Gündem

AKP’nin 3. kez kaybetmek istemediği şehir: Denizli

Denizli, 2010 anayasa referandumunda "Hayır" demiş, 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçiminde tercihini Recep Tayyip Erdoğan yerine Ekmelededin İhsanoğlu'ndan yana kullanmış bir kent. AKP şehirde genel seçimlerdeki başarısını 16 Nisan'da da tekrarlamak istiyor

30 Mart 2017 17:49

İzmir'den Denizli'ye doğru ilerledikçe referandumun yaklaştığını ve yarışın da kızıştığını gösteren izler artıyor. Bunda İzmir'den farklı olarak, Denizli'de kararsızların çokluğu ve sandığın her iki yöne de gidebilme ihtimali büyük rol oynuyor.

Ege Bölgesi'nde hem sanayi hem turizm hem de tarımsal faaliyetleriyle ekonomik açıdan ön plana çıkan Denizli, esasen merkez sağın güçlü olduğu bir kent.

Bu nedenle de iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 2002 seçimlerinden bu yana merkez sağ seçmeni çatısı altında birleştirmesinin kanıtlarının en net görüldüğü yerlerden biri.

Doğru Yol Partisi'nin (DYP) yüzde 18, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile Genç Parti'nin (GP) yüzde 10'un üzerinde oy aldığı 2002 seçimlerinde AKP bu kentte yüzde 24 ile birinci parti çıktı.

AKP'nin 2011'deki oy oranı yüzde 47'ye yaklaşırken, parti 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde de oyların yaklaşık yüzde 46'sını aldı.

Genel ve yerel seçimlerde AKP'nin Ege'deki kalesi olarak görülen Denizli, iş diğer tercihlere gelince daha farklı davranıyor.

Denizli, 2010 anayasa referandumunda "Hayır" diyen illerden birisiydi. "Hayır" cephesi kentte yüzde 53,7 oy almıştı.

2014'teki cumhurbaşkanlığı seçiminde de CHP ile MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 49,6 oy almış, seçimi kazanan Recep Tayyip Erdoğan'ın oy oranı ise yüzde 47'de kalmıştı.

'ye konuşan Denizlililer "bilinçli seçmen" olduklarını söylüyor.

Denizlililer, bir yandan uzun yıllardır belediyeyi elinde tutan AKP'nin yatırım ve hizmetlerinden memnuniyet duyduklarını belirtiyor, ancak diğer yandan da bunun bir referandum olduğuna, yerel seçim olmadığına dikkat çekiyor.

Tüm bunlar Denizli'yi referandum kampanyalarının yoğunlaştığı bir yere dönüştürüyor.

AKP, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu gibi kamuoyu tarafından yakından tanınan ve Denizli'den seçilmiş isimlerle sık sık etkinlikler düzenliyor. Ayrıca kadın ve gençlik kolları da yoğun şekilde mahalle ziyaretleri yürütüyor.

İzmir'den farklı olarak, Denizli de AKP'ye MHP'den en azından materyal desteği geliyor. MHP'nin "Evet" afişleri de AKP'ninkilerle birlikte Denizli sokaklarını süslüyor.

Ancak, MHP'nin parti olarak verdiği desteğe rağmen seçmeninin sandıkta "Evet" diyeceğini düşünen pek kimse yok. Bir MHP'li bu durumu şöyle açıklıyor:

"Burada MHP seçmeni ağırlıklı olarak 'Hayır' diyecek. Çünkü bunların çoğu (Meral) 'Akşener'ci. Akşener de buraya gelmek istiyor ancak AK Parti belediyesi izin vermiyor."

MHP seçmeninin bu tutumu "Hayır" kampını bir adım öne çıkarsa da kentte çok ciddi miktarda kararsız seçmen bulunuyor.

AKP'nin de, "Hayır" kampanyasının da hedefinde bu seçmen kitlesi var.

Adının Yaşar olduğunu söyleyen ancak soyadını vermeyen bir kişi, "Denizlili biraz böyledir işte. Durur durur sandık başına gidince kararını verir. Ben de kararsızım, 16 Nisan'a kadar bakacağım, dinleyeceğim, sonra sandıkta kararımı vereceğim" diyor.

Bununla birlikte, aslında "Hayır" vermeyi düşünen ancak çekindiği için kendisini kararsız olarak tanımlayanlar nedeniyle bu sayının yüksek olduğunu düşünenler de az değil.

Kararsız seçmenin çok olduğuna dair duyumlardan bahsedildiğinde bir taksi şoförü, "Abla bakma sen bunlara. Burada 'Hayır' kararsızla eşanlamlı oldu. Millet korkuyor" diyor.

Denizli'de de "Hayır" kampanyası 'partisiz' yürütülmeye çalışılıyor. Bir yandan CHP'nin güneş logolu afişleri ve kampanya çadırları yer alırken, diğer yandan da özellikle kadın ve gençlerin ön plana çıktığı farklı sivil toplum kuruluşları ya da oluşumları kampanya yürütüyor.

Kentin en işlek caddelerinden Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'nda yaklaşık 10 arkadaşıyla birlikte broşür dağıtırken BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Kadınları Derneği Denizli İl Başkanı Cennet Kasapoğlu, 1 Mart'tan bu yana yoğun bir şekilde çalıştıklarını söylüyor.

