Özel Dosya

AKP, 17/25 Aralık’tan sonra harekete geçti, ancak örgütlü soru hırsızlığında yıllarca cemaati koruyan savcı firar etmişti!

Hâkimlik ve savcılık sınavında yanlışları bile aynı olan karı-koca çiftler, soru kitapçığında hiç karalama yapmadan bütün matematik sorularını doğru yanıtlayan avukatlar vardı! YGS’de de, ‘şifre’ ile soru yanıtlayanlar saptandı. Skandalları, cemaati aklayan takipsizlik kararları izliyordu!

28 Temmuz 2021 00:00
Gökçer Tahincioğlu

TÜRKİYE'NİN 'ÇALINTI SORU' TARİHİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kamu Personeli Seçme Sınavı soruları çalınmış, aynı evlerde kalan arkadaş, akraba, eş, kardeşlerinde aralarında bulunduğu binlerce ‘sınav şampiyonu’nun olduğu inanılması güç bir sonuç ortaya çıkmıştı. Skandal, şebekeyi ifşa eden itiraflarla da ortaya konmuştu.

Ancak bu tabloya rağmen iktidara göre henüz sorun yoktu. “Tek suçlu vardı, o da sınavı eline yüzüne bulaştıran” ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’dı.İktidara göre Yarımağan’ın yerine Ali Demir’in atanmasıyla her şey rayına oturmuştu.

Fakat işlerin öyle olmadığı birkaç yıl içerisinde anlaşıldı. Milat ise AKP’nin cemaat konusunda kendisini temize çektiğini ilan ettiği 17-25 Aralık 2013’tü.

17-25 Aralık sürecine elbette kolay gelinmedi. AKP’nin güvenlik ve yargı kadrolarını emanet ettiği, 2010’daki anayasa değişikliğinden sonra Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nu, Anayasa Mahkemesi’ni yeniden şekillendirirken omuz omuza yürüdüğü cemaat, üniversitelerden bakanlıklara, TSK’den emniyete kadar her yerde söz sahibiydi. Ancak “gerilim” yaşandığı haberleri de dört yandan geliyordu. İktidar, bir yandan Ergenekon soruşturmalarında yaşananların hesabını vermekte zorlanıyordu, diğer yandan ise cemaat, kadrolaşma konusunda neredeyse her kentte paralel bir yapılanma oluşturmuş ve tüm atamalarda söz sahibi olmaya çalışıyordu.

Gerilim yavaş yavaş tırmandı. Ancak ipleri koparmak kolay değildi. Hatta hem hükümete hem cemaate yakın medyada, AKP-Gülen cemaati gerilimine ilişkin haberlere karşı “fitne” yazıları yazılıyor, fitnecilerin hesap vereceği söyleniyordu.

O dönem başbakan olan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2012’de, cemaatin düzenlendiği Türkçe Olimpiyatları’nın açılışında, isim vermeden Fethullah Gülen’i Türkiye’ye davet ederek, "Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz" dedi.


MİT Müsteşarı Hakan Fidan

Gülen’den de ılımlı mesajlar geliyordu. Ancak ipler aslında, 7 Şubat 2012’de, cemaatçi savcıların ‘çözüm süreci’ni de hedef alarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı sorgulama girişimi sırasında büyük ölçüde kopmuştu. Bu ılımlı mesajlar ortamı düzeltmeye yetmedi. Gülen cemaatinin adeta kışlası olan dershaneler ve okullara el konması ve kapatılması hükümetin gündemine geldi. Hükümet, cemaatin zayıf noktasını, nereden sıkıştıracağını biliyordu. 2013’ün sonlarında, hükümetten dershaneleri kapatma adımı gelince, cemaate ait Zaman gazetesi sert bir kampanya başlattı. Gülen de örtülü ancak sert mesajlar vermeye başlamıştı.


Erdoğan, 2013'teki konuşmasında Ne istediniz de vermedik” sözleriyle cemaate tepki gösterdi

Savaş başlıyor: Ne istediniz de vermedik!

