Gündem

"AKP, alanını HDP'nin aleyhine genişletti, HÜDAPAR'ın 'evet' tercihi Kürt oylarında belirleyici oldu"

"Kürtlerin muhafazakâr kesimleri başından beri AK Parti’ye oy verdi"

19 Nisan 2017 16:04

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 51.4 "evet" oyuyla kabul edildiği halk oylamasının ardından gündeme yerleşen önemli tartışma konularından birinin 'Kürt oylarındaki yer değiştirmeler' olduğunu savunarak "Kürtlerin muhafazakâr kesimleri başından beri Türkiye coğrafyasının her yerinde büyük çoğunlukla AK Parti’ye oy verdi" dedi. "PKK’nın yeniden teröre dönmesinin bölge halkında yarattığı tepkiler 1 Kasım’da bölgede HDP’den AK Parti’ye doğru sınırlı bir yönelişe kaynaklık etmişti. Bu yönelişin 16 Nisan’da bir kademe daha ilerlediği anlaşılıyor" diyen Ergin, "Kuşkusuz, altı çizilmesi gereken bir diğer faktör İslamcı HÜDAPAR hareketinin ‘evet’ oylarına verdiği kuvvetli destektir" ifadesini kullandı.

Sedat Ergin'in "Kürt oyları ne oldu" başlığıyla yayımlanan (19 Nisan 2017) yazısı şöyle:

Anayasa referandumunun geride kalmasının ardından gündeme yerleşen önemli tartışma konularından biri özellikle güneydoğuda Kürt oylarındaki yer değiştirmeleri konu alıyor.

Kuvvetli bir tartışma yürüyor bu konuda. En iyisi rakamlarla bakmak ve bölgedeki oy hareketlerinde hangi faktörlerin rol oynadığını bu rakamlar üzerinden değerlendirmek.

Bölgede iki önemli siyasi aktör var: HDP ve AK Parti... Özellikle 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde bu iki partinin aldıkları oylarla, referandumda çıkan ‘hayır’ ve ‘evet’ oyları karşılaştırmalı bir şekilde incelendiğinde belirgin bir yöneliş göze çarpıyor. ‘Evet’ oyları pek çok ilde AK Parti’nin 1 Kasım’da aldığı oy miktarının -değişen oranlarda- üzerine çıkıyor. Artışın yüzde 10 gibi gerçekleştiği yerler de var, bunun çok üstüne çıktığı iller de... 

Örneğin, tabloda örnek gösterdiğimiz Şırnak’ta ‘evet’ oyları AK Parti’nin 1 Kasım’daki oylarını ikiye katlamıştır. 

Keza ‘hayır’ oylarının da 1 Kasım seçiminde HDP’nin sandıkta aldığı oyun altına indiğini ve bu yönelişin bölgedeki pek çok ilde kendini bir kalıp halinde tekrarladığını görüyoruz. 


HDP CİZRE’DE GERİLEDİ
PKK’nın 7 Haziran seçimi sonrasında uygulamaya koyduğu hendek stratejisiyle birlikte güvenlik güçleriyle PKK arasında şehir savaşının en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan Şırnak’ın Cizre ilçesinin durumunu özellikle büyüteç altına yatıralım. HDP, 1 Kasım seçiminde Cizre’de 56 bin 484 (yüzde 93.2), AK Parti ise 2 bin 985 (yüzde 4.9) oy almıştı. Bu oranlar 7 Haziran sandık sonuçlarına da çok yakındır. Buna karşılık, 16 Nisan’da ‘hayır’ oyları Cizre’de 47 bin 986, ‘evet’ oyları ise 10 bin 858 olarak gerçekleşmiştir. 

Cizre kuşkusuz özel bir durum oluşturuyor. Bu şehir çatışmalar nedeniyle dışarı göç vermiş, buna karşılık Şırnak’ın başka kesimlerinden göç almış, ayrıca güvenlik görevlisi sayısında da artış olduğu için buradaki nüfus hareketlerinin analizi güçleştirici bir yönü var. Kullanılan oy sayısı 1 Kasım’a kıyasla 2 bin dolayında geridedir. Ancak yine de AK Parti’nin ‘evet’ performansının 1 Kasım’a kıyasla belirgin bir artış getirdiği ortadadır. ‘Hayır’ oyları da HDP’nin 1 Kasım performansının 8 bin 500 gibi anlamlı bir sayıda altındadır.

