Gündem

AKP kurucularından Fatma Ünsal: 28 Şubat davasında istenen müebbet hapis cezası çok ağır!

"Tüm toplum özeleştiri yapmalı. Milyonlar sessiz onay verdi"

22 Aralık 2017 20:06
İnan Ketenciler

AKP’nin kurucuları arasında yer alan ve OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname’yle ihraç edilen akademisyen Fatma Bostan Ünsal, 28 Şubat davasında savcının 60 sanık için istediği müebbet hapis cezasının çok ağır olduğunu söyledi. Ünsal, “Nihayetinde milyonlarca insanın da sessiz onayı var, onları ne yapacağız? Başka derecelerde bu işe müdahil oluyorlar. 60 kişiye, 100 kişiye ceza ve diğer insanlara yönelik hiçbir şey yapmamışçasına bir cezasızlık olmasını uygun bulmuyorum” dedi. “28 Şubat'ta doktora sınavına başörtülü olduğum için alınmadım” diyen Fatma Bostan Ünsal, daha önce verdiği bir söyleşide bugün yaşananların 28 Şubat sürecini geçtiğini ve o dönem daha özgür olduklarını söylemişti. 28 Şubat davasında, dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir dahil 60 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenmişti.

Fatma Bostan Ünsal’ın T24’e yaptığı değerlendirmeler şöyle:

28 Şubat süreci deyince ne anlıyoruz? Başörtüsü değil mi? Yaygın bir şekilde yasaktı. Ama bunu uygulayanlar şu anda yargılananlar değildi sadece. Çok kapsamlı iştirakçileri vardı. Sadece 60 kişi, 100 kişi değil. Ve çok ağır bir ceza vermek yerine bütün toplumun yeniden düşünmesi gerekiyor bu yasakçılığı. Nihayetinde milyonlarca insanın da sessiz onayı var, onları ne yapacağız? Başka derecelerde bu işe müdahil oluyorlar. 60 kişiye, 100 kişiye ceza ve diğer insanlara yönelik hiçbir şey yapmamışçasına bir cezasızlık olmasını uygun bulmuyorum.

Bence bu tür olaylarda toplumca ne yapıldı, nasıl yapıldı, ne olmaması gerekiyordu düşünmek gerek ki bundan sonra yapılmasın. Çünkü benzer şeyleri bugün de görüyoruz. Hukuksuz OHAL KHK’ları var. Parlamento tarafından onaylanmadığı için yasal olarak aslında hükümsüz. Başka bir düzen getirildi. Ve 15-20 kişi değil sadece bunu yapan. Bütün Türkiye bundan sorumlu olmalı. Şu anlamda söylüyorum. İddianamesi hazırlanmamış, aylardır hapiste olan insanlar var. Bunu 3-5 kişi yapmıyor. Tamam belki karar verenler 50, 100, belki 200 kişi ama aslında medyasıyla, toplumuyla, kanaat önderleriyle birlikte bunlar cereyan ediyor.

Aslında ne oluyorsa o anda, herkes az veya çok sorumludur. Birkaç kişiye ağır ceza vermektense bütün toplumun düşünmesi gerekir. 28 Şubat dediğimizde başörtülülerin temel haklardan eğitime, çalışma ve siyasetten dışlanması bütün insanların gözleri önünde oldu. Buna yönelik toplumun genel bir özeleştirisinin olması gerekiyor. Bugün gördüğümüz daha da ağır. Ortada suç yok, bir şekilde atılıyorsunuz işten. Eşiniz de mağdur oluyor. Türkiye dünyanın en büyük açık hava hapishanesi haline geldi. Dışarı çıkamıyorsunuz. İnsanlar profesör, yurt dışında çalışabilir, gidemiyor. Eğer 28 Şubat’ta toplumun sorumluluğunu değerlendirirsek bugün yaşamayız benzer büyük haksızlıkları.

 

İddianameyi hazırlayan savcının
FETÖ’den tutuklanması

 

Genel olarak şu anda Sami Selçuk’un dediği gibi fail hukuku uygulanıyor. İşlenen fiil üzerinden suç belirlenmiyor. Ben buna karşıyım. Hem cezalandırırken, hem de o kişilerin yargılaması üzerinden toptan redde karşıyım. Yani nerede hata yapılmış, önemli olan bu. Kişi doğru da yapabilir, yanlış da yapabilir. Yaptıklarının üzerinden değerlendirmek gerekiyor. Sadece FETÖ yargıcı olduğu için soru işareti değil bence. Bu fail hukuku olur. Kimin suç işlediği üzerinden değil, kimin neye mensup olduğu, kim olduğu araştırılıyor.

Bir taraftan da siz kişileri ağır suçluyorsunuz, ağır bir şekilde suçladığınız savcının başladığı o iddianameyi sonlandırıyorsunuz. Bunun tabii ki yeniden değerlendirilmesi gerekir ama bence fail üzerinden değil, karar üzerinden insanların değerlendirilmesi gerekir. Ama bu konuyla ilgili yeniden söyleyebilirim, Türkiye’de şu anda işleyen hukuk fail hukuku. Suç fiildir, fiil üzerinden suçlu tayin edilir. Kişinin mensubiyeti üzerinden suçluluğuna karar verilemez.