Fundanur Öztürk
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 6. Olağan Kongre'sinde yaptığı konuşmada, "kuru, dövizi, faizi kullanarak" ekonomik darbe yapılmaya kalkışıldığını söyledi.
Ankara Arena'da yapılan kongre öncesi alan, sabahın erken saatlerinden itibaren, Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen AKP destekçileriyle doldu. İşçisinden emeklisine, alanda konuştuğumuz AKP'lilerin gündeminde de yükselen döviz, artan gıda fiyatları ve 'ekonominin gidişatı' vardı.
Kimisi dolar kurunun kendisini hiç etkilemediğini, kimisi 'henüz' etkilemediğini, kimisi 'kriz fırsatçılarının' dolardan tamamen bağımsız olarak ürünlerin fiyatlarına zam getirdiğini düşünüyor.
Ortak görüş 'dış güçlerin' etkisi olduğu
Kongreye katılan AKP seçmeninin büyük çoğunluğu ise son süreçte yaşanan ekonomik gelişmeleri "dış güçlerle" açıklıyor. Burada konuştuklarımızın tamamı, doların Türk Lirası karşısında değer kaybetmesinde 'dış güçlerin' etkili olduğunu savunuyor.
Mamak Belediyesi'nde park işçisi olarak çalışan Mehmet Güneşli ile konuşuyoruz. Güneşli, 'AK Parti partimiz, Erdoğan liderimiz' diyerek başlıyor sözlerine.
"Eşim de çalışmasa hiç geçinemeyeceğiz"
Taşeron işçi olarak çalışırken daimi kadroya geçtiği için maaşında 200 liralık bir zam olduğunu söyleyen Güneşli, bu zammın yetmediğini çünkü alım gücünün giderek düştüğünü anlatıyor:
"Ayda 2 bin 100 lira maaş alıyorum, iki çocuğum var. Eşim de çalışmasa hiç geçinemeyeceğiz. Çünkü ekonomik daralma yüzünden her şey çok pahalılaştı.
"Daha önceden maaşımız azdı ama alım gücümüz daha fazlaydı. Şu anda piyasa durgun. Gıdada çok fazla zam oldu. Eskiden aylık mutfak alışverişimiz 300-400 lira tutuyordu. Şimdiyse inanın 600-650 lirayı buluyor. Kiramıza da 50 lira zam geldi, 500 lira oldu."
"Yine de şimdiki gençler bolluk içinde yaşıyor, biz gençliğimizde bunları bulamazdık"
Güneşli, 'son beş aydan beri' gıda ürünlerine gelen zammı şu örnekle izah ediyor:
"Eskiden yumurtanın kolisi 6-7 liraydı, şimdi 15 lira oldu. Yüzde yüze katladı. Aslında bu durumda vatandaşın maaşının da 2 bin liraysa 4 bin lira olması lazım ki geçinebilelim. Zeytinyağının litresini 23-24 liraya alıyorduk, şu anda 32 lira. Onu zaten alamıyoruz."
Güneşli bu şartların AKP'yi desteklemesine engel olmadığını çünkü AKP'den önce hayatın daha zor olduğunu söylüyor:
"Yine de şimdiki gençler bolluk içinde yaşıyor, biz gençliğimizde bunları bulamazdık. AK Parti bu ülkeyi o anlamda kalkındırdı. Önceden bir yumurtayı iki kişi yerdik. Şimdiki gençler bu hikayelere inanmıyor tabii."
"Dolar yükseldi falan diyorlar ama biz Amerika'nın ne yaptığını gayet iyi biliyoruz"
Uğur Demirarslan, ekonomideki krizin henüz vatandaşa yansımadığını düşünüyor. Market alışverişlerinde her zaman satın aldığı ürünlerin zamlandığını söylemekle beraber, bunu 'Amerika'nın yaptığını' savunuyor:
"Dolar yükseldi falan diyorlar ama biz Amerika'nın ne yaptığını gayet iyi biliyoruz. Şu an için ekonomiden kimse olumsuz etkilenmedi ama ortalıkta bir yaygaradır gidiyor. Tamam, petrol ve doğalgazda dışarıya bağlıyız. Bunlara haliyle bir zam gelecek ama bunun altından da sadece Reis kalkabilirdi."
