AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "Cumhurbaşkanımız ve biz sözcüler defalarca açıkladık, seçimler kendi tarihinde olacak. Bu konuda son derece hassasız. Yani hem yerel seçimlerin 2019 Mart, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin de 2019 Kasımı'nda olacağını söyledik" dedi.
Ünal, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Zeytin Dalı Harekâtı'na ilişkin bir soru üzerine, "DEAŞ'ı alt eden güçler payesi verilen PYD/YPG'nin bir balon olduğunu", Türkiye'nin, 2 ayda Afrin bölgesini terörden temizleyerek gösterdiğini dile getiren Ünal, bölgede ilk etapta, arazinin temizlenerek sivillerin kullanacağı hale getirileceğini ve sonrasında da halkın kendi nüfuslarına göre temsil edilecekleri yerel meclisin kurulmasıyla Afrin'de de huzurun sağlanacağını ifade etti.
Türkiye ile ABD arasındaki görüşmelere ilişkin bir soru üzerine ise Ünal, 8 Mart'ta komisyonlar arası görüşmelerin başladığını ancak ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın görevden alınması sonrasında yeni bir sürece girildiğini ifade etti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Tillerson görüşmesinin de gerçekleşmediğini anımsatan Ünal, "Biz o görüşmeleri çok önemsiyoruz." dedi.
ABD tarafından sürekli farklı açıklamalar geldiğini dile getiren Ünal, "Bu çok seslilik, artık öyle bir noktaya geldi ki; en son 'biz oturalım ve komisyonlar bu süreci değerlendirsin' noktasına geldi ama Dışişleri Bakanlığında ortaya çıkan değişimle birlikte bu biraz ötelendi ve biraz ertelendi. Ben, nisan başından itibaren sağlıklı bir şekilde bu görüşmelerin tekrar başlayacağını düşünüyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin tezlerinin belli, kaygılarının son derece açık olduğunu ifade eden Ünal, Menbiç ve Türkiye'nin sınır güvenliği konusunda, Amerika'nın Türkiye'ye verdiği sözler bulunduğunu anımsattı. Ünal, "Biz de bu konuda açık bir şekilde şunu söylüyoruz; sadece Münbiç değil, aynı zamanda Ayn El Arap'tan yukarıya Kamışlı'ya kadar bizim bütün sınır hattımızda herhangi bir şekilde, bir terör unsurunun bulunmasına tahammülümüz olmadığını ifade ettik." dedi.
Uyum yasalarına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Ünal, AK Parti ve MHP'nin de kendi bünyesinde yürüttüğü çalışmalar bulunduğunu, partilerinin, 5 komisyonla çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, "Bu çalışmalarla ilgili önümüzdeki günlerde tekrardan Cumhurbaşkanımızla bir toplantı yapacağız. Bu toplantıdan sonra da artık yavaş yavaş nisan ayı içerisinde bu çalışmaları TBMM'ye yani komisyonlara sevk edilecek duruma getireceğiz." şeklinde konuştu.
Kamuoyunda "ittifak yasası" olarak bilinen, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'un, CHP tarafından Anayasa Mahkemesine taşınacağının ve kanuna yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Ünal, şunları kaydetti:
"Seçim barajının muhafaza edilmesi ayrı bir şey, ittifakla ilgili düzenlemeler ayrı bir şey. Seçim barajının muhafaza edilmesi, bizim nihayetinde verdiğimiz bir siyasi karar. 'Bu siyasi kararı neden verdiniz', bu siyasi kararı veren bunun siyasi riskini de doğal olarak üstlenir."
"Seçimler kendi tarihinde olacak"
Erken seçim iddialarının hatırlatılması üzerine ise Ünal, "Cumhurbaşkanımız ve biz sözcüler defalarca açıkladık, seçimler kendi tarihinde olacak. Bu konuda son derece hassasız. Yani hem yerel seçimlerin 2019 Mart, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin de 2019 Kasımı'nda olacağını söyledik" karşılığını verdi.
AK Parti, MHP ve BBP'nin 15 Temmuz öncesindeki partiler olmadığını belirten Ünal, "15 Temmuz öncesindeki siyasetle, 15 Temmuz sonrası siyaseti, hem kavramlarıyla hem öncelikleriyle çok farklı değerlendiriyorum. Ama CHP hep aynı CHP, böyle bir durumla açıkçası karşı karşıyayız" dedi.
CHP'nin hiçbir kriz ve olayda Türkiye'nin hassasiyetlerinin yanında yer almadığını savunan Ünal, son 8 yıla bakıldığında görüleceğini belirterek şöyle konuştu:
"Bunun gerekçelerini tartışabiliriz, diyebiliriz ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlığı öyle bir noktaya gelmiştir ki düşmanımın düşmanı dostumdur diye bakıyor. Bu durumda AK Parti'ye ve Tayyip Erdoğan'a düşman olan bütün yapıları, CHP kendisine yakın ve iş birliği içerisine girilebilir olarak görüyor ya da diğer bir seçenek kalıyor geriye; CHP bu 8 yıllık söylem ve siyasal pozisyon analizine baktığınızda, CHP'nin bu 8 yılını değerlendirirken, 2010'daki kaset operasyonuyla birlikte Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, Türkiye'ye dönük yapılan operasyonların aparatı durumunda diyebilirsiniz. Başka bir seçenek yok."