AKP Sözcüsü Ömer Çelik, ABD'de siyah George Floyd'un polis memuru tarafından öldürülmesinin ardından başlayan ırkçılık karşıtı protesto gösterilerine ilişkin konuşurken, "Meşru protestoları şiddete dönüştürmeye çalışan, kamu düzenini yıkıcı etkiyle karşı karşıya bırakmaya çalışan tüm gruplara karşıyız. Ne ırkçılık ne şiddet, ikisine de karşıyız" dedi.
Partisinin MYK toplantısı sonrası gündeme ilişkin açıklama yapan Çelik, ABD'deki protesto gösterilerine de değindi. "Dile getirilen eşitlik talebini Amerikan demokrasisinin, toplumunun geleceği açısından sağlıklı buluyoruz" diyen Çelik, "Bizim şiddet olaylarının arkasında olduğumuz, tamamen yalan ve provokatif haber çıkmıştır. Ne ırkçılık ne şiddet, ikisine de karşıyız" ifadesini kullandı.
Çelik, oligarşik siyaset eleştirilerine de yanıt verirken, "Türkiye'de bir oligarşik siyaset, ekonomik model oluşmuşsa bunun altında imzası olanlar bugün aile kavramları üzerinden sosyete gibi kavramlar kullanıyorlar" dedi. Ekonomi yönetimine gelen eleştirilere ilişkin de konuşan Çelik, "Anayasa kitabının atılırken seyredenler, o gün bir şey yapamayanlar, şimdi bundan sonra ne olacak diyorlar" açıklamasında bulundu.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Çok kapsamlı bir teşkilat başkanlığı gündemi söz konusuydu. Kovid tedbirleri bağlamında kongrelerimizi yapamamıştık. Kovid süreci içerisinde yaptığımız faaliyetler, sahada yaptığı faaliyetler, vatandaşımızla kurulan iletişim konusunda kapsamlı bir değerlendirme teşkilat başkanımız Erkan Bey tarafından sunulmuştur. Medya Tanıtım Başkanlığımızın bir sunumu söz konusu olacak. Bu dönemde ve bundan sonra yapılacak faaliyetlerle ilgili.
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu'nda yapılacak değişiklikleri MYK'mız değerlendirmeye almıştır. Dünyanın gündemi ABD'de 'nefes alamıyorum' protestolarına odaklanmış durumda. Burada bizim görüşümüzü eksik yansıtan birtakım değerlendirmeler görüyoruz. Biz uzun süredir orada İslamofobik ve ırkçı şiddet konusunda kaygılarımızı aktarıp bilgi veriyoruz. ABD'de bunun yükselişiyle ilgili takiplerimiz var. Son zamanlarda ırkçı polis şiddetinin, bir insan suçlu olduğu için değil, ona siyahi ya da İspanik olduğu için bir tablo söz konusuydu.
Kişi etkisiz hale getirildiği halde 'nefes alamıyorum' diye bağırdığı halde ölene kadar baskı ve şiddet uygulanıyor. Bu 'nefes alamıyorum' sloganı insani hayat, eşitlik, adalet, özgürlük için nefes alamıyorum sloganına dönüştü. Sayın Cumhurbaşkanımız da açıklama yaptı. Amerikan halkına başsağlığı dileklerini ilettiler. Bizim anlayışımız her türlü din, dil, renk, ırk ayrımı karşısında olmaktır.
Dolayısıyla bu tepkileri gelecek açısından sağlıklı buluyoruz. Batı dünyası, batı ittifakı tehdidi dışarıdan bekliyordu. Çin ve Rusya gibi ülkelerin altı çiziliyordu. Ama tehdit içeriden ırkçılar tarafından yükseltiliyor. Irkçı yükselişle yüzleşme konusunda geri durulduğu gibi tam tersine siyasi olarak istismar etmek arkasına yabancı ve İslam düşmanlığını alarak büyümesine yol açtı.
Her protesto ve toplumsal olayda olduğu gibi bu meşru protestoları çalmak isteyen şiddet grupları ortaya çıkar. Bu yağmacı gruplar ABD'de de ortaya çıkmıştır. Meşru protestoları şiddete, yağmaya dönüştürmeye çalıştıran, kamu düzenini yıkıcı etkiyle karşı karşıya bırakmaya çalışan gruplara da karşı olduğumuzu belirtmek isteriz. Özgürlük, adelet, eşitlik taleplerini son derece meşru buluyoruz, kamu düzenini bozacak şekilde şiddet uygulayanlar, meşru protesto hakkını, şiddet hakkına dönüştürenlere tamamen karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Biz hassasiyetlerimizi söylediğimiz halde İsrail'deki bir gazetede bizim şiddet olaylarının arkasında olduğumuz yani Türkiye, İran, Çin ve Rusya ile birlikte tamamen yalan ve provokatif haber çıkmıştır. Birtakım krizlerde Türkiye'yi suçlamak için otomatiğe bağlanmış fırsatçılarla çok mücadele ettik. Demokratik değerlere Amerikan toplumu sahip çıkarken tabii ki destekliyoruz ama bunun şiddete, yağmacılığa dönüşmesine karşıyız. Ne ırkçılık ne şiddet! İkisine de karşıyız.
