AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve partisinin en yetkili merkez organı olan MKYK'nın üyeleriyle yaşadığı anlaşmazlığın ardından "22 Mayıs'ta olağanüstü kongre çağrısı yapmaya karar verdiğini" açıkladı. Genel başkanlık yetkilerini kısıtlayan MKYK üyelerinin kendisine bilgi vermeden yaptıkları girişimle "yol arkadaşlığına uygun davranmadığını" belirten Davutoğlu, Erdoğan'dan "kutsal emanet" olarak devraldığını söylediği AKP Genel Başkanlığı'nda "emanetçi" gibi davranmadığı mesajını verdi. Davutoğlu, "kurucu karizmatik liderden sonra boşluk olmadığını, ANAP ve DYP'de yaşananların kendi döneminde AKP'de yaşanmadığını" vurguladı. "Yüzde 49,5 oy almış bir Başbakan olarak neden devam etmediği" sorusunun "haklı olduğunu" kaydeden Davutoğlu, "Mutabakatın olmadığı yerde aday olmam. Refik (yol arkadaşı) değişeceğine genel başkanın değişmesi daha doğru" dedi. Davutoğlu, AKP'ye oy veren seçmenlere seslenirken, "yaşananların kendi tercihi değil, ortaya çıkan durumun yarattığı zaruretten kaynaklandığına" işaret etti. Davutoğlu, "aralarındaki insani hukuka karşı hiçbir spekülasyona izin vermeyeceğini" kaydettiği Erdoğan ile "ne gelişme olursa olsun, son nefesine kadar vefa ilişkisini sürdüreceğini, Cumhurbaşkanı'nın onurunun kendi onuru olduğunu" söyledi. AKP Gençlik Kolları'na "özel teşekkür" eden Davutoğlu, "Gücün yozlaşmasına karşı en fazla yatırım yapmamız gereken AK Parti Gençlik Kolları'dır" görüşünü dile getirdi. Davutoğlu, kendisi ve hükümetinin çekilmesiyle sonuçlanacak süreçte ekonomide spekülasyon yapılmasını önlemeye yönelik kararlar aldıklarına da dikkat çekti.
Davutoğlu, önceki akşam Beştepe'de Erdoğan'la yaptığı 1 saat 40 dakikalık görüşmenin ardından bugün (5 mayıs 2016) AKP Merkez Yürütme Kurulu'nu (MYK) toplantıya çağırdı. Saat 11:00'de toplantıya çağrılan MYK, Davutoğlu'nun konuşma metnin hazırlığı ve temasları nedeniyle 1 saat 20 dakikalık bir gecikmeyle, 12:20'de başladı. Davutoğlu'nun genel başkanlığı dönemindeki en kısa toplantı olan MYK 35 dakika sürdü. MYK üyelerine veda eden ve olağanüstü kongre takvimini konuşan Davutoğlu, daha sonra kamuoyuna yapacağı açıklama metni için odasına geçti. Burada 1 saat 10 dakika çalışan Davutoğlu, saat 14:10'da basının karşısına geçti. Davutoğlu, 45 dakika süren açıklamasından sonra gazetecilerden soru kabul etmeden salondan ayrıldı.
Davutoğlu'nun "AKP içinde siyasi mücadeleye devam imaları taşıdığı" yorumları da doğuran açıklamaları, ana hatlarıyla şöyle:
Aziz milletim, değerli vatandaşlarım;
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve AKP Genel Başkanı olarak her birinizi selamlıyorum. Son 25 yıldır modern tarihin en köklü dönüşümlerin geçirildiği bir süreçteyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen olarak, bir başbakan başdanışmanı ve büyükelçi olarak, dışişleri bakanı ve başbakan olarak aziz milletimin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi oldu.
Partimizin olağanüstü 1. Kongresinde kurucu genel başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan kutsal bir emaneti devraldım. Orada yaptığım konuşmadaki temel hususları kendime şiar edindim. Geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı, hayata geçmesi için canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Şahidimin aziz milletimiz olduğunu düşünüyorum.
