Sözcü yazarı Soner Yalçın, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Önceki seçimde adını kullanmazken bugün ağır sözlerle İyi Parti liderine neden saldırıyor" sorusunu gündeme getirdi. "Erdoğan benzer sözlerini sürdürdüğüne göre, bu sözler, miting alanında spontane /anında söylenmiş değil; seçim kampanya stratejisi olarak sarf ediliyor" diyen Yalçın, "Akşener'e hapis tehdidi"nin benzerinin 3 yıl önce ABD'nin de gündeminde olduğunu kaydetti. Yalçın, "Bir ayağı New York'ta olan Halil İbrahim Bacacı, AKP/Erdoğan'ın “Akşener'i kodese tık” kampanyasına da destek veriyor mu? Trump'ın seçim kampanyasını kopyalayan kim? Sormayalım mı?" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Akşener'in CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Denizli'de düzenlediği mitingdeki sözleri nedeniyle hesaplaşacağını söylemiş, "Birileri şu an cezaevinde süre dolduruyor. Aynı yola sen de düşebilirsin" ifadesini yöneltmişti. Akşener de Erdoğan'ın 28 Şubat paşalarından korktuğunu ima ederek, "Hodri meydan" yanıtını vermişti.
Yalçın, Erdoğan'ın ifadelerinin "seçim kampanya stratejisi olarak sarf edildiğini" söylediği “Onu kodese tık” başlığıyla yayımlanan yazısında şunları kaydetti:
AKP seçim stratejisini-kampanyasını kim yapıyor?
Faruk Acar'a ait Andy-Ar gibi iki-üç şirket adı verebiliriz.
Rahmetli Erol Olçok'un sahibi olduğu Arter şirketiyle, Erdoğan'ın yolunun geçen seçim öncesi ayrıldığını biliyoruz.
Peki Erdoğan, sadece Andy-Ar ile mi çalışıyor? Kampanyaya destek veren başka reklam ajansı filan yok mu?
Bu sorunun kafamda oluşmasının sebebi Erdoğan'ın, Meral Akşener'e hitaben ettiği söz oldu:
-“Birileri şu an cezaevinde süre dolduruyor aynı yola sen de düşebilirsin. Neden? Cumhurbaşkanı'na iftira atamazsın. Hanımefendinin kaçacak deliği de yok. Çünkü o milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak…”
Önceki seçimde Akşener'in adını ağzına almayan Erdoğan, bugün bu derece ağır sözlerle İYİ Parti liderine neden saldırıyor?
Erdoğan benzer sözlerini sürdürdüğüne göre, bu sözler, miting alanında spontane /anında söylenmiş değil; seçim kampanya stratejisi olarak sarf ediliyor.
Yandaşlar “Onu kodese tık” etiketiyle kampanya başlattı mı?
AKP/Erdoğan'ın bu taktiğe neden ihtiyaç duyduğu ayrı yazı konusu! Benim merakım, Akşener'e “hapis” tehdidiyle sert yüklenilmesi fikri kime ait?
Çünkü:
Bu sözler üç yıl önce ABD'nin gündemindeydi…
Manipüle etmek
Trump'ın başkanlık kampanyası, ABD tarihinin en çok yalan söylenen seçimini ortaya çıkardı.
Trump'ın kampanyası, doğru olma zorunluluğunu kökten ortadan kaldırdı; sadece ilginç olmak yeterliydi. Bunun için her yola başvurdular…
Tesadüf mü; üç yıl önceki Trump'ın kampanyasının benzerini Türkiye'de yaşıyoruz. Sürekli kurgu hikâyeler yaratılıyor. Örneğin, “kadınlar ezanı yuhaladı!”
Trump yandaşları, “Teksas'ın Kalbi” isimli sahte Facebook hesapta, “Teksas'ın İslamileştirilmesini Durdurun” diye protesto düzenledi! 28.3 milyon nüfusu olan Teksas'ta, Müslümanların sayısı 400 bin! Ama mesele bu değildi; Trump'ın kampanyasının “günah keçilerinden” biri İslam idi.
