Organize suç örgütü kurmaktan hükümlüyken Nisan 2020’de çıkarılan infaz düzenlemesi ile tahliye edilen Alaattin Çakıcı’nın, Ankara’da "suç örgütü kurmak ve tehdit" suçlarından 36 kişi ile birlikte yargılandığı bir başka davadan beraat ettiği ortaya çıktı. Mahkeme, Çakıcı'nın beraat kararına "kurduğu örgüt ile eylemler arasındaki bağlantının tespit edilemediği, sanıkların da suç işlemek amacıyla bir araya geldiklerine dair delil olmadığı" gerekçesini gösterdi.
Cezaevinde bulunduğu ve tahliyesinin henüz gündemde olmadığı dönemde açılan davanın iddianamesinde Çakıcı’nın yaklaşık 20 yıldır cezaevinde olmasına rağmen Ankara’da K.A üzerinden örgütlenmeye ve örgütü yönetmeye devam ettiği, tıbbi olmayan raporlar almak için doktorlara baskı uyguladığı, Sincan Cezaevi müdürünü ölümle tehdit ettiği ve eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a yönelik eylem hazırlığında bulunulduğu gibi ağır suçlamaların yer aldığı öğrenildi.
37 kişiye dava
T24’ün ulaştığı dava dosyasına göre Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, organize suç örgütü lideri Çakıcı’nın Keskin Cezaevi’nden Sincan Cezaevine nakli sonrasında Ankara’da yeni bir örgütlenmeye gittiği gerekçesiyle Ağustos ve Kasım 2018’de iki ayrı operasyon düzenledi. Operasyonlar kapsamında aralarında Çakıcı’nın avukatının da bulunduğu çok sayıda kişi tutuklandı. Başsavcılık, soruşturmayı Mayıs 2019’da tamamlayarak 37 kişi hakkında iddianame düzenledi.
"Affedileceği algısı oluştu"
Davanın iddianamesinde, Çakıcı’nın Sincan Cezaevine nakledilmesi nedeniyle örgütün Ankara’da aktif faaliyete geçeceği değerlendirilerek Organize Şube Müdürlüğünce çalışmalara başlandığı, "bu esnada ülke gündemine af yasasının geldiği ve Çakıcı’nın affedileceği algısının oluştuğu" ifade edildi. Çalışmalar devam ederken, bu defa Andımız’ın okullarda tekrar okutulmasına yönelik Danıştay kararının gündeme geldiği ve eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın hedef gösterildiği kaydedilen iddianamede, Bozdağ veya ailesine yönelik bir eylem yapılabileceği ihtimali ile çalışmaların genişletildiği ve bu kapsamda telefon dinleme ve fiziki takip çalışmaları yapıldığı anlatıldı.
"Bozdağ’a sansasyonel eylem planı"
İddianamede, soruşturma aşamasında yapılan çalışmalarda Çakıcı’nın talimatları doğrultusunda örgütün Ankara’da bir oluşuma gittiği ve yer temin edilerek Bozdağ’a yönelik sansasyonel bir eylem planı yapıldığı, bu eylem için de eleman, para ve silah temin edilmeye çalışıldığı öne sürüldü. Soruşturma kapsamında yapılan telefon dinlemeleri sırasında, Çakıcı’nın adamlarından K.A’nın, Ankara’daki bu oluşumun başını çektiğinin anlaşıldığı vurgulanan iddianamede, şüphelinin Bozdağ’a ulaşabilmek amacıyla yaptığı telefon görüşmelerine yer verildi.
İddianamede ifadelerine yer verilen iki gizli tanıktan biri olan Ebuzer de K.A’nın Çakıcı’nın talimatıyla planlanan sansasyonel eylemin fiziki ya da yumruklu saldırı olduğunu "Benim anladığım Bozdağ ya da yakınına fiziki bir saldırı yapılacak, örneğin yumruk atılacak bunun medyada konuşulması sağlanacaktı" sözleriyle anlattı.
"Cumhurbaşkanını görünce burnu kanar"
Gizli tanık Ebuzer ifadesinin devamında Çakıcı’nın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile dönemin İçişleri bakanı Süleyman Soylu’dan hiç hoşlanmadığını öne sürerek, "Televizyonda Cumhurbaşkanını gördüğünde bir anda burnu kanar. Psikolojisi değişir. Cumhurbaşkanı hakkında olumsuz ve kötü konuşmalar yapar. Cezaevinden çıkamayacağını anlarsa Cumhurbaşkanı’na ya da bir yakınına eylem yaptırmaktan çekinmez. Ancak bu konuda bir eylem hazırlığı olduğunu bilmiyorum" dedi.