Bugün, geldiğimiz noktada bundan sonraki gelecek perspektifimizle ilgili kanaatlerimizi paylaşmak gerektiği kanaatindeyim.
"Kurucu karizmatik liderden sonra boşluk doğar, DYP ve ANAP'ta olan AKP'de olmadı"
20 aylık süreç üçe ayrılabilir. Birinci dönem 28 Ağustos 2014’tle 7 Haziran 2015’tir. Bu dönemin en önemli meydan okuması kurucu, karizmatik bir liderden sonra AK Parti’nin seçime hazırlanmasıydı.
Geçmiş tecrübeler gösterdi ki karizmatik liderlerden sonra partiler güç kaybetmeye başlar.
Birçok yorumlar yapılıyordu. 3 dönemlik arkadaşlarla ilgili... Hamdolsun, benim AK Parti genel başkanlığımda buradan tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı yaşanmamış, partimizin omurgasından hiçbir şey eksilmemiştir. Geçmiş ANAP, Doğru Yol tecrübelerini bilenler bunu görürler. Yine 62. Hükümet döneminde hedefim suhuletle ülkeyi seçime götürmekti. Paralel yapı faaliyetleri, Suriye’de ortaya çıkan gelişmeler, birçok husus meydan okumaları beraberinde getiriyordu. Hamdolsun, 62. Hükümetimiz 7 Haziran’a ülkeyi suhuletle götürdü. Üçüncüsü başbakanlığım başladığı gibi güvenlik yönünden bir meydan okuma vardı. Kobane olayları, 6-7-8 Ekim olayları... Kapsamlı bir güvenlik planlamasını hayata geçirdik. Bu döneminde dördüncü hedefi Sayın Cumhurbaşkanımız dönemindeki yatırımların eksiksiz sürdürülmesi, ülkenin ekonomik istikrarının muhafaza edilmesiydi. Osman Gazi köprüsünün onurunu hep beraber yaşadık. Başımda bulunduğum Bakanlar Kurulu dönemlerinde hiçbir projenin takviminde aksama olmadı. 25 öncelikli dönüşüm programıyla ekonominin çerçevesi çizildi.
İkinci dönem en kritik dönemdi. Türk demokrasi tarihinin en kritik dönemiydi. 7 Haziran-1 Kasım arası. 13 yıllık iktidar, istikrarlı bir dönem sonrasında partimizin çoğunluğu alamaması sonucu puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran’da partimizde hüzün vardı.
O gün, “AK Parti’nin yeniden Bismillah diyeceği bir gündür” dedim. Gerçekten iç muhasebemizi yaptık. Ama herhalde bütün teşkilat mensuplarım ve AK Parti gönüllüleri takdir eder ki, başımızı dik tuttuk. Yine bu dönemde verdiğim bir sözde biz bu ülkeyi 1 saniye dahi hükümetsiz bırakmam demiştim. Kaos bekleyenler, hükümetsizlik, iradesizlik bekleyenler çelik gibi bir iradeyi karşılarında buldular. Zor bir dönemdi. Geçici bir hükümetin en zor kararları alması gereken bir dönemdi. 20 Temmuz Suruç saldırısı günü, arkasından DEAŞ, DHKPC, PKK saldırıları ülkemizi kapsamlı bir savaş ilanıyla neredeyse karşı karşıya bırakmıştı. Güvenlik birimlerimize net olarak şu talimatı verdik, devlet kayıtlarına geçirdik:
Madem ki Türkiye’ye savaş ilan edilmiştir, ülkemizin bütün dağları, ovaları, vadileri, şehirleri, ilçeleri, mezraları terörden temizleninceye kadar mücadele edeceğiz. Hamdolsun hiçbir taviz vermedik, önümüzdeki dönemde AK Parti iktidarları taviz vermeden devam edecektir. 1 Kasım seçimlerine terör saldırılarına rağmen suhuletle gittik. Gurur duyacağımız bir netice ortaya çıktı. Yüzde 85 katılım, yüzde 97 temsil ve yüzde 49,5’la gelen AK Parti iktidarı. Bu sonuçta katkısı olan herkese ve seçmenlerimize teşekkürü bir borç biliyorum. 4 yıllık bir hukuk oluşmuştu ve yeni dönemin çerçevesini arkadaşlarımızla çizdik. İlk karar şuydu, madem ki milletimiz güvendi, 3 ayda bütün vaatlerimizi yerine getirdim. Hesap makamında olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu kez vaatleri yerine getirmenin huzurunu, gururunu yaşıyorum.
