İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, artan hayvan cinayetlerine değindiği bugünkü grup toplantısı konuşmasına, “Hayvanla başlayan eziyet denemedir, sonrası insanlar üzerindedir!” uyarısında bulundu.
Akşener, "Bizler, Allah’ın yarattığı ve bizlere emaneti olan kuşlar, aç kalmasın diye, medreselere ve camilere, “kuş köşkleri” yapacak kadar, zarif bir medeniyetin evlatlarıyız. Bizim şanlı töremizin ve görkemli medeniyetimizin, düşkün ve başıboş hayvanlara karşı gösterdiği, şefkat ve merhamet, batıda bile, takdirle karşılanmıştır. Fransız şairi Lamartin, bu takdirini şöyle ifade eder: “Türkler, kuşlara, köpeklere, velhasıl Allah’ın yarattığı her şeye, hürmet ederler. Bizim memleketlerde, başıboş bırakılan, veya eziyet edilen bu zavallı hayvan cinslerinin, hepsine, şefkat ve merhametlerini, teşmil ederler. İşte o nedenle, 'İyi' Parti iktidarında; milletimizin mayasında olan, şefkat ve merhamet duygusunun sarsılmasına, asla müsaade etmeyeceğiz. Bu sorunu, devlet geleneğimize ve törelerimize yakışır biçimde, ivedilikle çözeceğiz. Hem, çocuklarımız güvenli sokaklara kavuşturacak, hem de, memleketimizde nefes alan, tüm canlılarımızı, onurlu bir yaşam hakkına kavuşturacağız. Emin olun, çok az kaldı!" ifadelerini kullandı.
Akşener, hayvan dövüşleri, sık sık vahşet haberlerinin geldiği belediye barınakları, sahipli hayvanların sokağa bırakılması gibi pek çok hayvan hakkıyla ilgili vaatlerini sıraladı.
Akşener’in grup toplantısında konuşmasının ilgili bölümü şöyle:
Uzun süredir, sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili haberleri, endişeyle takip ediyoruz. Bu mesele, ülkemiz için, artık çok ciddi bir sorun hâline geldi. Bu sorun; gün geliyor, masum çocuklarımızı tehlikeye atıp, canlarına mal oluyor, gün geliyor, sessiz canlarımızın, canice katledilmesine sebep oluyor.
Buradan açıkça ilan etmek istiyorum: Bizim; 11 yaşındaki Mustafa’mızının, hayatını kaybetmesine de; Geçtiğimiz hafta, Konya’daki barınakta yaşanan vahşete de; zerre tahammülümüz yoktur.
Bizim için, buradaki esas mesele; “yaşam hakkının“ ihlalidir. Nasıl ki tüm insanların, onurlu bir yaşam hakkı varsa; O insanlarla aynı dünyayı, aynı toprağı, aynı havayı paylaşan tüm canlıların da, onurlu bir yaşam hakkı vardır.
Dolayısıyla bizim anlayışımıza göre; mesele, 'yaşam hakkı' olunca, devlet de, bu konuya duyarsız kalamaz. Sokaklarımızın, milletimiz için, güvensiz hâle gelmesine de, barınaklarımızın, işkence merkezlerine dönüşmesine de, razı olamaz. Ancak; devlet yönetmekten, bihaber olan bu iktidar, bu konuda da, tüm beceriksizliğini gözler önüne seriyor. Hatırlayın; 18 Kasım’da, Sayın Erdoğan, bir açıklama yapmıştı. Demişti ki; 'Sahipsiz sokak hayvanlarının yeri, sokaklar değil, barınaklardır. Belediyeler, barınaklar inşa ederek, başıboş sokak hayvanlarını toplamalı. Konya Büyükşehir Belediyemizin, çok örnek bir çalışması var.'