Hillary Clinton'ı tasvir eden bir pankart üzerine, “Bence şeriat özgürlük için yeni bir yol olacak” yazıp sosyal medyada paylaştılar.
Öyle ya, bin kişiyi önyargılarına hitap ederek ikna etmek, bir adamı mantıkla-akılla ikna etmekten kolaydı…
Mansur Yavaş'ın başına gelene şaşırmıyorum; Hillary Clinton'ın kampanya yöneticisi John Podesta insan kaçakçılığı yapan pedofili/sübyancı çetesinin adamı olarak gösterildi!
Trump'ın nefret kaynaklı söylemininin hedefinde kuşkusuz rakibi Hillary Clinton da vardı. Clinton'ın birtakım e-postaları ortaya çıkarılıp, “onu kodese tık” kampanyası başlatıldı. Neler yapmadılar; açık kasa kamyonların arkasına demir kafes yapıp içine hapishane üniformalı Clinton'ın cansız mankenini koyup halk arasında dolaştırdılar.
Yalancı Trump ise hep şunu söylüyordu:
“Sizinleyim Amerikan halkı… Ben sizin sesinizim.”
Sormayalım mı
Sorumu tekrarlıyorum:
AKP/Erdoğan'ın seçim kampanyasını kim/kimler yapıyor?
Tarih: 25 Ocak 2019.
Odatv şu haberi yaptı:
-“Medya Kulislerinde Konuşulan Bomba Fısıltı.”
Bu haberin detayını veremeyeceğim. Çünkü:
Adı üstünde “kulis” olan haber, Serhat Albayrak'ın şikayeti üzerine kaldırıldı.
Tarih: 2 Şubat 2019.
Kaldırma kararı ulaştıktan sonra Odatv, “Dokunanı Sildiriyorlar” diye haber yaptı.
Bunu da mahkeme kararıyla sildirdiler! Yetmedi…
Burak Erdoğan, Serhat Albayrak, Berat Albayrak ceza ve tazminat davası açtı.
Tüm bunlara sebep olan kulis ise bir reklam ajansının kurulmasıydı! Bu sebeple…
-Ceza davası açtırmaya çalışmak…
-250 bin liralık tazminata hükmettirmeye çabalamak…
Ne oluyor? Yaparsınız açıklama herkes gerçeği öğrenir. “Kimse bize dokunamaz” tavrını anlamak zor. Konuya dönersek…
Halil İbrahim Bacacı adını duydunuz mu?
-Bilal Erdoğan'ın Kartal İmam Hatip Lisesi'nden arkadaşı.
–Ensar Vakfı Başkan Yardımcısı.
-Merkezi New York'ta bulunan TURKEN Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi.
-Kadir Topbaş'ın oğlu Hüseyin Ersan Topbaş ile -KBT Dış Ticaret- ve Abdullah Gül'ün damadı Mehmet Sarımermer ile -FENN A.Ş- ortak şirketler kurdu.
Uzatmayayım… (Ki Kartal İmam Hatip Lisesi mezunlarının iş becerileri bence kitap olur!)
Halil İbrahim Bacacı, “Out Medya” adlı reklam şirketinin sahibi.
Hani, ana arterlerde bulunan otobüs durakları ile diğer açık hava reklam alanlarını kiralama hakkı işte bu şirkete ait. “Her yerde de AKP reklamı var” diye düşünmeyiniz, bu şirket veriyor!
2016'da kurulan şirket kısa zamanda, (1995 yılından beri Alman Wall şirketinin elinde tuttuğu) reklam alanlarını alıverdi. Turkcell reklamları da BPN'den alınıp ona verildi…
Demem o ki:
Bir ayağı New York'ta olan Halil İbrahim Bacacı, AKP/Erdoğan'ın “Akşener'i kodese tık” kampanyasına da destek veriyor mu?
Trump'ın seçim kampanyasını kopyalayan kim?
Sormayalım mı?