Net bir ifadeyle söylüyorum, 1 Kasım öncesi 81 vilayeti dolaşarak seçim meydanlarında verdiğim hiçbir söz yarım kalmadı.
Üç aylık reformlarımızı tamamladık, altı aylık reformlarımızı tamamladık. Sivil bir anayasa için kurumlar kurduk, adımlar attık. Uzlaşma Komisyonu’ndaki özellikle ana muhalefet partisinin tutumu sebebiyle yarım kalan çalışmaları tamamlamak için partimizde çalışmalar yaptık. Temel zemin oluştu. Ümit ederim bu da en kısa zamanda tamamlanacak. 2 Kasım’daki zirvede Türkiye’nin bütün kritik ilçelerinde kapsamlı operasyonlar başladı. Sur, Silopi, Nusaybin, Derik, Varto... Hamdolsun bu operasyonlar büyük başarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Ülkemizin bekası için şehit olanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Bu terörle mücadelede netice alınıncaya kadar devam edecek. Bu hükümet döneminde bir diğer hedef ekonomik istikrardı. Detaylara girmeyeceğim ama veriler herkesin önünde var. Geçen yıl Türkiye her an kriz çıkabilir denen Türkiye, bugün bütün ekonomik verilerde son derece sağlıklı işaretler veriyor. Özellikle asgari ücret nedeniyle artacak denen enflasyon son dönemin en düşüğünde... Son derece parıltılı bir bahar dönem yaşıyoruz. Özellikle de dün akşamdan itibaren, aldığımız karar çerçevesinde ekonomimizdeki verilerle oynayacak spekülasyonlara gitmemesi uyarısında bulunuyorum. Son ana kadar görevde olan bir hükümetimiz var. Kurdaki düşüş devam etmelidir. 4 yılı tamamlayacak güçlü AK Parti hükümeti devam edecektir.
Bu dönemde dış politikamızın temel sütunların harekete geçirmek ve güçlendirmeler yapmak için büyük çaba sarf ettik.
Mülteci sayıları olumlu rakamlara düştü. Vize muafiyeti konusunda adımlar atılmasını, AB Komisyonu’nun aldığı karar hayırlı olsun. G20 Zirvesi, son derece başarılı oldu. İİT ve Dünya İnsan Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağız. Bütün bunları yaparken amacım taşıdığım ağır sorumluluğun hakkını vermekti. Bu dönem güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan dönemdi. Sayın Cumhurbaşkanı’nın vurguladığı prensibi hayata geçirdim. Emanetçi başbakan istemiyorum” dedi, doğru söyledi. Ben emaneti aldım, Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı koltuğunun hakkını vermek için gece gündüz çalıştım.
Şahsi hiçbir atama yapmadım. Teşkilat başkanımızın yetkileri 12 yıl içinde nasıl olmuşsa öyle olmuştur. Parti geleneğine bağlı kaldım.
81 vilayetimize gittim. Adımımı basmadığım vilayetimiz kalmadı. Bazı vilayetlerimize, Van gibi, Şanlıurfa gibi, sekiz dokuz kere gittim. Detayları hepiniz biliyorsunuz.
Partimiz yeni bir dönemin eşiğinde. MKYK’daki istişareler ve bugünkü istişareler sonucu 22 Mayıs’ta tüzüğün 70. Maddesi gereği olağanüstü kongreye gitme kararı aldım. AK Parti kongremizi yapacağımızı ilan ediyorum.