"Sessiz hayvanlara işkence eden vicdansızları lanetliyorum"
Bu açıklamadan, tam 1 hafta sonra, Sayın Erdoğan‘ın, örnek gösterdiği, Konya Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkez’inde, korkunç bir vahşetin, görüntülerine şahit olduk. Eminim ki, birçoğunuz, benim gibi, o işkence görüntülerini, izlemekte bile zorlandı. İnsanlıktan nasibini almamış, vicdansız bir caninin, yaptıkları karşısında, hepimizin yüreği sızladı. O sessiz hayvanlara, işkence eden vicdansızları, kendilerine emanet canlıları, açlıkla sınayan kalpsizleri, buradan, bir kez daha lanetliyorum. Allah her birini ıslah etsin!
"Hayvana karşı yapılan o iğrençlik, ilk adım"
Sarıyer'de sosyal medyaya düşen bir sokak köpeğinin üzerine oturup boğazını sıkıp öldürmeye çalışan gençten bir şahsın videosu yayınlandı. Bazı yerlerde 'taciz, istismar' diye geçiyor. Net bir şekilde, kedi ve köpeklere tecavüz eden erkeklerin görüntüleri geliyor. Bunlara baktığımız zaman, o gün o kedi-köpeğe tecavüz eden yaratığın, yarın bizim küçük çocuklarımıza aynı şeyi yapmayacağını kimse söyleyemez. Hayvanlar üzerinde denenen pek çok adiliğin daha sonra çocuklara ve kadınlara uygulandığını psikologlar ve sosyoloji söylüyor. Hayvan, ilk adım. Hayvana karşı yapılan o iğrençlik ilk adım.
Birincisi, ceza yasasında bunların kabahatler kanunu şeklinden çıkartılıp, ceza yasasına konuşmasıdır. Para verip kurtulacağını düşünmemelidir! Hapis yatacağını bilmelidir, caydırıcılık sağlanmalıdır.
Biliyoruz ki; Bu caniler için, yürekleri soğutacak bir cezai yaptırım, maalesef kanunlarımızda yer almıyor. Üstelik iktidar da, her zaman olduğu gibi, olay yaşandıktan sonra, “gereken tedbirleri aldık” demenin, ötesine geçemiyor.
"Milletimizi, düşman kamplara ayırıyor"
Hatta; Devlet yönetmenin, gereğini yerine getirerek, bu konuya son verecek netlikle, somut adımlar atacağına; yine, insanlarımızı, birbirinin karşısına dikerek, işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Ciddiyetsiz açıklamalar, bilinçsiz yönlendirmelerle, milletimizi, düşman kamplara ayırıyor. Bir yanda; sahipsiz sokak hayvanlarının, saldırısına uğrayan, sevdikleri zarar gören, ve haklı olarak tepki gösteren vatandaşlarımız, hayvan düşmanı ilan edilirken; diğer yanda ise; Hayvanları koruyan, ve onların güvensiz barınaklarda yaşamasına, tepki gösteren, hayvanseverlerimiz de, “hayvanperest” ilan edilerek, hedef gösteriliyor.
Böyle vicdansızlık olmaz! Böyle ciddiyetsizlik olmaz! Böyle devlet yönetilmez!
Ülkemizde yaşanan, tüm sorunlara olduğu gibi, bu soruna da, aklın, bilimin, hukukun, ve vicdanın çerçevesinde, çözüm bulmak zorundayız. Nitekim biz, İYİ Parti olarak, sorumlu devlet anlayışımız gereği; Hem sahipsiz sokak hayvanlarının korunması, Hem de, sokaklarımızın güvenliğinin sağlanması için, bir çalışma yaptık.
Bu doğrultuda, İYİ Parti iktidarında; sahipli hayvanların olduğu kadar, sahipsiz hayvanların da, yaşam hakkını destekleyeceğiz.
"Kısırlaştırma yapılmadığı için inanılmaz bir popülasyon artışı var"
Ekonomik durumu iyi olan aileler çocuklarına oyuncak alır gibi yavru köpek alıyorlar. Genelde cins ve küçük ırk oluyor. Yazlık dönemi bitiyor ve onları sokağa bırakıyorlar. Bir derin sorunumuz da budur. Öyle bir yasa yapılmalı ve uygulanmalı ki, satın alma halinden sokağa bırakılma haline kadar olan süreç kayıt altında olmalı. Sorumluluğu üzerine alıp hayvan sahiplenen kişilerin sağlık, ekonomik dışında sokağa salmasının imkansız hale getirilmesi ve bunu yaptığı takdirde ceza görmesi gerekiyor.