Kasapoğlu, "Her gün bir yerdeyiz. Bu sene çalışmalar umduğumuzdan çok daha iyi gidiyor. Nasıl gireriz dediğimiz yerlerden bile sırtımızı sıvazlayıp destek verenler oluyor" diyor.

Kasapoğlu kararsızları ikna etmek için nasıl bir yöntem izlediklerine dair bir soruya da şu yanıtı veriyor:

"Kararsızların AKP ve MHP'nin tabanı olduğunu biliyoruz, onlara yöneliyoruz. Bir kararsız bulduğumuzda kesinlikle AKP hükümetini ve Tayyip Erdoğan'ı ötelemeden, AKP'ye yıllarca oy verdiklerini bildiğimizi ve buna saygı duyduğumuzu belirtiyoruz. Ancak bu kez durumun farklı olduğunu ve bunun bir parti seçimi olmadığını, geleceğimizi oyladığımızı söyleyerek ikna etmeye çalışıyoruz."

Yine mahalle ziyaretleriyle 'Hayır' kampanyası yapan bir diğer kişi de Emek Partisi Denizli İl Başkanı Özge Akkaya.

Akkaya, aynı zamanda Denizli Hayır Meclisi'nin de üyesi. Bu oluşumun ilk etapta anayasa değişikliklerine karşı çıkan farklı grupları bir araya getirmeyi amaçladığı ancak farklı nedenlerden dolayı geniş bir taban oluşturamadığı belirtiliyor.

Akkaya, partilerini siyasi çizgisine uygun bir şekilde genellikle Sarayköy gibi işçilerin yoğun yaşadığı yerlerde yaptıklarını söylüyor:

"Denizli çok sanayileşmiş bir şehir olmasına karşın işçi sınıfı örgütlü değil. Burası sendikasız bir işçi kenti aslında. Bu nedenle de işyeri çalışmaları zora giriyor. İşçilerin birlikte olabilecekleri bir platform yok."

Akkaya, Denizlili eski bakan Ramazanoğlu gibi AKP'nin önde gelen isimlerinin fabrikalara gidip "Evet" propagandası yapmasına izin verildiğini ancak sendika örgütlenmesi olmamasından dolayı "Hayır" kampanyası yürütenlerin buralara girmekte zorlandığını söylüyor.

Sadece Denizli'de değil, Türkiye'de sonucu kadın ve gençlerin oylarının belirleyeceğini öne süren Akkaya'ya göre, en etkili kampanya yöntemi sandıktan çıkacak sonucun insanların birebir hayatlarına nasıl etki edebileceğinin örneklerle anlatılması.

Akkaya, bu durumda kendi ya da başkalarının hayatlarının nasıl etkilenebileceğini somutlaştırdığında fikirlerinin de değişme eğilimi gösterdiğini söylüyor.

AKP'nin Denizli'de de en etkili "Evet" silahı ise istikrar vurgusu. AKP Denizli İl Başkanı Necip Filiz, referandum çalışmalarına 16 Şubat'ta başladıklarını ve o tarihten bu yana sokak sokak gezdiklerini söylüyor:

"Türkiye'deki istikrarın liderden bağımsız olarak yönetim sisteminden kaynaklanan bir istikrar olması gerektiğini söylüyoruz. 2002'den beri zaten bir istikrar söz konusu. Ama kişiye ya da siyasi partiye veya kuruma bağlı bir istikrardan ziyade anayasa değişikliğiyle güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine olan bağlılıkla istikrarın teminatı olacağını anlatıyoruz."

Filiz'e göre, Bakan Zeybekci'nin Denizlili olması, hem kenti ekonomi açısından Türkiye'nin lider şehirlerinden birine dönüştürüyor hem de ilin sorunlarının Ankara nezdinde çok daha hızlı çözüme kavuşmasını sağlıyor.

Bununla birlikte AKP yetkilileri 2010 ve 2014 yılındaki seçim sonuçlarının Denizli'ye daha fazla odaklanmalarına neden olduğunu da kabul ediyor.

Filiz şunları söylüyor:

"2010 ile 2014'teki sonuçlara baktığımızda Denizli'de çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz. Biz bu çalışmalarımızı planlarken, Türkiye ortalamasına yakın bir 'Evet'i çıkarmak için çalışmalarımızı yapıyoruz."

Billboard ve bayrak gibi kentin farklı yerlerine asılan görsel materyallerin yanı sıra Türkiye'de yalnızca iki tane bulunan mobil bilgilendirme TIR'larından biri de şu anda Denizli'yi dolaşıyor.

AKP'liler bu TIR'la gündüzleri semt pazarı gibi kalabalık yerlerde, akşamları ise parklarda halka neden 'evet' demeleri gerektiğini anlatıp, sorularını yanıtlıyor.

Filiz, saha çalışmaları sırasında en fazla sorunun milletvekili seçilme yaşının 18'e düşürülmesiyle ilgili geldiğini ve itirazların ise "tek adamlık" iddialarına yoğunlaştığını belirtiyor.

Referanduma üç hafta kala Denizli'de taraflar kararsızları ikna etmek çalışmalarına hız vermiş durumda.

Referandumun her iki yöne gidebileceğini söyleyenler çoğunlukta. Yine de, sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın kazananın açık fark atmasını kimse beklemiyor.