Dershanelerin kapatılacağını Erdoğan açıklamıştı ve geri adım atılmayacağını, 2014’ten itibaren dershanelerin kapatılacağını da yine Erdoğan vurguladı. Ancak cemaatin tepkisi dinmiyordu. Erdoğan, bunun üzerine Kasım 2013’te, “Ne istediniz de vermedik” sözleriyle cemaate tepki gösterdi. Bu mesajını birkaç kez yineledi.


17/25 Aralık yolsuzluk iddialarında adı geçen dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan; Erdoğan’ı Pakistan gezisi dönüşünde Esenboğa Havalimanı’nda karşıladı

Aralık’ta ise cemaatin yanıtı geldi. İstanbul’daki özel yetkili savcıların talimatıyla, 17 Aralık 2013’te Rıza Sarraf, dönemin Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, iş adamı Ali Ağaoğlu ve üç bakanın oğlunun da (İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Bayraktar) aralarında bulunduğu 80'den fazla kişi gözaltına alındı. Bu soruşturmada 24 kişi hakkında tutuklama kararı verildi.

Hükümetin soruşturmaya tepkisi sertti ve hemen harekete geçildi. Soruşturmayı yürüten cemaat savcıları hızla etkisiz kılınmaya çalışıldı. Ancak hemen ardından 25 Aralık adımı geldi. Savcılık, 30 isim için gözaltı talimatı verdi ancak emniyet bunu uygulamadı. Hızla göreve getirilen yeni savcılar soruşturmayı bu savcıların elinden aldı. Artık cemaatin “Fethullahçı Terör Örgütü / FETÖ” olarak anılacağı süreç başlamıştı.

17-25 Aralık’tan yaklaşık 3,5 sonra, KPSS soruşturması aniden akla geldi.

Savcı Şadan Sakınan, 3,5 yıldır yürüttüğü soruşturmada bir arpa boyu yol almamıştı. Sakınan, 17-25 Aralık’tan kısa süre sonra, 2014’te Konya’ya savcı olarak atandı. KPSS soruşturmasına ise savcı Yücel Erkman bakmaya başladı. Erkman, işe hızlı başladı. Kısa zamanda Sakınan’ın soruşturma değil soruşturmama üzerine çalıştığını anlamıştı.

Sakınan, delil niteliğindeki soru kitapçıklarını imha ettirmiş, Yalvaç’ta yürütülen ve ilerleme kaydedilen kopya soruşturmasını devralmış, şüpheli hiçbir ismi ifadeye çağırmayıp, daha ilgisiz kişilerin ifadelerini alarak hedef saptırmıştı. 

Her sınavda şaibe ve zincirleme skandallara  rağmen takipsizlik kararı!

Sakınan, bununla da yetinmemişti. Aynı dönemde önüne gelen hâkim-savcılık sınavında kopya çekildiği iddiasıyla başlatılan soruşturma dosyasını da takipsizlikle sonuçlandırmıştı.

2012’de yapılan ve iptal edilen bu sınava, hâkim-savcılığa geçiş yapmak isteyen 1546 avukat katıldı. 271 kişi 70 puan barajını geçebildi. Önceki yılki sınavda çok düşük puan alan 26 avukat, nasıl olmuşsa bu yıl ilk 50’ye girmişti. Başarılı adaylardan bazıları karı-kocaydı. Dört evli çiftin sınavdaki yanlışları bile ortaktı. Bazı adaylar, soru kitapçığında hiçbir karalama yapmadan matematik sorularını yüzde 100 doğru yapmıştı.  Buna rağmen Sakınan, iptal edilen sınavı takipsizlikle kapattı. Bu karar da daha sonradan iptal edilecek ve diğer sınavlarla birlikte bu sınav da mercek altına alınacaktı.


Ali Demir’in ÖSYM Başkanlığı’nda yapılan 2011 Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) şifre olduğu ortaya çıktı

Aynı dönemde 2010 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı, soru hataları gerekçesiyle iptal edildi. O yıl içinde yapılacak 12 sınavın tarihi ertelendi.

