İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın eşinin ölümünden kendisini sorumlu tuttuğunu ancak o dönemde İçişleri Bakanı olmadığını söylerken, "Genç bir kadın, hamile, eşi öldürülmüş. 1994. Ben 1996 10 Kasım'ında İçişleri Bakanı oldum. O günkü İçişleri, Adalet Bakanı, Emniyet Genel Müdürünün kim olduğunu bilmesi gerekir. Arkadaşlarımız sayın İmamoğlu'nun genel başkanlarına 'faili meçhulcü, eşinin öldürülmesine azmettirilmiş' olarak söylenen sözlerden ciddi rahatsızlıkları oldu" dedi.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk Özel yayınında gazeteciler Muharrem Sarıkaya, Kübra Par ve Veyis Ateş'in sorularını yanıtladı.
Gündemin merak edilen önemli maddelerinin değerlendirildiği programda Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bir nesli kaybediyoruz"
Güneydoğu’ya en fazla giden politikacı benmişim öyle söylenir. 2017 referandum da ben o bölgede çalıştım bugünle o günler arasında müthiş bir ekonomik gerileme var. Pandemi herkesin problemi var fakat bir nesli kaybediyoruz. EBA üzerinden interneti tablet ya da bilgisayarı olmadığı için eğitim alamayan binlerce çocukla karşılaştık. Sadece Güneydoğu’da değil her yerde. Bazı sektörler fena değil mesela Midyat’ın kuyumcularının durumu fena değil ama giyim mağazalarının siftah yapmamış olduklarını gördüm. Midyat’ta gördüğüm ara sokaklarda esnaf kötü ana caddelerde fena değil.
"Makulde bulun, bizi konuş, kavgadan uzak dur"
Güneydoğu misafir olarak gördüğü kişilere son derece saygılıdırlar. Bir şey gördüm Hilvan’da bir beyefendi dedi ki, makulde bulun, bizi konuş, kavgadan uzak dur. Bıktık bizi konuş. Bundan çok etkilendim. Atanamayan öğretmenlerin bir bölümü Mardin’de onlar dedi ki, bu haftaki gurup konuşmana bizi koy bizi konuş. Özge isimli bir kız geldi, ben mimarım dedi kız kardeşim öğretmen ve biz işsiziz. Kardeşi KPSS’den 88 puan almış, atama yok, burada iş yok ve ağlayarak iş istedi. Mardin merkezden buraya geldim dedi. Herkes gerilimli kavgadan bıkmışlar. HDP ile ilgili ne düşünüyorsunuz diye soran olmadı.
"Arkadaşlarımız sürekli gagalanmaktan yorgunlar"
Ben bunu altını çize çize anlatıyorum. Vatandaş anladı ama kendini kanaat önderi sananlar anlamıyor. Bana PKK’lı dendi daha ötesi var mı? Bizim arkadaşlarımız sürekli gagalanmaktan yorgunlar. Bu parmak sallayan son derece saygısız tavırdan rahatsızlar. Biz bir ittifak yaptık. 24 Haziran’daki ittifakta Saadet Partisi, Demokrat Parti CHP vardı. HDP’nin bizimle ilgili Iğdır ve Ahlat’la ilgili biz aday çıkarmadık. Bir pazarlık da yapmadık. Bizim adaylarımızın bulunduğu yerde aday çıkardı biz buna bir şey demedik. Bu kanaat önderi arkadaşlar millet ittifakı ile cumhur ittifakını karıştırıyor. Bir tarafta HDP’yi koruduğunu iddia eden bir kesim var. Daha doğrusu Kürtleri koruyup tanzim etmeye çalışan bir kesim var, Türk olan. Kürtlere bir de parmak sallayan kesim var onlar da Türk.