Haklı olarak kafanızda şöyle bir sual vardır. Peki bütün bu tabloya, 20 aylık çalışmalara rağmen, seçimleri 1 Kasım’da kaybeden muhalefet liderleri genel başkan koltuğunu muhafaza ederken, neden siz 6 ay önce yüzde 49,5 oy almışken neden aday olmuyorsunuz? Bu haklı bir sorudur. Oy oranımız yüzde 52, 53, 54’e ulaşmıştır. Bizim dönemlerimiz bir başarı dönemidir. Benim kararı almamda herhangi bir başarısızlık duygusu, tarafımca atılan adımdan bir pişmanlık söz konusu değildir. Hakkımla ve onurumla görevimi yaptım. Hayat insana birçok şey öğretiyor ama benim hiç terk etmediğim prensiplerim var. Birisi doktora yaparken profesör olmayı hayal ettim ama hak ettiğim an gelmeden istemedim. Hiçbir makam ve mevki talep etmedim. Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık, onurlu büyük görevlerdi, bunların hiçbirisini ben talep etmedim.
"Mutabakatın olmadığı yerde
aday olmayı düşünmem!"
Kongre üyelerimize teşekkür ediyorum, mutabakatla genel başkan seçildim. Mutabakatın olmadığı yerde genel başkan adayı olmayı düşünmem. Hayatta en güçlü insan kendiyle barışık olan insandır. Hayatta inanmadığım hiçbir şeyi savunmadım. Kimseyle pazarlık yapmadım, inandığım değer ve ilkeler uğruna pazarlığa dayalı bir mevki, makam, talebi, hesabı, vizyonu içinde olmadım. Üçüncüsü, yoldan önce yol arkadaşı.. Yola çıktığım arkadaşlarımın omuz omuza benimle olmasından emin olmak isterim. Benimle olmadığım anlarda da bana söylemelerini isterim. Son MKYK’de yaşananlar, ilk imzayı kendim attım, ama takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Refik ve hedef önemliyse hepimizin muhasebe yapmamız gerekiyordu. Refiklerimin de benim de... İstişareler, Cumhurbaşkanımız dahil, siyasi tecrübesine güvendiğim dostlarımla istişareler neticesinde, AKP’nin birliği, devamı için refik değişmesindense genel başkan değişmesi fikri bende hasıl oldu. MKYK yenilenmesi tartışmalara sebebiyet verecekti. Bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Partimiz kongreyi birlik ve beraberlik içinde yapmalı. Çünkü AK Parti’nin kaderi artık sadece AK Parti’nin kaderi değil, Türkiye’nin kaderi, tüm bölgenin kaderidir.
"Erdoğan'la vefa ilişkimizi son nefese kadar sürdüreceğim; onun onuru benim onurumdur"
Grup konuşmasında şunları söylemiştim:
Nefsimi ayaklarımın altına alırım, bir faninin yapamayacağı her makamı, mevkiyi elimin tersiyle iterim ama ak kadroların üzülmesine izin vermem. Ben kendimi bağladım, bu bağlamda adımlarımı atacağım. Beş temel hukuku gözeteceğimi herkesin bilmesini isterim. Kimsenin spekülasyon yapmasına asla izin vermem. Birincisi, cumhurbaşkanımızla aramızdaki insani kardeşlik hukukudur. Ben cumhurbaşkanımızla, son çeyrek asırda birçok vesilelerle omuz omuza oldum. Bundan büyük bir onur duydum ve bu dostluğu her şeyden öne aldım. Başdanışman olarak, dışişleri bakanı olarak, başbakan olarak onla çalıştım. Partinin kurulma aşamasında görüşmelerimiz oldu. Veda Kongresi deniyordu, ben vefa kongresi dedim. Ne gelişme olursa olsun, sözüme razıyım. Son nefesime kadar cumhurbaşkanımızla vefa ilişkisini sürdüreceğim. Kimse benden cumhurbaşkanımız aleyhine tek söz duymadı, duymayacak. Cumhurbaşkanımızın onuru hem cumhurbaşkanı olarak hem dava arkadaşım olarak onun onuru benim onurumdur, onun ailesi benim ailemdir. Kimsenin yeni fitne kapıları açmaya niyetlenmemesi icap eder.