Ali Demir’in ÖSYM Başkanlığı’nda yapılan 2011 Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) şifre olduğu ortaya çıktı. Ali Demir önce reddetti, sonra "Şifre var, kopya yok" dedi. Şifre, soruların yanıtlarının sıralamasına ilişkin oluşturulmuş bir anahtardı. Cemaatin bu yanıt anahtarını kullandığı, soruların yeri değişse de yanıtların şifreyle bilinebildiği ortaya çıkmıştı.

Sınav sonuçları tüm bu tartışmaların gölgesinde açıklandı. Bazı öğrencilerin puanların yanlış hesaplandığı ortaya çıktı. 
2011 yurtdışı yükseköğretim diplomaları denkliği için seviye tespit sınavı, 100 sorudan 75'i önceki yılın soruları olduğu için iptal edildi. 2012 KPSS'de 2. sınav oturumu devam ederken sabah oturumunda sorulan sorular internete düştü.

Yeni savcı Erkman’dan suç duyurusu ve tutuklamalar

Yeni savcı Yücel Erkman, soruşturmayı tüm bu gelişmelerin ışığında devraldı. Önce şüphelileri belirledi, sonra harekete geçti. Kısa süre içerisinde 32 kişi tutuklandı.

Erkman yetinmedi. Konya’ya atanan savcı Şadan Sakınan hakkında da Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na suç duyurusunda bulundu. Erkman, delil niteliği taşıyan kitapçıkların imha edildiğini ve Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'ndeki aramaya katılan polis memurunun operasyonu bir gün önce haber verdiğini tespit etmişti. Erkman, Sakınan'a 'örgüt üyeliği' veya 'örgüte bilerek isteyerek yardım etme' suçlamalarından hangisinin yöneltileceğinin kurulun takdirine bırakıldığı bildirdi.

Dilekçede, "Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği’ndeki aramaya katılan şüpheli polis memuru Öner Güven'in, aramadan bir gün önce dernek kurucularından Mehmet Hanefi Sözen'i aradığı ve aynı gün dernekteki bilgisayarlara format atıldığı" iddiası yer aldı.

Şadan Sakınan ise suç duyurusuna tepki gösterdi. O dönemde henüz savcılık görevini yürütüyordu. Konya’dan Trabzon’a atanmıştı. Sakınan, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Meslektaşıma yakıştıramadım. Kendisine göre değerlendirme yapıyor. Bu dosya, benden sonra şimdi Yargıtay üyesi de olan üç ayrı savcıdan geçti. Birisinde dosya 6 ay kaldı, örgütle ilgili hiçbir işlem yapmadı. O zaman onlar hakkında da suç duyurusunda bulunulması gerekmez mi? Suçlamalar çok komik. Derneğin adını, Isparta’dan istediğim bir yazı vardı, o gelince oradan gördüm. Arama kararı çıkarttım, arandı. Bilgisayar imajları kopyalandı, bana tutanakla getirildi. Meslektaşımın bahsettiği polis memuru Öner Güven’i tanımam, görüşmedim. Bizim savcılık olarak ‘Şu kitapları imha edin’ diye bir yazımız yok. O zaman YÖK bize sordu, ‘Bu kitapçıkları ne yapalım’ diye. Biz de ‘Ne yaparsanız yapın’ dedik. İmha edilen kitapçıkların 2010 KPSS sınavlarıyla bir ilgisi de yok. Bizim YÖK’e ‘Şunları imha edin’ diye bir yazımız da yok. Bu soruşturmayı res’en başlattık. Kopya ile ilgili değil, ÖSYM yöneticileriyle ilgili soruşturma yürüttük, bu sorular buradan nasıl çıktı diye.”


Şadıman Sakınan

‘Talimatı Savcı Sakınan verdi’

ÖSYM Başkanı Ali Demir ise, yeni savcı Erkman'a verdiği ifadede soru kitapçıklarının neden imha edildiği konusunda, “Bu talimatı yazan, imhasında sakınca görmeyen dönemin soruşturma savcısı Şadan Sakınan'dır. Bu emrin kanunsuz bir emir olduğunu ben değerlendiremezdim" dedi.

Aslında Şadan Sakınan, bazı gelişmeler üzerine, 24 Şubat 2011'de ‘imha işlemlerinin ertelenmesi ve tüm evrakın muhafaza edilmesi’ talimatı vermişti. Ama nedense imha konusunda ÖSYM ısrarcıydı. ÖSYM, olağan koşullar altında yasal bekleme süreleri dolan 2008, 2009 ve 2010 yıllarındaki tüm sınavlarla ilgili soru kitapçıklarını ve cevap kâğıtlarının imhası konusunu yeniden Sakınan’a sordu. Sakınan, 2012’de, bu kez “İmha edin” talimatı verdi.

Soruşturmalar uyutulurken savcının malvarlığı artıyordu

Şadan Sakınan’ın banka hesapları da bu süreçte incelemeye alındı. Hesap hareketleri bir savcının izah edilemeyeceği ölçüde malvarlığı artışı olduğunu gösteriyordu. HSK, bunun üzerine Sakınan’ı açığa aldı. Net malvarlığı açıklanmadı ama hesabında döviz cinsinden yüksek meblağlar olduğu konuşuldu.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ise Sakınan için işler iyice değişti. 2016’da meslekten atıldı. 2018’de Sakınan hakkında 36 yıl hapis istemiyle dava açıldı.


2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin davanın sanıklarından Baki Saçı

Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, bu kez 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin davanın sanıklarından Baki Saçı ve Ramazan Şimşekmüşteki’, eski başsavcıvekili Şadan Sakınan ‘şüpheli’ydi.

İddianamede, Sakınan'ın ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘görevi kötüye kullanmak’, ‘suç delillerini yok etmek’, ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal’ ve ‘suçluyu kayırma’ suçlarından 36 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

İddianameye göre Sakınan, ‘Fethullahçı Terör Örgütü'nce (FETÖ) soruların sızdırılması nedeniyle iptal edilen Temmuz 2010 KPSS soruşturmasının başında kaldığı sürede etkin, tarafsız ve hızlı bir tahkikat yürütmeyerek soruşturmayı sürüncemede bırakıp akamete uğrattı.

Şadan Sakınan, soruşturmayı yürüttüğü dönemde, en önemli delil niteliğindeki 2010 KPSS'ye ilişkin evrakı muhafaza edip ayrıntılı bilirkişi incelemesi yaptırması gerekirken, ÖSYM Başkanlığı’na müzekkere yazarak sınav evrakının imha edilmesini sağladı.

İddianamede, 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin olarak Yalvaç Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma dosyasının, birleştirilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini istemesine rağmen Sakınan'ın, söz konusu soruşturma dosyasını, kendisine ulaştıktan sonra hiçbir işlem yapmadan 2 yıl 83 gün beklettiği belirtildi.


Berat Koşucu

Soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği, suçluyu kayırdığı ve suç delillerinin yok edilmesine imkân sağladığı’ bildirilen iddianameye göre Sakınan, sınav sorularının dağıtıldığı tespit edilen ve soruşturma kapsamında arama kararı çıkartılan örgüte bağlı Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği’ne, arama yapılmadan önce polis gönderdi. Sakınan'ın talimatıyla derneğe gittiği belirtilen polis, firari sanık Berat Koşucu ile görüşerek dernekte arama yapılacağını bildirdi.

İddianame: Savcı, soruları çalan  FETÖ/PDY’yi korudu, delilleri yok etti

Sakınan'ın Trabzon Cumhuriyet Savcısı olduğu dönemde HSYK Genel Kurulu’nun 24 Ağustos 2016 tarihli kararıyla FETÖ/PDY üyeliği nedeniyle meslekten çıkarılmasına karar verildiği hatırlatılan iddianamede, şu görüşlere yer verildi:

"Şadan Sakınan'ın, Temmuz 2010 KPSS sorularının çalınmasına ilişkin soruşturmada, şüpheliler ve müdafileri ile müştekiler tarafından ileri sürülen iddiaları ve delilleri araştırmayarak etkin soruşturma yapmadığı, özellikle Fethullah Gülen cemaati tarafından soruların sızdırıldığı iddialarını içerir 'Yetkisizlik' kararı ile gönderilen Yalvaç Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyasını, yaklaşık 2 yıl hiçbir işlem yapmadan kendi dosyası içerisinde bekleterek, soruların sızdırılmasına yönelik iddiaları, üyesi olduğu FETÖ/PDY'nin faaliyetlerinin açığa çıkmasını engellemek amacıyla araştırmayarak görevini kötüye kullandığı tespit edilmiştir.

Sınav sorularının önceden gönderildiği belirtilen Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği’nde yapılacak arama ve el koyma tarihinden önce şüphelilere bilgi vererek soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği gibi, suçluyu kayırdığı ve suç delillerinin yok edilmesine imkan sağladığı, aynı şekilde yürütmüş olduğu soruşturmada iddia konusu suça ilişkin çok önemli bir delil niteliğinde bulunan sınav soruları kitapçık ve cevap anahtarları ile ilgili kişilerin giriş ve kimlik bilgilerine el koyup dosyada delil olarak muhafaza ederek bilirkişi incelemesi yaptırması gerekirken, ÖSYM Başkanlığı’na yazmış olduğu müzekkereler ile imha edilmesine sebebiyet vererek suç delillerini yok ettiği ve böylelikle içerisinde yer aldığı FETÖ/PDY kapsamında hareket ederek bu örgüt hakkındaki iddialarla ilgili herhangi bir araştırma yapmadan yürütmüş olduğu soruşturmada suç delillerini müteselsilen yok ederek ilgili örgütün soruşturma ve suçtan kurtulmasına yönelik olarak faaliyetlerde bulunarak soruşturmanın gizliliğini de ihlal ettiği belirlenmiştir."

Savcı firarda

Şadan Sakınan'ın belirtilen eylemleri FETÖ/PDY üyesi olarak ve örgütün faaliyeti çerçevesinde, örgüt yararı ve talimatları doğrultusunda işlediği kaydedilen’ iddianamede, şüphelinin bazı FETÖ üyeleriyle ve KPSS sanıklarıyla telefon ve para irtibatı belirlendi.

Ayrıca Sakınan'ın kamu kurumlarından haksız kazanç elde ederek 'himmet parası' adı altında bu yapıya yardım ettiği kaydedilen iddianamede, FETÖ/PDY kapsamında yürütülen soruşturmalarda haklarında adli işlem yapılan firmalarla da ekonomik ilişkilerinin olduğu, bu durumun MASAK raporuyla da belirlendiği vurgulandı.

İddianamede, "Şüpheli Şadan Sakınan'ın, belirtilen delillerin tamamı birlikte değerlendirildiğinde; üyesi FETÖ/PDY içerisinde yer alarak hareket ettiği ve yürütmüş olduğu soruşturmada bahsi geçen terör örgütünü koruyup, soruşturma kapsamının dışında tutarak, etkin bir soruşturma yapmadan terör örgütüne fiili yardımda bulunarak, terör örgütünün faaliyetleri kapsamında hareket ettiği belirlenmiştir" ifadesine yer verildi.

Sakınan’ın kimliği, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra açığa çıktı. Ancak çok geçti, Sakınan da firari savcılar arasına katıldı. Halen yakalanamadı.

Sakınan’ın, FETÖ örgütlenmesinde iç yazışma platformu olarak kullanılan Bylock uygulamasını kullandığı da açığa çıktı. KPSS soruşturmasının en önemli delili sayılan sınav soru ve cevap kâğıtlarının imhası için ÖSYM Başkanğı'na müzekkere yazdığı 1 Mart 2012'den 5 gün önce FETÖ'nün "İç Anadolu İmamı" Cemal K. ile 114 saniyelik bir görüşme yaptığı saptandı. Bank Asya’dan çektiği kredinin bir bölümünü de cemaatçiler ödemişti.

Baki Saçı’ya ne oldu?

Bütün bu süreçteki en ilginç isimlerden biri de Baki Saçı. KPSS’de kopya çekildiği iddialarının gündeme geldiği dönem bütün Türkiye’nin ismini öğrendiği, skandalın tek sorumlusu olarak gösterilen Saçı, Sakınan’dan ‘cemaati kolladığı’ gerekçesiyle şikâyetçi oldu.

Aynı zamanda KPSS davasının sanıkları arasında olan Saçı’nın, gözaltına alındığında itirafçı olduğu da ortaya çıktı. Saçı, emniyet ifadesinde soruların kimden ve nasıl geldiğini detaylı anlatmış, ‘etkin pişmanlık’tan yararlanmak istediğini söylemişti.  Serbest bırakılan Saçı, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığı 2013’te öğretmen olarak atandı. Bursa’da görev yapmaya başladı. Saçı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK ile meslekten ihraç edildi. 

KPSS’de çalınan sorularla devlete kimlerin girdiği bilinmiyor!

Kamu Personeli Seçme Sınavı-KPSS soruşturmasında ise Sakınan’ı suçlayan Yücel Erkman’dan sonra dört savcı daha değişti. 15 Temmuz’dan sonra KPSS sınavında cemaatin soruları nasıl çaldığı, benzer hırsızlıkları nasıl yaptığı açığa çıkartıldı. Çıkartıldı ancak çalıntı sorularla kaç kişinin kamu görevlisi olduğu belirsiz.

Danıştay, sınavdan beş yıl sonra, ÖSYM’nin 2010’da iptal etmediği Genel Yetenek ve Genel Kültür kitapçıklarını da iptal etti. 150 bin kişinin memur olarak atandığı sınavlardan sonra kaç kişinin memuriyetinin sonlandığı da bilinmiyor. Cemaatçi olduğu ve soru çaldığı açık biçimde ortaya çıkartılanlar dışında bir veri yok.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra KPSS soruşturmaları kapsamında dokuz dava açıldı. İlk sekiz iddianamede, 1133 kişi hakkında dava açan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı daha sonra 1265 kişi hakkında daha ayrı dava açtı. Toplam şüpheli sayısı 2 bin 398’e kadar yükseldi. Son iddianame ile de 3 bini aştı.

 

Bu davalarda kararlar çıkmaya başladı. Sanıklardan Fethullah Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen ile firari Adil Öksüz'ün akrabası Sahure Öksüz 6 yıl 3'er ay, tutuklu gazeteci Mehmet Baransu'nun kardeşi Yalçın Baransu da 8 yıl 9 ay hapis cezasına mahkûm edildi.
Davalarda şu ana kadar 100’ü aşkın kişi hapis cezasına mahkûm edildi. Özellikle asker eşlerinin aldığı cezalar dikkati çekti.

YARIN: Örgütlü soru hırsızlığı nasıl organize edildi, hangi kamu sınavlarında sorular çalındı, yanıtlar nasıl dağıtıldı, kaç kişi devlete sokuldu, hangi davalar açıldı?

TIKLAYIN | TÜRKİYE'NİN 'ÇALINTI SORU' TARİHİ - BİRİNCİ BÖLÜM:  Cemaate dokunan yanıyordu; rapor yazan emniyet kadrosu dağıtıldı, dava açan savcı kaset komplosuyla tasfiye edildi

TIKLAYIN | TÜRKİYE'NİN 'ÇALINTI SORU' TARİHİ - İKİNCİ BÖLÜM: KPSS’de örgütlü hırsızlık, 3 bin 229 görünen ‘şampiyon’ sayısı sınav yenilenince 76’ya düştü; suç vardı, itiraf vardı, suçlu vardı, ceza yoktu!