Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan "AKP iç dünyasında, saray danışmanlarının Erdoğan'a yaptığı yönlendirmeler konusunda şiddetli tartışmalar ve kavgalar yaşanıyor" dedi. "Sarayın danışmanları da kendi aralarında hiziplere bölünmüş durumdalar" ifadesini kullanan Takan, "İktidar cephesinde, saray kanadında danışmanların durumu, etkinlikleri, hal tutum ve davranışları açısından derin kırılmalar yaşanıyor" iddiasını savundu.
Takan'ın "Özel görevli danışmanlar ABD'den döndü!.." başlığıyla (7 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
AKP sözcüleri, üstlerine üstlerine gelen CHP'yi "FETÖ ile iş birliği içinde olmakla" itham ederek New York'taki davayı yakından takip etmekle suçluyor. Hatta, TBMM Genel Kurulu'nda çıkan kavgada Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, CHP'lilere "10 bin kilometre ötedeki bir kumpas davayı hangi hararet, hangi aşk, hangi motivasyon sizi oraya kadar götürüyor, Pensilvanya'nın yanına, bunu hayretle izliyorum" diye çıkışmıştı.
Siyasetin kaba akışı içinde bu tartışmaları olağan sayabilirsiniz!.. O zaman madalyonun diğer yüzüne bakalım:
AKP Genel Başkanı R. Erdoğan, New York'tan yayılan kötü kokular üzerine hem Zarrab davasının derinini görmek hem de ABD'nin tavrını net anlayabilmek için bazı danışmanlarını "10 bin kilometre öteye" gönderdi. Bu çok özel görevli danışmanlar, ABD'deki temas ve incelemelerini tamamlayarak Ankara'ya döndü ve ayaklarının tozuyla sarayda brifing verdi. Bu hafta Salı günü, AKP grup toplantısı öncesinde gerçekleşen brifing ve ardındaki uzun süren toplantıda, gelen bilgiler ışığında yeni stratejiler belirlendi. Saray kaynaklarıma, Erdoğan'a verilen brifingde neler konuşulduğunu hangi tespitlerin yapıldığını sordum; "Salı günkü grup toplantısına bak. Sayın Erdoğan, brifingde neler konuşulduysa ne tespitler yapıldıysa onları bire bir dile getirdi" dediler. O zaman, R. Erdoğan'ın grup toplantısında, "Davanın projesi, Amerikan yönetimi içindeki bir gruba aittir. ABD'de, Türkiye'deki 28 Şubat dönemine benzer bir süreç yaşanıyor. İddianamedeki komplo iddiası doğrudur. Ama Amerika'ya değil, Türkiye'ye kurulmuş bir komplodur" şeklinde yaptığı konuşmanın satır başlarını bir daha hatırlatalım:
"ABD'deki dava, bir 'cambaza bak cambaza' oyunudur. Bu oyunla bir taşla birçok kuş birden vurulmak isteniyor. Bunlardan biri, Türkiye'nin tüm dikkat ve ilgisi bu davaya çekilerek, Suriye ve Irak'ta ülkemiz aleyhine yürütülmek istenen projeye hız verilmesi. Davanın projesi, Amerikan yönetimi içindeki bir gruba aittir. Malzemelerin temini görevi de FETÖ'ye ve CHP'ye verilmiştir. ABD'de 28 Şubat dönemine benzer bir süreç yaşanıyor. Kritik kademelerde söz sahibi olan eski yönetim bakiyesi bir grubun, Türkiye konusunda sandıktan çıkan Trump yönetiminin iradesine aykırı olarak bambaşka bir politika izlediği ortaya çıkıyor. Bizim muhatabımız seçimle işbaşına gelmiş yönetimdir. Yani Trump'tur, öyle de kalacaktır.
Davanın Amerikan medyasındaki yansımalarına baktığımızda, medyanın davayı 'Rusya, Flynn, Trump' başlıklarıyla birlikte değerlendirdiğini görüyoruz. Bu dava Amerikan iç siyasetindeki büyük çekişme malzemesi olarak algılanıyor. Nasıl 17/25 Aralık'ta yolsuzluk görüntüsü altında ülkemizdeki anayasal düzeni emniyet, yargı darbesiyle yıkma çabası varsa, Amerika'daki davada da aynı amacı uluslararası alanda gerçekleştirme niyeti vardır. Davanın iddianamesindeki komplo iddiası doğrudur. Ama bu komplo Amerika'ya değil Türkiye'ye bir komplodur."
Bu özet alıntı içerisinde Erdoğan'ın kaç defa "komplo" vurgulaması yaptığına dikkatlice bakın... ABD'den dönen danışmanlar temas ve izlenimlerini Erdoğan'a aktarırken sürekli aynı şekilde "komplo" demişler. "Davanın Erdoğan'ın kendisine varmayacağını" düşündüklerini belirtmişler. Dahası var!.. "Davadan bazı bakanlara ve bankalara ceza gelebilir. Bu da şahsen sizi bağlamaz" diye görüş beyan etmişler.
Tablo bu.. Her türlü yoruma açık!..
İktidar cephesinde, saray kanadında danışmanların durumu, etkinlikleri, hal tutum ve davranışları açısından derin kırılmalar yaşanıyor. AKP iç dünyasında, saray danışmanlarının Erdoğan'a yaptığı yönlendirmeler konusunda şiddetli tartışmalar ve kavgalar yaşanıyor. Sarayın danışmanları da kendi aralarında hiziplere bölünmüş durumdalar. New York'taki davanın ardından AKP içindeki tartışmalar ve yeni çıkış yolları arama çabaları "Tayyip Erdoğan sürekli, yanıltılıyor ve vahim hatalar yaptırılıyor" seslerinin yükselmesine sebep oldu. Erdoğan'ı kimse açıktan eleştirmeye cesaret edemediği için AKP içindeki gruplar yanlara vurmaya başladı!.. AKP'de "metal yorgunluğu" bahanesiyle başlayan tasfiyelerde bir grup, "kripto FETÖ'cülerin işi" iddialarını seslendiriyordu. Sarayda hâlâ "kripto FETÖ'cüler" var mı?.. Yeni çıkış yollarına bakan AKP'lilere göre; "evet" ve "bu isimler özellikle gerginleşen dış ilişkiler konusunda Erdoğan'a bilerek hata üstüne hata yaptırıyorlar."
Saray içinde bir de erken seçim tarihi konusunda kavga var ki... Sormayın gitsin!.. Biraz daha ete kemiğe bürünsün...