Demirarslan, 'öteden beri AK Partili olduğunu' söylüyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'dünyaya kafa tutan' hallerini çok takdir ettiğini belirtiyor.
"Çok koyu Reisçi olmama rağmen, AK Parti'nin eğitimde güzel işler yaptığını düşünmüyorum"
Öte yandan, Amerika ile yaşanan gerilimde, Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin yanında olduğunu ve bunda Erdoğan'ın önemli bir etkisinin olduğunu düşünüyor:
"Bu millet pısırık olmayan, yumruğunu masaya vuran, dünyaya sesini böyle duyurabilen bir lideri özlemişti. Allah başımızdan eksik etmesin. Amerika'nın yaptığına karşılığımızı da gayet güzel verdik. Avrupa'nın da Türkiye'ye desteği var çünkü Türkiye batarsa onlar da batacak."
İki çocuğu olan Demirarslan, AKP hükümetini eğitim politikaları konusunda eleştiriyor:
"Çok koyu Reisçi olmama rağmen, bu zamana kadar AK Parti'nin eğitimde güzel işler yapıldığını düşünmüyorum. Her sene farklı reformlar yapıp değişiklik yapıyorlar ama tutmuyor. Eğitimi bir düzene oturtamadık maalesef."
"İşte, evde ve sokakta daha fazla değer görüyoruz"
Kırşehir'den Ankara'ya 'Reis'e bağlılığını ispatlamaya' geldiklerini söyleyen üç temizlik işçisi kadınla sohbet ediyoruz. Gece saat ikide Ankara'ya vardıklarını söyleyen kadınlar, saat 10'da başlayan kongreye katılmak için sokakta sabahlamışlar.
İçlerinden Ayşe Ünlü, Cumhurbaşkanı'nın 'kadına verdiği değer' nedeniyle kendisinin güvenini kazandığını söylüyor. Aysun İnce de, "Başörtüsüne çözüm buldu" diyerek arkadaşını destekliyor:
"İşte, evde ve sokakta daha fazla değer görüyoruz. Eskiden sosyal aktivitelere katılamıyorduk, akşam dışarı çıkamıyorduk. Şimdi erkek ne yapıyorsa bayan da aynısını yapabiliyor."
"Örneğin Kırşehir'de kadınların dışarı çıkması pek hoş karşılanmıyordu ama şimdi bizi hiç yadırgayan yok. Bu da reisimizin sayesinde oldu."
Konuştuğumuz üç kadının da ekonominin gidişatı ile ilgili düşünceleri de hemen hemen benzer. Yabancı ülkelerin Türkiye'nin ekonomisine zarar vermek istediğini fakat Erdoğan'ın bunun karşısında durduğuna inanıyorlar.
Tek geliri asgari ücret olan üç kadın da rahatça geçinebildiklerini, ev ekonomilerine olumsuz yansıyan bir durum olmadığını söylüyorlar.
"Diyorlar ki 'dolar fırladı' bilmem ne; başında başka bir şahıs olsaydı ülkem krize girerdi"
İki çocuk sahibi Sebahat Çiçek, "Dört kişilik bir aileyiz ve hepimizin toplamda 15 bin liralık cep telefonu var" diyor:
"Ben öyle aşırı pahalılık olduğunu falan düşünmüyorum. herkesin kapısında iki tane arabası var. Nerede fakirlik? Ayrıca benim 2 bin liralık bir bütçem var, ona göre harcama yapıyorum. Ev ekonomisini ayarlamak kişinin kendisine bağlı."
"Diyorlar ki ' Dolar fırladı' bilmem ne... Şu durumda ülkenim başında başka bir şahıs olsaydı ülke krize girerdi. Dış ülkeler darbeyle denediler, şimdi ekonomiyle deniyorlar ama Allah, Reisi başımızdan eksik etmesin."
