Gündem

Alevilerden Başbakan'a 12 maddelik 'eşit yurttaşlık' bildirisi

Çiğdem Toker, Alevilerin Başbakan Ahmet Davutoğlu'na ilettiği 12 maddelik eşit yurttaşlık bildirisini yazdı

24 Kasım 2014 11:18

Cumhuriyet gazetesi yazarı Çiğdem Toker, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Tunceli’ye yaptığı ziyarette Alevilerin beklentilerinin karşılanmadığını yazdı. Toker, Davutoğlu’na aktarılan 12 maddelik “eşit yurttaşlık” bildirgesindeki maddeleri köşesine taşıdı.

Çiğdem Toker’in Cumhuriyet’te “Dersimliler haklı çıktı” başlığıyla yayımlanan (24 Kasım 2014) yazısı şöyle:

 

Dersimliler haklı çıktı

 

Bir tane bile mi? Taleplerin biri bile hayata geçmedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun büyük beklentiler yaratarak geldiği Dersim’de Dersimlilerin bile kaçıncısı olduğunu hatırlayamadığı Alevi açılımı yine boş çıktı. Ama Dersimli haklı çıktı.

Düş kırıklığı demek bu yüzden doğru değil. Yine de düş kuran olmasa bile Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt’un, Davutoğlu’nun yüzüne karşı ilettiği 12 talepten hiç değilse birkaçının hayata geçirilmesi bu kadar zor olmamalıydı.

Basına kapalı yapılan Cemevi ziyareti sokaklardaki OHAL görüntüsüyle tezat oluşturacak biçimde son derece yumuşak bir ortamda geçmişti. Davutoğlu, Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt’un 12 maddeden oluşan talepler listesini, eşi Sare Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve milletvekilleriyle Hz. Ali resminin önünde oturarak ilgiyle dinlemişti.

Yanısıra, Alevi Bektaşi Platformu Sözcüsü Mustafa Karabil adlı gencin son derece cesur ifadelerle dolu kısa hitabetini de.

Yurt’un “Bürokraside bir Alevi müsteşar, bir Alevi bakan bile yok” diyerek önceliği “eşit yurttaşlık” konusuna vererek Davutoğlu’na aktardığı fakat biri için bile “söz” çıkmayan talepler listesi şöyleydi:

1. Eşit yurttaşlık, ötekileştirmeye son verilmesi.

2. Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması ve diğer ibadethanelerin yararlandığı tüm haklardan yararlanması.

3. Sivil demokratik bir anayasa istemi.

4. Özerk bir Diyanet oluşturulması.

5. Zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması.

6. Alevi dergâh ve türbelerinin Alevilere devredilmesi.

7. Alevi okullarının açılması ve Alevi akademilerinin kurulması.

8. 80 darbesinden sonra hız verilen Alevi köylerine cami yapılması ve imam atamalarının durdurulması.

9. Asimilasyon politikalarına son verilmesi.

10. Alevilerin kutsal saydığı mekânlara saygı gösterilmesi, bu bağlamda baraj, taşocağı, yol gibi kamu hizmetlerinin yapımında bu yerlerin hasar görmemesi için gerekli hasssiyetin gösterilmesi.

11. Aşure gününün resmi tatil ilan edilmesi.

12. 500 yıldır süren kırgınlıkların giderilmesi. Bu anlamda gerek Yavuz Sultan Selim, gerekse Şah İsmail Hatayi, Türk İslam tarihinin iki önemli şahsiyetidir. Eğer İstanbul’a yapılacak yeni köprünün adı Yavuz Sultan Selim olacaksa, Boğaz Köprüsü’nün adı da Şah İsmail Hatayi Köprüsü olarak değiştirilmeli ve böylece bu anlamsız kırgınlık giderilmelidir.

 

İnancımız pazarlık malzemesi olamaz

 

Cemevi Başkanı Yurt’un, kendi konuşmasının ardından söz verdiği Alevi Bektaşi Platformu’ndan bir gencin hitabetinin ise Davutoğlu’nu etkilediğini gözledim. Adı belirtilmemesine rağmen Başbakan’ın özellikle adını öğrenmek istediği Mustafa Karabil adlı Dersimli genç, sözüne “Şu anda kaçıncısı olduğunu sayamadığımız bir Alevi açılımı için Dersim’de bulunuyorsunuz” diye başlayıp şu mesajları verdi:

“Bizleri üzen bu açılımın yine hayalkırıklığıyla sonuçlanmasını istemiyoruz. STK’lerin uzlaştığı maddelerin biz de gençler olarak arkasındayız. Bilmenizi isteriz ki bu maddeler, bizim inancımızın pazarlık malzemesi olamaz. Bizim istediğimiz bastırılmak değil, samimiyetle gelen kardeşlik dostluk ve sevgidir. İşte bu hedefe ulaşırsak, asıl Alevi açılımını yapmış olacağız.

Tarihimiz boyunca hiçbir zaman kendi bencil çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmedik. Bizim için Maraş, Sivas, Dersim katliamları ne kadar önemli ve üzücüyse Roboski, Soma ve Ermenek’te yaşanan olaylar da o derece üzücüdür. Anlatmak istediğimiz, inancımızın getirdiği ezilenin ve haklının yanında olma zorunluluğu hep içimizde bulunmaktadır. Bunun getirdiği hissiyatla iletişime geçmeniz, hem sizin hem de bizim için ilerici bir adım olacaktır.

Şu anda bulunduğumuz coğrafya olan Dersim hakkında birkaç şey söylemek isterim. Bizim inancımızda doğa, çok ama çok önemli bir yere sahiptir. Dersim’de Munzur’a duyulan sevgi ve saygıdan bunu açıkça görebilirsiniz. Bu yörede HES projeleri ve altın arama girişimleriyle doğaya zarar verilmektedir. Bu tür girişimlerde yetkililerden beklentimiz halkın isteklerine kulak vermenizdir. Ancak o zaman Dersim için önemli bir adım atmış olursunuz.”

 

‘Hak Lokması yedi’ alkışlandı

 

Davutoğlu cemevindeki sunuşun ardından Dersim’de “kıymetli misafirlere sunulan” hak lokmasından yedi. Muharrem ayının başında Hacıbektaş’a gidip şimdi de buraya gelmekten mutlu olduğunu söyledi. “Allah ikrarınızı kabul etsin. Hak Muhammet Ali yolundan bizi ayırmasın” diyerek dedelerden, Cemevi’nde töreni izleyen diğer Dersimlilerden alkış aldı.

Ama işte bu kadar. Bir açılım öyküsü daha, ama bu kez öncekilere kıyasla çok daha inciterek sona erdi. Geriye altı ayrı şehirden daha otobüsler dolusu getirilmiş ve kentin sokaklarına sabah saatlerinden itibaren yığılan binlerce polisin yarattığı OHAL tablosu, halkın üzüntüsü, öfkesi, kırgınlığı, incinmişliği, BDP binasına, yanındaki dershanede üniversiteye hazırlanan gençlere sıkılan gaz bombasının hatıraları kaldı.