Beykoz ormanlarına atılan hayvanlarla ilgilenen bir vatandaşım. Sokaktan toplanıp belediyeler tarafından atılanlar var, o köpeklerin içine kediler atılıyor, küçük ırk hayvanlar atılıyor. Lüks arabalar yolda duruyor, köpeği atıyor ve gidiyor. Hayvan bekliyor. Sonuç olarak o kalabalığın içine girince önce dayak yiyor, gönüllüler gecikirse, büyük köpekler küçük köpekleri yiyor. Kısırlaştırma yapılmadığı için inanılmaz bir popülasyon artışı var. Kötülüğün karşısında iyi insanların elinden gelen çaresizlik halinde tezahür ediyor.
Saldırganlık geçmişi olan, engelli, ya da güçten düşmüş hayvanların, yerel yönetimlerce kurulan, veya izin verilen hayvan bakımevlerine, insancıl yöntemlerle, naklini sağlayacağız.
"Hayvanla başlayan eziyet denemedir, sonrası insanlar üzerindedir!"
Hayvan üretimi var illegal, daha önemlisi, köpek dövüşü var bu ülkede. Bunlara en ağır cezaların verilmesini sağlayacağız. Ben takip edeceğim. Bir sektör halinde! Bizim kangallarımızın halini bir görseniz... Derin internet dedikleri alanlardaydı eskiden, o kadar büyük bir rahatlık var ki şimdi sosyal medyadan bunların dövüş tarihleri, yerleri ilan ediliyor, bahisler açılıyor. Bugün bunu yapan yarın çocuklarımızı dövüştürür, çocuklarımız üzerinden bahis açar. Kızlarımız üzerinden bahis açar. Hayvanla başlayan eziyet denemedir, sonrası insanlar üzerindedir!
Hayvanların; fizyolojik, sosyal, psikolojik, çevresel ve davranışsal gereksinimlerini, karşılamak için, barınaklarımızı, evrensel standartlarda, geliştireceğiz. Özellikle, bugün yaşadığımız acıların, bir kez daha tekrarlanmaması için; saldırganlık geçmişi olan hayvanların, dünya standartlarında, bir rehabilitasyon programına alınarak, iyileştirilmelerini sağlayacağız.
"Düzenli ve disiplinli bir kısırlaştırma programını, hayata geçireceğiz"
Ayrıca; barınaklardaki hayvanlarımızın, kontrolsüz nüfus artışını önlemek için de, düzenli ve disiplinli bir kısırlaştırma programını, hayata geçireceğiz. Şu anda, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanun’a ek olan, “Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği Kapsamında, Geçici Bakımevi Şartlarının” içeriğinde; bir barınağın, nasıl olması gerektiğine dair, her türlü detayı içeren, kapsamlı bir mevzuat bulunuyor. Ama; mevzuatta bulunan maddeler, bugün; maalesef ne uygulanıyor, ne de denetleniyor. Yani; barınakların koşulları ve hayvanların kaderi, tamamen oralarda çalışan personelin, inisiyatifine bırakılıyor. İşte bu yönetimsizliğin, acı sonuçları da; Konya’da olduğu gibi, karşımıza çıkıyor. Sessiz dostlarımız, kafeslerin içinde; Aç kalarak, sevilmeden, koşup oynamadan, hatta çoğu zaman, kötü muameleye maruz kalarak, yaşam mücadelesi veriyor.
Bir belediyenin barınağının önünde bir kız çocuğu, küçüklü-büyüklü köpekler ve bir anne köpek yavrusunu alıp ağzında o kız çocuğuna uzatıyor. Anne çocuğunu kurtarmak istiyor. O çocuk orada kaldığında muhtemelen ölecek. Bunu alın diyor. Bu barınağın içindeki iğrençliği size anlatamam. Barınaklara hayvanseverlerin canları istediğinde girip çıkmasını sağlamak zorundayız, biz bunu yapacağız. O kadar çok kaynak lüzumsuz yere dağıtılıyor ki, hayvanseverlerin, derneklerin, gönüllülerin, barınakların içine girip çıkmasının sağlandığından itibaren bu gönüllülerin ortaya koyduğu kaynaklar daha fazla garibana ulaşacak hale gelir.
"Biz; barınakların evrensel standartlara göre ruhsatlandırılmasını ve düzenli olarak denetlenmesini sağlayacağız"
Aslında, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan, ama her işi olduğu gibi, bu işi de, eline yüzüne bulaştıran iktidarın aksine; biz; barınakların, evrensel standartlara göre ruhsatlandırılmasını ve düzenli olarak denetlenmesini sağlayacağız. Hayvanseverlerin duyguları üzerinden kaynak oluşturmaya çalışan, denetlenemez, lüzumsuz, bu işten rant sağlayan durumlar var. Bu şeffaflık sağlandığında buradan rant sağlayan, hayatını bu tür işlerle insanları çarparak götürenlerin de önüne geçilmiş olur
Ayrıca; rehabilite edilen ve eğitilen hayvanlarımızın, doğru ailelere sahiplendirilmesi için, düzenli ve etkili kampanyalar yürüteceğiz.
Bunun yanında ise; milletimizi, evcil hayvan sahipliğinin, sorumlulukları konusunda bilgilendirecek, hayvanları terk etmenin etkileri, ve sonuçları konusunda, farkındalık çalışmalarını artıracak, cezai yükümlülükleri de ağırlaştıracağız. Şüphesiz ki; Sahipsiz sokak hayvanları meselesinde, atılması gereken en önemli adımlardan biri de; merdiven altı ve kayıt dışı üretimin engellenmesidir. Bu doğrultuda, İYİ Parti olarak biz; sorunun köküne inecek, hayvan üretimine, belirli standartlar ve caydırıcı vergiler getirerek, hayvan nüfusu artışını, kontrol altına alacağız. Mutlaka kısırlaştırma yapılması gerekiyor.
Ve son olarak da; 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun, caydırıcılık konusundaki yetersizliğinin önüne geçen, ek düzenlemeler getireceğiz. Hayvanlara karşı, sokakta, evde, ya da barınakta işlenen suçların, idari para cezasıyla geçiştirilmesine, asla izin vermeyeceğiz. Cezaların, suçun ağırlığına göre, sınıflandırılmasını sağlayacağız.
"Hem çocuklarımız güvenli sokaklara kavuşturacak hem de tüm canlılarımızı onurlu bir yaşam hakkına kavuşturacağız"
Bizler, Allah’ın yarattığı ve bizlere emaneti olan kuşlar, aç kalmasın diye, medreselere ve camilere, “kuş köşkleri” yapacak kadar, zarif bir medeniyetin evlatlarıyız. Bizim şanlı töremizin ve görkemli medeniyetimizin, düşkün ve başıboş hayvanlara karşı gösterdiği, şefkat ve merhamet, batıda bile, takdirle karşılanmıştır. Fransız şairi Lamartin, bu takdirini şöyle ifade eder: “Türkler, kuşlara, köpeklere, velhasıl Allah’ın yarattığı her şeye, hürmet ederler. Bizim memleketlerde, başıboş bırakılan, veya eziyet edilen bu zavallı hayvan cinslerinin, hepsine, şefkat ve merhametlerini, teşmil ederler.
İşte o nedenle, 'İyi' Parti iktidarında; milletimizin mayasında olan, şefkat ve merhamet duygusunun sarsılmasına, asla müsaade etmeyeceğiz. Bu sorunu, devlet geleneğimize ve törelerimize yakışır biçimde, ivedilikle çözeceğiz. Hem, çocuklarımız güvenli sokaklara kavuşturacak, hem de, memleketimizde nefes alan, tüm canlılarımızı, onurlu bir yaşam hakkına kavuşturacağız. Emin olun, çok az kaldı!