Ayşe Ünlü ise, "Harcamalarımızı hesap kitaplı yaptığımız sürece ne dolar ne euro bizi etkilemiyor" diyor:
"Döviz artmadan önce de dolarımız euromuz yoktu, hala yok. Bundan sonra da olmayacağını biliyorum. O yüzden bizi etkilemiyor. Kendi yağımızda kavruluyoruz. "
"Türkiye'de ekonominin kötü yönetildiğine inanmıyorum"
Osmaniye'den gelen 70 yaşındaki emekli Nuri Kocaman da sabah 6 buçuktan beri kongre alanında beklediğini aktarıyor. Kocaman, Türk Lirası'nın dolar karşısında değer kaybetmesi konusunda 'hükümetin çabalarına güvendiğini' söylüyor.
Doların en azından 4 liraya düşmesi gerektiğini söyleyen Kocaman, "Türkiye'de ekonominin kötü yönetildiğine inanmıyorum" diyor.
"Hanım ve ben geçinmekte biraz zorlanıyoruz"
Yaşı itibariyle Türkiye'de çok fazla ekonomik kriz dönemi gördüğünü söyleyen Kocaman'a göre bu seferki krizde 'dış güçler' etkili oldu:
"Şu an 2 buçuk bin lira emekli maaşı alıyorum. Hanım ve ben geçinmekte biraz zorlanıyoruz. Mutfak masraflarımız bayağı arttı ama en azından Osmaniye'de pazarlar çok ucuz. Geçen gün dalından yeni koparılmış domateslerin kilosuna 1 lira verdim. Fakat etin kilosu 44 lira. E pahalı yani, zor alıyoruz.
"Asgari ücretle geçinenin durumu da gerçekten zor. Ama mesela biz emeklilere bin lira bayram ikramiyesi verdi, o da bize bayram harçlığı oldu. Keşke iki bin lira daha verseydi de iyi bir kurban alsaydık."
"Hükümetin ekonomi yönetiminde hatası olsa bile bu onların suçu değil"
Konuştuğumuz bir başka emekli Mehmet Altıparmak da devletin verdiği bayram ikramiyesinden sözü açıyor. Altıparmak, "Devlet bayramda bin lira para verdi, ne güzel. Kurbanlığımızı öyle aldık. Buna da şükretmek lazım" diyor:
"Dış güçlerin oyunlarına göre ekonomimiz çok iyi durumda. 15 Temmuz'da uğraştılar başaramadılar, sonra euroyu ve dolarıı yükselttiler yine başaramadılar."
Ekonomi yönetimini nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Altıparmak, "Hükümetin ekonomi yönetiminde hatası olsa bile bu onların suçu değil. Bu devlet 40 yıldır terörler uğraşıyor, muhalefet daha teröriste terörist bile diyemiyor" şeklinde cevap veriyor.
"Suyun fiyatı artmış, onu da dolara bağlıyor, onu da Amerika'dan mı alıyorsun?"
Son altı aydır halkın alım gücünün giderek düştüğünü söyleyen Altıparmak, bunu da 'hükümet üzerinde oynanan' oyunlara bağlıyor. Son dönemde bazı gıda ürünlerine yapılan zamlar ise kafasını karıştırmış. 'Fırsatçı' olarak nitelendirdiği bazı satıcıları, krizden faydalanmakla suçluyor:
"Yumurta alıyorsun, zam gelmiş. 'Dolar yükseldiği için zam geldi' diyorlar. Dolarla yumurtanın ne ilgisi var? Suyun fiyatı artmış, onu da dolara bağlıyor. Suyu Amerika'dan mı alıyorsun?"
"Hükümetimiz bundan yana biraz pasif. Fırsat vermeyecek bunlara, ürünlere sabit bir fiyat koyacak. Yahu Amerika'nın dolarının bizim etimizle, suyumuzla yumurtamızla ne ilgisi var?"