"Gücün yozlaşmasına karşı en fazla yatırım yapmamız gereken AK Parti Gençlik Kolları"
Doğrudan siyasete girme kararını, 2007’de başbakan olarak cumhurbaşkanımız teklifte bulunmuştu. Siyasete girme kararını AK Parti’mizin kapatılma davası açıldığı gün verdim, “Bu dava demokrasiye ve ülkenin istikrarına açılan bir savaştır. Sonuna kadar yanınızdayım” dedim. Şimdi ifade etmek isterim, olağanüstü kongrede aday olmayacağım ama AK Parti milletvekili ve neferi olarak demokrasi mücadelesini son ana kadar sürdüreceğim. O sözün gereğini de bundan sonra yapacağım. Nezih dostluk ilişkisini koruyacağım.
İkinci koruyacağım hukuk, partinin hukukudur. Gönül coğrafyamızın kaderi AK Parti’yle bağlıdır. Kim ki partimizde gedik açmaya, yolunu ayırmaya kalkarsa, karşısında ben olurum. Kimsenin rahatsız olduğu gerekçesiyle partide bir ayrışmaya izin vermemesini diliyorum. Bütün teşkilatlarımıza teşekkürü borç biliyorum.
Teşkilatlarımıza minnet borçluyum. Geçen sene iki seçimi birlikte gerçekleştirdik. Emin olun şu anda fotoğrafik olarak bütün mitingler zihnimdedir. Çocuklar, yaşlılar, büyükler hepsi gözümün önünde. Gece gündüz çalışan, AK Parti iktidarını perçinleyen kadrolara teşekkür ediyorum. Şimdi birlik vaktidir, daha öncekinden daha büyük bir aşkla geleceğe hazırlanmaları lazım. Bugüne kadar önünüzdeyim, bundan böyle içinizdeyim. Yine bu bağlamda özel teşekkür etmek istediğim bir iki kesim var. Birincisi AK Gençlik. Özel bir mesajım var. Partimizin ideallerinin varlık sebebi gençlik kollarıdır. Gücün yozlaşmasına karşı en fazla yatırım yapmamız gereken AK Parti Gençlik Kolları.
AKP seçmenine: Yaşananlar kendi tercihim değil, ortaya çıkan durumun yarattığı zaruret
AK Gençlik burada, hocasının yanında seslenişine cevap veriyorum. Hep sizin yanınızda olacağım. Özel bir teşekkürüm kadın kollarımıza. Saatlerce beklerlerdi ama hiç yorulmazlardı. Sizin nezaketinize ihtiyacımız var.
Üçüncü korumayı gözeteceğim hukuk, bize oy veren seçmenlerin hukukudur. Sizin hukukunuzu korumak bağlamında gereken adım neyse atmaya gayret ettik. Bunun daha kısa sürmesi emin olun benim tercihim değildir, zaruretin neticesidir.
En azından hukukumuzun gerçekleştiğini ifade etmek isterim ki, sizin sağladığınız desteğin kaynağı olan vaatlerimizin hepsi yerine getirildi. Tertemiz oylarınız için teşekkür ediyorum. Yine özel bir kesime hitap etmek isterim. Konyalı seçmenlerim, Konya milletvekiliyim. Buradan Konyalı seçmenlerime hitap etmek isterim. 7 Haziran’da beni hüzünle karşılamıştınız ama hissettirmemek için insan seli oluşturmuştunuz.
Sevgi dışında yüreğimde hiçbir duygu taşımıyorum. Sitem, öfke, kırgınlık yok. Konyalılardan da kimseye sitem duymamasını istiyorum.
