Gündem

Alaz Erdost: 12 Eylül davasına sadece babam için gitmedim

İlhan Erdost'un kızı Alaz Erdost, 12 Eylül davasına katılmak için dün Ankara Adliyesi'ne sadece babası için değil, herkes için katıldığını söyledi

05 Nisan 2012 17:12

 

IŞIL ÖZ /T24

4 Nisan 2012 günü, 12 Eylül duruşması başladı. Duruşma öncesi birçok isim gibi İlhan Erdost ailesinden Alaz Erdost da 12 Eylül davasına katılma talebinde bulunmak üzere dilekçe verdi. İlhan Erdost ismi, dilekçe vermiş olmalarına rağmen müdahiller listesinde yoktu.

Erdost, Adliye’ye gittikleri sabahı şöyle anlattı: “Geniş ailemizin de desteğiyle her zamanki gibi, beraber, adliyeye gittik. Sabah yürürken, “niçin gidiyorum, ne istiyorum, inanıyor muyum?” diye durmadan sordum kendime. Soruların cevabını bulamamışken de adliyeye vardım. Yine bir avuç insan, herkes tanıdık, herkes umutlu, herkes kızgın, herkes yorgun…” 

Eren Aysan, Özge Mumcu, Ayşe Tekiner ve annesi Gül Erdost ile salona girmeye çalışmışlar ancak…

 

Erdost: “İlhan Erdost ismi, dilekçemizi vermiş olmamıza rağmen müdahiller listesinde yoktu, giremedik içeri. Adliye bahçesinde beklemeye koyulduk. İçeriden haberler almaya çalıştık. Çok fazla dilekçe veren olduğu için öyle olduğunu düşündük. Öz, İpekçi ve Tütengil ailelerinin adları vardı. Bengi Öz zaten girdi ve neden müdahil olmak istediğini açıkladı.”

 

“Mahkemeden müdahillerle tek tek görüşme kararı çıktı…”

 

Erdost, annesinin bu sabah yeniden mahkemeye gittiğini söyledi. Gül Erdost, hiçbir sorun çıkmadan girmiş içeri. Müdahil olacaklarını düşünüyorlar. Erdost: “Reddedilmesi gibi bir olasılığı aklım almıyor zaten ama sanmayın ki sabah sorduğum soruları kendime sormaktan vazgeçtim!”

 

“Ben dün, oraya sadece babam için gitmedim…”

 

“Gittiğimde gördüm ki, düşündüğümden çok daha fazla insan için gitmişim. Sorular, kafa karıştırmaya devam etti. Şekil değiştirdi. Bir ablanın halini gördüm ben. Yaşlanmıştı, diğerleri gibi. Ama acı suratında gençti. Acısı yaşlanmaya direnmişti. Öfkesi gözlerindeydi, geçmemişti. Yüzümü elledim, gözümün kenarındaki kırışıklıklar geldi elime. Hissedilecek kadar derindiler. Babamın kokusunu hatırlamaya çalıştım. Bu mümkün değildi. Ne kokusu, ne sesi, ne yüzü… Babamın öldürüldüğü yaştan 4 yaş küçüğüm sadece ve kokusunu bilmiyorum. Cevaplar gelmeye devam ediyor…"
 

 

“Benim kendimi bildim bileli isteğim ne?”

 

“Ben neden oradaydım? Hukuka güvendiğim için mi? Daha geçen ay, arkadaşlarımın babaları, kardeşlerim, dostlarım, ağabeylerimi yakanları suçsuz kılan hukuka mı güvenecektim? Üstüne bize su ve gaz sıkanlara mı? Sivas Katliamı için bizi salona sokmayan, sokmamak için kötü davranan ama 12 Eylül Davası öncesi “çantanızı açtığınız için teşekkür ederim efendim” diyen, göz göze gelince gülümseyenlere mi güvenecektim? Cevabı bu muydu acaba? Annem ve amcam 32 yıldır ne için çabalıyorlar?”

Erdost, nicedir kafasını meşgul eden soruların yanıtını bulmanın zor olduğunu söyledi ve dün adliyeye gitme nedenini şöyle açıkladı: “Yasak olmayan yayını evinde 2 adet bulundurmaktan gözaltına alınan, 3 gün şartların olgunlaşması (!) için beklenen ve bir cezaevi aracının içinde ağabeyiyle beraber öldürülesiye dövülen, işkencede kaybettiğim babamın ve amcamın hesabını sormak, maşalardan değil, emri verenlerden hesap sormak, babamsız geçen yıllarımın, yitirdiğimiz nice güzel insanların, devam eden acıların hesabını sormak için oradaydım. Müdahil oldum çünkü müdahale hakkım olsun istedim. Yargılanmasını istediğim kişilerin ömrü yeter mi bilemem ama oraya getirtilsinler istedim. Sözde değil, özde cezalandırırım ben o zaman onları. Gözlerinin içine bakmak istedim. Cevaplar hala karmakarışık. Ama müdahilim. Bu yüzden. Amacım kimseye çıkar sağlamak falan değil. Amacım haykırmak. Amacım, o ablayla beraber olmak. Çünkü belki bana o, kardeşinin kokusunu anlatır, babamı koklamış gibi olurum o zaman. Ben onu nasıl yalnız bırakabilirim?”