Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya, AKP’nin 7 Haziran seçiminden sonra izlediği politikayı “İttihat Terraki konsepti” olarak değerlendirdi. PKK’nın PYD kadar akıcı ve stratejik davranamadığını ifade eden Kaya, “Bugün gelinen noktada hem AK Parti hem de HDP bu süreçten ders almalı. AKP’nin şu anda Kürt sorunundaki çözüm önerisi tamamen çatışmayı dayatmaktır” dedi.
Haberdiyarbakir.gen.tr haber sitesinden Sait Bayram’a konuşan Mehmet Kaya, 1 Kasım seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Kaya’ya yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
1 Kasım seçimlerini değerlendirebilir misiniz? AKP, 7 Haziran sonrası nasıl bir politika izledi?
İzlediği politika İttihat ve Terraki davranış kalıbını hatırlatıyor. 7 Haziran seçiminden sonra AK Parti’nin izlediği siyaset mühendisliği tam da bir İttihat Terraki konsepti. Yaptığı uygulamalar tamamen onları andırıyor. Bu da zaten AK Parti’nin süreç içerisinde Devletten etkilenip onun kalıbına büründüğünü ve artık geçmiş kuruluş felsefesinden uzaklaştığını gösteriyor. Ama şunu da biliyoruz ki, İttihat Teraki’nin Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Kürt sorununa yaklaşımında olayın çözümünden değil ertelenmesini sağlamış hatta daha da derinleşerek, bugüne kadar gelmesine sebep olmuştur. Eğer AK Parti buradan 7 Haziran’dan ve bugüne gelinen noktadan doğru bir ders çıkarmazsa, yani aynı ruh hali ile devam ederse Kürt siyasetine karşı endişem odur ki Kürt sorunu daha da derinleşecek, Türkiye’nin bölünmesine sebep olabilecek kadar büyüyecektir.
Kürt siyaseti de bu konuda çok masum değil. Onu da görmek lazım. Yani 40 yılını dolduran bir PKK,5 yılını dolduran bir PYD kadar akıcı ve stratejik davranamadı. Çatışmayı kim başlatırsa başlatsın; ister AK Parti, ister PKK. PKK’nin buna karşı davranış kalıbı bu olmamalıydı. Şiddeti tırmandırmamalıydı, şiddeti sokaklara, kent merkezlerine taşıyacak bir boyuta getirmemeliydi. Çatışmaya girmemeliydi. Çatışmaya girmek; 7 Haziran öncesi Kürt siyasetinin, PKK’nin ve beraberinde PYD’nin dünya kamuoyunda vicdanlarda geldiği noktayı biran da aşağı çektiler. Ama bakın PYD ne yaptı. PYD’ye üçüncü defadır Türkiye hükümeti operasyonlar ile taciz etmesine rağmen henüz 5 yıllık geçmişi olan PYD çok stratejik ve akılcı davranarak, uluslararası kamuoyu desteğinin ortadan kalkmaması için hiçbir karşılıkta bulunmuyor. Yani siz gerçekten bir mücadele veriyorsanız bu mücadeleyi sadece şiddeti uygulayarak ve gücü göstererek, kazanım elde edemezsiniz. Maalesef PKK bunu gösteremedi.
AKP’nin Kürt sorununa yaklaşımı ve çözüm stratejisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
AK Parti’nin şuanda Kürt sorunundaki çözüm önerisi tamamen çatışmayı dayatan bir öneri. Çünkü ‘ya terk edeceksin, ya savacağım’ ile bugüne kadar bir çözüm dünyanın hiçbir etnik çatışmalı bölgelerinde çözüm olarak olmamıştır. Bunun tek bir yolu vardır. O da diyalog ve müzakeredir. Öncelikle PKK’nin 1 Kasım seçimlerinden önce başlattığı eylemsizlik modû oldukça önemli ve değerlidir. Bir kere bunu böyle görmek lazım. Gecikmiş olsa bile. Hükümetinde biran önce bu çatışmayı durdurması lazım. Yani siz sadece operasyonlarla ne örgüt üzerinde bir etkinlik elde edebilirsiniz, ne de bu sorunu çözebilirsiniz. Ayrıca ülkenin ekonomisine de büyük bir yük bindirirsiniz. Burada çözüm yok.
Güvenlik sınırları ortadan kaldırıp, tamamen barış kardeşlik mesajı veren AK Parti, biran anda 90’lı yıllardaki “tek bir terörist kalmayana kadar operasyonlara devam” söylemlerine döndü. Bu söylem sadece Türkiye’ye kaybettirir. Onun için AK Parti’nin bu sorunu kaba kuvvet ile çözmekten vazgeçip biran önce henüz ipler sorunun çözümünde tamamen Türkiye’nin ve Türk aktörlerinin elindeyken Hükümet’in ve Abdullah Öcalan’ın elindeyken, HDP varken, bunların değerini bilerek, bu sorunu yeniden konsepti daha kapsayıcı şekilde gerçekten hangi limana gidileceğini önceden bilineceği bir yol haritasının çıkarılarak bir sürecin başlatılması gerekir. Sadece çatışma ile sorunu çözmeye kalkarsa AK Parti bir seçim galibiyeti, şımarıklığı kesinlikle onların bu işte destek olacakları inancı oluşturmasın. Bu seçim galibiyeti bir süre sonra kendilerinin altında kalacağı başka mağlubiyetler yaratır. Onun için biran önce diyalog ve müzakere çözümünü getirmesi gerekir.
7 Haziran öncesi ağır aksak da olsa sürdürülen bir çözüm süreci vardı. Ve 2,5 yıl devam etti. Ancak, çatışmaların başlamasıyla birlikte bu süreç askıya alındı. Sizce süreç yeniden başlar mı?
Çözüm sürecinin aslında birçok eksiği vardı. Hangi limana gideceği belli değildi. Tamamen kapalı kapılar ardında yürüyen bir çözüm süreciydi. Yasal dayanakları zayıftı. Bir makyajdan ibaretti o çözüm süreci. Ama artık ondan çıkması lazım. Daha yasal ayaklarının oluştuğu, sonuçta yüzde 89’a yakın oy alan üç tane siyasi parti bu sorunun yasak ayaklarının oluşmasının gerekli olduğunu ifade ediyorlar. AK Parti, CHP ve HDP’de buna dâhil. Böyle bir ortak akıl da yaratılmışken biran önce bunu sağlamak lazım. Bunu kalkıp başka bir çıkar için değerlendirirse AK Parti bunu da harcamış olur ki, ülke nispetten, ekonomik, siyasi anlamda olsun önemli bir noktada. Ama yarın önümüze ne çıkacağı belli olmaz. Ülkenin ekonomik ve siyasi anlamda daha karışık olduğu bir ortamda bu kararları Meclis’ten çıkarmakta daha kolay olmayacaktır. Onun için henüz bugün bu dediğim ekonomik ve siyasi istikrar varken, bu sorunu Meclis’te yasal ayaklarıyla birlikte çözmek gerekir.