"(Mersin krizi) Mersin’de Kocamaz’ın yaşadığı süreç ibret oldu. Mersin’de biz içimizden vurulduk. Siyaset şöyle bir şeydir. Seçimler centilmenliğin önde olması, projelerin tartışıldığı ve sonuçta iyi olanın kazandığı bir tercihtir. Ama sn birkaç seçimde proje yerine insanların kamplaştırıldığı, zehirli bir dilin meydana geldiği bir süreç bu. Kocamaz’ın müracaatı ile ilgili il başkanı arkadaş müracaatı yapmadı. Suç duyurusunda bulunduğumuz, iğrenç işlerin ve paranın da döndüğü bir olay bu. Mersin İl Seçim Kurulu 17:26’da eliyle kargacık burgacık bir yazıyla bir müracaatı kabul etti.
"Kıran kırana bir seçim var. MHP adayının attığı bir tweet var. Hamit Tuna’nın attığı tweet. Diğer taraftan 17:26’da kapıların kapanması gereken bir de 16:50’de yetki verdiğimiz biri…. Bu insanları biz 17:50’de görevden aldık. İyi Parti’nin adayı yok. Bunu anladık. Demokrat Parti adayı istifa etti oradan müracaat etti. İddiaya göre Hamit Tuna’nı organize ettiği 15 kişi itiraz etti. Centilmenlik olması gereken bir seçimde bir adayı komplo kurarak seçim dışına atmayı Mersinlilerin ferasetine sunuyorum.
"YSK Başkanı'nın İyi Parti temsilcisine söylediği söz alay ederek, git genel başkanına çok gayret ettiğini söyle. Siyasetteki centilmenliğini kurabilir miyiz demiştik, maalesef olmuyor.
"Mersinli kimi onaylıyorsa bizim ona eyvallah demekten başka sözümüz olamazdı. Görevden alına il başkan, yetkisiz arkadaş başka şeyler anlatıyor.
"(Konsolide) Ben bu beka meselesinin bu arkadaşların koltukları sanmıştım önce. Sayın Erdoğan'ın koltuğu tehdit altında değil,Koltuklarda sorun olmadığına göre ne var diye baktığımızda Cumhur İttifakı'nın birbirlerinin tabanlarına söyledikleri sözleri gördüm. Beka sözleri bu çirkin tabloyu kapatmak için ortaya konmuş bir argüman. Vampir dedi ülkücülere Erdoğan. Sayın Bahçeli'ye terbiyemin müsaade etmediği sözler söyledi. Bahçeli Can Dündar'a verdiği röportajda bir saat gösterdi, 17-25. Erdoğan'a seni Haliç'te 41 kere yıkayacağım dedi. Alçak, şerefsiz gibi sözler havalarda uçuştu, sonuç itibariyle bir araya geldiler ve ikisi de sözlerinin arkasında kaldığını söylüyor. Erdoğan çıkıp, 'Sayın ülkücüler yanılmışım siz öyle insanlar değilmişsiniz' demediler. Erdoğan'ı hırsızlıkla suçladılar. Sözlerinin arkasında duruyorlar. Sadece ülkücü seçmenden bahsetmiyoruz burada. Ak Parti seçmeninin de konsolide olmadığını görüyoruz burada. Ben de ülkücü hareketin içinden gelen insan olarak diyorum ki; televizyon kumandası değildir bu insanlar. Bunların hiçbiri olamıyor, nitekim o gün bunu göreceğiz. Ak Parti seçmeninde de bu durum söz konusu.
"(Beka sorunumuz var mı?) Bütün bunlar Erdoğan'ın başında bulunduğu 17 yıllık iktidara en büyük hakaret. 17 yılda bu arkadaşlar ne yaptılar ki bu yerel seçime giderken, yani muhtar, beledi,ye meclis üyesi seçerken birden bire Türkiye'nin bekası bir probleme döndü. Erdoğan'ın tüm parti başkanlarını toplayıp bunu anlatması lazım. Bahçeli'nin bu sözleri Erdoğan'ın şahsına büyük hakarettir.
"Ekonomi çok berbat"
"Ekonomi çok berbat. Tencere kaynamıyor, gelen faturalar, sebze, meyve yanıyor. Çiftçi perişan, üretim yok. Herkes şikâyet ediyor. İnsanlar bu yerel seçimde projelerin tartışılmasını istiyor. Bu arkadaşlar ekonomiyi çözmek için çabalayacakken bunu yapmıyorlar. Ben İstanbul'da ikamet eden bir insan olarak şunu sormak istiyorum; Ulaştırma Bakanıyken, Başbakanken, Meclis Başkanı'yken çözemediniz trafik sorununu. Nasıl çözeceksiniz?