Korona süreci sonrasında çeşitli provokasyonlar, duygusal hassasiyetler, insanların sıkıntılarının provoke edilmesiyle ilgili yaklaşımlar gördük. Türkiye'de camilere, kiliselere yapılan protestolar, Hrant Dink Vakfı'na yönelik tehditleri gördük. Bunların hepsini reddediyoruz. Bu ölüm tehditleri, iğrenç yaklaşımlar medeni toplum düzeninin bir parçası olamaz. Emniyet teşkilatımız bu provokatörleri, kiliseye yapılan saldırı, aklınca birtakım fay hatlarını tetiklemek isteyenleri kısa bir sürede yakalamıştır. Polis teşkilatımızı buradan tebrik ediyoruz. Kamuoyuna yansıyandan çok daha fazlasını boşa çıkarıyorlar. Bütün teşkilat mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Türkiye'de provokasyon mevsimi kapalıdır. Geçmişte çok yaptılar. Bunların maşaları değişir arkalarındaki zihniyet değişmez. Bu provokasyonlara hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz. Cami, kilise, havra, dernekleri hedef alan, özellikle kadınlara dönük şiddet dili kullanan kim olursa olsun karşıyız. Türkiye'de herkes birinci sınıf vatandaştır. Bu topraklar isteyenin kafasına göre operasyon çekeceği dönemleri geride bırakmıştır. Operasyon mevsimi kapalıdır.
Türkiye'de vatandaşa korona günlerinde daha çok nefes vermek için Vefa Sosyal Destek grupları 24 saat esasında çalıştılar. Kolluk kuvvetleri bu dönemdeki provakasyonların hepsini boşa çıkardı. İnsanlık değerlerini yücelten bir tavır ortaya koyulmuş oldu. Bu memlekette onların fay hattı zannettiği şeyler bizim kardeşlik köprümüzdür.
Ne kadar güçlü bir sağlık sistemimiz olduğu küresel salgın karşısında daha çok ortaya çıktı. Biz buna insan odaklı sağlık sistemi diyoruz. Bizden teknolojik olarak çok daha güçlü ülkeler var ama daha çok endüstriyel odaklı bir gelişme göstermişler. Biz insanımıza sahip çıktık. Cumhurbaşkanımızın bu dönemde Sancaktepe'de, Atatürk Havalimanı içerisinde 45 günde biten hastaneler açması, Türkiye'nin bu kriz döneminde içe kapanmayan tek ülke olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Bu dönemde bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çeşitli provokasyonlar söz konusu olabiliyor. Bunların hepsi boşa çıkartılmıştır. Burada bel altı siyaset karşısında vatandaşımızın hassasiyetlerine odaklı siyasi duruş vatandaşımızın nezdinde çok net görülmüştür. 4-5 tane köşe yazarının CHP sözcüsü gibi davrananların ekonomi ile sözlerinin alt alta konulup CHP beyanatı gibi okuyorlar. Burada herhangi bir bakanımızın uygulamalarını eleştirin, politikalarını eleştirin, demokratik bir haktır. Özellikle Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak Bey'in uyguladığı politikaları tartışırsınız. Ama sürekli olarak aile ilişkileri üzerinden çirkin siyaset yapıyorsunuz, ondan sonra bize cevap verilmiyor diyorsunuz. Bunun neyine cevap vereceğiz?
Aile meselesini siyaset konusu yapmak bütün partilerin tabanındaki vatandaşlarımız tarafından ahlak dışı olarak nitelendirilmektedir. Israrla CHP sözcüleri tarafından bu ihlal edilmektedir. Bir de sosyete damat diye bir şey uydurulmuştur. Benim bildiğim sayın Bakanımızın babası Yaşar Albayrak, statüko sosyete ile mücadele eden birisidir. Sayın Yaşar Albayrak'ın yaşadığı hayat, yazdığı kitaplar ortadadır. Statüko sosyetesine karşı mücadele etmiştir.
Türkiye'de bir oligarşik siyaset, ekonomik model oluşmuşsa bunun altında imzası olanlar bugün aile kavramları üzerinden sosyete gibi kavramlar kullanıyorlar. Aile kavramını kim hangi şekilde, hangi sebeple siyaset konusu yapıyorsa yaptığı ahlaksızlıktır. Hangi partide olursa olsun, sağduyulu arkadaşlarımızın, demokrat arkadaşlarımızın olduğunu biliyorum. Temel ahlak değerlerinde uzlaşacağımız alanlar vardır. Zekası, aklı yeten çıkar ekonomi, siyaset, dış politika konusunda argümanını söyler. Siyasi akılla argüman üretemeyince, 4 tane köşe yazarının söylediklerini tekrar etmişlerdir.
