe'ye katkı sağlamak için sizin dopinginiz oluyorsam bu da benim için bir onur. Helal olsun size.
-Burhan Karaçam, Fenerbahçe Bank için gelenleri inceledi ve dolandırıcı olduklarını ortaya çıkardı. Bugün benim yanımda diye itibarsızlaştırmaya çalışıyorsunuz. Ulus'ta oturuyor, Galatasaray Adası'nı kullanmak için mecburiyetten üye olmuş ve sonra bırakmıştır.
"Üyelerin aidatını ödüyor musunuz, ödemiyor musunuz?"
-Benim rahmetli ağabeyimi iyi tanırsanız, atçılığı severdi ve bu yüzden Galatasaray'a üye oldu. Galatasaray'ın atçılık şubesi vardı, bu ağabeyimi Galatasaraylı mı yapar?
-Sayın Başkan, üyelerin aidatını ödüyor musunuz, ödemiyor musunuz? Ben sadece karımın, kayın validemin aidatlarını ödüyorum. Neyiniz varsa getirin, topunu getirin ortaya!
-Aziz Yıldırım, gideceğim yerleri arıyor ve 'Madem Ali Koç'tun neden 2012'de takımın dağılmasına engel olmadın?' sorusunun sorulmasını istiyor. Birkaçı sormadı ama dördüncü de soran oldu.
-Sayın Ali Yıldırım, "Hepimiz 10'ar milyon euro verelim' dedim mi, demedim mi? (Aziz Yıldırım: Demedin)
"Selim Soydan geldi; ona nasıl FETÖ projesi olduğumu anlatmışsınız"
-BİMER konusu... Yok efendim bir başvurudan korkan hakları nasıl savunacakmış? Sayın Başkan yarın size Allah korusun bir otobüs çarpsa, sizden başka kulübün haklarını koruyacak yok mu?
-Selim Soydan geldi ve ona nasıl bir FETÖ üyesi olduğumu anlatmışsınız, oda bana bunu anlattı. (Aziz Yıldırım: Şerefsiz, şerefsiz) Siz böyle kızdığınız zaman genelde doğru olan şeylere kızarsınız.
-Galatasaray şampiyon olduğunda ben o gün burada sahada gaz yedim. Ben mi neden oldum o kupa kaldırtmaya. Benim yüzümden mi kaldırdılar? Sayın Başkan, siz ne veriyorsunuz, ben daha fazlasını veriyorum.