"Sayın Buldan eşinin öldürülmesinde azmettirici olduğumu söyledi"
Bizim arkadaşlarımız üzüldü. 24 Haziran’da Fox Televizyonunda Sayın Buldan çıktı faili meçhulcü olduğumu, katil demedi de tarif etti, eşinin öldürülmesinde azmettirici olduğumu söyledi. Genç bir kadınsınız hamilesiniz eşiniz öldürülmüş o günün içişleri bakanına, Genelkurmay Başkanını, MİT müsteşarını bilirsiniz çünkü onlardan eşinizin faillerinin bulunması için onlara gidersiniz. Bilmemesi yanlış bilip bilmiyorum demesi iki kere yanlış. Meclis Başkanlığım döneminde MHP milletvekili olarak Selahattin Demirtaş Grup Başkanvekili olarak gündem dışı söz vermiştim. Selahattin Demirtaş grup Başkanvekiliydi geldiler ve bana dediler ki, neden gündem dışı söz verdiniz. Ben dedik ki, ben demokrasiye ve kurallara inanan birisiyim. İç tüzüğe göre sizin gündem dışı söz alma hakkınız var. Siz orada seçildiğiniz şehrin problemlerini anlatmakla yükümlüsünüz. Bana dedi ki, İngiliz demokrasisine inanıyorsunuz o zaman, yani kurallar demokrasisine. Arkadaşlarım, İmamoğlu’nun söyleminde ikimizin isminin aynı yerde geçmesinden rahatsızlar. Çok değer verdiğim bir siyasetçi aradı dedi ki, sizi üzdüler dedi. Bende dedim ki, alışkınım. Siyasette özen göstermek gerekir, empati yapmak gerekir. Pelvin Buldan hanımla ağaç dikmesine yönelik bizim partimizden incitici bir cümle çıktı mı? Hayır. Benim gönlümün alınma ihtiyacı yok, sayın İmamoğlu millet ittifakının belediye başkanı aynı zamanda CHP mensubu. CHP mensubu olarak siyasi davranış tutum olarak vesaire oranın sorumluluğu ama İstanbul’a hizmet konusunda bizim de ortak sorumluluk alanımızı oluşturuyor. Küstüm ver misketlerimi gibi bir durum yoktur fakat empati olmasının önem arz ettiği bir durum ortaya çıktı.
"Fezleke hazırlananların yerinde olsam istifa ederdim"
Ben HDP milletvekillerinden biri olsaydım.. fezlekelerde CHP’nin ne yapacağı merak edilmedi niye biz merak ediliyoruz. Bize bir taciz var. Ben o 10 milletvekillerinden olsaydım arkadaşlarımı toplar hadi istifa ediyoruz derdim. Çünkü istifalar Meclis’te oylanır, bakalım cumhur ittifakı o istifaları getirip oylar mı? Bizim HDP’ye karşı tutumumuz belli, tanımımız belli. HDP’nin PKK ile olan ilişki biçimine mesafe koyması gerektiğini, bu mesafeyi tescil etmesi gerektiğini, Türkiye’nin partisi olma yolunda yürümesi gerektiğini herkes söylüyor biz de söylüyoruz. Çirkin ve pis bir dil var. Bir genel başkan yardımcısı HDP’ye oy veren insanlara beddua etti. O insanlardan özür dilenmesi gerekiyor. Güneydoğu’da eğer burada yaşayan devletin yanında saf tutunur. Şehit vermiş, itilmiş kakılmış o insanlar olmasaydı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalınırdı. Genellemeden kaçınılmalıdır. Siyasi partilere oy veren seçmen şu veya bu şekilde oy verebilir ama suçlayamazsınız. O seçmen belki de ileride dönecek belki bu partilerden birine oy verecek onun için genelleyemezsiniz. Ben olsam istifa ederdim bakalım Meclis’e o istifalar gelip oylanacak mı oylanmayacak mı? Biz milliyetçi, demokrat kalkınmacı bir partiyiz. Bugün merkez sağ tanımına uygun bir Türkiye’demiyiz bilmiyorum. Çünkü kavramlar değişti. Babası bizi bir pencereden bakıp bizi tanımlarken oğlu çok farklı bir pencereden bakıp tanımlıyor. Kutuplaştırma var siyasette.
"Birkaç kanal dışında kendinizi ifade etme konusunda perdelemeyle karşı karşıyayız"
Bizim ekonomik kadrolarımızın oluşturduğu çözümlerin en azından dert sahipleri tarafından.. biz sadece eleştirmiyoruz iktidara diyoruz ki, şu problem şu yoldan çözebilirsin bunu da söylüyoruz. Bunun duyulmaya başladığını biliyorum. Birkaç kanal dışında kendinizi ifade etme konusunda perdelemeyle karşı karşıyayız. Bir taraftan topla tüfekle gelen bir bombardıman var partinizle ilgili birçok şey var buna karşılık siz sövmeden hakaret etmeden rasyonel bir tutum içinde gidiyorsunuz bu kolay bir şey değil.
"Damat beyin açıkladıkları gibi bu ekonomi paketini de piyasalar satın almadı"
Üst üste paketler açıldı ve uygulanması ile ilgili derin sorunlar yaşadık. Eleştirmek için söylemiyorum şunların da eklenmesi gerektiğini de söylüyoruz. Birincisi ekonominin patronu güvendir güveni sağlayacak olan şeffaflık liyakat hesap verebilirliktir. Cumhurbaşkanının açıkladığı paketin ardından piyasaların bunu satın almasını beklerdim damat beyinki gibi bunu da satın almadılar. Ekonomideki bu bakış açısının sebebi de güven kalmadığıdır. Bunun için demokrasi lazım adalet liyakat birçok şey lazım. Diyorsunuz ki, israfı kaldırın. Daha yeni Havaalanının çok lüks arabaları ihaleye çıktı, Kıbrıs’a yedi uçakla gittiler. Bireysel emeklilik sigortasının yayılacağını söyledi harika ama bunun kaynağı olarak odaların, sandıkların, vakıfların ve sendikaların elindeki paraların oraya gedeceğini söyledi. Mesela varlık fonunu kaldırıyoruz diye bir cümle beklerdim olmadı. Merkez Bankası kaynaklarının nereye gittiğine dair bunların söylenmesi lazım. Behemehal 2017’de biz referandumda tek adam sisteminin geçmesi halinde siyasetin hükmünün kalmayacağını, oligarşik yapının öne çıkacağını, seçilmişlerin öneminin kalmayacağını söyledik. O zaman uçacağız kaçacağız denildi. Şimdi bunların neticesinde önce Fuat Oktay’ın sonra Erdoğan’ın itiraf ettiği gibi bu sistem götürmüyor. Bütün bunların iyi niyetle olduğunu varsayarak samimiyetle söylüyorum bu sistem değişmeden zihniyet değişmez. Pandemi olduğu andan itibaren her kişiye 500 destek verin çalışan insan başına 10 bin verin faizsiz, bu sistemin dönesini sağlasın bunun gibi çok şey söyledik, afaki olmayan olabilirliği olan çözüm önerileri seti ile geldik. Bir kısmı yapıldı bir kısmı duyulmadı.
"Parlamenter sistem planımızın içinde keşke sayın Erdoğan'ın partisi de olabilse"
Ben Babacan ve arkadaşları ile de konuştuk her siyasi parti bir çalışma içerisinde. Gelecek Partisinin hukuk üzerinden bir tasarımı var. CHP ile irtibatımız oldu. Bizimki bir sistem tasarımı yani Anayasa’nın şu maddesinde değişiklik yapıyoruz demiyoruz. Onu tek başına bizim önermemiz mümkün değil. Bizimki, cumhuriyetin kuruluş aşamasında bir sistem tasarımı var yani Danıştay nasıl bir pozisyonda, Sayıştay nasıl bir pozisyonda, Yargıtay nasıl bir pozisyonda olacak, Cumhurbaşkanlığının pozisyonu ne olacak, Başbakanlığın pozisyonu ne olacak? Biz vesayet ortaklarının nasıl önüne geçeceğimizi bu sistemi tasarlarken ortaya koyduk. Bu kadar siyasi yapı diyor ki, cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’yi iyiye götürmüyor. Hepimizin istediği eksiğini gediğini giderdiğimiz bir parlamenter sistem. Bizim planımız hazırlandı bir noktaya getirildi elbette eksiği gediği vardır. En iyi ortak aklı çalıştıracağımız bir sistem. Bunun içinde keşke Sayın Erdoğan’ın partisi de olabilse. Bu kadar geziyorum kendi şahsıma yönelik buradan bir Cumhurbaşkanlığı adaylığı çıkarmak gibi bir düzeneği çalışma davranışım yok. Hepimize sorulsa Cumhurbaşkanı seçilmeyi ister misin elbette isteriz, çok şerefli bir şey ama ben aday olurum yolunda bir çalışmam yoktur. Seçmenin bununla biz yol yürüyebiliriz dediği bir insanla yürümesi faydalı olacak ama bunu kimseyle görüşmedim çünkü bugünden bunların konuşulmasının doğru olmadığına inanıyorum.
"Kendimi çok mutlu hissediyorum hissettikçe de iyi şeyler oluyor"
Ben Meral Akşener olarak bugünkü pozisyonumdan çok memnunum çünkü sıfır menfaat. Parti Genel Başkanları Meclise gider partisinin başında olur bunun dışında olanlarda parti dağılır denilirdi. Biz bunun tersini gösterdik, aksine çok daha özgün olma söz konusu oldu. Ben de bugün il il gezip esnafı dinliyorum. Kendimi çok mutlu hissediyorum hissettikçe de iyi şeyler oluyor.
"Milletime borcumu ödeme gayreti içerisindeyim, karşılığında bir şey istemiyorum"
Ben istifa eden hiçbir arkadaşımızın arkasından hakaret eden bir söz söylemedim. Sayın Özdağ istifa ettiği andan itibaren, ben saygı duyuyorum. Sayın İnce’nin ayrılmasıyla ilgili hiçbir kelimem olmadı. Bir yola çıktı kendilerine başarılar diliyorum. Vatandaş hepimizi tartacak. Sayın Özdağ partimizin millet ittifakının içinden ayrılması gerektiğini gelecek seçimde yalnız başında girmesi gerektiğini söyleyerek eleştirdi. Sayın Özdağ’ın ve arkadaşlarının kuracağı parti sanıyorum ne Cumhur ittifakında ne Millet ittifakında olacak. Benim milletime borcum var ödemeye çalışacağım, ödeme gayreti içerisinde olacağım bunun samimiyetinin anlaşılması için de bir şey istememeniz lazım, milletvekilliği de dahil.
Parti olarak yüzde 5’in olabileceğini konuştuk. Daraltılmış bölge ile ilgili arkadaşlarımızla konuştuk. İttifak için de aynı olması gerektiğini, ayrı bir baraj olmamalı. Hazine yardımı üzerinde hiç düşünmedik, bir çalışmamız olmadı. Öngörü şu, dorusunun böyle olacağını şahsi olarak düşünüyorum, kimliklerimizi koruyarak ortaklaşmanın, parlamenter sisteme geçişin yolunun cumhurbaşkanlığından geçtiğini görüyorum parçalanmak yerine biraraya gelmekten yanayım.
Güneydoğu’da çiftçinin canı nasıl yanmış anlatamam. Elektrikte Dedaş’ın, mesela destek geldi o destekte borcu var deyip alabilme hakkı verilmiş özel bir şirkete. 8 kişinin borcu varsa bütün çiftçinin elektriği kesiliyor, tam buğdayın geliştiği zamanda bir gün sulama kurur. Bugün borcu olmadığı halde elektriği kesilmiş bir çiftçi geldi. 330 bin elektrik faturası gelen çiftçi var. Bunun üzerine gideceğiz.
İnşallah Türkiye’nin bahsettiğimiz sorunlarını çözmek İYİ Partiye nasip olacak. Kimse umutsuzluğa kapılmasının Türkiye’nin gerçekten kaynakları var önemli olan bu zihniyetin değişmesi, değişeceğine de kalpten inanıyoruz.