Başbakan olarak hiçbir zaman taviz vermediğim husus ülkemizin onurunu korumaktır. Hiçbir yerde ülkemin hukukunun çiğnenmesine asla izin vermedim. Milletimizin vakarını rencide edecek bir tutuma izin vermedim. Bana oy veren, vermeyen tüm vatandaşlarımın hukuku ülkenin hukuku çerçevesindedir.
Bize oy vermeyen seçmenlere de sesleniyorum. Ola ki, gönlünüzü kıran bir şey söylediysek hakkınızı helal edin.
Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir, bu demokrasinin gereğidir ama ülkemizin geleceği çerçevesinde kalplerimiz aynı atmalıdır. Bütün vatandaşlarımın hukukunu gelecekte de gözeteceğimi ifade etmek isterim.
Beşinci gönül hukuku, gönül coğrafyamızın hukukudur. Somali’den Arakan’a, Filistin’den Yemen’e kadar büyük bir coğrafya AK Parti hareketine dua etmektedir. Beni 1 Kasım’da en fazla duygulandıran olaylardan biri, 1 Kasım’da Suriyeli mağdur halkın temsilcisi bir alimin gönderdiği mesajdı:
Sayın Başbakanım merak etmeyin, Türk kardeşlerimiz oylarını elleriyle kullandı, biz ise ellerimizi semaya kaldırarak rabbimize oy kullandık dedik. O oylar mazlum milletlerin Türkiye’ye olan sevdasının oylarıdır.
Gazze’de bombalar altındayken Filistinlilerle kucaklaştım. Arakan’da 78 milyon vatandaşımız adına orada da kucaklaştık. Şunun için zikrediyorum, eminim bundan sonra da AK Parti’nin en temel hususiyetlerinden biri sadece milli, yerli bu toprakların partisi olmak değil, evrensel bir parti olmaktır. Kardeşliğimizi pekiştirecek bir kongre olması niyazında bulunuyorum. Kongremizin hayırlı olmasını diliyorum, iyi günler diliyorum.
Kongre 22 Mayıs'ta
27 Ağustos 2014'te, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görevini Tayyip Erdoğan'a devretmesinden bir gün önce, yapılan AKP 1. Olağanüstü Kongresi'nde AKP Genel Başkanı seçilen ve Erdoğan tarafından Başbakan olarak atanan Ahmet Davutoğlu aday olmayacak. AKP'nin 2. Olağanüstü Kongresi 22 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek.
Süreçte neler yaşanmıştı?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki kritik görüşmesi saat 18.43'te başladı, 20:20'de sona erdi. Erdoğan ve Davutoğlu, Ankara'da 'devlet günü' olarak bilinen perşembe günü haftalık olağan görüşmelerini gerçekleştirecekti. Salı gecesi geç saatlerde gelen habere göre, bu görüşme erkene alındı. Daha önce 45 ila 50 dakika arasında süren haftalık olağan görüşme bu kez 40 dakika sürdü.
Erdoğan, dün gerçekleşen grup toplantısında "Bu dava için gerekirse makamı, mevkiyi ve nefsimi ayaklarımın altına alırım; hiçbir hesaba, hiçbir makama kurban edilecek bir parti değildir AK Parti" diyen Davutoğlu ile bugün saat 18.43'te bir araya geldi.
Davutoğlu, dünkü grup toplantısında, il ve ilçe başkanlarını atama yetkisini MKYK'nın kendisinden almasından ve iki lider arasında anlaşmazlıklar olduğunu iddia eden 'pelikan dosyası'ndan sonra konuya dair ilk defa konuşmuştu. Davutoğlu'nun konuşmasında "AK Parti güçlü bir geleneğe sahiptir. Bir dava partisidir, misyon hareketidir" demişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ile görüşmeden birkaç saat önce yaptığı 25. Muhtarlar Toplantısı'nda "Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi ve hedeflerinizin ne olduğunu unutmamanız" demişti.
