DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Rusların Kırım’ı işgali Sivastopol’deki askeri gücünün Kırım’a yayılmasıyla gerçekleşti. Orada uluslararası toplumun özellikle de Batı’nın sessiz kalması çok büyük hata oldu. Buradaki sessizlik Rusya’nın bu dönemde yeni bir atak yapmasının bir bakıma önünü açmış oldu" dedi.
Babacan, YouTube kanalı için çektiği “Ali Babacan ile Bi’ Kahve” adlı programın üçüncü bölümünü yayınladı. Daha önce ekonomist Cevdet Akçay ve matematikçi Ali Nesin ile program yapan Babacan’ın yeni konuğu emekli Dışişleri Müsteşarı Ali Tuygan’dı.
Dış politikanın konuşulduğu programda Babacan şu ifadeleri kullandı:
"Kırım’ın işgalinde Batı’nın sessiz kalması büyük hataydı"
“Rusların Kırım’ı işgali Sivastopol’deki askeri gücünün Kırım’a yayılmasıyla gerçekleşti. Orada uluslararası toplumun özellikle de Batı’nın sessiz kalması çok büyük hata oldu. Buradaki sessizlik Rusya’nın bu dönemde yeni bir atak yapmasının bir bakıma önünü açmış oldu.”
"Rusların eski Sovyet coğrafyasında oluşturmaya çalıştığı etkiyi yakından izlemeliyiz"
“Rusların uzun vadeli bir bakış açısıyla eski Sovyet coğrafyasında yeniden oluşturmaya çalıştıkları etki hepimizin yakından izlemesi gereken bir konu. Eski Sovyet coğrafyasındaki insanlara Rus vatandaşlığı verip, sonra o vatandaşlarını koruma gerekçesiyle o ülkelerin iç işlerine müdahil olmaya başlıyorlar. Burada daha uzun vadeli bakışı da görmek lazım.”
"Rusya’nın kıymetlenecek toprakları şimdiden alma planı olabilir"
“Putin’in kendi hedefleri söz konusu olabilir ama bir yandan da Ukrayna’da topraklar çok verimli. Siyah toprak denilen çok kıymetli bir tarım arazisi var. Küresel ısınmada uzun vadede kuzeye göre doğru göç projeksiyonları var. İnsanlar Türkiye’nin de içinde bulunduğu kuşaktan kuzeye doğru göç etmek durumunda kalacak. Uzun vadede daha kıymetli olacak, tarım açısından da çok stratejik olan topraklara şimdiden hakimiyeti acaba devlet politikası olarak düşündüren bir planları var mı? Bu benim aklıma geliyor.”
"Türkiye’nin kendisine seçeceği yol coğrafyamız açısından önemli"
“Türkiye’de otokrasi ile demokrasi arasında mücadele veriyoruz. Türkiye özgür ve demokratik dünyanın mı bir parçası olacak, yoksa temel hak ve özgürlüklerin baskı altında olduğu, demokrasinin ağır aksak işlediği bir ülke olarak mı devam edecek? Önümüzdeki seçimler belirleyici olacak. Türkiye’nin kendisine doğru bir yol seçmesi coğrafyamız açısından son derece önemli.”
"Bedel ödenmeye başlayınca U dönüşü yapıldı"
“İçerideki destek kaybının dış politikada üretilen krizlerle örtülmeye çalışılması ülkenin itibarına çok zarar veriyor. Bu konunun düzeltilmesi biraz vakit alacak. Yakın geçmişte hedef tahtası haline getirilen, düşman ilan edilen ülkeler oldu. Propaganda makinesiyle bir ülke şeytanlaştırıldı. Döndük dolaştık, ‘İlişkileri nasıl toparlarız?’ keskin U dönüşleri yapıldı. Çünkü bedeli ödenmeye başlandı.”
"Mübarek döneminde Mısır’da demokrasi var mıydı?"
“En önemli bedellerden birisini Doğu Akdeniz’de yaşadık. Mavi Vatan’ı korumak için çabalamamız, münhasır ekonomik bölgemizdeki ulusal çıkarlarımızı maksimize etmemiz önemli. Peki oradaki çıkarlarımız niye zarar gördü? İşin kökünde bir hiç uğruna Mısır’la ilişkilerin bozulmasını görüyorum. Neymiş? Mısır’da demokrasi yokmuş. Mübarek döneminde ilişkiler iyiydi. Demokrasi var mıydı? Şu anda sarılıp kucaklaşılan, devlet töreni yapılan liderlerin çoğu demokrasi olmayan ülkelerin liderleri. Burada tutarlılık yok.”
"Birleşmiş Milletler’de 192 ülkenin 151’inin oyunu aldık"
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için seçimler vardı. 192 ülkede kampanya yaptık. New York’ta kamp kurdum. Her bölgenin daimî temsilcilerini ayrı ayrı topladım. Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’ne seçilmesinin Latin Amerika’ya faydası ne olacak? Afrikalılar nasıl istifade edecek? Niye Avrupa için faydalı? Kampımızı iyi bir tanıtımla tamamladık. 192 ülkenin 151’inin oyunu aldık. Yüzde 79. Ekonomideki, demokrasideki başarınızı anlattığınızda insanlar etkileniyor. Tarihi başarı elde ettik. Daha sonra tekrar denendi. 30 tane mi ne oy aldılar.”
"Gürcistan’a ‘ABD’ye güvenme, Montrö’yü deldirmeyeceğiz’ dedik"
“Rusya-Gürcistan Savaşı döneminde Dışişleri Bakanıydım. Başbakan ile Moskova’ya gittik. Putin’e ‘Rusya olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden birisiniz. Birleşmiş Milletler sistemini tanımadan komşunuzu işgale başlamanız kabul edilebilir değil. İtibar kaybı size hem ekonomik hem de uluslararası etki olarak dönecektir’ dedim. Ertesi sabah Tiflis’teydik. Saakaşvili Cumhurbaşkanı. Fazla özgüveni var. ABD’nin kendisini kurtaracağına inanan saplantısı var. Ona da ‘Tahrik edici ifadeler kullanma ve ABD’ye güvenme. Çünkü ABD’nin size yardım etme durumu olmayacak. Montrö var ve biz Montrö’yü deldirmeyeceğiz’ dedik. Birkaç hafta içinde olay sakinleşti. Güney Osetya ile Abhazya bağımsızlıklarını ilan etti, Ruslar da tanıdı. Gürcistan fiilen hesapsızlığının bedelini ödedi.”