"İstenilen eylem yapılmazsa kendilerini vururlar"
Gizli tanık Atilla ise ifadesinde, Çakıcı’nın cezaevindeyken verdiğini iddia ettiği bazı silahlı saldırı eylemlerini anlatarak, "Çakıcı şöyle talimat verir, 'ses çıkacak' der. Bunun için de bir hafta ya da 10 gün gibi bir süre koyar. Bu süre içerisinde talimat verilen adamlar mutlaka konu ile ilgili bir eylem yapmak zorundadırlar. Örgütün kuralı, bu eylemin istenilen sürede yapılmasıdır. Eğer istenilen eylem yapılamazsa talimat verilen şahıslar kendilerini vururlar ya da kendilerini cezalandırmadıkları takdirde vurulurlar, bunun benim bildiğim 2017-2018 arasında 5 tane örneği vardır" dedi.
"Damada bir bilezik tak"
Gizli tanık Atilla, devamında ise şunları anlattı:
"Çakıcı bir şahıs için ‘damada bir bilezik tak’ derse, istediği şahsın ayağından vurulması talimatıdır. ‘Hem kız hem erkek tarafına bilezik takalım’ derse vücuduna isabet sağlayacak şekilde vurulmasıdır, nereden vurulduğu önemli değildir. 'Buna kolye takalım’ derse bel üstünden vurulacaktır talimatıdır. ‘Süzgeçten geçir’ derse bel altından vurma talimatıdır. Cezaevindeyken vurulacak şahıs ile ilgili talimat verecekse zaten kimle ilgili konuştuğu muhatabı tarafından bilindiği için sadece eliyle tetik işareti yapar. Tetik işaretini çok sık kullanır.
"Erdoğan’ın oğlunu mahkemede tehdit etti"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevmez. Hatta nefret ettiğini bile söyleyebilirim. (…) Ankara'da bir mahkemede yapılan duruşmada gizlice alınan ses kayıtlarında Cumhurbaşkanının oğlunu ‘dokunulmazlığı yok’ diyerek tehdit etmiştir. Bu 7 dakika 59 saniyelik ses kaydı internette hala mevcuttur."
Savcılık: Örgütü yönetmeye devam ediyor
İddianamenin devamında savcılık Çakıcı için şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yaklaşık 20 yıldır cezaevinde olmasına rağmen cezaevi görevlilerine, hastanede kaldığında tıbbi olmayan raporlar almak için hekimlere uyguladığı baskı, tehdit ve şantajla denetimsizlikten faydalanarak örgüt yönetici ve üyelerine konusu suç oluşturan talimatlarını avukatları, ziyaretçileri ve refakatçileri aracılığıyla ulaştırdığı, yazdığı ya da yazdırttığı ve medyada yayınlattırdığı basın bildirileri ve açıklamalarla siyasi liderleri, gazete yazarlarını tehdit etmekte, toplum üzerinde örgütünün korkutucu ve tehlikeli olma özelliğini bizzat göstermekte, sonrasında örgüt üyelerinin onun adını kullanarak talimatları doğrultusunda yağma gibi eylemleri gerçekleştirmesini sağladığı, özellikle gizli tanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere, örgüt yönetici ve üyelerine sağladığı düzenli menfaatler ve gerekirse örgüt içi cezalandırmalar yoluyla örgüt disiplinini ve hiyerarşisini devam ettirdiği, sanık K.A’nın Ankara'da örgütlenme ve faaliyette bulunma talimatını Sincan Cezaevi'nde vermesi de halen örgütü yönetmeye devam ettiğini gösterdiği, Sincan Cezaevine nakledildiğinde kendisi ile görüşen cezaevi müdürü Kahraman Topaloğlu'nu ‘sen doktorlardan ve devletten üstün değilsin, biz gerekirse yumruğumuz ile adam öldürürüz diyerek’ ve tetik işareti yaparak tehdit ettiği anlaşılmıştır."
4 yıl sonra beraat
Savcı Murat Sazak tarafından açılan dava Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Yargılama sürerken Çakıcı, Nisan 2020’de çıkarılan infaz düzenlemesi ile tahliye oldu. Yaklaşık 4 yıl süren dava Nisan 2023’te karara bağlandı. Mahkeme, Çakıcı ve 36 sanığı "örgüt" suçundan beraat ettirdi. Mahkemenin beraat kararının gerekçesinde, iddianamede suç tarihinin 15 Kasım 2018 olarak gösterildiği, öncesinde gerçekleştiği bahsedilen eylemler hakkında yargılamaların yapılarak sonuçlandığı ifade edilerek, "Suç tarihinde kurulduğu iddia olunan örgüt ile bahsi geçen önceki eylemler arasında bağlantı olup olmadığının tespitinin yapılamadığı" öne sürüldü. Gerekçeli kararda, 15 Kasım 2018’de kurulduğu iddia olunan örgütte, "sanıklar arasında emir ve komuta zincirinin, örgütten ayrılamama ve örgütün istediği şekilde hareket etme ve yaşama zorunluluğunun tespit edilemediği" iddia edilerek, "Sanıkların suç işlemek amacıyla bir araya geldiklerine dair delil olmadığı" ifade edildi.