Davutoğlu'nun parti teşkilatına
ilişkin yetkileri alındı!
AKP'de il ve ilçe başkanlarını atama yetkisi hafta içi AKP Genel Başkanı'ndan alınarak MKYK'ya verilmişti. 'Davutoğlu'nun yetkilerine tırpan' olarak nitelendiren bu olayın ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe'de Bakanlar Kurulu'nu toplamıştı. Bakanlar Kurulu 8 saat sürmüştü.
AKP'de 'Reis'çi cepheden
'Hoca'yı hedef alan Pelikan Dosyası
"Pelikan Dosyası" adıyla 1 Mayıs akşamı Wordpress'te açılan bir blogda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında yaşanan anlaşmazlıklara dair iddialar içeren yazı sosyal medyada gündem oldu. Twitter'da "Pelikanbildirisi" hashtag'iyle en çok konuşulan konular arasında zirveye oturan yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan "Reis", Başbakan Davutoğlu "Hoca" olarak tanımlanıyor. 27 maddeden oluşan yazıda gelişmelere ilişkin iddialar Erdoğan cephesi lehine Davutoğlu'na karşı ağır ifadelerle yorumlanmıştı.
"Sağ ve sol omzumuzda
dosya tutanlara bakarız"
Davutoğlu salı günkü grup toplantısında Pelikan dosyasına ilişkin "Eski Türkiye özlemi çeken sanal şarlatan ve müfterilerin ayak oyunlarına izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullanıp "AK Parti hamdolsun milletten aldığı destekle eski Türkiye defterini kapamıştır. Her türlü fitne ve fesattan bizleri Rabbimiz korusun" diye konuşmuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu "Herkes imtihandadır. Sağ ve sol omzumuzda dosya tutanlara bakarız. Onlar hakkı yazsın, gerisi ne yazarsa yazsın. Kim ne yazarsa yazsın, önce bu iki dosya yazıcıya bakın" ifadelerini kullanmıştı.
Kritik görüşmeden kongre çıktı
AKP'de yetkilerinin tırpanlanmasının ardından istifası konuşulan Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Beştepe'de 1 saat 40 dakika süren görüşmesinde, AKP kongresinin mayıs sonu veya haziran başında olağanüstü toplanması kararlaştırıldı. 27 Ağustos 2014'te yapılan AKP'nin 1. Olağanüstü Kongre'sinde Erdoğan'ın isteğiyle genel başkan seçilen ve başbakanlığa atanan Davutoğlu, yine Erdoğan'ın isteğiyle yaklaşık üç hafta içinde toplanması planlanan 2. Olağanüstü Kongre'de aday olmayarak genel başkanlık ve Başbakanlık görevlerini bırakacak.
AKP tüzüğüne göre
olağanüstü kongrenin toplanma şartları
Büyük Kongre’nin Olağanüstü Toplanması (SPK, m. 14/f.6)
Madde 70 - Büyük kongre, Genel Başkan’ın veya Merkez Karar ve Yöne- tim Kurulu’nun yahut büyük kongre delegelerinin en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağırılır.
Olağanüstü toplantı gündemi çağrıyı yapan tarafından belirlenir ve gündem dışında başka konu görüşülemez. Delegeler tarafından yapılacak olağanüstü toplantı talepleri ile gündem ve delege imzalarının noter onaylı olması zorunludur. Bu taleplerin aynı konuyu içerir olması yeterli olup ayrı zamanlarda ve parçalı olmaları talebin geçerli olmasına engel olarak yorumlanamaz. Ancak, işlem görmüş ve yeterli sayıya ulaşamamış talepler, sonraki başka bir toplantı isteminde imza eksikliğini gidermek için kullanılamaz.
Şartların oluşması halinde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, olağanüstü kongreyi bir hafta içinde ilan ederek çağrı tarihinden itibaren en geç 45 gün içinde yapmak zorundadır.
(Ek: 03.10.2003 günlü KKK.m.5) Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple bo- şalması hali dışında seçimin olağan üstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir.