İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ekonomik duruma dikkat çekerek, "CHP'ye, AKP'ye, İyi Parti'ye oy veren esnafın durumu facia!" dedi.
Akşener Ankara'da partisinin üye katılım töreninde konuştu. Erdoğan, “Ailemize katılan bizi güçlendiren, pek çok şeyi göze alıp bizimle yol yürümeye karar vermiş arkadaşlarımızla beraberiz. Ankara il Başkanımızın, Teşkilat başkanımızın bütün milletvekillerimizin şahsında teşekkür ediyorum. Bu partiyi 7’den 77’ye göğüs gerdik hep birlikte kurduk, pek çok şeye göğüs gerdik. Kraldan çok kıralcı olanlar ellerindeki kocalan bir sopayla İyi ailesi içerisinde yer almak isteyen herkesin kafasına o sopayı indirmeye çalıştılar ve indirdiler. Bu salonu şereflendiren sizler Türkiye’nin her tarafında aynı iradeyi gösterdiniz, Türkiye’nin partiler siyasi tarihine bakıldığında en hızlı en çabuk ve para yok cep delik cepken delik bir şekilde imece usulü ile Türkiye’nin her tarafında teşkilatlanıp seçime girme hakkı kazanmış bu partiyi altı ayda bu insanlar seçime hazır hale getirdi. Bunu ben bu dünyadan göçünceye kadar anlatacağım, aklım başımda olduğu sürece her mikrofona konuştuğumda anlatacağım. Bu bir cesurlar öyküsüdür, iyiler öyküsüdür. Bu hikâye başlı başına doktora mastır tezleri yaptırılacak bir hikâyedir. Onun için bütün arkadaşlarıma en kalbi teşekkürlerimi sunarım, Allah razı olsun derim çünkü buna çok kalpten inanıyorum. Her biriniz birer cesur bir iyi insansınız." diye konuştu.
"Bizim içimizde ciğerinde ur olan yoktur"
Akşener, "Bunu o yıllarda başarabilmek kolay değildi ama bunların hepsine direnildi. O yıllarda hepimize bir şey söylediler. 28 Şubat’ın Meral Akşener’ine kafir dendi. Biz kırk kişiyiz bu siyasette herkes birbirinin ciğerini bilir. Eğer o ciğerlerdeki urları biliyorsak, o ciğerinde ur olanlar çok dikkatli olmaları gerekir. Burada ciğerinde ur olan yoktur. Ben bu ülkede en zor zamanlarda içişleri bakanlığı yaptım ve bizim içimizde ciğerinde ur olan yoktur, yoktur, yoktur nitekim hiç de çıkmamıştır. Şimdi o seçime de girildi, milletimiz teveccüh gösterdi grup da kuruldu, devletimiz bize para verdi. Bir lira bağış almadan, milletimizin verdiği ile devletin verdiği para ile teşkilatlarımızı da partimizin sistemini de ferah ferah yönettiğimiz ve o sistemi son derece tutumlu bir şekilde o milletin vergilerini hayra kullanarak bir sistem kurduğumuz bir siyasi partiyiz." değerlendirmesinde bulundu.
"İtibardan tasarruf olmaz diyen arkadaşlarımıza partimizin ekonomik düzenini incelemelerini öneriyorum"
Akşener, "Devletin paralarının nasıl kullanıldığından çok nereye kullanıldığı önemlidir. Biz hukuki hata yapmadığımız gibi hayra vesile olacak şekilde harcıyoruz. Partimize verilen paranın, o helal paranın dörtte birini il ve ilçelerimize zorunlu olarak dağıtıyoruz. Çünkü bu bir vebaldir bizim için çünkü o il ve ilçe teşkilatlarını kuran kardeşlerimiz ceplerinden harcadılar. Dolayısıyla kimseden bir şey istemek zorunda kalmamaları için böyle bir yöntemimiz var. Büyük harcamaların olmadığı, tutumluluğun ne kadar önemli olduğunu, israf yapmamanın da ne kadar itibarlı bir iş olduğunu dünya aleme ve bizi yönetenlere gösterdiğimiz bir kaynak harcama metodu uyguluyoruz. İtibardan tasarruf olmaz diyen arkadaşlarımıza partimizin bu ekonomik düzenini incelemelerini öneriyorum. Hem tutumlu olup hem de her şeyi en iyi şekilde başarabildiğiniz bir ekonomik sistemin nasıl kurulduğunu ben bizi yönetenlere buyurun inceleyin diye bir vaka analizi olarak öneriyorum. Ondan sonra iddia ediyorum o on uçağın beşini satarlar. Biz emin adımlarla yürüyoruz." açıklamasını yaptı.
Akşener konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçekten millet bizi çağırıyor. Sizde geziyorsunuz ben de geziyorum, ne hikâyeler dinliyoruz. 500 milyon dolar uçaklarla gezenlerin işitmesi gereken ne acılı hikâyeler dinliyoruz. Konya’dan bizi arayanlar var, esnaftan var, gençlikten var, annelerden var, Aksaray’dan arayanlar var, Yozgat’tan arayanlar var, Nevşehir’den arayanlar var. Yani İç Anadolu’nun Selçuklu coğrafyasının yüzde 80-85 AK Parti’ye oy vermiş bölgelerin ilçelerinden arayanlar var; çocuklarına bilgisayar istiyorlar, EBA için. Esnafları geziyoruz, diyorlar ki; derdimizi söyleyin. Her bir İyili yönetici şu an itibarıyla yaptığımız iş sadece vatandaşı dinlemek onun sorunlarını Milletvekili aracılığıyla Meclis’te, kürsü aracılığıyla grupta ve il ve ilçe teşkilatlarımız aracılığıyla da o şehirlerde yerel basın üzerinden öne koymak oraya dikkat etmek.
"Yolun sonu görünüyor"
Birden bir şeyle karşılaştık. Çok uzun zamandır manevi değerler üzerinden kutuplaştırarak giden bir sistem vardı. O sistemi İyi Parti yıkıyor, yıkılmak üzere, insanlar birbirinin gözünün içine bakmaya başladı ve seçmen kendisini manevi değerler üzerinden kutuplaştırmaya çalışanların, aslında arkadan rızkına el koyduğunun anlamış durumda. Yani CHP’ye oy veren esnafın da durumu facia, AK Parti’ye oy veren esnafın durumu da facia, İyi’ye oy veren esnafın durumu da facia. Yani hangi siyasi partiyi desteklerse desteklesin hepsinin durumu facia. Dolayısıyla vatandaş bunu farketmiş durumda. İyi’nin burada bizim yapmaya çalıştığımız şey seçmenin velinimet olduğunu kanaatini, hükmünü ağalara, muhteremlere öğretmektir. Ben diyorum ki, ben geliyorum benden sonra diğer ağalar gelecek diyorum. Abla gelmezler diyorlar 50 tane arabayla, bir kamyon kamyonla gezen gelemez buraya sığmaz diyorlar. Ben de diyorum ki, bir alt kadrodakiler gelir, onlar hiç gelemez, onlar dert dinlemeyi unuttu diyorlar. Seçimden seçime AK Parti milletvekillerinin geldiği seçimden sonra bir daha uğramadığı ilçe esnafları gördük. Yolun sonu görülüyor, yolun sonunu da seçmen lehine getiren, onun gözünün içine bakmayı sağlayan İyi olmuştur, İyi kadroları olmuştur. Ben sizlere tekrar teşekkür ediyorum.
Sahada olan vatandaşla yan yana olan derdini dinleyen sadece biz varız. Biz eğer o zor dönemde partimizi kurmamış olsaydık, saldırılara dayanmamış olsaydık bugün siyasette demokraside olması gereken rekabet ortamının oluşması aynı zamanda yeni siyasi partilerin kurulması mümkün olamazdı. İyi’yi kurmayı aklımıza getirmeyip, referandumdan sonra evlerimize dağılsaydık bugün nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olacaktık hepimizin malumudur. Biz farklı bir siyasi partiyiz. Biz kimseye düşman bir parti değiliz. Biz sadece eleştirmeyiz, önce deriz ki, bu yanlış şöyle yaparsan doğru olur deriz. Bütün önerilerimiz, tekliflerimiz miri maldır canın isterse al kullan hayata geçir. Bu kafayla giderseniz askere, tez alırsınız tezkere diyerek yola devam eden ama tekliflerimizi projelerimizi de açık açık ortaya koyan bir siyasi partiyiz.
Bugün ilginç bir şekilde hem sosyal medyada hem basında, memleket masası var. Memleket masasının kurulup kurulmayacağını sorguluyor bu işle meşgul olanlar. Memleket masası teklifi kimin? İyi’nin. Memleket masasının anlamı ne? Pandemi ile ilgili problemler, dış politika ile ilgili problemler, ekonomi ile ilgili problemler. Siz iktidarsınız, siz tek kafayla, tek gözle birbirinizi överek gidiyorsunuz, vatandaşı unuttunuz, Ana Muhalefeti bata sayarak bütün siyasi partileri bir masanın etrafında toplayın ekonomik görüşlerimizi, dış politika görüşlerinizi siz bizi bilgilendirin biz de size fikirlerimizi sunalım Türkiye kazansın millet kazansın. O gün bir kaşık suda dünyanın fırtınası koparmıştı, bugün de memleket masasının kurulması lazım geldiğini söylüyor aynı dün bağıranlar. Demek ki neymiş? İyi milletin yararına, ülkenin yararına, tekliflerini çok rahat bir biçimde kamuoyu önünde açıklayabiliyormuş. Ama şöyle bir durum var biz önceden görüyoruz, bu ağalar aradan süre geçiyor, zaten o problem derinleşiyor, kangren oluyor ondan sonra akıl ediyorlar hadi buyurun oluyor. Bizim birçok dediğimiz pandemi döneminde yerine getirildi ama hep sonradan, hep biraz gevşeterek yerine getirildi. İyi milletimizin gönlünde her şeye hayır demeyen ama milletin yararına, memleketin yararına her konuda fikri olan ve bu fikri paylaşan bir siyasi parti olma vasfını koruyarak devam edecektir. Çünkü biz iktidar olmak için bu partiyi kurduk, çünkü biz milletimize hizmet etmek için bu partiyi kurduk. Allah’ın izniyle, milletimizin teveccühü ile de göreceksiniz iktidar da olacağız, bu ülkeyi yöneteceğiz ve tekrar feraha kavuşturacağız. "