AK Parti'nin bölgedeki kazanımları

Bütün bunları nasıl okumalıyız. Oylardaki yer değiştirmelerde hangi faktörler rol oynuyor?

Kürtlerin siyasi tercihleri konu olduğunda öncelikle homojen bir kitleden söz etmiyoruz. Kürtlerin muhafazakâr kesimleri başından beri Türkiye coğrafyasının her yerinde büyük çoğunlukla AK Parti’ye oy verdi. Bölgedeki AK Parti oyları da ağırlıklı olarak bu kesimlerin desteğine dayanıyor. Bununla birlikte, HDP’nin başını çektiği Kürt siyasi hareketine destek veren kesimlerin bölgede sayıca mutlak bir üstünlük sağladıkları da ortada. 

Buna karşılık PKK’nın yeniden teröre dönmesinin bölge halkında yarattığı tepkiler 1 Kasım’da bölgede HDP’den AK Parti’ye doğru sınırlı bir yönelişe kaynaklık etmişti. Bu yönelişin 16 Nisan’da bir kademe daha ilerlediği anlaşılıyor. Bu yönüyle AK Parti’nin 16 Haziran’da kazandığı alanı HDP aleyhine biraz daha genişlettiği söylenebilir. 

Kuşkusuz, altı çizilmesi gereken bir diğer faktör İslamcı HÜDAPAR hareketinin ‘evet’ oylarına verdiği kuvvetli destektir. Özellikle Batman ve Diyarbakır’da sınırlı olmakla birlikte belli bir kitle tabanı bulunan bu hareketin referanduma katkısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın övgüsünü aldı. 

Özellikle 7 Haziran sonrası dönemde bölgeye görevlendirilen güvenlik görevlilerinin sayısında meydana gelen artışlar da çok büyütülecek majör bir faktör olmamakla birlikte ‘evet’ oylarını okumak açısından bir köşeye not edilebilir. MHP’nin bölgedeki sınırlı oylarının belli bir bölümünün de ‘evet’ cephesine katıldığını tahmin edebiliriz. 

HDP'nin aleyhine işleyen faktörler

Buna karşılık HDP’nin ‘hayır’a dönük performansının sayısal olarak 1 Kasım seçiminin altında kalmasında bu partinin aleyhine işleyen olumsuz konjonktürün yol açtığı bir dizi olumsuzluğu da sıralamak gerekiyor. 

Bunların başında herhalde HDP’nin lider kadrolarının, ayrıca bölgedeki yerel yöneticilerinin önemli bir bölümünün tutuklu olması nedeniyle bu partinin 7 Haziran ve 1 Kasım’da olduğu gibi kuvvetli bir kampanya yürütememiş olması geliyor. Referandum kampanyası bölgede çatışmaların devam ettiği, sıkıntılı olağanüstü hal koşullarının hüküm sürdüğü bir ortamda yapıldı. Bölgede yaşanan iç göçün de HDP’yi olumsuz etkilediği söylenebilir. HDP’nin sandık başkanlıklarına yaptığı görevlendirmelerin seçim kurullarınca reddedilmesi gibi uygulamalar da şikâyet konusu oldu. Bütün bunlar topluca HDP’nin referandum sürecindeki hareket sahasını ciddi bir şekilde daralttı. 

HDP sözcüleri, gerek kampanya gerek oy verme işlemi sırasında özellikle kırsal alanda yaygın baskı ve engellemelerle karşılaştıkları yolunda şikâyetlerini dile getiriyorlar. Örneğin görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, DHA’ya yaptığı açıklamada “HDP’den AKP’ye kayma yok, baskıların ve engellemelerin getirdiği küçük kaymalar var. Demokratik bir ortamda olsaydı oranlar farklı olurdu” diye konuşmuştur. Mardin HDP Milletvekili Prof. Mithat Sancar da bazı devlet görevlilerinin “açık oy kullanılması yönünde baskı yaptıklarını” ileri sürmüştür. 

Gelgelelim bütün bu şikâyetlere karşılık güneydoğudaki illerin büyük bir bölümünde ‘hayır’ oylarının ‘evet’ oylarına belirgin bir fark attığı ortadadır. HDP, 1 Kasım’da ülke genelinde 5 milyon 148 bin oy almıştı. 16 Nisan’da Türkiye’de 23 milyon 777 bin ‘hayır’ oyu çıkmıştır. HDP’nin 5 milyon dolayındaki oyunun sınırlı bir düşüş de olsa burada önemli bir yer tuttuğu gerçeği bu değerlendirmenin başat unsurudur.