"Bu arkadaşlar ders almıyor"
"Saklama, depolama sorunumuz var bizim. Buğdayı naylonlar altında saklıyoruz. Soğuk hava depolarının yapılması lazım. Ama bunlarda tık yok. Madem hayvan ihracatında birinciyiz neden Güney Amerika ülkelerinden gemilere doldurulup hayvan getiriliyor? Oraya verilecek parayla hayvan üreticinin desteklenmesi, teşviklenmesi gerekiyor. Iğdır'ın içindeki kayısı bahçeleri bakımsızlıktan gitmiş.Ekonomiye bakış üretim anlayışı içinden olmalı. Belediye başkanlarının söylediği 200 milyon dolarlık bir rakam var alınan lale soğanı konusunda. Bu 200 milyon dolarlık lale soğanı yerine patates soğan üreticisine girdide teşvik olarak verilseydi patates soğan teröristleri bu ülkede olmazdı. Tanzim satışlar itirazımız yok. Ama bunu yaparken ithal ve tanzimle ucuz et yediriyorsunuz, sebze yediriyorsunuz ama nereye kadar? Üretimde bu önlemleri almazsanız bu sürdürülemez. Bu arkadaşlar ders almıyor.
"3 bin 600 ek gösterge nerede?"
"Seçim zamanı 3600 ek göstergeyi söyleyen benim, Sayın Erdoğan bunu genişletti. Hani nerede ek gösterge?
"17 milyon seçmeni siz zillet, illet diye böyle bir Türkiye'de illa suçlayacaksınız. Erdoğan'ın ferasetli tutumu görüyorum ki bitmiş. Seçmene mesajı iletemez çünkü seçmenin derdi, mutfak.
"Adama sorarlar siz Cumhurbaşkanısınız HDP eşittir PKK ise siz ne yapıyorsunuz? PKK nedir? Bölücü ayrılıkçı silahlı terör örgütleri. Gereğini yap gereğini. HDP'ye oy verenler PKK'lıdır derseniz, HDP'nin aldığı 6 milyon oyun her birini PKK'lı yaparsınız, ki öyleyse ölmüşsünüz demektir. HDP PKK ile arasına bir mesafe koymadığı sürece bizim için görünür bir siyasi parti değildir. HDP'nin de yöneticileri açısından bize bakış açısına baktığımızda, bizi çok ağır sözlerle tanımladılar.
"Sayın Erdoğan 6 milyon insanı PKK'lı olarak tanımlıyorsa bunu bilelim. Böyle diyorsa gereğini yapmalıdır. Milyonlarca lira yardım yapılıyor resmi olarak. Bir belediye başkanı fazlası için Türkiye'yi bu duruma getirmeye gerek yok.
"Apo ile görüşmeler başladı"
"MHPyi destekliyor olmak bir suçlamaya refleksi tutum otaya koymaktır. Tek adaya düğürtmek zorundayız. Maden ki HDP eşittir PKK kazanmasın. Sonuç olarak biz Iğdır'da bir aday çıkarmadık. İlginç bir şey var İmralı görüşmeleri başladı, Apo ile görüşmeler başladı. Ulaklar gelip gidiyor. (Hükümet ile mi?) Ben bunu böyle deyince Erdoğan, gidip der ki bürokrasi görüştü. Kardeşler, yeğenler gidip geliyor. Orada başka bir iş birliği olduğuna inanıyorum, Iğdır'da.
"Mümtaz Çoban kazanacak gibi görünüyor. Biz söz söylemiyor tutum yapıyoruz. Çok zorlandı arkadaşlar Iğdır'da.
"(Emeklilikte yaşa takılanlar) EYT'liler bizim işimiz. Yaptıracağız inşallah. Bunlar yapmazsa biz yapacağız.
"(Bahçeli'nin af teklifi) Kategorik olarak karşı değiliz ama neyin nasıl yapılacağını görmemiz lazım. Fakat soyut konuşuluyor. Kader mahkumları var doğrudur. Bunlarla ilgili çalışma yapılabilir. Bizim desteğimiz lazımsa elbette verilir. Ama af çok konuşulduğu zaman tehlikelidir.Konuşup yapmadığınız zaman cezaevindeki insanların gönlü kırılır. Af konusu ciddiye alınması gereken bir konudur.