Yüzleri kızarmadan ekonomi yönetimine saldıran şahısların ya aile değerlerine saldırıyorlar ya birtakım köşe yazarların paragraflarını tekrar tekrar bize okuyorlar. 60-70'li yılları bırakın buralara gelin diyorlar. Biz o yılları hatırlatmazsak siz 2020'leri o günlere çevireceksiniz.
Bu süreçte atılan adımların 260 milyar liraya ulaşmıştır. Çarpan etkisiyle 600 milyar liraya ulaşmıştır. Biz bu destekleri açıklamaya devam ediyoruz. Bundan sonrası için toparlanma ve atılım dönemi olduğunu söylüyoruz. Kendi dönemlerinde vizyon ortaya koyamayanlar çıkmış '6 ay sonra ne olacak' diyorlar. Anayasa kitabının atılırken seyredenler, o gün bir şey yapamayanlar, şimdi bundan sonra ne olacak diyorlar.
Şimdi yeni finansman paketleri açıklandı. Biz bugünü planladığımız gibi bundan sonrası da desteklerimizi vereceğiz. Formülümüz şudur önce toparlanma sonra atılım. Bu sene İstanbul'un fethini son derece güzel bir şekilde kutladık. Bu kutlama sırasında Ayasofya'da Kur'an tilaveti, Cumhurbaşkanımızın Fetih Süresi'nin anlamını açıklaması büyük yankı buldu. Nedense Yunanistan Dışişleri Bakanı hristiyanların dini duygularına hakaret olduğunu söylüyor. Biz hiçbir hristiyan vatandaşımızın dini duygularına hakaret etmeyiz. İslama düşmanlık sizin coğrafyalarınızda bulunuyor. Biz dünya mirasına da saygı göstererek böylesine kutlama yapılmıştır. Bunun kimseye hakaret eden bir tarafı yoktur. Bizde dini temelde düşmanlık söz konusu değildir. Tüm Avrupa ülkelerinde minarelerinde ezan sesini yasaklayan tek devlet Yunanistan'dır. Başkentinde cami olmayan tek ülke Yunanistan'dır. İslam düşmanlığı ile yüzleşecek yerde Yunanistan'ın bu konulara girmesi akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
Biz Fetih Süresi okuyoruz, onlar meydan okuyorsunuz diyorlar. Biz burada kendi tarihimizi, hafızamızı anmak için gereken şekilde toplumumuzla buluşmak için bu törenleri düzenliyoruz. Fatih Sondaj Gemisi'nin Karadeniz'e açılması son derece önemlidir. Doğu Akdeniz'de 4 sondajı yaparak görevini tamamladı. Bu çalışmaları yapan arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Onları koruma görevini sağlayan TSK'ya teşekkür ve başarılı dileklerimizi iletiyoruz.
Libya'da Sarrac hükümeti yeni başarılara imza atmıştır. Darbeci Hafter'in yaptığı provokasyon ve katliamlar konusunda Türkiye büyük bir misyon üretmiştir. Uluslararası toplumun meşru olan hükümetin yanında yer alması gerekir. Maalesef Türkiye'de bir CHP milletvekili Hafter'in ılımlı, Sarraca'ın radikal olduğu gafletine düşmüştür. Türkiye'nin buradaki pozisyonu BM ile uyumlu olduğu kadar NATO tarafından da teyid edilmiştir.
İdlib'de ateşkes ihlallerine rağmen ateşkesin korunması için gereken hassasiyeti gösteriyoruz. Rejim halkın göç etmesi için sağlık hizmetlerinden uzak tuttu. Sağlık hizmetlerinin buraya girmesini engellemeye çalıştı. Batı Şeria'nın İsrail yönetimince ilhaki konusunu şiddetle reddediyoruz. ABD'de çeşitli senatörlerin İsrail'in bunu yapmaması konusundaki uyarısını önemli buluyoruz. Bu Ortadoğu'ya barış getirmez. Filistin meselesi sadece Ortadoğu'nun değil dünyadaki bütün olayların meselesidir.
Bu dönem çevre sağlığının ne kadar önemli olduğunu, kişisel sağlığımız kadar çevre sağlığının önemini gösterdi. Geçen çok üzücü bir manzara gördük. Boğazın altında yapılan çekimlerde suyun altında çok sayıda maske görüldü. Bu hastalıkların ortaya çıkmasının sebebi çevrenin kirlenmesidir. Denizin, nehirlerin, suyun temizliği insanlığın geleceği için yüzyıllar ötesinden beri bize ses veren bir şeydir. Bunu temiz bir şekilde tutmak insanlığın geleceği açısından önemlidir. Temiz denizler derinlere indikçe daha çok kirleniyor. Plastikten adacıklar oluşmuş, buna hassasiyet göstermemiz gerekir. Hepimiz boğazın, denizin sesinin gönüllü taşıyıcıları olmamız gerekir."