"Cezaevi müdürüyle uzlaştılar"
Çakıcı’nın cezaevinde tehdit ettiği Sincan Cezaevi Müdürü Kahraman Topaloğlu’na yönelik tehdit suçunun uzlaşmaya tabi olduğu ve tarafların uzlaştığı belirtilen kararda, Çakıcı’nın örgüt kurma suçundan beraat etmesi nedeniyle diğer sanıklardan ele geçirilen silahlardan da sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan da beraatına hükmedildiği kaydedildi.
Edirne ve Bolu’da da benzer raporlar: Hastalıkları göz önüne alındığında sigara içmesinde sakınca yokturÖte yandan davanın iddianamesinden, Çakıcı’nın Keskin Cezaevindeyken aldığı ortaya çıkan sağlık raporlarının benzerini Edirne ve Bolu Cezaevinde kaldığı dönemlerde de aldığı anlaşıldı. Buna göre Çakıcı’ya, Edirne Cezaevindeyken verilen 30 Mart 2016 tarihli diyet raporunda "Şahsın haftada 300 gr kadar köfte, 2-3 gün birer porsiyon beyaz et yemesinde sakınca olmadığı, besinlerin yağda pişirilmeden buğulama ya da ızgara şeklinde pişirilmesinin uygun olduğu, cezaevi koşullarında bu besinlerin belirtildiği şekilde temininin mümkün görülmediği, dolayısıyla cezaevinin belirleyeceği bir lokantada ücreti kendisi tarafından karşılanmak koşuluyla bu besinlerin yaptırılıp iletilmesinin uygun görüldüğü" yazıldı. Bolu Cezaevinde kaldığı dönemde aldığı 6 ayrı raporda ise, özetle şu ifadelerin yer aldığı belirtildi: 7-8-23-27 Şubat 2017 tarihli raporlarda; "Adı geçenin mevcut hastalıkları göz önüne alındığında infaz süresi boyunca gittiği cezaevlerinde avukat mahallinde sigara ve kahve içmesinde sakınca olmadığı", "Hastalıkları hayati risk taşıdığından infaz süresince gittiği cezaevlerinde dörtlü tekli odalarda kalması ve kendi isteği doğrultusunda talep ettiğinde yanına 1 veya 2 kişinin verilmesinin uygun olduğu", "V… marka saç bakım takımı kullandığından, saçlarının dibine nüfuz etmesi için kalın, ince dişli, sert 3-4 adet tarak almasında ve kullanmasında cezasının infazı süresince odasında ve üzerinde bulunmasında sakınca olmadığı", "Ayaklarındaki nasırlaşma nedeni ile 2 adet bisturi ucu ve sapının verildiği ve infazı süresince gittiği her ceza infaz kurumunda odasında ve yanında bulundurmasında sakınca bulunmadığı" |
Rapor aldı, nakil işlemlerini durdurduİddianamede ayrıca Çakıcı’nın Kırıkkale Keskin T Tipi cezaevinde aldığı raporlara da yer verilirken, bu raporlardan 24 Temmuz 2018 tarihli olanında "kara, hava, deniz yolu ile kara ve hava ambulansları ile Kırıkkale il dışına sevk edilemez, ayrıca bu bahisle hastanede yattığı, mahkûmiyeti süresince ve mahkûmiyeti bitip tahliye olduktan sonra kendini iyi hissederse sadece mahkeme ve adliyeye gidebilir, başka hiçbir devlet kurumuna götürülemez, hasta her an ölüm riski taşımaktadır" yazdığı belirtilerek, şu değerlendirme yapıldı: "Çakıcı’nın bugüne kadar almış olduğu doktor raporları incelenmek üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafınca nakil olmasında bir sakınca olmadığına yönelik rapor verilmiş ancak nakil işlemleri devam ederken 24 Temmuz 2018 tarihinde hükümlünün nakledilmesinin uygun olmadığı şeklinde yeni bir rapor alarak nakil işlemlerini durdurmuştur." |